28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHÜKIYET 24 Mayıs 1939 D UYDUNUZMU f Rüya makinesi Fotograf. hareketlerürnzi, gramofon. sesimizi zaptediyor Fakat bunlar, görülür ve işitilir şeyler. Şimdi de görülmesine, işit.lmesine imkân olmıyan rüyanm sesini zaptedeceklermiş. Buna mahsus bir âlet icad edilmiş. Gerçi âletin zaptede ceği şey doğrudan doğruya rüyanın ken disı değil. Fakat ne de olsa tehlikelice. Makine, tıpkı gramofon plâğına sesi zapteden makineye benziyor. Hareket halin deyken hiç gürültüsü yok. Ve yanında ses olmadıkça da faaliyette değil. Yatıp uyudunuz ve rüyada velev pek hafif sesle, sayıkladmız mı, makine dehal bu ses zaptediyor. Alelâde plâk makmesile bunun arasmda hiçbir fark görmiyeceğinize ve «fevkalâdelik bunun neresindedir, duydunuz mu? diye soruyorsun» diyeceğinize emmim. Vakıâ. ilk bakışta öyle. 0 da insan sesini, plâğa zaptediyor bu da. Evet ama, arada mühim bir fark var. Birinin zaptettiği ses, gramofonda tath tatlı dmleniyor. Ötekinin zaptettiği sesi, konukomşu dinliyecek. Ne şekilde mi? Sayıklamadan bir gün sonra, kan koca kavgası seklinde! Londradan maruf bir Kadıköy stadında oynanan Fener Süleymâniye amatör takım şehrimize şild maçını da Fenerbahçe 9 0 kazandı geliyor Fenerbahçe kulübünün otuz birinci yıldönümü münasebetile şehrimize ge lecek olan Londranın amatör Middlesex Wandreres takımile yapılan bütün muhaberat müspet b:r şekilde nihayetlen miştir. Middlesex takımı için icab eden masraf ve b.letler Fenerbahçe kulübü tarafından gönderilmiştir. İngiliz takı mile yapılan mukavele, Zeki Rıza, Londrada iken imzalanmıştır. On altı oyuncudan mürekkeb olan takıma kulüb reisile, altı ikinci reis refakat etmektedır. İngiliz takımile beraber otuz kadar da seyirci gelmektedir. İngiliz takımı 9 haziranda şehrimizde bulunacak ve ilk maçını 11 haziran pazar günü Fenerbahçe ile yapacaktır. Middlesex takımı şimdiye kadar 49 seyahat yapmış, İstanbula yapacağı seyahatle 50 nci defa yabancı bir şehirde oynamış olacaktır. İngiliz amatör takımının haricde İn giliz futbolünü iyi bir şekilde temsil edebilmesi için kulübün mzamnamesin de pek hususî şartlar mevcuddur. Bu kulübe aza olabilmek için Londralı olmak, iyi futbol oynamak ve bilhassa Yugoslav takımı Şişliyi dünde 42 mağlub etti Fenerbahçenin 31 inci yıldönümü Fotografla Atatürk Ebedî Şefin ekserisi hiçbir yerde intişar etmemiş yüzlerce tarihî fotoğrafından mürekkeb büyük albüm. Memleketin her tarafında lâyık olduğu emsalsiz rağbeti gören bu kıymetli eserin mevcudu tükenmek üzeredir. Evet mi, hayır mı? Amerikahların iptilâlanndan biri de, zaman zaman efkân umumiyeyi yoklamaktır. Filânca meselenin filân şekli af '""J™ 1 Wjh lacağına dair olan \ / \ty/ mütaleanızı söyleyin j derler, evet mi, hayır mı? Verilecek cevabın kestirme olması şarttır. Yani ya <evet» denecek, ya «hayır>. Günün harbden daha mühim meselesi var mı? Harb;n olacağı veya olmıyacağı hakkında son defa mütaleası sorulan Amerikalılar. bu suale yüzde 32 nispetinde <evet», yüzde 68 nispetinde «hayırı demişler. Geçen sene. ayni sualin cevabı yüzde 51 «evet» ve yüzde 49 «hayır» dı. Amerika efkân umumiyesi. gitgide nikb'nleşiyor demektir. Bu nikbinliğin belli başlı sebebi, Avrupamn, Amerikadan yardım görmiveceğ.ne emin olması ve binaenaleyh harbe girmeğe cesareti bulunmaması hakkmdaki kanaatmiş. Amerikada toplanan reylerin «hayır» tarafı ne zaman yüzde 100 nispetini bulursa, Amerikalılarla beraber biz de bu hükme inanınz. Gavret onlardan. Şişli • Yugoslav maçından bir enstantane lımla atlatan sol açık otuzuncu dakikada üçüncü golü yaptı. Son dakikalar iyice kranlık içinde oynanmasına rağmen Yugoslavlar rahat bir oyunla hakimiyeti devam ettirerek oyunuun bitmesine bir dakika kala dördüncü gollerini gene merkez muhacimlerı vasıtasile yaparak son maçlarını da 42 galibiyetle bitirdiler. Yugoslav takımı dün Bidayette nrM Lr hakimiyet elde akşam Belgrada hareket etmiştir. eden Şışlı, bu a> i.ıjı Yugoslavlara ter F. Bahçe: 9 Süleymâniye: 0 ketti. Bir müc'det bu şekilde devam eden İstanbul şild bırinciliği için yapılan oyunun 18 inci dakikasında 3işli, Diranın Fenerbahçe Süleymâniye arasındaki ortaladığı topla Soldur vasıtasile ilk golü maç dün Kadıköy stadında yapılmıştır. yaptı. İlk devrede Fenerbahçe 9 gol yapm'ş, Şehrimizde bulunan Yugoslav takımı son maçını da dün taksim stadyomunda Şişli takımile yapmıştır. Ahmed Ademm idaresindeki maç saat 17,55 te Şişlinin hücumile başladı. Topu merkezde kesen Yugoslavlar ilk dakikada sağdan bir hücumla Şişli kalesine inmeğe muvaffak oldularsa da bu hü~\\i,' an favülle niha yetlendi. "' ' 1 Karışık paslarla devam eden oyunun Süleymâniye takımı da ikinci devreye 33 üncü dakikasında Yugoslav merkez çıkmamıştır. muavininin çok uzaktan çektiği şütü Şişli Güreş federasyonunun tebliği kalecisi bloke edip önüne düşürdü. HeAnkara 23 (a.a.) Güreş federasyomen yetişen Yugoslav merkez muhacimi nundan: sıkı bir vuruşla beraberlik sayısını yaptı. 1 27, 28 mayıs 1939 tarihinde An Yugoslavların sağdan yaptığı bir hü karada yapılacak Türkiye güreş birin cumda Şişli müdafii ıska geçti. Topu ta cliklerine millî takım kadrosuna dahil kıb eden Yugoslav merkez muhacimi bir olarak bu defa Avrupa güreş birincilikköşe vuruşla 37 nci dakikada ikinci go'ü lerine iştirak eden güreşçilerle evvelce yaptı. Devre 2 1 Yugoslavların lehinde millî takım kadrosuna girmiş olan aşağıda isimleri yazılı güreşçiler de bölge bitti. b'rinciliklerinden ayn olarak iştirak etŞişli takımının sağ tarafına geçen top Ankaraya gidecek güreşçiler güzel bir şandel ile tekrar Yugoslav ka tirilecektir. 2 Bu müsabakalar bundan sonra yadavet ediliyor esine indı. Kalecinin yumrukla karşıladı pılacak millî temaslara çıkarılacak kadğı top, gene kale önüne düştü. Nobann ronun tespitine esas olacağmdan davet İstanbul Güreş ajanlığından: 1 27 ve 28 5/1939 tarihinde An kuvvetle vurduğu top 22 inci dakikada edılen güreşçilerin behemehal bu mükarada yapılacak olan Türkiye Greko Şişlinin ikinci golünü yaparak 22 bera sabakalara iştirak etmeleri hususu teb liğ olunur. Romen güreş birinciliklerine aşağıda ad beriği temin etmiş oldu. 3 Millî takım kadrosu: Kenan 01 ları yazılı güreşçiler iştirak edeceklerdir. Yugoslavların tazyikile oyun gene Şişcay, Mustafa Beton, Ahmed Işık, Yaşar 56 kiloda Beykozdan Vahdeddin A i müdafaasına yüklendi, Yugoslav mer Doğu, Doğan Erdinç, Celâl Atık, Ahmed kıncı, Hüseyin Erkmen. kez muavininden sağ açığa, oradan sol içe Mersin, Adnan Yurdaer, Mustafa Çak 61 kiloda Kasımpaşadan Mehmed gelen top kısa bir pasla sol açığa kadar jjpak, Mehmed Çoban, Küçük Hüseyin, Oktav, Halil Yüzer. gitti. Karşısındaki müdafii ufak bir ça Taşar Erkan, Yusuf Aslan, Saim. 66 kiloda Kasımpaşadan İzzet Kılıc, Yusuf Aslan Yener. 72 kiloda Galatasaraydan Faik Göken 79 kiloda Kasımpaşadan Hayim Biçaço. 87 kiloda Beşiktaştan Şevki Akahn. Ağırda Beşiktaştan Samsunlu Ahmed Yener. Millî takımdan: Kenan Olcay, Adnan Yurdaer, Mustafa Çakmak, Mehmed Çoban. 2 Yukarıda isimleri yazılı güreşçiler 24/5/1939 çarşamba günü akşamı saat tam 18 de bölge merkezine gelmeleri lâzımdır. 3 Güreşçiler 25/5/1939 persembe günü Istanbuldan hareket edeceklerdir. Fenerbahçe Süleymâniye maçından bir görünüş Büyük satış merkezleri ANKARADA Akba Kitabevi. IZMIRDE Esad, Küçük Salepçi hanında. SAMSUNDA Halk Kütübhanesi KONYADA Mustafa Naci, Yeni Kitabev: ESKİŞEHİRDE Ses İşık Kitabevi İngiliz amatör takımının sağ içi bir maç esnasında beynelmilel maçlara iştirak etmiş olmak şarttır. 1923 te şehrimize getirilen Çeklerin Slâvya takımının bize futbol hakkında verdiği esaslı dersin memleket futbolünde büyük tesirler yapmış olduğunu ve o zamanlar yapılan birçok beynelmilel temasların, futbolümüzü Avrupa futbolüne yaklaştırdığı malumdur. Şimdi de futbolün mucidi olan İngilizlerin, nasü futbol oynadıklarını görecek ve hıç şüphe yok ki, memleket futbolü ve bütün alâkadarları azamî bir şekilde istifade etmiş olacaklardır. İngiliz takımının memleketimizde yapacağı bir iki maçı, mühim merkezlerden getirilecek futbolculara seyretmek i mkânını vermek için futbol federasyonunun bazı tedbirler bile alması, o tarihe tesadüf eden millî küme maçlarını yapacak takımları İstanbulda toplaması bile akla gelen iyi bir tedbir olacaktır. ve İSTANBULDA Bütün büyük kütübhaneler Fotografla Atatürk Birçok vilâyetlerde kalmamıştır. Buralardan vaki olacak talebler doğrudan doğruya matbaamıza yapılmalıdır. CUMHURİYET TABI MÜESSESELERİNDE titiz bir itina ile basılmış olan FOTOGRAFLA ATATÜRK'ün Fiatı 125 kuruştur. Güzel ambalâj içinde ve başka hiçbir zam istenmeksizin derhal irsal olunur. tngiltere Romanya maçı Avrupaya turneye çıkan İngiliz millî takımı, bugün Bükreşin Anef stadında Romanya millî takımile son maçını yapacaktır. nudan komşudan da utanıj»rdu. Hiç ses çıkmadı. Bitişik evin çocukları orada, kapının önünde oynuyorlardı. İçlerinden birisi, seslendi: Onlar bu evden çıktılar, dedi. Başka yere taşındılar. Gene doktor büsbütün sarsıldı. Kendini alamadı: Ne zaman taşındılar?.. Diye sordu. Bugün... Nereye gittiler, biliyor musun?.. Çocuk dudağını büktü, iki omzunu birden kaldırdı. Gene oyununa daldı. Gene doktor en derin yerinde, birdenbire ne olduğunu anlıyamadığı bir acı duymuştu. Böyle konuya komşuya karşı uzun uzun kapı çalmak, sonra sokak ortalarında kalmak ona pek çirkin göründü. Yokuştan aşağı, koşa koşa indi, oradan kaçtı. İlkönce o kadar sıcak, o kadar sokulgan görünürken, Muallâ acaba neden böyle birdenbire değişmiş; durup dururken ondan yüz çevirmişti; işte bunu bir türlü anlıyamıyordu: Bunda bir iş olacak ama, nedir?.. Diye bütün gün kıvrandı, kendi ken Tefrika No. 61 10 DUNYA BOYLEDtt İŞTE ... ••^••••••» K E M A L Siz onu, belki pek yakından tanımazsınız. Gözü dönerse çok korkunc bır adam olur. Elinden gelmiyecek kötülük yoktur. Hiç kimseden çekinmez. Üstelik o kadar tanıdığı da var. Sonuna kadar uğraşmaya kalkarsa, diye korkarım. Hiç üzülmeyiniz. Hele bir kere karşı karşıya gelecek olursak, ben onu da yere vurmanın kolayını bilirim. Siz hepsini bana bırakınız. Karakollara gidip araştırmaya kalkmasın, diye Muhtara söylediğiniz bir bakıma iyi oldu. Hiç olmazsa buraya kadar gelmezler; hiç olmazsa sizi bulamazlar. Fakat ben, eve döneyim artık... Böylesi daha iyi!.. Sonra bir başka gün, gene buluşuruz. O zaman daha rahat konuşuruz. Bundan sonra sizi bırakır mıyım sanıyorsunuz?.. Hele sizin de bana büsbütün yabancı olmadığınızı anladıktan sonra... Haydar, artık pek öyle deminki kadar J R A G I B •••••••••••••••••* yumuşak görünmüyordu. Sesine biraz da hırçınlık kanşmış; eğer Belma, onun her dediğini tatlılıkla yapmıyacak olursa zorla yaptırmaktan çekinmiyecek gibiydi. İçeriye seslendi: Muzaffer, dedi; bize biraz öteberi getir, açlıktan ölüyorum. Sonra gene Belmaya döndü: Şimdi bunlan bırakınız da söyleyiniz, bakayım: Sizce sevişmek mi daha güzeldir, elmaslar mı?.. Hangisini daha çok seversiniz?.. Gene kadın, yarı baygın, kanapeye yaslandı; başını arkaya doğru attı. Saçları bir yığm alev gibi dalgalanıyordu. Gözleri de yarı yarıya kapanmışh. Kıvrak, karşısındakini çıldırtacak bir gülüşle: İkisini de, dedi. Hem sevişmeyi, hem de elmasları... Burada ikisi de var, işte... İkisini birden bırakıp nereye gideceksiniz? Suad Namık, her zamanki gibi o akşam da Serencebey yokuşundaki eve uğramıştı. Gene o ihtiyar kadın kapıyı açtı: Küçük hanımla annesi bugün Boğaziçine, bir tanıdığa gittiler. Gece orada kalacaklar. Dedi. Gene doktor şaşırır gibi oldu. Bir gün evvel uğradığı zaman, Muallânın gene Boğaziçinde kaldığını duymuştu. Acaba ne var, ne oldu?.. Diye düşündü. Anhyamadı. Ertesi sabah hastaneye gitti. Muallânın yazdığı mektubu verdiler. Birdenbire sarsıldı. Neye uğradığını anhyamadı. Akşamı güç etti. Yaradılışta pek o kadar alçak gönüllü değildi. Muallânm yerinde bir başkası olsa: Beni istemiyeni ben hiç düşünmem... Der, başını çevirip geçerdi. Fakat ona şu pek kısa günler içinde, candan, yürekten, hemen hemen körkörüne bağlanmışh. Ondan uzak yaşamayı, ondan vaz geçmeyi bir türlü göze alamıyordu. Hastaneden çıkar çıkmaz gene Beşiktaşa geldi. O eski evin kapısını uzun uzun çaldı. Çalarken yüreği çarpıyor, ko dini yedi. Sevdikleri, kendilerini bırakıp giden bütün insanlar gibi, o da ancak bir türlü düsünebiliyordu: Mutlaka bir başkasını buldu, onu seviyor. Karşısına zengin bir adam çıktise ona kapılmış olacak. Beni de onun için bıraktı. Bir daha yüzyüze gelmiyelim, diye oturdukları evden bile çıkıp gitti. Kim bilir, belki de o adamın evine, konağına, sarayına her neyse işte oraya gitmişler, oraya yerleşmişlerdir!.. Bunu ne Muallâdan, ne de annesinden umuyordu. Anası olsun, kızı olsun hiç de öyle kadınlara benzemezdi. Demek ki aldanmışım, diyordu. Demek ki onlar da, bütün kadınlar gibi, kendilerini beğendirmenin, herkesten başka görünmenin yolunu pek iyi biliyorlarmış. Yanılmak, aldanmak, işte bu, gene doktora hepsinden ağır geliyordu. Ertesi günü, sabahleyin gene hastaneye uğradı. Bir iki saat çalıştı. Sonra izin aldı. Doğruca, alım satım şirketlerinin olduğu yere gitti. Muallâyı elbet orada bulacak: Ne oluyor, ne var, diye soracaktı. Mademki istemiyorsun, bana düşen artık başımı iğip çekilmektir. Ben de öyle yapacağım, zorla güzellik olmaz, ben de biliyorum. Onun için, artık seni rahatsız edecek değilim. Bana verdiğin sözleri başına kakmryacağım. Yalnız şunu öğrenmek istiyorum: Ne oldu, ne yaptım sana?.. Neden böyle birdenbire yüz çevirdin benden?.. Hiç olmazsa onu söyle, bileyim ben de. «Başkasile evleneceğim; annemi kurtarmak için, kendim de biraz bolluk içinde yaşamak, rahat etmek için senden başka bir adama, daha zengin birisine varıyorum» desen bile darılmıyacağım. Şirketten içeriye girerken, Muallânın odasını kapıcıya sordu. O da: Bu sabah geldiğini görmedim ama, dedi; isterseniz bir kere bakınız. Birinci kat, üç numara... Merdivenleri çıktı. Ustündeki numaralara baka baka, bir kapının önünde durdu. Odacıya: Muallâ Hanım içeride mi?.. Diye sordu. Gelmedi. Hasta mı acaba? Bilmiyorum. Dün geldi mi?.. Dün de gelmedi. lArkası var)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle