15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ilâvesi Kore V nci Yıl Sayı: 9458 umhuriyet KURUCUSU:YUNUS NADT Telgraf ve melchıb adresir Cumhuriyet, İstanbul Posta Kutusu İstanbul No. 246 Telefonlar: Umumi Santral Num3rası: 24298. \azı İşleri 24299, Matbaa : 24290 Pazar 10 Aralık 1950 Para ile ayrıca satılmaz fknlı Savag Bhligimb Ttedong nebrl üBerind* tombaziarl» k a n ı l u blr köprüyâ "Manevrada Bile Bu Kadar Neşeli Subaylar Görmedim,, «En ağır tanklarla mücehhez düşman kuvvetleri şimdi karşımızda, bir kaç mil ötede... Etrafımızdaki bütün dağlar alev alev yanıyor. Yangın . ^ bombalan ormanlan tutuşturmuş. Gök kıpkızıl... Bu soğukta alevleri görerek gözlerimizle ısınıyoruz.» (Kore Harb Nuhabiritniz Faruk Fenik Yazıyor) Korede bir yer Uykuyu unuUh bir hayîi oluyor. Kaç gündür gözümüzü bile kırptığımız yok. Daşmanla daima burun burunayız! Etrafımızdaki bütün dağlar alev a'ev yanıyor. Yanşın bombalan ormanları tuHısturmuş. Gök kıpkızıl!. Bu soğukta alevleri görerek gözümüzle ısınıvoruz. En ağır tanklarla mücehhez düşrran kuvveüeri şimdi karşımızda, bir kaç mil ötede... Buna rağmen bütün birlik bir tek insanmış gibi k'.lını kıpırdatmıyor, işte onlardan f fceü: Üsteğmen Lâti Gökten, Kemal İyison. Haiuk Özada. Onların yanmdayım. Soğukka.ihhklarını ıruhafaza ediyorlar. Heosi birden: •cSuraya eğlenmeJe defil, harbetr:ğe geldik! Ku^ret mîktarda değ' vürcktedir» diyorlar. ?ur3sı er meydanif'îr. Burada an CP'İ erler dövüsür... Bir avuc kahr;mm!a dürvayı titrettiğimiz günlr~i ur.utmadık.» E;z böyl? konuşurken yanımıza v itâınen İbrchim Taylan. Mecid Tfcir^ül vc Şenkaıdeş geHiler... K""5İnin de vüzü gülüycrdu. Jîan'vrada bile bu kadar neşeli subaylar görmemistim Birleşmiş JÎ'.Uetlsr ??kerlerirm ağızlarını oıçak açmazken bizim aslanlar düşr iiun 5 mii kj:ş:s;nda yamk jaruk Anaiolu türkö'sri föylüyorlardı... Ku!ak!arım:z artk tnp sc='"ine fe'jmakUlı ?!"tı. Mermilfr \ "ır "''sn geriyor. İ'.îan ölüme yakın'aşhkra ö!ü ' mü kanıksıyor .. Artık ölmek diye b:r şey dü irtmü"oruz. Yaşamak k *ar ö!m3k de v:z peüyor. j MitralySz kur^unları vıriayarek j etrafımtz'a uîuJ'cr'r. y.'.'r>'a j topçu ö!"ir.e gedikiH üslçavuş İbrah'm Kaya vaı. NTe olur Fer.ik Eey, diyor. sen kartms iki çift sözüm var. O muz oıacaktr Bon 2elmc:!n çocunu da ulaştır. ) ğun isminı Ümid olarak koyrnuçv «Mermi vağmurlarınn f'tTnda tum. bu gedikli çavuşun istediği ne ola , Erkek o'.U'.'^a. adını Timuçin noy bilir?» diye düsünüyor ve scnra surılar. Ümid gcbek adı olarak kaı.«Emret aslan! Senin istedijrini u sın. laştırmayıp da kimin isteğini ulaş! Eğer kız olursa, fföbek adı Timutırscağım?» diyorum. j çin olsun! Unutma emi... UnuturYaruma yaklaşıyor. Etrafımıza sarı. hatırım kalır.j .düşen havan parçalan bize tesir j Boyle bir kahrimanın çocuğuna etmesin diye bir cukura keyıyoruz. Timuçin adı ne güzel de yaraşa Karımın ismi Fatmadır. diyor. caktır. Edremitte Tuzcumurad mahallesinİnşallah İbıahim Kayanm bir erde Hamdibey sokak 3 numarada kek çocuğu olmuştur ve adını Tioturur. Bugünlerde bir çocuşıi muçin Kaya diye nüfusa kaydettir! Rözgâr bıçak gibi kesiyor. Yüzbaşı Cevdetle lakalaşıyoruz, Kendisini İstanbuldan tanırdını. Yakışıkh, tığ gibi bir subaydı! Akşamlan Beyoğlunda gezer, pantolonunu ütüsüz bulundurmazdı. Değme kızlar kendisinin meftunu idiler. Şimdi size onunla karşılaşmaınaı hikâyesini anlatacak olursam şaşacaksmız. Bir geceyansı, toprağıa içine gömülmüş bir çadırdan kürkler içinde, saç sakal birbirine kanşmış bir subay çıktı. • Hoş geldin Faruk! dedi. Subaylann çoğu ile ahbab elmuştuk. Onun bu samimiyetini ya» dırgamadım bile. Yanımdaki Amerikalı subaya kendisini takdim ederken: «Yüzbaşı» dedim. Ve sonra: Affedersiniz, isminiz? diye rica ettim. Bir kahkahadır, koptu. Kırk yıllik dostumu tamyamamıştım. Harb insanı öyle değiftiriyor ki!. Akşam beni bırakmadı. Onun sayesintîe ilk defa ısmdım. Gazetecilerden çok tanıdığı vardı. Şelisşiyede hocalık ettiği için bir çok yedek subay yetiştirmişti. *** Şimdi gene gecenin karanlığmda soğukla başbaşayız... Mektublanmı ve ıesimleri yelladığım için içimde bir sevinç var. Parola vererek sipşrleri dokşıyoruz. Ikinci hatlgrda bir* ot yığınına içinden dumsnler yükseiiyor. Yan:mizda Üstesmen Sîim Türkksn ve Galib Şenyürek var.. Burası tutaşuyor galibs? diycrum. Gülüyoriar ve sonra: Bu ot yığinlarınm içinde Msh medler var. Birsz ısınıyorlar, diyorlar. Otları açjyoruz. İçinden bir ksç Mehme^cik çıkıyor. Bir tanesine ismini soruyorum: Yakub Gülbek, diyor. Anl:aranm Hacettepe mahallesinde Sağlamlar sokağında 911 numarada otururdum. Diğeri Hüsnü Atmacs. Amîsyada Şamlar mahallesın:'en. İşte bir başkası daha, Mersinli Abdullah Taşdelen.... Hızıllann çembtjini yacan kahramanlarımızrlan bir grup Pyongyong'a vasıl olduklan anda komünist Çinlilerle değil, kışla da mişlerdir. Ve uışallah o 'la babası gibi kah harbediyoruz. Artık yepyeni bir harbin içinderaman olur ve Türk tarihine zayiz. Karşımızda 200 bin kızıl Çinli ferler kezandırır. ktı\Tvet var. Kore çapulcularile değil, muntaArtık ne Ankara radyosu kaldı ne de posta... Tamamen cephede zam bir ordu ile harbediyoruz. Alyiz... Omrümüz siperlerde geçiyo''. lah bizim aslanlara kuvvet versin!. Yüzümüzü yıkayamayalı bir hay Toprağın içinde tek kişilik asker çadırlarınm altmda bannıyoruz. li oluyor. Sakallarımız uzadıkça uBir kaç demet mısır koçanı veya zadı. çeltik sapı bulabilirsek dünyanın en Sıcak yemeğe gene hasret kaldık. bahtiyar insanlarıyız!... Ekmek yerine peksımet yiyoruz.. Yağmur, kar ve soğuk çoktan Bir zamanlar pantalonlarımızı. iliklerimize kadar işledi. Yalnız ceketlerimizi çıkararak yastık yaptığımız günleri, hasretle arıyoruz. Bir haftadanberi ayakkabılan bile çıkardığım yok! Artık ne jeep, ne kamyon, ne de tayyare var. Havalar bozdukça vaziyet büsbütün aleyhimize dönüyor. Güneşi bir sevgili bekler gibi bekliyoruz. Soğuk da olsa, etraf buz da tutsa güneşe hasretiz! Güneşe kavuştuğumuz günleri görebilecek miyiz? İki gündenberi müthiş ateşim var. Herhalde üşütmüş olacağım. Bu ateşle bu soğuğun içinde tirtir titriyorum. Artık resim bile çekemiyoruz. Elimiz ne kalem tutuyor, ne de makineyi kullanabiliyor. Allah razı olsun ordonans şubemizden! Bu yazıları sizi, devrilen bir kamyonu kurtarmak için gelen kurtarma ekipinin benzin sobalı kamyonundan yazıyorum. Yüzbaşı Cevdet ve Yüzbaşı Şuben imdadımıza yetiştiler. Zaten onlar olmasa halimiz harab! Bu kaygan arazide mütemadiyen kamyon devriliyor, jeep parçalanıyor, ordonans arkamızdan geliyor, kurtarıyor, tamir ediyor ve tekrar emrimize veriyorlar. İşte ben şimdi bu mektubları kurtarma ekipi vasıtasile yolluyorum. Allah kısmet eder de Tokyoya ulaşabilirse, oradan da İstanbula gelecek.... Yüzbaşı Turgud Aksu, mektublan ne yapıp yapıp ulaştıracağım, diyor. Dediğini yapabilirse hepimiz kendisine teşekkür borçluj'uz!. *** Bütün subaylar burada EskimoMeğer bizim duman diye gördülara döndü. Kalın kahn gocukların ve kürk şapkalann işindeler... Baş ğümüz, askerlerin soğuktan donan ka türîü olsa ins^nın kulağı dona nefesleri imiş... cak... Faruk FENİIİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle