Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET 22 Ikinciteşrin 1938 Nesilden nesle Yazan; M. TURHAN TAN Radyodan dinliyorum. Hayır, dinlemiyorum. İdrakimin kuvvetlenmiş sezerJik kabiliyetile, ruhumun ve kalbimin gözile görüyorum: Atatürk Ankaralılarm, Türkiyeyi temsil eden takım takım he yetlerin, ordunun, denizcilerin, tayyarecilerin ve... bütün dünyanın kolları arasmda ağır ağır trenden iniyor, top arabasma biniyor, en masum gözyaşlarından sıra sıra örülen inci çelenkler arasmdan geçiyor, hıçbrıklardan bestelenmiş en samimî mersiyeleri dinliye dinliye yürüyor, ebedî karargâhma ulaş.yor. tek kıh kıpırdamadı ve koca cihangirin ölümü, takvimden bir yaprak düşmüş gibi telâkki olundu. Böyle bir akıbeti taht üzerinde sezin siyerek hayatlarında «ölümden sonra şereflenmek» tecrübesi yapan kudretli ineanlar da görülmüştür. Meselâ Şarlken!.. Bu adam henüz hayatta iken kendine cenaze merasimi yaptırmıştı. Çünkü dedigimiz gibi ölümile beraber bütün kıy metlerinden, bütün meziyetlerinden sıy nlıp kuru ve kupkuru bir cesed halinde kalacağmı tahmin etmiş bulunuyordu. Bu düşüncesinde yanılıp yanılmadığını smamak, daha doğrusu ölümünden sonra hedef olacağı ihmali telâfı etmiş olmak için diri dİTİ bir tabuta girdi, tabutu kilisede halka teşhir ettirdi. Orglar, erganonlar çalınırken, ilâhiler okunurken saray ricalme, devlet erkânına, tebaasmdan binlerce kişiye ihtiîam geçidi yaptırdı, onlara bol bol gözyaşı döktürerek ihtirasını tatmin etti ve yorulunca tabuttan çıkıp sarayına gitti! Asıl Kabri İptida aylarca ve aylarca endişeden kıvranmıştık; Onun maddî varlığmı kemiren derdin hergün nerede durduğu, nekadar ilerilediği sorgusu bizim de kafalanmızın içinde bir kanser mahiyeti almıştı ve hergün ruhumuzu oyup duruyordu. Niha yet karagünle karşılaştık. Milletimiz ve tekmil insanlık öyle bir mateme düştü ki dünyanın her tarafından hâlâ hıçkırık sesi geliyor. Bir yandan gözlerimiz dolup boşanıyordu, bir yandan da kâh dilimizin tutulduğunu görüyorduk, kâh bütün söyfeme kabiliyetüniz bir feyezan manzarası alarak taşıyordu. Gazeteler yazdı, radyolar haykırdı. En küçüğünden en büyüğüne kadar her yurd Onun lâkırdisile doldu. Nihayet milletin sonsuz hicran ve acısı Başbuğun cenazesi önünden akmağa başladığını gördük. Şefimizin aziz vücudünü saklıyan mahfazaya olsun bir dakika yaklaşmak, matemimizi büsbütün kabartan bir teselli idi. Fakat gene ferahlandıncı tesellL. Böyle de günler geçti. Bütün Türkiyenin sevgisi, nihayet kendisini o muzlanna aldı, canma bastı ve Ankaraya getirdi. Onun sevdiği, yeniden kurduğu ve cihan hürmetine mihrak ettiği Ankaraya! lşte bugün gene dünyanın hürmeti etrafmi sararak ve milletin elemi arkasından yürüyerek tabutunu Etnografya Müzesine götürmüş bulunuyoruz. Etnografya Müzesi... Bu ne düşündürücü tesadüf! Gelmiş geçmiş her türlü beşer nümunesini iknin mce adesesinden geçirerek insan irfa nının önüne sermek için yapılmış böyle bir müessese acaba şimdiye kadar bugün kucağına aldığı mahluk gibi bir dehâ mücevheri saklamış mı dır? Bütün o alay, bütün o dünyanın dört ucundan gelmiş saygı timsalleri, anlahlamaz bir haşmet kafilesi k u r du. Toplann durup durup gürledigicanlanmızın susup susup inledi Atatürk ve Türk köylüsü Ismet Inönünün Yazan; KÖYCÜ Yazan: FAZIL AHMED Bütün Türklügü matemlere bürüdü, git gözlerımin önünde canlanıyor. Bu arada Fani Mustafa Kemal aramızdan gitti. Tâb hayatının binbir macerası yeniden Göz yaşları Yazan: AB1DİN DAVER ' On sekiz milyon Türk ağhyan bir çift göz ve sarsılan tek bir kalb halinde orada. Ural dağlanndan Okyanusa, Beyazdenizden Akdenize kadar yayılan Avrupa orada. Tokyo'dan Tahrana, Bağ dada ve Şama dek bütün Asya orada. Kürenin en eski memleketi Mısır ve en yeni memleketi Amerika orada. Bu memleketlerin, bu ülkeleruı toptan temsil ettikleri medenî âlem, on sekiz milyon Türkün matemine iştirak etmek ve o matemi, gözlerinm ebediyetine açılması suIşte bu müspet hakikatleri düşüne düretile halkeden Atatürkün tabutu önünde şüne biz tarihin yegâne olan ve yegâne eğilmek için Ankaraya sığışmış. kalacağı da muhakkak bulunan töreni Atatürkün bir tabuta sığmasını, sığa mizdeki kıymeti kavrıyoruz. Bu törenin bilmesini havsalalarına sığdıramıyan id eşini geçmiş asırlar görmedi. Çünkü o rakler, bütün bir cihanın o tabut önünde asrrlar içinde bir Atatürk yetişmemişti. boyun kırmasını gene Atatürke has mu O Atatürk ki bütün bir cihanla harbe cizelerden sayıyor ve her ecnebi heyetin derek yurdunu kurtanrken o cihanın da geçişinde koca bir ülkenin yürüdüğünü kalbini teshir etmekten geri kalmamıştı. O Atatürk ki inkılâbdan inkılâba geçesezerek sarsıhyor. rek Türklüğü yükseltirken medenî âleTereddüdsüz söylenebilir ki yazısız min de hayraniyetini kazanıyordu. O ve yazılı tarihin hiçbir devrinde bir ölüAtatürk ki Türk yurdunu kem gözle, könün bir buçuk milyar diriyi matemî bir tü maksadla bakılmaz bir şahika haline heyecan içinde bıraktığı görülmemiştir. korken yakm ve uzak her millete sulhun Çünkü matem, şöhret değildir. Millî hu nimetlerini vadediyordu ve kendi milleti dudları güç aşar. Eğer öyle olmasaydı kadar onları da koruyordu. ilk çağlarda ünü Pirene'lerde, Alp'lerde, Atatürk, çok büyük millî işler başaran Po ve Tibr vadilerinde sönmez bir ka bir milliyetçi olduğu için Türk milletinin sırga hızile dolaşan Anibal'in ölümüne yüreğinde yer aldı, TüTklüğün gözbebeği dünyanın şu veya bu yanında yanan buoldu. Fakat en kâmil ve en mütekâmil bir lunurdu. Halbuki o, yıllarca kürenin yainsan nümunesi olduğu için de bütün berısını meşgul eden bir şöhret olarak yaseriyetin sevgisini, saygısmı kazandı. Bişadıktan sonra gözlerim hayata kapaymzim gözyaşlanmıza Avrupanm, Asya ca medfenine sekiz on saatlik mesafede nın, Afrikanın, Amerikanın her köşesinbulunan Bizans köyünde bile tek bir yüden teşrik ve terfik edilen yaşlann ve bürek sızlamamıştı. tün cihanan Ankarada temsil olunarak Büyük Iskenderin de ardından ağlı Onun tabutu önünde eğilmesinin sırrı işyanlar nihayet bir avuc, adamdır. Hal te buradadır. buki o, Adriyatik denizinden Sind nehAtatürkün adı gibi eserleri de asırlarm rine kadar uzayan bir ülkenin ,hükiim.darı idi. Birçok ta'htlar devirmiş, birçok kıt kin «ölfnez» i olarak r>erhavjıt •alar'zaptetmişri. BabH riarabeîeri örründe1 can verdiği zaman du! kalan karılarından gösterilen muhabbet ve hürraetin nesilden başkasından gözyaşı dökülmedi ve ona nesle intikal edeceğine, Onun bugün olbağlı görünen memleketlerin hiçbirinde duğu gibi yarınlar ve asırlar imtidadınca matemî bir hareket görülmedi. da sevilip sayılacağına şüphe yoktur. Biz, dünkü tören sırasında bizzat AtaCihangir ve cihandar denilen Sezar'ın ölümü ise bir felâket olmuş, Romayı te türkün bu hakikati temaşa ettiğine kaniiz. * * * meline kadar sarsmıştı. Millet vekilleri nin hançeri altında can verdiği için milGörünüşte basit, fakat ifade ettiği malet matemini tutmuyordu. Mısır gîbi, Gal na bakımından çok nazik bir müşahedemi ya gibi, Britanya gibi onun önünde bir yazmak isterim. Dün komşularımdan ihzamanlar diz çöken memleketler halkı ise tiyar bir bayanı ziyarete gitmiştim. Onu bu ölüm yüzünden bayram yapıyordu. şişkin ve hayli şişkin bir torbanın ağzını Yafoancı milletlerin kalbine girmek ve dikerken gördüm, sordum: Bu nedir teyze? öKimlerini o kalblerde yara yapmak şöyFeri sönmüş gözlerinde iki elmas bele dursun kendi mensub olduklan mil letleri bile tabutlarının arkasından yürü lirdi ve şu cevabı verdi: Atatürkün bizi bıraktığı günden temiyen tacidarlan hatırlamağa lüzum beri çıkan bütün gazeteleri, bütün mecyok. Onların gözlerile beraber tarihleri de kapanırdı, hayatlarile beraber şerefle muaları topladım, Onun otuz kadar da ri de sönerdi. Fakat birçok milletlerin resmini satm aldım, bu torbaya doldur mukadderatile oynamış, tarmî roller ifa dum. Torunum Gönüle miras bırakacaettikleri sanılmış şöhretli şahsiyetler de ğım. Büyüyünce bunlan okusun, Ata var ki iktidar mevkünden mezara mişîeri türkün bize nasıl bir hicran açtığmı öğ bir gölgenin damdan toprağa düşüşü gibi rensin. Bu benim gördüğüm bir sahne. Ne silik ve sönük olmuştur: Napolyon gibi!.. silden nesle geçecek böyle kimbilir kaç O, malum olduğu üzere, Ayrupayı vıl larca avcunda tutan bir adamdı. Sent yüzbin vasiyet var... Helen'de öldüğü vakit ayni Avrupanm M. TURHAN TAN İzmir itf aiye binasında yapılan hırsızlık İzmir, (Hususî) Büyük Gazi bulvarında itfaiye merkez binasmda bir hırsızlık vak'ası olmuştur. İtfaiye erlerinden Hüseyin ve Mustafanın söylediklerine göre itfaiye binasınm mutfak duvarından atlıyarak içeri giren 14 yaşlarında çil yüzlü sarışın bir çocuk, binadan bir saat ve iki lira para çalmıstır. Çalınan saatm koltukcu Nuri oğlu Ademde bulunduğu görülmüş, isticvab ed'len Adem, saati iki liraya satın aldığını ve koltukçu Osmana satt'*mı söylemiştir. Tahkikata devam ediliyor. Mersinde Meteoroloji istasyonu kuruldu Mersm, (Hususî) Şehrimizde bir Meteoroloji istasyonu açılması Başvekâlet Meteoroloii Umum Müdürlüğünce karar altma alınmış ve istasyon şefliğine tayin edilen Enver Emden şehrimize çelerek vazifesine başlamıştır. Muvakkaten Vali konağı karşısında bir âlet parkı kurulmuştur. Yeni istasyon mahalli için muvafık bir arsa intihabile uğraşılmaktadır. Meteoroloii istasyonunun teessüsile şehrimizin mühim bir noksanı ortadan kaldırılmış olacaktır. Âletler Avrupadan şehrimize gelmiştir. Pek yakında istasyon esaslı bir surette faaliyete baslıyacaktır. Zürraa verilen tütün avansı Bursa (Hususî) Ziraat Bankası bu sene şimdiye kadar tütün avansı olarak zürraa 50 bin lira kadar para dağıtmıştır. Ziraî kredi kooperatiflerinde aza olanlar tamamen bu kooperatiflerden avan^larını almışlardır. Aza olmıyan zürra da istiyenlere banka kanalile avans verilmektedir. Bunlann mecmuu 50 bin lira kadar olmuş bulunmaktadır. Avans tevzii muamelesi de devam etmektedir. Ziraat Bankası Bursa şubesi bu sene avans işinde tam randıman alamamıs olmakla beraber gelecek seneki mesaisi Sçin bu seneki faaliyetten tecrübe ka zannjış ve şimdiden gelecek yıl için tert'bat»almağa başlamıştır. Damga resmi cezası Damga Resmi kanununun 35 inci maddesi mucibince, tanzim zamanında dam^a resmi verilmesi lâzım gelen evraka miadından sonra damga pulu yapıştırıldığı taktirde kanun hükmünün zamanında yerine getirilmemiş olmasından dolayı alâkadarlar namına yalnız ceza tahakkuk ettirilmesile mi iktifa edeceği, veya aynca resim de tahakkuk ettirmek lâzım gelip gelmiyeceğinde tereddüd edümekte olduŞu anlaşılmıştır. Maliye Vekâletinden Vilâyete gelen bir tamimde bu gibilerden yalnız ceza alınmakla iktifa edilmesi, ayrıca resim alınmaması bildirilmiştir. ti. Teselli bulmaz acılarla yanıyoruz. en çok dıkkatimi çeken ve bende derin Sevgili Atanın mubarek na'şı AnŞimdi, dünyanın tadı, manzarası değişti. tesırler yapmış olan vak'alar üzerinde karaya vardığı zaman, Cumhur ReiHerhalde içimizde ölçüsüz bir boşluk duruyorum, bir çok hatıralar hep birden süniz, tabutu taşıyan vagona giriyor; açıldı ve biz ferdiyetimizle, şahsiyetimiz beynime hücum ediyor. yagonun perdeleri indiriliyor. İsmet le bu boşluğa doğru yuvarlandık. Onun Bir gün, Kızılırmak kenarında bir tar İnönü, Büyük Şefi ve aziz arkadaşile için başımız dönüyor, onun için ağlıyoruz. lada gecelemeğe mecbur olmuştum. Beni son defa beş dakika, başbaşa, yalnız Nekadar ağlasak yeridir, nekadar sızla mezar genişliğinde bir zeminlikte zorla kahyor. Cumhur Reisimiz, trenden sak yeridir. misafir etmişlerdi. Harman zamanıydı. indiği zaman, gözleri yaşlıdır; müteFakat, Ona asıl ağlıyan kimdir, bili Kızgın yayla güneşi altında cayır cayır beyyic ve elemli yüzü, yüregini yayor musunuz? Onun gelmesini asırlarca yanan yaylada Türk köylüsü bize rızık kan keder ve matemin kitabesi olmüddet beklemiş olan, Onun büyümesi derliyordu. için bütün varlığını hibe edercesine israf Yufka ve ayrandan ibaret akşam yeme muştur. ısmet înönünün, Ankara istasyoetmiş olan ve Onu canmdan çok seven ğini büyük bir iştiha ile yedik. Bir ihtiyar nunda, Atatürkle yapyalnız ve başTürk köylüsü. kadın ve iki çocuktan ibaret ev sahibleBu satırları yazdığım sırada şehirde rine biraz sonra ihtiyar dedeleri de ilti başa geçirdiği bu son beş dakikanm bulunuyorum. Ve birkaç aydanberi de hak etti. Göğüs bağır açık, güneşten kav hazin büyüklüğünü ve büyük hüzköyden, köylüden uzağım. Şu günlerde rulmuş, sakallanna ak düşmüş «Veli nünü duymıyacak bir insan yüreği bir tek köylü yüzü de görmedim. Fakat, kâhya» ile ilk mükâleme şöyle başladı: tasavvur edilemez. 1919 mayısında, Atatürkün büyüklüğüne nasıl inanıyor Hoş geldin misafir. Miralay İsmet Beyin evindeki görüşsam, Türk köylüsünün bugünkü büyük Hoş bulduk babacığım. me ile başhyan bir hayat ve memat ıstırabına da öylece inanıyorum ve hatta, Nereden böyle geliş? arkadaşiığınm bu samimî sahnesi kalb ağrılarını kendi yüregimde hissedi Keskinden.. Ondan evel de Anka yalnız Cumhur Reisimiz İsmet lnöyorum... Bu acı, bu elem muhakememi, radan... nünü değil; hepimizi, herkesi ağlataaltüst ediyor, zihnime dokunuyor. Yaza Ya.. Ankaradan ha! Bizimki ne cak bir vedalaşmadır cağım şeyleri bir türlü yerli yerine koya âlemde bakalım?. Onlar, yirmi sene birbirinin dostu, mıyorum. Ben evvelâ bu bizimki sözü ile onun ne birbirinin silâh arkadaşı, birbirinin Zaten edebiyat yapmağa ne lüzum kasdettiğini anlıyamadım. Yüzüme sert var. Hepimiz matem içindeyiz. Hele sert baktı. Bu bakışlannda hem hayret, mütemmimi oldular. Her zaman birbirlerine yardım etTürk köylüsü bizden daha çok kara yasa hem istihza vardı. Tekrar etti: tiler; en karanhk ve ümidsiz geceler girmiştir. Yıllardanberi içinde yaşadığım, Canim, bizimki kim olaki... de birbirine ümid ve ışık verdiler; ruhunu çok iyi öğrendiğim, temayüllerini, Şimdi anlamıştım. düşüncelerini, ihtiyaclannı, derdlerini, Çok iyidir, sık sık görüyoruz, de en korkunc tehlikeleri karşüamak acılannı, saadet ve sefaletlerini yakından dim. için elele verdiler; milleti kurtarmave tamamile bildiğim bu asil insanlar ıstıBir sigara yaktıktan sonra derin derin nın çarelerini düşünürken başbaşa rablaruu ne söyler, ne yazarlar. Onlar içini çekti, elini çıplak ve kıllı göğsüne verdiler; talih yardımını kıskandıgı başı dumanh dağlar gibi vakur ve sakin, vurdu: zaman birbirlerine teselli verdiler; kendi derdlerinin büyüklüğünü kara bu Ah.. dedi, O sağ olsun, O var ol birbirlerine destek oldular. lutlar halinde arza gönderirler. Onların sun... Bizim canımız, canımızın direği, Müdafaa ve taarruz plânlarmı besade ve basit görünen, hakikatte yüksek gözümüzün bebeği bin yaşasuı.. Hani raber hazırladılar; yanyana dövüştüve asil bir vakann ifadesi olan yağız çeh efendi, bunun kadar büyük, cesur bir kuler; yanyana muzaffer oldular; yanreleri, engin ve esrarlı tabiatle birlikte mandan acaba dünyaya gelmiş midir?. yana zevk ve heyecan duydular. içten, sessiz hatta gözyaşı dökmeden ağ Ne gezer. Vallahi, billâhi, tallahi şimdi Evvelki yaz, Trakya manevralalarlar. şu ihtiyar halimle bana deseler ki: Veli rmda ikisinin kudretli başını, yere Şimdi,, son bahara renk veren engin kâhya, hadi kalk, muharebe var. Mustayatmış bir Mehmedciğin başı ucunda yaylalarda her evin yüzüne san perdeler fa Kemal bizi istiyor... Alimallah bir düşmüştür. Düşman istilâsmm hatıralan dakika durmam, Onun gölgesine kendimi yanyana gördüğüm zaman, S a k a r yada da, Kocafcepede de, Dumlupını henüz unutmamış olan bağn yanık atarım.. İhtiyar kadın, kocasının bu sözlerinden narda da böyle beraber olduklarını köylere bir ölüm sessizliği çökmüştür. Onunla birlikte dövüşen, Onun ardında müteessir oldu, başörtüsünün kenarile hatırlamıştım. Harb gibi sulhu da beraber yaptıyıllarca yürüyen iki neslin sağ kalan ta gözyaşlannı silerek: Hani, yavrum, şu halimle ben bile lar: sulh gibi inkılâbı da beraber rihin o adsız kahramanları.şjmdi ölüm denilen düşmana. caft ağrılaruu seferber et ( o «kİKÜnlerde ç,ahştığım gibi ^ Ona çalı yaptılar; ateş karşısında beraber olyordum; butun bunlann içinde en mişlerdir. Bugün, bütün Anadolu, üstü şırım. Uç tane yiğît oğlumu şeniıd ver duklan gibi yeni devleti kurarken de lâhî'ferr Jükutl^öHülü tarihî bif tâbut ha dinv"Etoha on üçtane oha da ona feda beraberdileYt^Allah, onlaatL' beraber heybetli şey bir tane idi: , lindedir. Bu tabutu taşıyanlar, gene o, etsem... Onun sükutu! çalışmak için yaratmıştı. Talih, onlan Buna benzer sözleri hemen her ocak ayni yolun yolcusu yapmıştı; muBu sükut, bana vaktile kâinat isünsiz kahramanlar kalabalığıdır. içinde akisler yapan sesinden bile «Ordular, ilk hedefiniz Akdenizdir, başmda dinledim ve çok defa onlarla bir kadderat, onlan Türklüğe beraber kuvvetli, mehtablı ve beliğ göründü. ileri!» emrini alan bu kalabalıktı. «Sinei likte, fazla teessürden dolayı ağladım, hizmet etsinler diye tanıştırmış, yanömrümde bu kadar derin manalı millette bir ferd olarak» çalışan Büyük ağlaştık. yana getirmişti. Millet yolunda, ayni Şimdi, o ocaklan yakından görmek is ülküy,e doğru beraber bir hutbe dinlememişimdir! Derin, Kumandanın ardına takılan bunlardı. yürüdüler; Kundaktaki çocuğunu bırakıp, onun yeri tiyorum. Mümkün olsa da her köy evi Türkiyenin kurtuluş ve inkılâb tarikavrayışlı ve vakarlı bir hutbe! Evvel zamanda Endülüslü büyük ne top mermisini yerleştiren, bunlardı. nin kapısından başımı uzatsam, her köylü hine adlan beraber ve yanyana yabir şairin asılmış bir vezir hakkında Kendi yiyeceğini yanındakine veren ve nün kanıyan yüreğine, Türke mahsus zıldı. söylediği meşhur mersiyeden bazı kendisine yarının meçhul nzkını sakla sözlerle birer teselli serpsem... Bu arada Onları, yıllarca, her yerde ve her beyitler hatırıma geldi. Şair. «Menv mak suretile feragatin şekilsiz heykeli ha onlarla birlikte maziyi, binbir hatıraları zaman, yanyana ve başbaşa gördük: duhuna» demişti ki ' susuşunda bile linde bu topraklarda ölen bunlardı. Ana anarak hep birbirimizi teselli etsek... Atatürkün, Türk köylüsü nazarında Biri yaratıyor, öteki büyütüyordu; bir hitabet anlamı var. Senin kadar fartalarda, Sakaryalarda, DumlupınarBüyük bir ölüye ancak sema kadar larda ebedî Şefin emri altında çalışan bambaşka bir mevkii vardır. Bunu bura biri düşünüyor, öteki yapıyordu; bibunlardı. Kumandanın kendi ağzından da izah etmek mümkün değildir. Asırlar ri başardıkça öteki tekrar yaratıyorgeniş bir mezar lâzımdı. danberi kimsesiz ve başsız kalmış olan bu du. Onun için kabrinin de göklere ku işittiklerimizi burada tekrar edeyim: «Türkiyenin hakikî sahibi, efendi* asil insanlar, Ondan gördükleri yakınlırulduğunu görüyorum. Dünyanın îsmet Inönü, Ankara istasyonunsi, hakikî müstahsil olan köylüdür. ğı, Onun şahsında bulduklan büyüklük, her yanından esen rüzgârlardır ki da, perdeleri inik vagonun matemli şimdiden sonra sana kefenlik ede O halde herkesten daha çok refah ve kahramanlık, âlicenablık, hulâsa bu fani loşliığu içinde, Onun tabutuna kapasaadete müstahak ve lâyık olan köy dünyada bir insandan beklenebilecek bücek... nıp aziz na'şı üstünde ağlarken «üpBunlar güzel; fakat ne kâinatm lüdür. Türkiye Büyük Millet Meclisi tün meziyetleri çok iyi takdir etmişler ve hesiz 20 yıldır, hep beraber geçen Ona bütün varlıklariîe inanmışlardır. rüzgârları, ne de içinde cihanlar yü hükumetinin iktısadî siyaseti bu aslî Onun kurduğu Cumhuriyetin daha günlerin bütün acı ve tatlı hatıralarızen fezâ insan gönlü kadar sonsuz gayeyi istihsale matuftur. Yedi asırdeğildir. Atatürhse bunlann hepsine danberi cihanın dört köşesine sevke faz'a kuvvetlenmesine calısmaktan cbir an m anmTştır. Bu ayr.lık yaşlannın ma3 birden gönr> '!İcUi. Onun bence asıl diîerek kanlarını akıttığımız, kemik geri dıiTfıiva'ak olan Türk köylü ünün, nası ne'îadar büyüktür; bu gözyaş7 eberîî durağı, tanhin haf'^asırHaki lerini yabancı toprr.klarda bıraktığı On"n i irden yi'rüyen bugünkü büvükle lannda bv.tün bir tarih mündemicdir. İsmet Inönünün Büyük Atanın muazzam anıtından ziyade miT";t mız ve yedi asırdanberi emeklerini rimi^e de ber vakit ve avni ca^chn istekle ellerinden alıp israf eylediğlmiz ve vardımcı olacakîarına hiç şünheînız yok huzurunda ağlarken Onun eserini k?lbinin, insan pönlürün ta içi oladevam ettireceğine and içtiğine de caktır. İnsan »önlü^'in ta içi ve en buna mukabil daima tahkir, terzil tur. ile mukabele ettifi"nz ve bunca fe Bu millî mafem günü^de heD birbiri şüphe yoktur. Büyük adamların, büyalansız sevgi köşesi! dakârhklarına ve ihsanîarna karşı mize, yaşlı gözlerle teselli verici sözler yük anlarda döktükleri gözyaşlan, Fazıl Ahmed AYKAC nankörlük, küstahlk, cebbarlkla u sö'vlerken, ben Türk köylüsünün sızhyan yalnız teessür ve heyecan ifade et1 : 5 Kadifekale ağaçlandırılıyor sak m^nzi^sıne indirr"? ? isted wi""i« k'lbi^i dü«ürüvori"n ve mü'nkün ol a da mekle kalmaz. Bu gözyaşları, maziye bu aslî sshibin h"'un>"'^a buçün hi Sirer b'^er o^Nrn berrak ve engin gözle aid bir hicrandan ziyade istikbale aid İzmir, (Hususî) Kadifekalenin çıpcab ve ihtiramla hakikî vaziyetimizi inin r'ne bakıp: bir ahdü peymanın tezahürüdürler. lak manzarası, önümüzdeki mevs mde /\£'»ma arkad31:. Onu öldü sa^ma, kalenin bulunduğu tepenin her tarafı alrhm.» ; Bu sözleri söyliyen k'mdir? Bu sözle O, r'~°7di ve ölmedi. Yalnız b zi deneteşçir ed ; lmek suretile ağadarla örtüleBu loş vagonun uhrevî havası cektir. Vali Fazlı Güleç Kadifekalesi ri Ona söyleten han°;i ami'dir? Bu söz Ti^k, O r a o'an sevgimizi sı^amak icin, me^kiindeki sahibli araziye bile fidan lerin Tnuhat?bı kimdir? Heoimiz bi'îyo '^.VV>r günlüğüne aremızdan aynldı. içinda iki baş arasında manevî bir dille şöyle bir konuşma olduğuna iydikilmesini ve yetistirilerek ilerde bun ruz. Bu satırları yazarken son çeyrek a desem. man edebiliriz: larm arazi sah'blerine bırakılmasını alâKÖYCÜ sır'ık tar^iniz, irinde va=a<:'^"Tiız ink> kadarlara emretmistir. Kadifekalesine îsmet, daima seninle berabedikilecek ağaçlar, Bornova zeytincilik rim; sana muzahirim; hak yolunda, ; istasyonunda yetistirilen aşılı zeytin fitzmir limanı hayvan îzm rde tütün satırları inkılâb yoluida, yükseliîe yolunda, danlanndan olacaktır. Bornova zeytinİzmir, (Hususî) Tütün piyasasında ihracatına kapandı zafer yolunda, eskisi gibi kuvvetle cilik istasyonunda bunun için hazırlıktütün satışı devam etmekted'r. İlk gün İzmir, (Hususî) Hayvanlarda görü yürü. lar yapılmaktadır. lerde Amerikan tütün kumpanyaları pi îen Şap hastalığı sebebile İzmir limanı, Atam, daima senden, senin yasadan sekiz miljron kilodan fazla tü hayvan ihracatına kapatılmıştır. Vali ruhundan ilham alarak, senin yardıîzmîr limanmda bir kaza tün satın aldıktan ve en iyi kalite tü Fazlı Gülecın rei^liğinde toplanan Vilâmına güvenerek, senin yolunda, biİzmir, (Hususî) Limanda demirli tünleri topladıktan sonra piyasadan çeyet hayvan sağlık zabıtası, vilâyetimiz zim yolumuzda eskisi gibi kuvvetle İtalyan bandıralı Lero vapurunda çah kilmişlerdi. Bunun tesirile fatlarda duhayvanlanna da sirayet eden bu hastaşan amele Faruk oğlu Mustafa yağ vayüniyeceğime and içiyorum. şüklük olmuştur. Şimdi tekrar piyasada hk sebebile mühim tetbirler ittihaz etrillerini ambara ist'f ederken variller Faniler aynldılar amma ebediler satışlar başlamış bulunmaktadır. İyi ka miştir. îzmir şehrine kara yolile haykaymış, Mustafanın sağ elinin şahadet beraberdir. Vücudleri aynldı a m m r parmağı iki varil arasma sıkışarak ezil lite tütünler 5 0 6 0 kuruştan, diğerleri van girmesine müsaade edilmiyecektir. 35 40 kuruştan satılmaktadır. Bazı Kuşadası iskelesi de ihracata kapatıl ruhlan gene beraber, gene yanyana miştir. yerlerde 75 kuruşa kadar tütün satılmış mıştır. Dikili iskelesinden ihrac edile gene başbaşadır. Bu iki baş, bu iki tır. Yalnız Amerikan tütün kumpanya cek hayvanların on gün müşahede altın isim, daima yanyana kalacak; Türk Orman yangını lannın ihtiyacı 16 milyon kilo olduğuna da tutulduktan ve hastalıksız olduklan zaferinin, Türk inkılâbınm ve tarihe İzmir, (Hususî) Torbalının Dağkı1 zılca nahiyesine üç kilometre uzakta göre kumpanyalar, piyasadan daha pek anlaşıldıktan sonra ihrac edilmeleri ka yeni doğan Türklüğün ölmez sembo" rarlaştırılmıştır. Baytar teşkilâtı, Şap Doğancılar köyü hududunda orman yan çok tütün satm alacaklardır. Dün akşalü olacaktır. gını çıkmış.sa da yetişilerek derhal sön ma kadar satılan tütün miktarı 17 mil hastalığına karşı muhtelif kazalarda müABİD1N DAVER cadeleye başlamıştır. yon kiloyu bulmuştur. dürülmüştür.