29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 İkinciteşrin 1938 CUMHURtYET Orta Avrupada yeni bir hâdise Polonya orduları dün Rutenyaya girdiler Çek hükumeti, Londraya müracaat ederek hududların beynelmilel garantiye raptini istedi, Macarlar da hududda tahşidat yapıyor Londra 25 (Hususî) Polonya orduları hugün Çekoslovakya hududunu geçerek, Çekoslovakyaya' kalması evvelce takarrür etmiş olan küçük bir hudud mıntakasını işgal etmşilerdir. Leh menabiinden gelen haberler, Çekoslovak çetelerinin faaliyetine mâni olmak üzere hudud mıntakasının işgal edildiğini bildir mektedir. Prag'dan gelen haberlere göre, Leh ordusu ile Macar ordusu Rütenya hududunda mühim tahşidatta bulunmaktadır lar. Prag hükumeti, îngiliz hükumetine müracaat ederek, Münih'te verilen kararlar mucibince Çekoslovokya hududları nın beynelmilel garantiye raptını istemişfir. îngiliz hükumeti bu müracaati müsaid bir şekilde karşılamıştır. Pirovun Brüksel ve Paris temasları Nazır, Berlinde de Hitler'le noktai nazar teatisinde bulundu L Türke, hem O Atatilrk için., Türk Panteonu Pariste Pantheon (Panteon) meydanında Pantheon adlı muhteşem bir bina vardır. 80 metre yüksekliğindeki kubbesile evvelâ bir kilise olarak inşa edilen bu bina, Fransız ihtilâli esnasında, Fransaya hizmet eden büyük adamlann kemiklerini koymak üzere bir nevi millî türbe haiine konulmuştur. Kapısının üstündeki Pantheon isminin altına «Aux grands hommes la Patrie recormaissante» ibaresi yazılmıştır ki bunu «büyük adamlara vatanın mınneti» şeklinde tercüme edebiliriz. Bu büyük adamlar mabedinin alt katında hazırlanan ölü defnine mahsus mahzenlere ilk önce 1885 de meşhur şair Victor Hugonun cesedi konulmuş, o vakıtten beri bırçok büyük Fransızların kemikleri veya külleri bu mahzenlere yerleştirilmiştir. Binanın büyük kubbesi altında, mabedin hariminde güzel heykeller ve duvarlarında nefîs tablolar vardır. Birkaç yıl oluyor. Ebediyete intikal eden Türk büyükleri için Ankarada da Pantheon gibi muhteşem bir türbe yapılmasını teklif etmiştim. Şimdi, Atatürk için, yapılacak anıtkabir için Yansen ile Prost'un mütalealan sorulacağını bir gazetede okuyunca, bu teklifimi hatırladım. Atatürk için yapılacak âbide kabir, Paristeki Pantheon gibi, hatta ondan çok daha muhteşem bir bina olabilir. Bunun ortasına ve en mutena yerine Atatürk için O Büyük Türkün büyüklüğüne lâyık azamette bir lâhid yapılır. Binanm mahzeninde de, memlekete büyük hizmetler etmiş diğer büyük Türklerin naaşlarını koymak için yerler hazırlanır. Burada Atatürkün hariminde ebedî uykusunu uyumak şerefi, ancak Büyük Millet Meclisi kararile büyük Türk olduğu kabul edilen vatan hâdimi, ulu yurddaşlara verilir. Hatta, bir ölümün hemen akabinde duyulması tabiî olan teessürle alelâcele bir karar vermiş olmamak için, buraya defnedilecekler hakkındaki kararın, ölümden bir yıl sonra verilmesi de şart koşulabilir. Memlekete ve millete çok büyük hizmetler eden rical için, böyle bir anıtkabir, bir millî türbe herhalde yapılmalıdır. Türkü hem de Avrupalıyı inandırabildi Yazan: NECİB FAZIL KISAKÜREK nın ferdî hayatı olamıyacağı için Onu ikinci tecellide de haksız bulamıyacağiz. * * * Benim gözümde birbirine bağlı iki işin sahibi olarak iki Atatürk var. Zaman tasnifile bunlardan biri düşmanın denize dökülüşüne, öbürü de bugüne kadar sürer. Biri, ölüm hükmü giydirilmiş bir milleti şahlandırdı. Mucize çapında bir başarışla madde ve askerlik plânında muzaffer kıldırdı. Öbürü, bir an evvelki ölüm tehlikesini doğuran sebebler âlemine karşı harekete geçti, fikir ve cemiyet plânında yeni bir bünye inşasına girişti. Bu tarife göre birine asker, öbürüne inkılâbcı Atatürk demek hatıra gelecektir. Atatürkün ıkı iş merhalesını temsıl eden cepheleri arasında bence mefkureci ve hududsuz şahsiyet asker Atatürktedir. Asker sıfatı da onu ifadeye kifayetsizdir. Zira bu marhelede askerlik Onun sadece âletiydi. Bu merhalede O, en büyük asker olmak kıymetinin çok üstünde bir değer taşıdı. Koca bir milletin diriliş iradesini temsil eden mefkurevî insan olmak değeri. Bu değerile Atatürk, beşer tarihinde sayısı birkaçı geçtniyen hakikî millet kurtarıcıların dan bir tanesidir. Dehâsının sırrı da ne askerî, ne içtimaî, ne de aklidir. Aksine, lâboratuar ilimlerinin çerçeveliyemediği ve alelâdelikler serisinin yanaşamadığı bir heyette ve tamamile ferdî ve insiyakidir. Zaten kahraman dediğimiz meçhul yaratıhş ve bünyenin bütün farikası, bu ferdî ve insiyakî cevherde değil midir? Yoksa her hangi bir ihtilâlci başlangıcda milleti Atatürk gibi ayaklandırabilir, her hangi bir asker kurtuluş mücadelesini Atatürk kadar iyi idare edebilir ve her hangi bir dareci Atatürkün kurduğu teşekkülleri kurabilirdi. Fakat kimse, Samsuna çıkı şından, Izmire girişine kadar, Onun taşıdığı iş kıymet ve imanını taşıyamazdı. Çünkü bu kıymet ve iman teknik, bilgi ve akıl işi değildir. Bütün bu melekelerin atalet ve felâkete battığı dakikada hepsini birden yerinden fırlatacak bir ruhî adale işidir. Kahraman dediğimiz meç hul yaratılış ve bünyenin herkesten farklı olarak sahib olduğu hususî ve harikulâde Hnsur da, işte bu ruhî adaledir. * * * inkılâbcı Atatürke bütün talih ve salâhiyetini asker Atatürk hazırladı. Garib bir tesadüf cjlvesile iki Atatürkten herbiri ayrı isimler taşıyor. Mustafa Kemal ve Atatürk... İnkılâbcı Atatürk, Tanzimattanberi Türk cemiyetinin Avrupa medeniyet manzumesine kavuşturulması yolunda girişilen yarım ve kısır teşebbüsleri tam ve yüzde yüz randımanlı hamleler haline getirdi. Türk cemiyetinin, Tanzimattanberi alev alev yanan kafası ve ruhile bir türlü karannı bulamadığı, hududunu çizemediği, mevcudlardan neyi verip neyi veremiyeceğini, neyi alıp neyi alamıyacağını kestiremediği medenileşme davasını, bütün şarkı topyekun vermek ve yerine bütün garbı topyekun almak şekIinde kökünden halletti. Onun bu cür'etli iradesinde de, taşıdığı ruhî adalenin bir ihtizazına şahid oluyoruz. Tanzimat tabiî seyrinde devam etseydi belki daha asırlarca, Atatürkün vardığı bu telâkki ve cesaret merhalesine ulaştıramıyacaktı. Filhakika bütün müesseselerile Türk cemi yetine aşılanan garb, Türk toprakları üzerinde ve iktısadî, ilmî, içtimaî, sahalarda büyük muvaffakiyetlerle yemişini vermeğe başladı. Kurtuluş zaferini takib eden merhalede garb; kanun, şapka, harf, yol, fabrika, banka, mekteb, ordu, bütün aletlerile vatana tatbik edilebilmiştir. Şu kadar ki yalnız müspet bilgiler ve maddî aletler manzumesi telâkki eden ve ruhî plânda garbm da bizzat kendi kendisini aradığını bilen bir fikir adamı gözünde bu hareket, kıvmet hükmünü saran bin bir çetin davaya karşı, nihayet madde çerçevesinde büyük bir ıslahcılık hareketi olmaktan ileriye geçemez. Fikir, ahlâk ve san'at cephelerile yepyeni, istiklâlli ve şahsî bir cemiyet binası işile de bir tutulamaz. îkinci merhalenin Atatürkü ıslahcılık tarihimizin en büyük çehresidir. Fakat ilk merhalenin Atatürkü, ayni soydan hâdiseler arasında, bütün beşer tarihinin en ulvî ifadesini taşıyacaktır. * * * Millî Kahramamn ölümü önünde duyduğumuz matem hissini, tek bir emniyet duygusile teselliye muktediriz: Teknesinde Atatürkü yoğuran soylu Türk milletinin, için için tekevvünlerile ayni çapta kahramanlara' daima gebe kalacağı emniyeti... Rütenler imdad istiyor Budapeşte 25 (a.a.) Beregazaczteki Rüten cemiyetleri Mussolini'ye bir telgraf çekerek arzulanna rağmen Çe koslovakyada kalmış olan Rütenlerin kurtarılması için mumaileyhin tavassutunu istemişlerdir. Telgrafta Rütenlerin imdad sadalannı Londra 25 (Hususî) Cenubî Afrika Harbiye Nazırı Pirov önümüzdeki çarşamba günü Parise, oradan da Brüksel'e gidecketir. Pirov'un müstemleke meselesi hakkında müzakerlerde bulunacağı nazan itibara alması ve yeni orta Avru söyleniyor. panın bir adalet zihniyetile kurulması için Hitler'le görüşülen meseleler verilecek haklardan Rütenlerin istifadesiBerlin 25 (a.a.) Emin bir mem ni teminen büyük devletlerin vicdanlarına badan öğrenildiğine göre Hitler'le Cenumüracaat etmesi Mussolini'den rica edil bî Afrika Birliği Müdafaa Nazırı Pirov mektedir. arasında yapılan mülâkat esnasında birRütenler, milletlerin mukadderatlanna kaç mesele hakkında ve bilhassa îngiliz hâkim olması haklarına müsteniden ple Alman münasebetleri hakkında bir nokbisit yolile bir an evvel mukadderatlarını tai nazar teatisinde bulunulmuştur. tayin etmek istemektedirler. Hitler'le Romanya Kralı arasında yaRomanya hududunda tahşidat )ilan göriişmeler esnasında da Almanya Londra, 25 (a.a.) Evening Stanle Polonya arasmdaki yalnız siyasî dedard gazetesinin bildirdiğine göre, Polonğil, fakat iktısadî ve kültürel münasebetya hükumeti Rüten hududunda yedi fırka lere dair en mühim meseleler tetkik edilve Romanya hududunda da 40.000 kişi miştir. tahşid etmiştir. Hükumetin maksadı MaPirov Roma'ya gidiyor caristanm yardımile ayın yirmi yedisinde Londra 25 (a.a.) Dcdly Mail gaRüten arazisini işgal etmektir. zetesinin bildirdiğine göre Cenubî AfriSöylendiğine göre Polonya hükumeti, Rüten meselesinde müsaid bir tarzı hare ka Birliği Müdafaa Nazırı Pirov geleket mukabilinde Dantzig meselesinin hal cek pazar günü Romaya gelecek ve Kont iano ile Afrika müstemleke meseleleri linde müzaharette bulunacağını Almanyave bilhassa Habeşistanda Yahudi muhaya vadetmiştir. Bundan maada Romanya hududuna kadar bir şimendifer hattı ve bir ceret merkezleri ihdası imkânları hakkınotomobil yolu inşa etmesi için Almanyaya da görüştükten sonra Mussolini tarafın Rüten arazisinin bir parçası verilecektir. dan kabul edilecektir. Bulgar talebeleri Komünizme karşı bir nümatiş yaptı açılan mücadele Talebeler Nöyyi muahe Alman Hariciye Nazın neticeleri anlatıyor desinin tadilini istiyorlar 1 Ordunun mübayaa edeceği eşya tipleri tespit edildi Sofya 25 (a.a.) Bugün yüzlerce Üniversite talebesi halen parlamentonun Hariciye komitesinin toplandığı parla mento binası önünde toplanarak Nöyyi muahedesinin tadili ve bu muahede ıle t>azı komşu memleketiere geçen Bulgar ekseriyetli yerlerin geri verilmesi lehinde tezahüratta bulunmuşlardır. Polis tezahÜTatçıları dağıtmıştır. Dahiliye Nazırımn verdiği izahat Sofya 25 (a.a.) Bulgar ajansı bildiriyor: Bu sabah Sofya sokaklarında vuku bulan bazı nümayişler hakkında kendisine sorulan suallere cevab veren Dahiliye Nazırı Nedef, demiştir ki: « Bazı kimselerin hiçbir kimsenin menfaatine hizmet etmiyecek olan teza hürata hazırlandıkları hakkında malu mat aldım. Halkı sükunu muhafazaya ve bu tczahürlere iştirak etmemeğe davet ederim. Bundan başka, bazı müfrid un surlar bu tezahürattan kendi gayeleri için istifade etmek istiyorlar. Polise halkm toplanmasına mâni olmasını ve ahnan tedbirlere itaat etmiyenlere karşı şiddetle hareket edilmesi için emir verilmiştir. Berlin 25 (a.a.) Saat 11,50 de Almanya Hariciye Nazırı tarafından radyoda söylenen bir nutukta ezcümle şöyle denilmektedir: « 25 sonteşrin 1936 da Almanya ile Japonya arasında komünist enternasyonaJine karşı bir itilâf imzalanmıştır. Bu itilâf bir sene sonra daha şumullü bir şekil alarak Almanya, îtalya ve Japonya arasında komintern aleyhinde bir itilâf haline gelmiştir. Bu itilâfın hedefi ko münist enternasyonalinin muzır faaliyetine karşı müşterek bir mücadele açmaktan ibaretti. Bugün üç devlet tarafından komünizme karşı açılan mücadelenin pek iyi neticeler verdiğini görüyoruz. Filhakika komünizm aleyhtarı devletlerin tesanüdü ve üç millet arasmdaki sıkı teşriki mesai sayesinde komünizm ne İspanyada, ne Çinde, ne de Çekoslovakyada yerleşebilmiştir. Berlin Roma Tokyo müsellesi bugün dünyada yalnız bir nizam amili ve nizam garantisi değil ayni zamanda dünya siyasetinin de amili mesabesindedir.» Ankara 25 (Telefonla) Resmî dareler ve bilhassa ordunun melbusat ve teçhizatını teşkil eden eşyanın şimdi ye kadar vasıfları tespit edilmemişt.r. Bunlar her sene dairelerin veya fabrikaların arzulanna göre değişmekte dir. Arzu edilen esas ve tipler ancak münakasa ilân edildiği takdirde fabri kaların malumu olmaktadır. İlân tari hinde istenilen malm mevaddı iptida yesinin tedarikinin güç olması ve yahud bazı fabrikalar tesisatımn bu vasıfta imalâta elverişli olmaması ekse riya bu münakasalarda rekabeti izale 'tmekte olduğundan mübayaat bir veya birkaç fabrikanm vermiş plckıklan nümunelerden arzu edilen vasfa en yakmı tercih edilerek yapıîmaktadır. Bu tibarla devairi resmiye ve ordunun büyük mikyasta ihtiyacı bulunan malların esaslannı ve tiplerini tespit ve ilân etmek faydalı görülmüştür. Bu sebebl*5 arttırma. eksiltme ve ihale kanununa ek bir lâyiha hazırlandı. Son on beş gündür her sabah yataımızdan kalkıp Dolmabahçe sarayını yerinde bulduktan sonra ona varlık ve mana izafe eden unsurun yok olduğuna inanabılmek, yaman bir ıdrak işkencesi. Atatürkten bir parça halinde kalan birçok şey arasında onun yokluğu, merkezi olmıyan bir daire tasviri gibi, içinden çıkılmaz bir muhal hissi veriyor. Fındığın, abuğunu kırmadan içini yiyen korkunc bir sihirbaz edasile ölüm, Atatürkü, hüviyeti etrafındaki büyük zarfa el değdirmeksizin aldı götürdü. Ölüm, her insanda basit bir tezahür farkile ayni marifeti ekrarlamasına rağmen bu son misalde bulduğu müeyyede kudretini, bütün tarih boyunca sık sık ele geçirebilmiş değildir. Yaratıcmm bir defa bile şaşırmamağa memur sadık işçisi, bumisalde kudretinin her zamanki mevzuile, mevzuunun bu defaki kudretini bir araya getirdi. * * * Mahalleden bir ölü çıktığı zaman o semt ister istemez kendisine bir alâka payı düştüğünü kabul eder. Ölümün mücerred sirayet ve ihtarı küçük bir mesafe yakınlığını bir nevi akrabalık haline getirir. Fakat ne de olsa kimse, ölünün evinde;iler kadar davaya muhatab değildir. Ölen nekadar içtimaî ve herkese aid bir hüviyet taşırsa taşısm bu bağ, kan ve his yakınlıkları karşısında sadece yapma bir zihin telâşı uyandırmaktan ötürü bir acı duyurmaz. Bütün dünyada, kralına anası kadar yanacak kimse yoktur. Bu zalim ruh kanununa rağmen bu defaki ölüm, 'atanın her evinden çıkmış kadar göze büyük göründü. Evimizdeki bir kahve fincanmın çatlaması, bize Yedikule surlannın çöküşünden daya tesirli geldiği halde bu defaki ölümü hepimiz, fi'lî ve ?ahsî bir mülkiyet kaybı ifadesile duyduk. çtimaî ölüler arasında her evin ölüsü olabilmiş kahramanlar, tek eldeki parmak sayısından daha azdır. * * * Hiçbir Türk kendi devlet reisine bütün dünyanm bu türlü bir saygı göstereceğini ümid edemezdi. Osmanlı împaratorluğunun yarı dünyaya sahib olduğu devirlerde bile böyle bir ihtirama hedef olabil miş hükümdar yoktu. Avrupanın, bize en yabancı milletlerine kadar heyetlerle, askerî kıt'alarla ve en büyük mümessillerle Ankaraya koşmuş olması gösteriyor ki Garb, Atatürkün şahsmda Türk ehliyet ve kıymetine artık inanmıştır. Bu inandırışın büyük aksiyonunu yapan Millî Kahramanın ölüsü karşısında da hiçbir protokol kaidesinin almadığı ve hiçbir garblınm bir yabancıya göstermediği bir hürmetle şapkasını çıkarmaktadır. Atatürkün, gözlerile görmediği bu manzarayı biz yalnız gözlerimizde bırakmıyarak keskin bir deâlet halinde şuurumuza sindirmekîe mükellefız: O Türke hem Türkü, hem de Avrupalıyı inandırabildi. * * * Tarihte büyük bedbinlerle büyük nikbinlerden ibaret iki sıra kahraman vardır. Herşeyi karanlık gören, aydmlığı aramağa doğru gizli bir cehıde, aydınlık gören de öldürücü şartlar karşısında kınlmaz bir mukavemete gebedir. Bence bu fakültelerin ikisi de, dava ve aksiyon doğuracak çapta olmak şartile, kurtarıcılara mahsus vasıflardandır. Bedbin kahraman bizi, vücudünü görmediğimiz bir hayata erdirtneğe, nikbin kahraman da vücudünü gördüğümüz ölüm tehlikesinden kaçırmağa memurdur. Atatürkün ruhî maktala rından bence en alâkalısı, Onun yılmaz ve hezimet kabul etmez nikbinliğidir Atatürk bu eşsiz nikbinliği, başta ve sonda, biri milletine ve öbürü sahsma aid iki büyük tezahürle vesikalandırdı. Birinci vesika: Bir millet için esaret ve mahkumiyet aninin bir vâkıa halinde teslim edildiği hengâmede bu vâkıaya inanmıyan tek adam 6 idi. Bütün dünya ile birlikte milleti de kendi ölümüne inandığı vakit o inanmadı. Bu, Atatürkün millet ufkuna doğuşile baslıyan ilk ve büyük nikbinliğinin tecellisidir. îkinci vesika: Millî Kahraman hasta döşeğinde günden güne fenalaşırken yakınlanndan ıtibaren bütün Türk milletine kadar herkes ağır bir ümidsizlik içinde boğuluyor, fakat kendisi bir çocuk gibi saffetli, ayağa kalkacağı, otomobiline veya motörüne bineceği dakikayı bekliyor, ölebileceğine bir an bile mümkün gözile bakamıyordu. Bu da sonuncu tecelli. Atatürk, başlangıcda milletinin, sonunda da kendisinin ölümüne inanmadı. Bu iki nikbinlik tecellisinin birinde haklı, ötekinde haksız çıktı. Fakat koca bir millete hayat yesilesi getirmiş bir kahrama ABtDIN DAVER Atatürkün yolunda iş başına [Basmakaıeden devami 4 Ankara sonbahar at kosuları Ankara 25 (Telefonla) Millî matemimiz dolayısile on beş gündür tehir edilen Ankara sonbahar at koşularına cumartesi ve pazar günleri devam edilecektir. tzmirde tütün satışlarl îzmir (Hususî) Tütün satışları üzerinde müstahsilin yükselttiği şikâyet devamdadır. Şimdiye kadar rekoltenin ücte ikisinden fazlası satılmış gib:dir. Yani 20 milyona yakm bir satış ol mustur. Müstahsil, alıcı müesseselerin anlaşarak harek'et ettiklerini, muhtelif verlerde tek başına mübayaa usulü takib ederek fiatlara hâk ; m olduklarmı ve satıcılann da bu rekabetsiz vazivet orta sında ister istemez tütünlerini elden cıkarmak mecburiyetinde kaldıklannı sövlemektedirler. Yahudiler meselesi Londra 25 (a.a.) Yahudi mese lesi hakkındaki parlamento müzakerelerinden sonra, Times gazetesi Yahudi muhacirlerine bazı yerlerin verilmesi ihtimal dahilinde olduğunu kaydediyor. Gazete, bütün dünyaya dağılan Yahudi cemaatlerinin büyük bir kısmının dinî ve entellektüel bir merkezi olarak addedilebilecek olan Filistinde Yahudi ocağına yeni bir zihniyet ve telâkki verilmesi imkânından bahsediyor. Lehistanda mason cemiyetleri lâğvedildi Varşova, 25 (a.a.) «Kanunlar gazetesi» bugün mer'iyete girecek olan iki ka rarnamenin metnini neşretmektedir. Kararnamelerden biri Mason cemiyetlerinin lâğvı, diğeri devletin bazı menfaatlerinin korunması hakkmdadır. Bütün Mason cemiyetleri bu suretle kaldınlmış oluyor. Bu cemiyetlere aid emlâk hayir müesseselerine ve arşivler de hükumete devrolunacaktır. Diğer kararname, Millî müdafaanın zararına yapılan faaliyetler, devletin malî kredisini izrar edebilecek hareketler, umumî greve veya loukaut'a her türlü teşviklef ve devletin menfaatini tehdid eden yanhş haberlerin işaası için şiddetli cezaları ihtiva etmektedir. Yeni bir lâyiha Ankara 25 (Telefonla) Meclise verilmiş olan bir lâyihaya göre, subay ve askerî memur olduktan sonra veya askerî memur olmazdan önce talebe sıfatile yabancı memleketlerde tahsil ve stajda bulunarak avdet edenler, mas rafları kendileri tarafından ödenmlşse tahsil veya staja azimet ve avdet tarihleri arasında geçen müddete kadar, hükumet tarafından tesviye edilmişse bu müddetin iki misli kadar tekaüd ve istifa müddetinden fazla hizmet etmedikçe tekaüdlüklerini istiyemiyecek, istifa edemiyeceklerdir. Çekoslovakya devlet arşivlerinden çalınan vesaik Prağ, 25 (a.a.) Hariciye Nezaretinin arişvlerinden çalınarak ecnebi matbuatı tarafından neşredilen gizli evrak meselesinde mesuliyetlerin tespiti için yapılan tahkikat hakkında Express gazetesi ezcümle şöyle yazmaktadır: «Bu evrak Beneş Reisicumhurluktan çekilmege karar verdiği esnada arşivlerden çahnmağa başlanmıştır. Evrakın bulundıığu sandıklar birçok ihtimamlarla evvelâ Bratislava'ya sonra da Köstenceye nakledilerek buradan nereye sevkedilecelkeri hakkında bu şehirde bir karar verilmiştir. Gazete bu skandala sebeb olanlarîn şiddetle tecziyesini istemektedir. vam ettireceğimiz gibi Onun yürüdügii yolda yürüyerek bu.eserleri ve onların muhassalası olan ileri vatan ve milleti daha ileri ve daha yüksek kılacağız. Bu ise hepimizin kendi sahalarımızdaki işlerimizi bütün bir ciddiyetle ve Atatürkün istediği vatanseverlik aşkile yürütmekliğimiz sayesinde mümkün olur. Atatürk sağken Onun yol göstericiliği birçok işlerimizin kolayca yürümesine kifayet edebilirdi, ve hepimiz kolay veya zor bütün meseleler karşısında (Atatürk var a, nasıl olsa hallolunur) gibi düşüncelere düşebilirdik. Şimdi artık Atatürk aramızda değildir. Onun için dikkat ve gayretlerimiz ona göre ciddî, ona göro iki kat olacaktır. O aramızda değilse Onun bize örneklik edecek büyük eserleri önümüzde, kuvvetli prensipleri ise her yanımızdadır. Onlara dayanarak Atatürk nesilleri olduğumuzu Atatürkün yolunda yürümekle ispat edeceğiz. Atatürk yokken acaba nasıl yapabileceğiz diye görülecek ferdî ve millî işlerimiz gözlerimizde büyümesin. Hepimiz herbirimize düşen vazifeleri bütün bir ciddiyetle ifa edip gidersek Atatürke lâyık nesiller olduğumuzu kâfi derecede ispat etmiş oluruz. Büyük inkılâbcmın halkcı ve cumhuriyetçi rejimine sımsıkı sarılarak millî tesanüdü temel taşı tutan ferdî ve umumî çalışmalanmıza hız vereceğiz: îşte gidilecek Atatürk yolu. îşte bu şuurla, bu vicdanla ve bu imanla işlerimizin başına dönüyoruz. Atatürke gelince Onun hayali gözlerimiz önünden hiç ayrılmıyacak fîizel ve ebedî siması bize daima rehberdir. YUNUS NADl îspanyada dün Barselon şiddetle bombardıman edildi Salamanka 25 (a.a.) Evvelki akşam umumî karargâh tarafından neşredilen bir tebliğde şöyle denilmektedir: «Muhtelif cephelerde kayda değer birşey yoktur.» Londra 25 (Hususî) Şimalî Ameri Sudanda büyük manevralar Kahire 25 (a.a.) İlkkânunun ilk ik kada şiddetli kar yağmıya başlamıştır. Kar yüzünden Nevyork sokaklajında haftası içinde Mısır ve Sudan kıt'alarıseyrüsefer durduğundan, belediye 40 nın iştirakile Sudanda büyük manev • ralar yapılacağı haber verilmektedir. ameleyi seferber etmiştir. On be şgün kadar sürecek olan bu ma Slovakyada feshedilen nevralar Hartum ve Sudan limanı ci varmda yapılacaktır. fırkalar Bratislava, 25 (a.a.) Slovakya Dahiliye Nazırı devletin emniyetini temin etmek maksadile Altnan Sosyal demokrat partisinin faaliyetine nihayet vermiştir. Macar Sosyal demokrat partisi de ayni suretle faaliyette buly/ımaktan menedilmiştir. Amerikaya kar yağıyor Kısa haberler ) Hava kuvvetlerinin faaliyeti Kaliforniyada büyük bir yangın Nevyork 25 (a.a.) Kaliforniya'nm cenubundaki ormanlarda çıkan yangın 50 bin <akr» genişliğinde bir sahaya yayılmıştır. 700 ev harab olmuştur. Bin lerce kişi yangını tecrid etmeğe çalış maktad'ır. * AMSTERDAM 25 Fokker tayyare fabrikaları gelecek Paris sergisinde freshir edilecek olan yeni bir avcı tayyaresl inşa edildiğini bildirmektedirler. Tayyare saatte 500 kilometre süratle uçabilecek ve büyük çapta silâhlarla mücehhez olacaktır * NEVYORK 25 Ruzvelt, 1940 sene sinde yapılacak olan Reisicumhur intihabı esnasında nafıa işleri şefı Harry Hopkins'in namzedliğinin konulmasını istemektedir. * VAŞİNGTON 25 Alman sefiri dün akşam Hamsa vapurile hareket etmiş. zevcesile kızmı Vaşington'da bırakmıştır. * BRÜKSEL 25 Holanda Kraliçesinin gelecek senenin ortalarma doğru resmen Belçlka sarayında kabul edileceği blldirilmektedir. Barselon limanının askerî hedefleri bombardıman edilmiş ve birçok mağazalarda yangın çıkmıştır. Barselon'da Pueblo Nuevo istasyonile askerî hedeflere ve cepane yüklü vagonlara birçok bombalar isabet etmiştir. Valansiya'mn bombardımam Nedb Fazıl KISAKÜREK Londra 25 (Hususî) Beş Fran kist tayyaresi burçün öğleyin Valansiya limaninı şiddetle bombardıman etmişlerdir. Limanda bulunan dört îngiliz ge misine bombalar isabet etmiştir. Bombardıman neticesinde iki kişi ölmüş, üç kişi ağır surette yaralanmıştır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle