24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 Kasım 1947 ASKERLIK BAHISLERI ^ ^ ^ ^ iX ' •• ' •:»<i><i>^iyX{fXîf:%: : Atatürk dâhi bir kumandandı Yazan: ABİDİN DAV'ER Büyük Ataauzın büvük vasıfiarı vardır. Asker Atatürk, devlet adamı Atatürk, miliıyetçi Ataturk, irikılâbcı Atatürk, barışçı Ataturk. mederuyet?i Atatürk Uâ. Butus bu vasıflar. h«p bir arada, clmez Euyuk Atatürkü vücude getrrttıştir. Bufunkü millî hayatanızı brr büyük eilde benzetsek. hangi sahifesini açar sanız açınız, orada Atatürkü görürsü nuz. O, bu milli hayat kitabınm her yaprağmda, her sahifesınde sdzleri, eser lerı baEarıları ve zaferlerile hazır ve nâiirdır. Ben. Atatürkun bürün joıksek vasıflarnın. buyük meziyetlerinin, bir k'eiime i!e dehasınm hayranı ve takdirkâr'iım. Onun en muh'eşem ve ölrr.ez ese.inin inkı'âbrTiız olduğuna kanıım. Boyle olmakla beraber, şu kanaatteyim k> eğer Ataturk büyük bir asker, dâhi bir kumandan olmasaydı, İnkılâbı bu küdar rüratli ve bu derece azametli olarak yapamazdı. O, inkılâbı askerlığin harb sanahnın bütün e$as prensiplerine gore tasarlamış ve ö>le taşarmıştır. Her irkılâb hamlesni, stratejının surpriz yani baskuı kaidesme uygun olarak hiç bek'enmedik bir zamanda ilân etrriştır Eundan maksadı, renk rerk ve çcşıd çeşid* aleyhtarların bin dereden su getirerek işi sek+eye uğrarmalarma mâni olmaktı. Meselâ. sapka inkılâbmı yapn>adan önce, serıatçilerden fetva almağa ialksaydı, asla muvaffak olamazdı. O, harbin surpriz pren^ipini tatbik ederek bir gun Kastamonuda birdenbire başına şspkayı giyiverdi ve 'Buna sapka derler efendıler» diverek bu lnkılâb hamlesmi en kısa yoldan başardı. Daha evvel Cumhi'rıysti de böyle ilân ermişti. Atatürkün inkılâb hamlelerini vıldıtım süra*ıle başarmasında, onun fiîkerlik cephesinin ve kumandanhk dehası• nm büyük tesiri olmuştur. Sonra unutmsrnak lâıımdır ki, inkılâbımızın mesn?di Atatürkün askerî zaferleri olmuştur O Üçüncü Ordu Müfett'si oldufrı icin Anadoluya glrebümistir. Bu askerî rütbe ve makrmımn nüfuzu iledir ki 1919 mavısmdan 1920 •njs.anına kaiar vazıvete hâkım olmustur. 23 nisen 1920 de Buvuk Millet MeIisi açıldıkUn sonra Türk ordusunu veniden kurmağa ve teşkılâtlandırmağa başlaması ve muvsff&k olması askerliği sayesindedir. A=ker clmassydı, o zamanki birçok sivil Kuvayı Mi'liveeilerin düsündükleri gıbi, brlki de bir gerilla yani çete harbıle n*eml«keti kurtarmak münnkün ol?ragıua hiç olmazsa ör"*e!eri inımrdı. Halbuki aşağıda nakledewğim bir hatıramdan anlıyacaksınız ki ö, daha 1918 de Mondros mütarekesinden kısa blr müddet sonra İftanbula geldiği zaman. memltketi ancak ordunun înırtarabileeeği kanaatinde idi ve bunu açıkça söylüyordu. Daha ordu kurulurken Birinci ve Ikinci İnönü zaferleri kazanıldı. Yunan ordusunun 1921 yazmda başladığı ve nıhay?* A«ahH:ün. rahmetli ü*tadım Yunus N?dirin Euvük Mıîlet Meclisindeki teklıfi netic3:ir>de bsjkumanddnLğı üzerine a'ara1; Sakarya Meydan M'ihsrebeîinde düsmanı mağlub ettifini de hstırlamak lâzımdır. Onun a'kerî deîı.ısile ortaya hoydıçu su strpteji prensipi Ss!:arya zafsrinde en mühim âmil olnjştur: «Hattı müdafaa vokhır. «jathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatrnın her kanş toprafı vatandas kanile ıslanmadıkça terkolnnamaz.» Atatürk bu prensioi ortaya attığı zaıran, Birinci Dün^a Harbinin hatt! müdafaa prensipi henüz bütün eanlıl'ğile yasıjordu. O harbin bütün kumandanlsrı ve genelkurmaylan hattı mfldafaa stratejiaine ve tabiyeaine yapifmıs, eel gibi üısan kanı akmıçtı. Herkesin bu doktrine bağlı olduğu ramanda, Atatürk bundan ayrümış ve gathı müdafaa prensipini kabul ^'« tatbik etmiştir. Düçününüz ki 1939 da bil« Fransız genelkıırmayı hâlâ hattı müdafaa doktrfalne ve Maginot hattına bağîı idi. Sakarvadan sonra, Atatürk düşmana son darbeyi indirmiş ve askeri dehasın a şaheserini vererek 26 ağ^ıstosla S0 afus+os arasmda, yani bes günde kat'î zrferi kazanmıştı. Bu taarruz plânmı benlmslyerıler rardır Bir plânın ana füainl ortaya koymak. güç bir sey değildlr. Hattâ bir taarruz için birkaç türlü plân da yapılır. Fakat bunun en iyisinl. en ziyade tatbik kabiliverl bulunanmı ve neticede kat'î zaferi en mükemmel suret+e temin edecek olanını seçmek bafkumandanm yükşsk dirayetlne bırakılır. Daha «onra. plânm tatbikı gelir ki burada kurmsvlaf susar. mesuliyetleri durur ve bask'imandan bütün mesuliyeti üzerine akrak emri verir ve taarruzu cüretle. cesaretle. azimle tatbik eder. Ne mükemmel plânlar görülmüştür ki başkumandanmm cüret ve cesaret bakımmdsn zaafî, ilk hesîb^srın tam istenil'1iği gibi çılrmaması üzerine yeni variyete göre anî ve is=betli kararlar alamaması yuzind'en Euya dü«müs. yarı kazanılmi= zafer kaybediîmis ve hattâ mağlu Ölümünun haman ferdasında «Asker Atatürk> başlığı ile Onun askerNk eephesini yazan tek muharrir gçne ben oldum. CnmtiuTİvet'te çıkan ve «Atatürk dâhi blr kumanıdandı> diye bajjlrjran bu uzun yazımın yalnıa «w Öri parçasuıı alıyorum: «Gazi Mustafa Kemal, bttyük askerin, büyük serdarin sahib olması lâzım gelen bütün fıtrt v« Idsbt riıezlyetlere sahibdi Jîer şeyden evvel kumandan olmak içm yaratılmıstı. Dâhiyane bir gorüşü ve kavrayışı vardı. O, her zaman düçmanın ne yapaeağını gezer, bilirdi; sanırsıruz. Çelik menevisli mavi göıleri, fruneşin ziyası gibi m«safeleri asarak duşman karargâhuun v» başkumandanmın kafasmın 'içine girer, onun n» yapmak istediğini, ne yapaeağını bilirdı. Hiç bir tahmini yanlıs çıkmamıştır; Meğer kl düşman akıl ve mantlktan bü=bütün aykrnı yanlıs kararlar vermiş ola. Atatürk, o vakit de duşmanın hatasından lstifade etmeği bilmişti.> •Bir başkumandanın milletin», orduFuna ve kendi lnndisme inanmıs olması lâzjmdır. Atatürk. Türk milletinin, Tarihi bir resim: Atatürk Milli Miicadelede cephede Türk ordusunun v» kendinln kuvvetine ziyade askeri dehası üzerınde dururum. sısı ıken gördüğüm gündenberi sevmiş iman etmiş blr baskumandandı. Öyle tım ve bu sevgim ileı Onu şahsan da olmasaydı mütareke senelerinde, sairin *** Ülkü. annesi, muharrlrimiz mülâkat esnasında Atatürkün en sevdiği çocuk Küçük Ülkü, şimdi on beş yaşmda bir genc kız oldu, Atatürke aîd hatıralarını anlatıyor Pariste kendisine takdım edilmek çerefine nail oldum. Daha sonra, 1918 de Mütarekeden gonra, Mebusan Meclisıne geldiği vakit. mebuslarla görüşürken v« onlara memleketi içine düştüğü ftlâkeften kurtsrmsk için her ceyden bnce ne yapmak lâıım geldiğıni anlaırken görmüş \*e dınlemiştim. O gün iivildi ve mebusların çoğu, Çanakkale savaşlarında iki defa Boğazı kurtaran Anafartalar kahramanmı tanımıyor; kimdir. diye birbirlerine »oruyorlardı. Mebuglardan birkaçına, hararet ve heyecanla konuşan sivil zatın, MusUfa Kemal Pasa olduğunu ben göylemiştim. O sırada, Mustafa Kemal Paşa, Yıliırım Ordular Grupu Kumandanlığınan iatifa ederek Istanbula yeni çelmi?ti. O gün de, Mec'iste Harbiye Nazırı merhum Mü<ir Abdullah Paşa inıilâl halinde bulunan ordu hakkında bir sual veya istizah takririne cevab vermişrt. Abdullah Pa=a, bu inhilâli kaoul ve tasdik ederek bunun Birinci Dünya Harbinin tabiî bir nerlcesi olduğunu ve 2=ker!erin kendi kendilerini terhis edeek koylerine girmelerine karşı yapacak ir sey olmadığını göylüyordu. Mebusan Meclisi de, Harbiye Nazınnı dinledikten sonra durumu ve emri vakii kabul etmekten baska çare görememisti. Atatürkü 1908 de ilk defa Selânikte. kuçük bir gazinoda gormuştüm. O zaman henuz genc ve çok yakışıklı bir erkânı harb zabırl idi. Sonra, 1910 da Fransız manevralaruıda bulunduğu za ima uzaktan, fakat ruhan çok yakmdan takib ettim. Onun bütün askeri hayatı ile ilgilendim. 25 nlsan 1915 te ilk defa Çanakkale Boğazanı ve Istanbulu kurtardığı tarihten 30 ağustes 1922 de bütün vatan ve milleti kurtardığı Pine kadar, bütün zaferleritıe aid ne yazılmişsa hepsinl okudum ve dilimuı döndüğü kadar yazdım. Kaymakam Mustafa Kema! Beyin 25 nisan 1915 günü, hiç bir emir almadan Arıburnuna çıkan ve 10 defa ü?tün düşman kuvvetlerini 19 uncu fırkanın bir alayı ile sahile tıkavarak kazandığı zaferi, o zamankl sansürün yasağıru atlatarak Uk yazan ben oldum. Nihayet Derd çok, hemderd yok, difman kavi, tch' ırbunl mL3rama tamamen uygun bir vazıyette, bühin maddî v« manev! varlığmı tehliyeke koyup mllletin başma geçer ve onu Ölümden kurtarabilir miydi? O, Türk milletinin damarlanndaki harikalı kanuı mucizeler yaratacağına ve Türk mill«tinin basına goçerse bu mucizelerin yaratılacağma inanmıçtı. Bu inanç, Onu v« milleti muzafter etti., Bugün 9 yıl sonra, Onun manevl hiızurunda derin bir hürmetle eğilerek yazımı aynı cüml» İle bitiriyorum: Atatürk dâhi bir kumandandı. Büyük Kahramana Dair Hatıralar Unutulmuş bir yazı Yazan: Şemseddiıt Kulla Buyuk Atatürkün hayatında, muca rinı halka terennüm ettire ettıre geniç dele ve mılletine hizmet yolunda ıkl halk kütlesini aldatıp, zavallı vatanı pemuhım «afha vajdır; bırincısi Osmanlı rişanhk belâsına ulaştırmıslarsa da, taimparatorlugunun «wn yıllarında hürrl rihl, o gerçeği gosteren sahneyi de gölyet davasma karısmak, Anafartalarda ve gelıyemezlerdi ya.. Şürıdi ganetelerimizin birer muharrir ordu kumandanlıklarında bulunmak I U retıle gosterdiği büyük yararhklar; ıkin göndererek onun uygun düşüncelerine cisi yeni ve zınde bir devlet olarak kur müracaati, millete seçkin bir idare adaduğu Turkiye Cumhurijetine yaptıgı mım tanıtmak bakımından şükrana lâyıktır. olçu>e ıığmaz hi2metler.. <Minber> Mustafa Kemal Paşanm beMustafa Kemali Mıllî Mucadelenin bir netıcesi olarak kazandığımızı veya Millî yanatından önce kısaca onun resmî termucadelenin gelişıguzel bir karar, yahud cümeihalini neşretmişti; ben de Paşanm tesadüf eseri olduğunu duşunecek, hat Sofya Ataşemıliterı buluıjurken dos<latâ ileri sürecekler ender de olsa rından birine yazdığı 4 eylul 1330 tarıhll bulunabıliyor. Halbuki onun Cumhuri } mektubundan bazı fıkraları hususiyetiyetten onceki faalıyet devrını, memleket ni ıhlâl ettiğimden dolayı kendisinden ve millet hakkındaki fikir ve düsünce af dıleyerek nakledeceğim ki bunlar lerıni pek azile incelemek, bu büyük hem Pasanın hayatı hususiyesini, yazış kahramanın buyuk davasına atılmadan ve düşünüs tarzmı, hem de yüksek ve önce ne kadar hazırlıklı ve iradeli ol femiz emellerinin derecesini gösterir. duğunu çok açık olarak gosterecektır. Bılhassa böyle nadir yetişir bir dehâya Yakm tarıh onun bu tarafını en keskin j karşı inîafsız düşmanları tarafından taşüpheleri bıle kahir bir surette yok kıb edılen çirkin siyaseti gostereceği edecek sayısız vesıkalarla doludur, için belki istikbal için bir intıbah vesilesi olur zannederim. O esnada umum bunlardan küçük bir mısal de şudur: Mustafa Kemal, Mutarekenin ımzası ataşemi'ıiterleri Istanbula çağırdıklan üzerine, Yıldırım Ordular Grupu Ku halde kendisinin henüz davet edilmemesi mandanhğından ayrılarak Istanbula gel sebebini goran blr dpstuna cevaben dikten üç gün sonra, o sıralarda neşro Mustafa Kemal yazdığı mekrubunda dilunan tMinber. isimlı bir gazete mu yor ki: «Sofyadan Istanbula gidip (....) yi harrirlerinden birını kendısıle konuşmak için yolluyor. Gazete; daha o zaman goren ve benim arkadaşım olan tyr zata sonraki idari ve hâkim vasıflarmdan hiç ( ) nin odası kapısuıda bilmünasebe biri bulunmıyan bilâkis zamanm Idare ismim nkrolunmaaı üzerine (...) alenen rileri tarafından asla gevilmiyen ku (onun'yüzünü çeytanlar görsün..) diyor. mandanm kısa zamanda başardığı de Istanbula gelip bu gibi insanların yüzüğerli işler ve engın kudretlerini uzun nü gönnek bittebi benl müteezzi edeuzun saydıktan sonra, konuşmayı derce cektir.» diyor. Muharririn sorduğu çeşidli soru«Ve ben zannedlyorum ki bazı kimlardan biri olan (en iyi siyaset hangi seler hal ve atide birguna ihtilâf zesidir?) sualine genc kumandanm verdi mini kalmamak ve bu suretle vatan ve ği cevab eudur; m.llete hizmet (1) eylemiş olmak itikadile benim her ne suretle olursa olsun < Ben en iyi siyasetin her türlü maizalei vücudümü dahl caiz görebiliyornasile kuvvetli bulunmakta olduğunu kabul ederım. Fakat benim kuvvetten lar.» «Pekâlâ biliyorsunuz ki benim hayamurad ettığim mana askerî kuvvet değildır; bilâkis bu belki de en sonuncusu tımda bu âna kadar takib ettiğim gadur. Benim murad ettiğim mana, ilmen, yem hiç bir vakit şahsî olmamıştır. Her ne düsüntnü» ve her ne teşebbüs almış fennen, ahlâkan ku^^etli olmaktır.y Fakat bizım üzerinde durmak istediği isem daima memleketin, milletin, ordumiz asıl mevzu yukanda bahsettiklerı nun nam ve menfaatine olmuştur. Hiç mizden fazla, «Minber» gazetesinjn, bu bir vakit şahsımın teferrüd v'e temeykonuşmadan iki gün sonraki nüshasında jüzünü nazarı dikkate almamışımdır. Atatürk hakkında çıkan bir makaledir. Eğer o fıtrette obaydım, maale«ef, sergüzeştçuluğa pek müsaid olan muhit ve Mustafa Kemalin aradan daha ancak vaziyetlerde fırsatlar eksik değildi. Bu67 ay geçtıkten sonra fılen harekete gün dahi mesleğim mazidekinin pynıgeçıp, uzun ve meşakkat dolu yıllar aşıldır.» dıktan sonra gerçekfeştıreceği kutsal ba«Bu sartın adecni mevcudiyetl halinde şarıları bu makalenin yazan daha o tarihte sanki bir kâhin gibi sezmiş, mil meme memlekete muzır olmaktan^Allah leti ve memleketi bu kahramanın kur vıkaye etsin. Kafiyyen şahsi iğbırarunı taracağını müjdelemiştir. bir takım rnenfî teşebbüslerle tatmine Yukanda da kaydettiğımız gıbi 19 ka kalkmak adiliğine tenezzül etmem.» «Aziz kardeşim; ilânı hürriyet günlesım 1918 tarih ve 18 numaralı «Minber» gazetesınde «Nuhufte bir simâ» başlığıle rinde bilmem nerede nutuk iradına kıçıkan ve Ahmed Hulki isimli bır zat ta yam edip de iki şaklak üzerine küsii rafından yazılan bu makalenin bellibaşlı hitabetten inen ve neye indin gualine karşı, şaklak ettiler ya demek 1* bitti, kısımlarmı aşağıya ahyoruz: «Itiraf edelim, vatanm benzerlerıni diycn ağanın hali gibi olmaz mı?..» Atatürkün mektubundan bu ve buny«tı?tırmekte comerdıik gostermediği müstesna zekâlardan biri ve hattâ birin lardan başka parçalar alarak onun secicisı (Mınber), «Zaman) ve (Vakit) ga ye, fıkir, kanaat ve gayelerini belirtmezetelerınde beyenatı neşredılen Mustafa ğe çalışan yazar makalesini şu cümle ile Kemal Paşadır Milletin ve memleketin bitiriyor: «Herhalde istikbal ve vatan Mustafa en ziyade hayırkâr evlâd'ndan olduğu halde, en az takdir gorenı de gene ken Kemal Paşadan büyük hizmetler beklemekte haklıdır.» dısidır. Şemseddin KUTLU Fakat kabahatı kıme yukhjehm kendisi o kadar şöhretten kaçar ve o derece mü!e\azıdır ki Anafaıtaların tek mudafii ve Istanbulun kurtarıcı=ı sadece kenAmali millire, iradei milliye dısı olmasına rağmen bu hakikati çok yalnız bir fahun düşüncetinden zaman ıfşa etmedi ve bu suretle bütun defil, bilumum efradı milletin armuvaffakıyetmin şan ve serefleri mhısar zulannın, emellerinin muhassalahişselerıne ka%ded'Hı Fvet eerçi bir tmdAn ibarrtlir. . takım gasıblar (ha7aını mesture) ile K. ATATÜRK millstın ve edıblerin en hüyüklerıne kadar sayısız çığırtkanlar elde ederek İçtima bittikten sonra, koridor ^'« suselerde toplarup derdlesen ve çaresıziikten ümidsizliğe düsen mebuslara, Mustafa Kemal Pasanın göyledikleri ıâlâ kulağımdadır: Vaziveri knrtarmak İçin ordııyu •lde rtıtmaktan baska çare yokrur. Mritareke «artlannın miisaade ettiği kadar a olsa, bu knrretleri muhafaza etmek lâztmdır. Harbiye Nanrının söyleHiği jribi ordunun inhilâline seyirci kalmak doğrn değildir. Askerlerin kendi kendilerini terhis ertip evlerine donmelerinl önlljecek tedbirler vardır. Fuıdıklı sarayuıın önünde yatan Müttefik zırhlılarına bakan ümidsiz mebusların bu tedbirleruı alınabileceğine itimad etmiyen gözler ve sözlerle kendisi. ne mukabele ettiklerinl gbrünce de hararetleniyor, heyecanlanıyor ve Beni Harbiye Nazın yapuıız. Orduyn derakab ele alırım, inhilâli durdnrnrum; diyordu. O gün, Onun bu «dzlerird, yanlı# telâkki edenler oldu. Musatafa Kemal Paşayı tanımı yan ve harb içinde yaptığı islerden haberi bil» olmıyan bu mebuslardan bazıları Pasanın, Harbiye Nazın olraak gibi, gahs! bir emel ve ihtiras peşinde koştuğunu sanmışlardı ve iyi konuştuğum bir kaçı, bu düşüncelerini • bana ve birbirlerine söylemişlerdi. O zanoan bu fikirde olan mebusların çoğu, 16 mart 1920 den bır kaç gün sonra, Mebusan Meclisi mütarekede ikinei ve sonuncu defa feshedildiği zaman, Anadoluya geçtiler ve Büyük Millet MecILsinde çahştılar. Bundan sonra, Mustafa Kemal Paşayı tanıdılar ve ona itimad ettiler ve onun itimadını kazandılar. • Bunlardan biri ki $imdi Allahın rahmetine kavuşmuştur. istiklâl Harbinin büyük zafeTİnden tonra Istanbula geldiği vakit, 1918 sonbaharmda Mustafa Kemal Paşa ile Fındıklı sarayındakl konusmalarını ve o eski düşüncesini hatjrlattığun zaman bann su eevabı vermişti: Mustafa Kemal Paşayı o zamsn tanımıyordum. Ne dâhl bir kumandan ve ne büyük adam olduğunu, Ankarada beraber çahştığımız zaman görüp anladım. O günkü yanlıs düsüncem, hâll içimde ukdedir. Şimdi hayatunıa sonuna kadar o ne söylerse inanacağım. ' * * • durgun ve sakindi. Hiç düşünrneden AUturkun odasına kosmuş, henüz y*tağıncan kalkmakta olan Atatürkü saygı ü« kucakJamış, sevgi ile öpmüştum. Onu yıllarca kaybetmiş, asırlarca görmemis gıbıydım. Gözlerime dalan mavı gozitîTİ bana sevgi ile bakıyordu. Bu sabah sevincli idim. Çünkü Atatürk bana yüzma oğreteoeğine dair soz vermişti. Onun için bu kadar sevıncli idim. Atatürk, «Yüzme öğrermeyi bu kadar çok mu ıs,tiyorsun, denizi çok mu seviyorsun?» diye sordu. Denizi ne kadar çok 6«vdi« ğımi ifade için «Senin kadar!» dedım. «Beni n« kadar seviyorsun, anlat» dtdL Hiç düşünmeden küçük ellerimi havava kaldırdım, yerle sema arasındaki rae;«feyi işaretle. «Iste bu kadar» dedim. O gün öğieden gonra butun gün donızde idik. Çırpınıyor, çabalıyor, yUzmeğe çahşıyordum. Atatürk ve ben rnemnunduk. O gün yuzmeyi öğrenmiştim. Yaşım ıtibarile ancak bu hatıra gözlerımin önünde canlamyor. Nihayet bir gün annemle birlikte bizi cve yolladılar. Bu çok güeüme gitti. Meğer o zaman meş'um hastalık onu pen» resi a'tma alrrnş. Epey bir müddet sonra bir gün Atatürkün beni iîtediği haberi geldı. Gittik. Sarıldı, öptu. Burada valıdesi Bayan Safiye ilâv« etti: Üçüncü stıyu aldıkları gündü. Ülkü an'atmaya devam ediyordu: Ben orada kalmak istedım. Siz gidiniz, ben oraya geürım. dedi. Ölümünü benden sakladüar. Zaten ölümün n:anaîmı da anlıyacak yaşta değildim. Artık bir daha onu görmedim Hatıraa her sene okulda yâdedildikçe memleketseverlıği anlatıldıkça, kahraman» lıkları bier birer sayıldıkça ağlıyorum. Ağlıyonım.. Bilmem baş>ka n« sdyliyeyim. Ke<ke daha büyük yasta Dokuı gene evvel Atatürk ve Ülkü oUaydım da kendisi hakkıpda daha çok, Ba$taraiı 1 tııct »nuılfCe • dsha geniş hatıralara malık bulunsaybir sabah kapılarını çaldık. Annesi ne dım. Bına. onun için ne düşündüğü» iatediğımizı gordu, söyledik. mü soruyorsunuz... B?n de herkes >nbi Buyurun, fakat bilmem balsası ne düşünüyorum; bütün Türkler. belki de diyecek; pek böyl« şeylere razı oknubütün dünyanm düşündüğü gibi cevayor, yanlıslık olur diye, dedi. bını verecçğim. Biz«, mütevazı bir evin bir odasında Ülküye, At>türkün kerdiîini nas:l »ajer gösterdiler. Masaıun üzerinde Atarımış olduğunu sordum. Çunları sövlenm Ulkü ile birlikte çıkarılmı» müt«di: addid resimleri vardı. Bu resimlerm bi Validem Atatürkü. rahmetli valide. rmde rahmetli basyazarunız Yunua Nadi slnl ve hem^iresini tanır. Yanlarır.da dc görülüyordu. uzun müddet kalmıçtır. Ben çok küçükBu tarihi resimlere gftı gezdirlrSen ken bir gün Istanbula girmek üzere c'aa validpsi geldi: Atstürkü uğuralmaya pitrri?ler. beni d« Biraz müsaade edeceksiniz, dedi, görürmüsler. Beni kurağma almış, se.Ülkü rahatsızdı, giyinmetrâşti. ..Şimdi miş. Trenin ha'<=keti esnasında zo'la gıyinip geleoek. kucağından almışlar. Or.a bakarak afBiraz sonra, odada, on beş yaşına girlamışun. Sonra bizi köşke çağırtm.ş. mia Ülkü ile karsı karsıya idik. BüyüB&ba şefkatile beni se\miş. Nereye gimüş, boylanmış, yüzü değişmifU. Eliderse beni götürürdü. Son zamanlannmizi sıkh. Mindere oturdu. Ziyaret makda memleketimize gelmis olan Eayın misadımızı söyledik. Hangi mektebd* okussfırimiz Ürdün Kralı Abdullah Hazmaîrta olduğunu sordum: retlerinin zivaretlerinde benim de Ata Üsküdar Amerikan K » Mektebinnuı yanında bulundufıımu hatırlıyorum. deyim. Altıncı sınıfa devam ediyorum Muhterem Kral Hszretleri bu dsfa da Ingilizceye çalışıyorum, dedi. memleketimize geldikleri zaman bü\ük Atatürkü harırlıyor musunuz? O bir ilgi ve nezaket göstererek beni çasizi ne kadar aeverdi... d«dim. ğırttalar. «Sen Atatürkün bir hatırası?m; nasılsın, okuvor musun'» dive ha Ondan ayrıldığım zaman henüz beş tırımı sormak lutfunda bulurdular vaşmda Idim. Küçük olmakîığıma rağK*>ndisine yardım edilip edilmedığinl men oldukça hatırlıyorum. Herkes basordum: * na Atatürk kra dedikçe arkadaşia Atadan bir ev kalmıştı. Ayda tah.rım arasında gurur duyuyorum. Benım Ülkünün mülâkat esnasında bir pozu süim için 200 lira da gönderiyorlar dehatırlanMdığım şeyleri etraftan dinladikoe kalbim fsevincle doluyor. Ne olur hakkında bir hatıra yazmaklığımı iste df. AtatOrke karşı sevgi ve saygı bordu kendlmi bilebilece"gim bir yaf>a ka diîer. Uzun uzun düsündüm. Şu hatırayı «nlattım: cunu ödemek için ne yapmayı düşünüdar yasamış olsaydı. «Tatlı sıcak bir ilkbahar günü dört Yalnız bir şey, o küçük hatırama çok derin bir şekilde girmiş... Bulunduğum yaşının verdiği hafflık ve sevincle vamektebin öğrnecileri Mekteb isminde bir tağrmdan fırladım. Pencereden görünen gazete çıkarıyorlar. Benden Atat'irk ucsuz bucaksız deniz Hir çarsaf kadar vorsun? diy»? «ordum. Boynunu büktü: Ne yapabilirim. Onun hakkmdald yazıları, eserleri, malumatı topluyorum. Tleride tahsilimi ikmal eMğim zaman bir kitab yazacağım. dedi. Askerlik meraklısı ve denizcilik âşığı bir jnuharrir sıfatile asker Atatürkü r <: cevn' "î tir Atatürk. edil yakmdan tetkik ettim. Bu tetkiklerimuj di&i g^bi büyük taarruz plârım bizzat muhassalası şudur: kendi hazırlamam'5 o'.?a dahi. bunu baAtaturk dâhi bir kumandandı. Ş3xi£izl'k halinde cok tehlikeli olmasma Onun hayatında ve olümünden sonra&rrsn kabul ermU ve essiz bir zaferîe rsltı, bir çok yazılarımda. Atatürkun bes günde reti:elendirmirtir. Ş?ref onun askeri dehasından bahsettim. 1943 te dur: msğ'ub olsaydı mesuliyet d< onun «Atatürk hakkında bazı düşünceler ve tahliller» adile küçük bir eser neşretolacağı g:r>i.. nıiş olan merhum Dr Rükneddin Fethi Demek ki İstiklâl Harbimizin inkılâbı Olcaytuğ, bu eserinden bir sayısını barr.umkün kılan büıuk zaferi de Ataturna hediye etmiş ve bu kitab «Atatürkün kün askeri dehssile karanılmıstır. Bu askerî deha=ını en iyi anlayan ve anlabmuk zafer olmasaydı müstaki! Türkive tan değerli mütefekkir A1 idin Dav»re olmazdı ki inkılâb olabilsin. Bu bakım en iyi duj gularımla» diye bir kaç salvr darı AU. kun asker.ı< cephesi, rea jazmıştı. Ger.c yaşında kaybettiğımiz list bir görüşle ön plânda gelir. eski Talebe Pırhğı Reısi doktorun bu Iste bu düşünce iledir ki ben 8te ilfifatmdan .değerlı mütefekkir* tev^ıdenberi Atatürkün dığer vasıflarmdan hıne hiç bir zaman lâyık o'madığımı Dİlecek ksdar kendimı tanırım Fakat AtaturVün eskerî dehasını en iyi anlayan ve anhtan bir muharrır olmağa çaBu millet evlâdlannın fedakârlıstım Belki en iyi anlatmış dezıli"n lıklan, kahramanlıklan için vahıdî ama, en ıy< anllyanUdan buı olduğuna kıyasî buunamaz. manıyorum K. ATATÜRK Çünkü Atatürkü 1908 ağustosund» r Atatürk ve detıiz I Fuad DUYAB C.H.P. Kurultayma gidecek Kocaeli delegeleri Izmif (Hususî) Izmitte günün mevîuunu 17 kasımda Ankarada toplanacak olan Halk Partısı Kurultayı teşkıl etmektedır. Kurultaya, Kocaeıiyi temsilen delege olarak, Cevad Adapazarlı, Reşad Keremoğlu, Kemal Oz; Cevdet Baykal, Tahsın Belul, Ismet Yelkencıoğlu, Enver Balkan, Zıya Kösmen, Kâmil Cerrahoğlu gideceklerdir. Bfleltm ki milli benliğini bilmiyen milfetler, bf*|k« ınlletlerin »ikandır % •'^'• • h«p keadi aaevb.um iazüet ve dirayetle Rahmetli Atsmız, denizi ve dsniz sporlarmı çok severrli Floryada bir Deniz Koşkü yaptırmıştı. Yaz mevsimlerınde Istanbula geldiği günlerde vaktinı burad» geçirir, denize girer; kürek çekerdi. Yukarıdaki resım bu mevzuda bir haürayı tesbit ediyor. ' • K. ATATÜRK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle