27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Ekîm 1953 Haftanın Şakaları Tanıyamadığım kadın! de hah bile yıkayoruz. Ama Çarcı bozuldu, yaptırdık Beş yatak çarşafı alıyor. Bizimki sekiz tane ahyor.. hep alettirikli. içine suyu dolduruyoruz. kirlileri de abyoruz.. Yanm saatten kurumuş temiz çamaşır çıkıyor. Aman bizimkine deyivereyim de bir tene de ondan alsın. Ali Çavuşlar döndüncüyü çık mışlar habannız var mı? Yaaa' Nerede? Ayaspaşada.. yan sokakta... Siz ne yapbnız? Bizimki şimdi toprak ahyor. Bizimki de öyle çok çıkacak diyor Aman kardeş bıktım vallahi. Basimı alıp şöyle îtalyaya, Parise gidivP'pvim divorum. Git ya1. Açılırsın! Ben öniimıiHeki ay Bevnıta gidereğim. Hayal bu ya!. Böyle düşünerek yürürken bir sinemanm öniine eelmişim. Bakayım ne film gösteriliyor diye sokuldum. Resimiere eöre tam sevdisrim takımdan. Kırmızı Derililer.. Muharebe.. takib falan filân. tşin içinde sevda. aşk, hissiyat falan vok. Çünkü ben nedense böyle seyleri sevmem. Bu yağmur da ahmak ıslatan gaBiraz daha bakayım dive fotogliba! Yağmurlann hepji ahmak ıs raflara sokuldum.. seyrettim . îçilatandır. Akıllılar ıslanmaz mı? Is me: lanmaz Eğer ıslanırsa o sırada gaf Hadi surava gireyim da vakit let edip şemsiyesiz, yağmurluksuz j geçsin! diye bir heves geldi. Giseve dışan cıkmak gafletini göstermiş sokuldum Bir lüks koltuk ald'm. demektir. Zaten heo lüks. Tiirkıvede lüks Ben yağmurun baharda sessiz ses olmıyan ne var? Lüks hayattan. siz yagıp gecenini ve arkasından lüks mezarlığa kadar. güneşe buyıır edpnini severim. HeSinemaya girdiğim zaman henüz le bu Beyoğlu caddesinin yaya ka! baslamış oldueımu altı av evvelki dınmlannda vağmur yağarken se hâdiselere aid diinva hâdiselerinin zilmez efendim Saçak kenarlan eösterilmekte oMuğundan anladım ve dışan bumunu uzatmış yağmur Ben bu çesid havsdis filmlerine borulanndan akan suiar insam ay bavılınm. Gelgelelim böyle fimleri rı bir ısrarla ıslatırlar. gö«terecek müstakil bir sinemamız Ve bövlece eezivorum. Kaldınm yok. lar ıtdolaşan» larla dolu... Yağmuîçeride yol gösteren bir kız. Era belediye tenbihi eibi aldınş eden limden biîeti aldı ve beni orta yok. Yayalardan ikiser üçer kol yerlerde bir tarafın baş tarafma oJcola gezenler var. Karsılaşınca. in turttu. Işıktan karanlığa girince sanın araba voluna inmesi lâzım insamn gözü hiç bir şey seçmiyor.. gelivor; çünkü bevler yol vermi yerleştim .. Yavaş yavaş muhite yorlar. Avrupada bilhassa Pariste uymava başladım. Sinema pek kakolkola gezen erkeklere başka göz labalık değil.. benim yanımda bir le bakarlar Bizde arkadaşlığın ilk trkek var. alâmetidir. Bazı kunduraa magaMatineler de her halde biraz dazalannı ben balıkçı dükkânlanna ha çabuk gösteriüvor galiba .. Habenzetirlm Çifter çifter palamut vadis filmi biter bibnez gelecek gibi size bakarlar. filmin parçalan gösterilmege başîkl çeşid mağaza Beyoğlunda re ladı. Onda da sille yumruk... Takor kırmıştı. Mahallebid ve kun banca, otomobil, takib.. gırla! Ne duraeı. Şimdi bankalar bunlan âla! tnşallah onu da gelir görürüm. geçti. Bundan yirml beş yıl kadar Seneler var ki sinemalara ayak bas evvel Polonyada bir seyahtt yap bğım yok! Herkes her gfin bir sümıştım (Krakovi) adındaki Leh rü artistten, bir çok filmden bahseşehrine geldiğimiz zaman bizi gez diyor. Bea de afal afal onlan dindirenler: liyorum.. ayıb şey!! Bugün slnema Krakovi bir meyhane ikl kili arbk bir ihtivac haline gelmiştir; se, üç meydana, bir kilise, iki mey medenî bir ihtiyac Bunu hissetmlhane üç kiliseden ibarettir, demiş yen adama hımbıl derler.. diyerek tiler. Hakikat olduğunu gördük. kendi kendimi azarlıvorum. ir yağmurlu günün ıslak tedırgınlıği içinde Beyoğlu caddesini adımlıyordum Sa at beş buçukta buluşmak üzere soz verdığim arkadaşların randevu saatine kadar ne yapacağımı bilmiyordum. Belki on defa, mağazalarm kıravat rezaletine, gömleklerin bikes hallerine, sıkıştıracak kapı arayan kadın korselerine, boş banka kasalan gibi duran buz dolablanna; iştah gıcıklıyan vıcık vıcık mahallebi ve tavukgöğüslerine lâkayd nazarlarla bakbm. Tavukgöğsünün nasıl olmuş da icad edilmiş olduğunu yüzüncü defa düşündüm Kimin hatınna gelmiştir acaba? Tavuğu kes, göğüs etini çıkar.. ineğin sütünü sağ.. bu göğüs etini pişir, havanda döv! sütün içine at. ve bunu şekerle pişir... Üstüne de tarçın ek ve.. ye! Yani bizde fikri icad yoktur diyenlere tavuksöğsü kadar canlı bir cevab bulunabilir mi? Ben küçükken tavnkgöğsünü sevmezdim. Için den iyi ezilmemiş, eöğüs etlerinin lif lif parçalan çıkar, boğazıma takılırdı.. şimdi alıştık. Tavukgöğsünü, göğüslerın en tatlısı olmasa da en zararsızı olarak memnuniyetle yiyorum. Yazan: Burhan Feîeh |de körpe değil.. ama karanlıkta el Adam kulağıma iğildi: tubnaktan adamın hüviyeti anlaşı Beyefendi! Bunlar rezalet çılabilir mi?. Ne de olsa bir el işte! karacaklar.. Acaba orone mi? Etli mi diye ka Çıkardılar büe!.. dının elini avcumun içinde hafif Ama polis falan.. cürmümeştertib yuğunırken birdenbire: hud.. başınız ağrıyacajr. Ay! Canım yandı.. (dedi ve Ağnyacak. .ona şüphe yok. arkasından..) utanmıyor musunuz ama ne yapayım.. işte göruyorsutanunadığıniz jtadının elini sıkma nuz! Yok elini sıkmışım, yok ayaya diyip ayağa kalkb.. ğını.. Apışbm kaldım. Ne dlyeceğimi Hâlâ utanmadan inkâr ediyor. şaşırdım.. herkes başmı çevirdi (oradan birini yakalayıp) rica edebizim tarafa bakb. Ben cevab ver rim sunun elini koklasanıza... medim.. o devam etti: Ben elimi vermedim.. ' Arbk sinemalarda da rahat Gördünüz mü? Rorkudaru bırakmıyorlar.. yalanı meydana çıkacak. Elinin koDayanamadun.. kusu, benim elimin kokusu.. Hanımefendi! Bana mı söylüBen guya kendimi müdafaa ediyorsunuz? yorum: Size söylüyorum, ya kime İnsan eline koku sürmez mi?. söyliyeceğim.. elimi siz sıkmadmız Öteki eline neye sürmedS? mı? Koku bir ele mi sürülür? Koklat Ben sizin elinizi sıkmadım. Siz sana... Hadi bakalım.. koklat'.. bana elinizi uzattınız... Ben şaşırdım.. hani dokunsalar Aaa! Allah kuru iftiradan sak ağlayacağım.. o adam tekrar yanılasın.. mendili de ben mi verdim.. ma geldi.. Artık dayanamadım.. bağırdım.. Beyefendi! Siz buradan uzakBaktım.. rezalet çıkacak.. hemen laşın!.. kalktım.. çıkmağa davrandım.f ar Ben de onu isb'yorum ama! kamdan: Baksanıza!. Utanmaz.. kılığmdan, kıyafe Beyefendi.. elli kâğıdınız var tinden de mi utanmadın?. mı?. Ben yürüdüm. Bereket karan Var.. ne olacak?. lık.. hızlı hızlı salonu geçtim.. iki Bana veriniz.. ben bu işi haltarafıma bakmadan kapıdan çıkarlederim.. ken.. arkamdan birisi çekti.. durVaziyetimin vahametini unutarak dum. Baktım.. kızdım. Aaa! O kadın, bir de başkası... Harac mı verecegiz, bir mete Nereye gidiyorsun? Davacılik vermem.. yım; anladın mı? Siz bilirsiniz. Ben sizin iyiliği Hanım başıma belâ olma! Ben niz için söylüyorum.. seni tanımam... Bu esnada kanlann ikisi de üs Tanımazsın da elimi neden tüme doğru salmaya başladılar sıktın!. Davacıyız.. namusumuza doArtık inkârdan başka çare yok.. kundu... Ben senin elini falan sıkmoAdam uzaklaşırken çağırdım.. dım.. ne münasebet? Bey birader.. döndü. Aa! Göz göre eöre yalan da Azıcık teşrlf eder misiniz? söylüyor.. ver şu elini de şu haGeldi.. ^ nım koklasın . diyerek elimi çek Elli liradan aşağı olmaz mı?. ti.. kendi kok'adı... Vallaha elliye de razı olurlar Bakınız.. siz de koklayın! Bir mı bilmem.. ama siz elliyi verin de benimkinı koklayın! İkisi de de.. buradan hemen kaçın.. çünkü iskandil değil mı? Bakın Allatnş bunlann tanıdıkları vardır, eğer kına... birine tesadüf ederseniz... Salorun dışındaki kısımda bir Demek siz bunlan tanıyorsukaç sinema müs*ahdemi, bir iki se nuz! yirri etrafımızı »ardılar.. öteki Ka Evet.. ben bunlan bilirim. n da: Onun için mi yerinizi değiştir Aa! Tanıdım.. (bana) benim diniz? ayağımı sıkan sen değil misin? «Gülerek) Hayır.. hiç sizi d» Ne zaman sıktım yahu? böyle affedersiniz, mantara bastj Elini arkaya uzabp ayağımı racaklarını sanmamıştım sıkmadın mı? Kadınlardan biri oradakilere: Şuradan bir polis cağırsanıza.. Haa siz misiniz o?.. Siz de neden ayağınızı kuynıksokumuma derken ben cüzdanımı açtım.. elli iği adama verdim.. koluma girdi.. sokuyorsunuz? Hadi hadi.. kendini haklı çı kapıya kadar götürdü.. bu sıra kakartmak için bir de iftira abyor.. dınlar vaveylâyı kopardılar.. Kaçıyor. Tabansız herif.. derb«nı de davacıyım.. ken onlara sokuldu.. Ben: "" " Eyy, bayanlar.. ben şahidim.. Benim delilerle işim yok.. diyerek uzaklaşırken ikısi birden yo bu bey size bir şey yapmadı.. hemen yanında idim.. lumu kestıler.. Aa! şuna da bak! Senden de Kaçmasana! (Etraftakilere) Ayol şunu tutsanua! Bize sataşb.. davaeıyız.. Öyle mi?.. Hadi buyrun.. jimdi de kaçıyor.. Nereye? Bir yaşlı adam bana bakarak: Yahu! Size de yakışır mı? de Karakola.. Hadi.. ben artık alt tarafınl mez mi? işitemedim.. caddeye çıkbm.. hafif, Yahu! bilir bilmez söylüyor hafif ahmak ıslatan yağıyord'i.. yaöun.. bu kadınlan ben ne tanınm, vaş yavaş kalabalığa kanştım Yağ ne bilirim. Sinemadan çıkarken ar mur beni haklı olarak ıslatıyordu . kama takıldılar.. guya ben bunlan Söz verdiğim arkadaşlarla buluşsıkıştırmışım... Halbuki... ruk. Vak'ayı anJatmaya başladım. Birisi uzaktan: Birisi sordu: Malın da gözünü seçmiş.. diye Sariflin mı idi?. söylendL. ne yapacağımı şaşırmış Zann ederim.. bir halde iken kısaca boylu birisi Aranızı bulan kısa boylu mu? yanıma sokuldu.. Kısaca boylu.. Beyefendi! sinirlenmeyinl Elli kfiğıd mı istedi? Baktım, gözüm ısınyor. Ha! Si Evet! sen nereden biliyorsun? nemada bana yerini veren adam. Ben de verdim de... Ve kattL Aman azizim! Şu başıma gedılar gülmekten. leni gördünüz mü? Yahu!! Para kazanmanın ne yol~ IşitÜm.. Siz bâri şahid olun' Ben bun lan var. İç yolunacak palazı (!) bulmakta... lara bir şey yapmadım ki?. Kadınlar, feryad feryada... B Hiç ses yok.. ay dali olacağun. Size söylüyorum, ayağmızı çekin Siz kım oluyorsunuz? Ben mi? RahaUız edilmif bir seyirci! Siz beni tanıyor musunuz? Hayır! Nereden tanıyacağım? Tammadığınız kadına nasıl lâf atıyorsunuz? t Hanım ben lâf atmıyorum. Siz benim arkama, ayağınızı sürüyorsunuz. Ben ayağımı dnümdeki kanapeye dayıyorum. Ama ben sizin kanapenize .. Uzatmayın canım! Siz de önünüzdeki kanapeye dayayınız! Ben öyle saygısızlık edemem Aman aman' Yeter artık. Başım ağndı. Hadi önünüze bakınız. İyi ama!.. Diyecekken yanımdaki adam.. koluma dokundu. Uymaym beyefendi! Kendini bilsc bfiyle şey yapar mı? Mt/4 kulağıma fısladı. Hakhsınız! dedim ve sustum.. sustum ama âsabım gerildi. Artık filmden bir şey anlamaz oldum. Kızılderililere kızmaya başladım.. Ahalisi çok dindar.. kilisesi bol.. Film başladı.. renkli imlş.. ne gö ulan! Ne alçak herifler bunlar.. biçok da ayyaş» meyhanesi de bol. zel şev bu renkli film Aman iyi ki Beyoğlunu da aynı ölçü ile tarif girmişim.. Şimdi dışanda yağmur edersek, bir mahallebid, iki kun albnda serseri kedi yavrusu gibi duracı, bir banka iki mahallebici, {dolasıp duracakbm. Bak ne güzel iki banka bir kunduracı.. diyebi şu filmi seyredivorum. Derken, arkamda arkamdan değil de, kuyruk liriz. Demek ki; hemşeriler bir taraf sokumumun bittigi yerde bir şey Biraz yerimden oynatan mahallebi yiyor, kamını ucuz hissettim ea doyuruyor, Ste taraftan bu ça dım.. kendimi 8ne doğru çektim. murlu şehlrde çok kundura eskiti Ama sinirlendlm.. bes dakika gecyor.. ve nflıayet para biriktirip ban medi. aynı şeyi gene hissettim. Bu sefer dönüp arkama baktım. Kakaya yabnyor. Buz dolablarını, çamaşır ma ranlıkta seçebildiğime göre allıkmelerini unuttun mu? demeyiniz! pullu bir kadın... Tekrar fîlme dön Onlar eşya değil, ekonomik birer ] düm.. ama oramdaki tazvik baki! hâdisedir. Geçenlerde bir mecliste Bu sefer koltujun yanından elimi Hayli ilerliyen ya?ı ve romatlzzengin hanımlar birbirlerine soru arkaya attım.. ve beni tedirgin emalı ayakları yüzünden evde kalden şeyin bir ayak olduğunu anlayorlarmış: mak mecburiyeünde bulunduğun Sizink! ne kadar çamaşır alır? dım. . Ama o anlamadı. Ayak bedanberi, M. Brun'un ufku, pencenim oramda duruyor. Biraz daha Her sene alb kat... resinin tam karşısına düşen evin Aaa ne kadar güççük demiş. öne geldim.. ayak beni takib edicephesinden ileri gitmiyordu... yor.. döndüm: ' Kim? Bu mubarek ev de alb katlı ve Sizin makine? Ayağınızı çeker mlsinlz? desiyaha yakın renkte taştan yapıl Aaa kardeş. Ben makineyl de dim. Hiç cevab vermedi. Ben filmi mıştı. Manzara insana yaşamak miyorum. Kocamı diyorumseyre dalmışım. bir daha itildimhevesi verecek gibi değildi. M. Ben makineyi sordum.. çama Tekrar Brun, Allahın günü aynı hâdisefir makinesini? Bayan, aya|ınlzı flstflme sürOl«ö «aluu cluyordu. Saat tam 8 Haaa bizimld Amelikan.. îçln yorsunuz.. çeker miSİnİ2? de ikinci katta oturan kadın ka çare kadını ağaca bağladılar.. tçim den: Yahu! Dünyada hiç de mi erkek kalmadı? Ne duruyorsunuz.öndekiler. kurtarsanıza şu zavallıy» diye bafıracağım geldi. Fakat yavaş yavaş gevşedim. Artık perdedeki hayal bulanıklaşmaya başladı. Operada uyuyanlar var. Ben sinemada uyumuşum ne olur? Hor lamak âdetim olmadığından kimse farkına varmaz. Hele şöyle biraz koltuğa yerleşeyim.. dememe kalmadı, kannın ayağı kuyruk sokumuma geldi dayandı. Ay deli olacağım.. yüksek sesle konuştum: Hanım ayağını çeksene ardım dan .. O sırada filmde bir şarkı söyleni yor.. bir kaç kişi: Susss.. diye seslendiler. Kan aldınş etmedi. Ben ayağa kalktım.. yanımdaki adam. kolumdan çekti. Beyefendi! Siz benim yerime geliniz. * Neden rahatsız olasınız efen dim. Ayağını çeksin. Üstüm kirleniyor. Bu ne biçim terbiye!. Karl seslendi: Terbiyeli beyler, sinemada tanımadıklan kadınlara lâf atmazlar. Adamcağız tekrar fısladı.. Çok rıca ederim, siz böyle bu. yurun. Benim üstümde yağmurluk var... Hayır, neden zatıâliniz?!. İstirham ederim.. Teşekkür ederim.. dedim. Ayağa kalktım. Adamla yerimiz) de. ğiştirdik... O sıran^n başına ve say. gısız kadının önüne oturdu. Ben de onun yerine... Ohhh.. Dünya varmış be! Ay jim di dokunacak, ay sonra dokunacak diye! İnsanın aklı hep orasına gidiyor... Film de yanyı bulmuşhı, rahat rahat seyre başladım .. Bir aralık yanıma baktım.. bir kadıncağız .. O da bana bakıyor. Karanlıkta pek seçemiyorum ama fena değil .. Bu bakışmadan beş dakika sonra hafifçe kulağıma: Nasılsınız beyefendi! dedi.. Ben de aynı sesle: Teşekkür ederim. İyiyim.. Siz nasılsımz! dedim.. Herhalde tenıdık bir hanım. Görüşemiyoruz. dedi.. Öyle oluyor efendim, diye cevab verdim.. çantasuıı açb... Bir kokudur etrafı sardı... Hafıfçe: Mendiliniz var mı?. Karanlıkta bulamadım. Elime koltuğun sakızı yapıjtı.. dedi. Buyrun! dedim.. mendilimi çıkarıp verdim.. aldı... Elini sildi ve verdi. Teşekkür ederim.. dedi.. ama buVadın kim?.. Herhalde aile do«tu olacak. Benim başka tanıdığım kadın yok.. Be$ dakika sonra: Beni tanıyabildiniz mi?.. diye sorunca: Vallahi gözüm ısırıyor ama.. Demek tanıyamadınız?.. Karanlıkta seçemedım. Aa! Sizin gibi gözü açık bir zat. şaşılacak şey!.. İhtiyarlarlık da hanımefendi kusura bakmayın! Aman beyefendi. O nasıl laf öyle,, hakikat beni tanımadınız mı? Vallaha tanıyamadım.. Hayret doğrusu.. şu elimi tutua bakalım .fcjr şey anlıyabilecrk misiniz? Elini uzatb. Tuttum.. parmakhrmı yokladım.. sağ elinde bir siis yüzüğü var. Evlilik halkası yok. brnakları da hayli uzun.. parmık mafsallan şişçe olduğuna göre pek BALKONDA AŞK Yazan: P. Nezelof Çeviren: M. K. püşüyordu ama buseler gürültü çıkarmadığından işitmek mUmkün değildi. Nihayet ışık sönüyordu. O zaman, M. Brun, hayabndan memnun koltuklara dayanarak ka.kıyor ve gidip yabyordu. Fakat, günün birinde, M. Brun mühim dcğişikliklere s^hid oliu. Geno çıft gene yanyana balkona dayanıyor ama gözlerini birbirlerine dikmiyor ve öpüşmüyonar du İhtıyarın canı sıkıldı. Balayı b;tei9 mı idi? Artık kahkahakr, ;pknlar «Lucien uslu dur» gıoi sözler Işitilmiyor, lâmba da komşularda olduğu gibi daha geç santîerde sönüyordu. Sardunyalara gelince, onların da boyunlan bükülmüş sokağa sarkıyorlardı .. Genc kadının balkona yalnız çıkbğı akşam da geldi çatb. Zavallı arada sırada iğiliyor, ve bir çeyler arar gibi sokağa bîkıyoıdu. Bir müddet sonra içeri girdi. tekrar çıktı, ama bu sefcelinde bir de mendil vardı. M. Prun kadının mendili ısırdığın/ farkeder gibi oldu. O gece, geç vakitlere kadar lâmba yendı .. , M. Brun, aylardanberi takib ettiği bir tefrikanın sonuna ıjelmış gibiydi. Romanın neticesinden korl kuyordu. | krtesi gün balkon akşama Vaclar ki.palı kaldı. M' Brun o g«ve r=.hat uyuyamadı. Bir gün daha] böyle geçti, nihayet sabrı tüke nen ihtiyar, hizmetine bakan kadma olup biteni sordu. Ah, Mösyö, bilmiyor TIUSUnıız?... Bu zavallılar evli değildi Herif bütün hçmcinsleri gıbı kadın peşinde dolaşır, kızı döverdı Artık canıt.a tak diyen kadın ?« çen gece gazı açmış... leceklerini tahayyül ediyordu. O kelimeleri elbette ki kendisi tekrar edemezdi. Bu yaşta biraz gülünç olurdu. Ama genclerin sözlerini kalbinde duyuyor gibiyJi Hayatta en güzel olan zaten bu çağın böyle anları değil midir? Sonra genc çift içeri giriyor ve M. Brun tabak, çatal gürviltüaü işitiyordu. Anlaşjlan yemeğe hîzırlık. Birdenbire de gıdıklana ı kadın sesleri geliyordu: «A'n.ın Lucien, sırası mı? Uslu otur canım>. Muhakkak ki karıkoca J E? Öldü mü? Kadm omuzlarını silkti Yok canım. Hastaneye vaürdılar. Şimdi çok iyi. | Peki, ya adam? Oda başka birile gitti Pis j herif... Ben olsa idim gebertidım! | M. Brun ses çıVa»mn^ı ama zayıf endamı biraz dsha ipHi So.ıra aşkın ve gencliğin terkat'i';ı balkona uzun uzun b'Hı... Ve ' derin b j hüzün içinde oldmü ıia ' sıl bekliyeceğini düsundü . HİKAYE fasında bigudıler ve sırtında kendini bir kat daha cüsseli gösteren çiçekli sabahlığile balkona çıkıyor, işine giden zayıf ve çelimsiz kocasına öpücükler yolluyordu. Bir müddet sonra saçı başı karma karışık, üçüncü katın hizmetçisi süpürge ve seccadeleri belli bir hazla gelip geçenin başına silkiyordu. Derken dördüncü katın |yumurcaklan kavgaya ve feryada başlıyor, tam o sırada beşinci katın kedisi arzı endam ediyordu. Hiç olmazsa bu hayvan M. Brun'u eğlendiriyordu. Tekir kedi koca,man bir şeydl ve balkondan balkona atlamakta hiç mahzur görmüyordu. Nihayet, birincı katta, Iperdeleri kapabnak lüzumunu duy madan soyunan küçücük bir kadın vardı. Ne yazık ki M. Brun artık bu manzaradan zevk alaicak durumda değildi. Adamcağızın canı sıkıldığı lçın dünyayı tatsız tuzsuz buîuyordu. Ah. eskiden hayat böyle mi geçerdi! Fakat günün birinde, binanın altıncı katmda biri esmer, diğeri sarışm iki baş görünmeğe başla i dı. Yaşları cem edilse belki de 1 kırk beşi bulmazdı. M. Brun bunların yeni evli, yahud onun gibi ibir şey olduklarma hükmetti. Genc bihleyin erkenden balkona çıkaler kendilerinden başka kimseyi rak sardunya saksılarından mügörmüyorlardı. O kadar görmü rekkeb asma bahçesini eski bir yorlardı ki arada sırada dudak kabla suluyordu. Sonra tekrar içeri giriyor ve pencere çiftin larını bitiştiriyorlar ve uzun müd üstüne kapanıyordu. Anlaşılan iki det bu vaziyette kalıyorlardı. Kar genc bütün gün çalışıyordu. Çünşılarında pencereden kendilerini kü M. Brun onlan bir daha anseyreden ihtiyarın farkına clahi cak akşam görebiliyordu. Ama varmıyorlardı. Bu sahne önünde beklediği de boşa gitmiyordu. M. Brun yavaş yavaş hayatı gene Çocuklar iki kumru gibi yantatlı bulmağa başlamışb. yana sokuluyorlardı. Bir vakitler İki âşığı seyretmek en büyük genc olan M. Brun onların birbirraeşgalesi oldu. Genc kadın sa lerine bu yaşta neler söyliysbi Bana bak... Sen balık tutmaktan vazgeç de şu sardab? katusunu aç! Nerede o canım iki katlı evler! Bu yeni binalardan beş kunış almak için yarım saat beklijoruz ... Dokunma, yakanm... ;
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle