16 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHTRÎYET 1 Nisan 1937 Kâğıd buhranı Bu gidişle mecmualar kapanmağa mahkum Diınya mühimmat fabrikalarmın kâğıd imalinde kullanılan sellülozu çekmeleri dünya kâğıd fiatlarının iki misli yükselmesine sebeb oldu Epey zaman danberi devam eden kâğıd buhranı son günlerde büsbütün büyüyerek kitab ve mecmua basanlan 1 tehdid eden bir ha almışhr. Gıda maddelerindeki ihtikârdan şi kâyct edildiği bir sırada fikir gıdasına aid bellibaşlı mad denin uğradığı bu buhran ve ihtikâr. memleketin münev ver tabakasından mekteb çocuklarına İstanbul kitabcılarınm tovlanmış olduklan Ankara caddesi kadar büyük bir kütleyi alâkadar ettiğine göre, elbet cevabını alıyoruz ve mutlaka istediğimiz te üzerinde ehemmıyetle durulmağa değer kâğıdın daha iyisi binaenaleyh daha pahalısı teklif edıliyor. bir meseledir. Daha bir ay evveline kadar kilosunu Kitab basanlar, son günlerde faaliyet20 kuruşa aldığımız kâğıd bugün 35 ku lerini durdurmuş bulunuyorlar. Zaten adedleri mahdud olan mecmu ruştur. Yarın da kimbilir kaça çıkacak alann da bu buhrana uzun müddet ta nr. Mesela 160 sahifelik ve 2000 aded hammül edemiyecekleri söyleniyor. basılan bir kitab için bugün kâğıd parası Bu derdin önüne geçmek için bir topIanü yapan tabiler meseleyi uzunuzadıya olarak 75 lira fazla vermemiz lâzımdır. Bu vaziyet karşısında kitab basmaktan tetkik ettikten sonra İktısad Vekâletme müracaat etmişlerse de henüz sadre şifa vazgeçtik. Faaliyetimizi durdurduk. Hükumetin vereceği kararı bekliyoruz.» verecek bir cevab alamamışlardır. Diğer taraftan kâğıd tacirlcri de va Vaziyetin içyüzünü öğrenmek maksadile, neşriyatla meşgul bellibaşlı şahsiyet ziyeti şöyle mütalea ediyorlar: lerin bu husustaki düşiincelerini anlamak « Avrupada iki aydanberi kâğıd fiistiyen muharririmize (Yedi Gün) sahibi atları yüzde seksene yakın pahalılaşmış Sedad Simavî şunlan söylemiştir: tır. Bunun sebebi de, kâğıd imalinde kul« Bugünkü kâğıd buhranı neşriyatı lanılan sellülozun mühimmat fabrikaları felce uğratacak kadar mühimdir. Bu tarafından çekilmekte olmasıdır. Bir yanbuhranda kâğıdcı ihtikârının pek küçük dan da gazete, mecmua ve kitab kâğıdbir rol oynadığı kanaatindeyim. Bu buh larımn memleketimize ithali ancak Veranm başlıca sebebi Avrupada sellüloz kâletin müsaadesile mümkündür. Bu itifıkdanından doğan yüzde yetmiş nisbe barla Avrupadan kâğıd getirme meseletindeki tereffüdür. Kâğıdın memleketi si bir hayli güçleşmiştir. mize girerken kilo başına yüklendiği 17 İzmit kâğıd fabnkası ise bugünkü vakuruşa yakın muhtelif rüsum da ilâve ziyetinde ancak hükumetin siparişlerine edilince neşriyat buhranı meydana çıkı yetişebiliyor. yor. Şimdiye kadar bu cins kâğıdlara Bunun çaresi; gümrüklerden alman tatbik edılen istisnaî gümrük tanfesi ıse muhtelif resimleri kaldırmak ve kâğıd ih 1 nisandan itibaren kalkıyor ve tam ta rac eden memleketlerin fabrikalanna rife tatbıkma başlanıyor ki, böylece ki klerüıg müsaadesi vermektir.» loda 3,75 kuruş yerine 9 kuruş alınacak(Yanm Ay) mecmuası sahibi Mecdi hr. de §öyle demiştir: Vakıâ, mecmua kâğıdları İktısad Ve« Bugünkü kâğıd fiatlarının arzetkâletinden alınacak müsaade ile ve füitigi yüzde elli, altmış arasında fark yü granlı olmak şartile kilosu bir kuruştan zünden mecmualann neşrine imkân kal geçebilecekse de, miktarı mahdud olan mamıştır. bu kâğıdlar içjn fabrikalar filigrana ya Türkofis Matbuat Müdürlüğü vasıta naşmıyorlar.» sile, muntazaman neşrolunan ve Türk Görülüyor ki kâğıdcılar da buhranın matbuatı arasında ciddî bir mevkii bulugünahmı üzerlerine almak istemiyor nan mecmualann birer senelik kâğıd ih tiyaclannı pek güzel ve kolaylıkla tesbit lar. * Ancak yaptığımız tahkikata göre buettirebilir ve kendılerine münhasıran mecgünkü kâğıd buhranına bir ihtikârın karışmualannda sarfolunacak bu kâğıdlann velev bir kâğıd tüccan vasıtasile getir tığı muhakkaktır. Çünkü: Avrupada kâğıd tacirlerinin de iti tilse asgarî gümrük tarifesile mem ekeraf ettikleri veçhile kâğıd fiatlan iki te girmesine müsaade ederse, bu takdiraydanberi yüzde seksene yakın bir nis de mecmualar ölümden kurtulabilir. bette yükselmiştir. Yoksa pek yakın bir zamanda hepsi Halbuki bugün piyasada satıîan kâ nin ruhuna birer fatiha okunacağma hiç ğıdlarm çoğu bundan bir sene evvel memşüphe etmeyiniz.» leketimize getirilmiştir. Hatta daha ev Kitab basanlar da umumiyetle şu fi vel getirilenler de vardır. kirdedirler: Ve son iki, üç ay içinde Avrupadan « Piyasada, ötedenberi kitabcıların hemen hemen hiç kâğıd gelmemiştir. kullandıklan kâğıd üç tiptir. Şimdi ara Demek ki eldeki kâğıdlar, Avrupada nınca kâğıdcılardan mütemadiyen (yok) fiatlar yükselmeden evvel almmış ve ge Galatasarayın Macaristandan getireceği antranör Galatasaray ku .iıbü tarafından an gaje edileceğini yazdığımız Macar antrenör Zabo ile yapılan anlaşma bitmiş gfbidir. Antrenörün bir kaç güne kadar şehrimize gelme si beklenmekte dir. Günübirlik istanbul Ankara yolcuhığu Seyahat bir saat 50 dakikaya indi Nafıa Vekâleti Devlet Havayollarını tesis etmekle halka büyük bir hizmet yapmıştır Altı şimal memleketi kongresi Nisan ayı zarfında Brükselde toplanacak Brüksel 31 (A.A.) lyi haber alan mahfillere göre Oslo mukavelenamesini imza etmiş olan altı memleketin eksper Ieri gümrük silâhlarınm terkedilmcsi için hükumetlerinin murahhaslan tarafından akdedilecek olan konferansı hazırlamak üzere nisanda burada yeniden toplana caklardır. Oslo grupuna mensub memleketler buhran dolayısile alman istisnaî tedbirlerin kaldırılmasına uğraşmakta ise de muhtelif memleketler tarafından bu hususta ahnan tedbirlerin birbirine uymaması yüzünden büyük güçlüklerle karşılaşmaktadırlar. Bu memleketlcrden bazılan kontenjan sistemini, bazılan da döviz kon trolü sistemini kabul etmiş bulunmakta dırlar. Bununla beraber Oslo grupuna mensub olmıyan devletlerin menfaatlerini gözetmek şartile gümrük silâhlarının bırakılması yolunda bir anlaşmaya vanlacağı ümid edilmektedir. Güreşçi Çaya bir müsabakadan sonra öldü Zabo Memleketimizde tanınmış olan eski Macar güreşçilerinden Çaya, Budapeştede bir Fransız pehlivanile yaptığı müsabakamn 58 inci dakikasmda birdenbire hastalanmış ve derhal hastaneye kaldırılmıştır. Fakat, Çaya on dakika sonra ölmüştür. Güreş teşvik müsabakaları yapılıyor Mayısta yapılacak olan Avrupa güreş şimpiyonasma hazırlık olmak üzere Güreş Federasyonu önümüzdeki haftadan itibaren büyük bir teşvik müsabakası programı hazırlamıştır. Galatasaray kulübü salonunda yapılacak olan bu müsabakalar herkese açık olacak, müsabakalar Federasyon tarafından idare edilecek ve müsabakalar iki hafta devam edecektir. ECNEBİ MEHAFtLDE Yeni Polonya konsolosu Yeni Polonya konsül cenerali İ w a yeiech şehrimize gelmiş, Vali muavini Hüdaiyi ziyaret etmiştir. yor. Karşımızda pilot mahalline açılan kapının sol tarafında, zaman saatinin yanında bulunan, irtifa saatinin ibresi 1400 metroyu gösteriyor. Ankara denlz seviyesinden 900 metro kadar yüksekte olduğuna nazaran 500 metro yükseklikte uçuyoruz. Motör sesleri ne beni ve ne de diğer yolcu arkadaşlarımı rahatsız ehnemiş olacak ki kulaklanmıza pamuk koymuyoruz. Çikleti vakit geçirmek için çiğniyordum. Aramızda bağırmadan bile konuş tuklarımızı kolaylıkla işitebiliyorduk. Kendi kendime hayret ediyorum: A partımanlann üçüncü katından aşağıya bakamıyan ben, şimdi, 500 metro irtifadan güzel Ankarayı doya, doya nasıl da seyrediyorum! Şehri toplu bir vaziyette seyredip, güzelliğine bir kere daha inandıktan sonra döndük ve İstanbul yolunu tuttuk. Tayyare 200 beygir kuvvetinde, dünyanın en tanınmış firmasmın iki motörıle mücehhez. Beş yolcu, bir de makinist alıyor, saatte 220 kilometro mesafe ka tetmekle beraber havada dört buçuk sa at kalabiliyormuş. Tayyare telsizle de teçhiz edilmiş. Telsizci makinist hava yollanna aid Ankara ve İstanbul yer telsiz istasyonlarile mütemadiyen muhaberede. Arada sırada telefonla konuştuğunu da görüyoruz. Hava gayet güzel. Bazan altımızdan parça halinde bulutlann geçtiği görülü yor. En ufak bir sarsmtı bile yok. Kilo * metrolarca ilerisi ve etraf görülüyor. îlk bakışta tayyarenin sürati pek belli olmuyorsa da arad asırada dağlar üze rinden geçen gölğemize gözüm iliştikçe süratimizin çokluğunu anlıyorum. Pilotun makiniste çekmek üzere ver •* diği telgrafa gözüm ilişti. «2000 metroda, 225 kilometro süratle uçuyoruz, her şey yolunda.» Sakarya vadisi, Eskişehir, Yenişehir tarikile ulaştığımız Yalovadan itibaren Adalar, Bostancı, Kadıköy, İstanbul üzerinden Yeşilköy seyir hattının manzarası cidden çok lâtif. Deniz, Boğaz, Haliç... Dünyanın hiçbir tarafında bulun * mıyan tabiî güzelliği aralannda paylaş mışlar. Yalovayı geçerken tayyaremiz yavaş yavaş irtifa kaybetmeğe başlamışn. Yeşilköy üzerine geldiğimiz vakit yerden ancak 300 metro yüksekte idik. Meydan üzerinde yaptığımız geniş bir turu müteakıb motör seslerinin azalmağa ve yerin bize doğru çıkmağa başladığını gördüm. Pjlot mahalline açılan kapı kapanmıştı. Üzerinde: «Inişte yerlerb muhafaza edilmesi rica olunur» yazılı lev * hayı okuduk. Demek, iniş ânmda tayyarenin içinde gezinmek memnu imiş, aman dikkatli olalım! Tayyarenin tekerlekleri yere değdiğî vakit tıpkı Ankarada olduğu gibi âdeta bozuk bir yola çıktık ve tayyaremiz ha fif sarsıntılar yaparak hızını kaybetti, durduk. İleride beyaz bir bayrak gösterdiler. Şimdi oraya doğru ilerliyoruz. Tayyaremiz Yeşilköy Havayollari istasyon binasının önündeki pistte durdu. Tayyareden inerken saate baktım: 11 i 50 geçiyordu.» Hava yolcusu, bu izahaünı şöyle biu'rdi: « Memlekete ve halkımıza pek çok şeyler kazandıran Nafıa Vekâleti, şim di d« Devlet Havayollarile, zaman ka zandırmaktadır.» Mekki Said Esen Voleybol maçlarî T. S. K. îstanbul bölgesi voleybol ajanlığından: 3/4/1937 cumartesi gunü Galatasaray spor kulübü lokalinde yapılacak maçlar: îstanbulspor Eyüb saat 16 hakem Behçet. Hilâl Anadolu saat 16,30 hakem Hüseyin. Galata Gencler Davudpaşa saat 17 hakem Abdurrahman. İstanbul Ankara yolunu 1 saat 50 dakikaya indiren Havayolları Idaresi tayyareîerinden ikisi Ankara 31 (Hususî) Ankara ile İstanbul arasındaki yolculuk müddetinin, artık bir saat 50 dakikaya indirilmiş olduğunu bilmiyen kalmamrçtır. Nafıa Vekâleti, Devlet Havayollarile, iki şehrin arasında, günübirlik gidiş gelişlere mü said bir hava yolu açtı. Hava yollarını, Türkiyemizin başlıca merkezleri arasmda tesis etmek gayesi üzerinde de yürü nüyor. Bu gayeyi, daha kısa zamanda tahakkuk ettirecek kuvvetin, halkımızm hava seferlerine rağbeti olduğu da şüphesizdir. Bu rağbetin günden güne art tığı müşahede ediliyor. Bu münasebet le, şimdi, Istanbulla Ankara arasında, tayyare ile sefer eden bir vatandaşla gö rüştüm. Bana, kendisine böyle bir seyahat hevesinin ilk defa nasıl geldiğini an lattı. Sözleri, böyle keyifli bir yolculuğa çıkmak istiyenlerin işine pek ziyade yarıyacağını umduğum notlan ihtiva ettiği için bu kısımlan aynen kaydediyorum: « Ankara Merkez postanesindeki Havayollarının resmî acentalığına uğrı yarak 22 lira mukabilinde 1000 lira sigortayı ihtiva eden Ankara îstanbul biletimi alarak yerimi ayırttım. Acenta memuru 15 kilo bagajı ücretsiz olarak yanımda götürebileceğimi söyledi. Ertesi gün sabah saat dokuzu 25 ge çiyordu. Postanenin önünden Havayol lan Idaresinin yolcu otobüsüne bindik. Saat tam 9,30 da Tayyare meydanına hareket ettik. Ulus meydanile tayyare istasyonu arasındaki mesafeyi tam 15 dakikada aldık. Yol, kısmen asfalt ve ağaclıklı. Tayyareye binmeğe o kadar havesli imişim ki 15 dakikanm ne kadar çabuk geçtiğine, meydana geldikten sonra hayret ettim. Otobüsün muvasalatında kapıyı açan idare hademesi valizimi alarak tartıya götürdü. Diğer 3 İstanbul yolcusunun da kendi hususî vasıtalarile meydana gelmiş olduklannı orada bulunanlardan öğren dim. Demek yol arkadaşlaran da var mış!... dedi. Istasyon memuru büyük bir nezaketle büetimizi alıp işaretledikten sonra valizimin 17 kilo geldiğini söyliyerek 22 ku ruştan 2 kilo fazla eşya ücreti aldı. Tayyare meydanındaki pistin üzerin de motörleri işletilmiş olan tayyare biz Ieri Îstanbula götürmeğe hazır duruyordu. Evvelâ sağ, sonra da sol motör hızla işletilerek yavaşlatıldı. Bu işten anlıyanlar başmakınistin son defa olarak motörleri muayene ettiğini söylediler. Saat tam ona beş var: İstasyon memuru tayyareye binme vaktinin gelmiş o!duğunu haber verdi. Meydanla istasyonu ayıran türnikeden geçiyoruz. Birer birer tayyareye bindik. Pilot bizlerden evvel yerine yerleşmişti. Bizimle birlikte seyahat edecek olan telsiz makinisti de yer lerimize oturmaklığımızı müteakıb, kulaklarrmıza nkamak için pamuk ve hava tutmasına karşı da çiğnemek üzere birer paket çiklet verdi. Tayyarenin içindeki saat tam onu gösteriyor. Dışarıda istasyon müdürünün «kalkabilirsin» işaretini verdiği görüldü. Motörlerin homurdanmaları ziyadeleşti. Şimdi hafif sarsmtılarla ilerliyoruz. Yerden kalkmamız gecikince sebebini yanrmızdaki makinistten sordum. Tay re kalkarken riizgân karşıdan almak mecburiyeti varmış. Rüzgâr garbden şarka doğru estiği için meydanın öbür tarafına kadar bu şekilde âdeta otomobilde imiş gibi gitmek zarureti varmış. Tayyaremiz meydanın şark dıl'ında durdu ve garbe doğru cephe aldı. Biraz sonra motör seslerinin arttığını, tayyaıenin yerde süratle koşmağa başladığını gördüm. Bir iki sarsıntıyı müteakıb tay yaremizin güzel bir otomobilin gayet muntazam bir asfaltta gidermiş gibi yol aldığını, âdeta kaydığını hissettim. Dışarıya bakıyorum. Yer bizden epey uzak laşmış. Demek, bu ârızasız, düz yol ha vada imiş... Tayyarenin zaman saati onu beş geçiyalnız bırakmak istemediğin anlaşılıyor. Vakıâ apartımanda kapınm arkasından onun beni bu gece yatağımda boğazlıyacağmı işitmiştim. Demek ki orada duy duklarunı hemen size yetiştirmekle ihti yatsızlık ettim. Nuri eski bir kanapeye oturarak: Neden ihtiyatsızhk etmiş oluyor sun üstad? Işte... Bu ihbar, bu tehlikeli gecede seni buraya kadar getirdi. İhtiyatsızhk değil mi? Evet amma... Emin ol ki son derece ihtiyatla hareket ettim. Beni kimse buraya gelirken veya otelden çıkarken görmedi. Yolumu değiştirdim. Âlâ... Amma ben senin hesabıaa ihtiyatsızlıktan bahsediyorum. Benim hesabıma değil. Ferdi bunlan söylerken heyecanlıydı. Nuri ondan fazla müteessir oldu. Yen tanışan, fakat pek tehlikeli anlarda bir arada bulundukları ve ayni tehlikel düşmana karşı ittifak ettikleri için birbi rine pek çabuk ısman bu iki adam birbirinin elini sıktı ve bir dakika birşey söy^ lemeksizin göz göze bakıştılar. Bu bakış ta uzun bir dostluğun teminatı vardı (Arkası var) Uçok tstanbula geliyor Izmir 31 (Hususî muhabirimizden) Üçok takımı millî küme maçları yapmak için Bandırma yolile îstanbula hareket etti. Doğanspor da yarın Ankaraya müteveccihen îzmirden ayrılacakür. Usküdar ve Kadıköy Tramvay şirketi toplantısı Üsküdar ve Kadıköy Tramvay şirketinin senelik heyeti umumiye içtimaı, dün, şirketin Üsküdardaki merkezinde yapılmıştır. Toplantıda geçen mesai yılma aid murakıb ve heyeti idare raporları okunduktan sonra tasdik edilmiş ve reis vekilliğine Necati seçilmiştir. tirilmiştir. Hükumetin tatbik ettiği fazla gümrük ise ancak bugünden itibaren başlıyor. Yani şu anda piyasada bu fazla gümrüğü vermiş bir kilo bile kâğıd yoktur. Hatta bundan bir müddet evvel İzmit fabrikasınm piyasaya vermiş olduğu kâ ğıdlar bile bugün yüzdeyüze yakın bir zamla satılmaktadır. Avrupada fiatlar yükselmeden evvel almmış ve fazla gümrük verilmeden memleketimize ithal edilmiş olan kâğıd ların bugün pahalıya almmış ve fazla gümrük verilmiş gibi fahiş fiatla satılmaları sarahaten bir ihtikâr değil midir? Memleketimizde son zamanlarda ya vaş yavaş dirilmeğe başlıyan neşriyab felce uğratacak mahiyette olan bu hale bir an evvel çaresi bulunmasını istemek bir vazifedir. kız, saçı sakalına kanşmış, ihtiyar, pej mürde kılıklı birisile rnünakaşa ediyordu. Hanımefendi dikkatle bakmca tanır gibi oldu: Ne istiyorsun baba? Hizmetçi kız cevab verdi: Bekçi demin geldi, sizi sordu. Bir diyeceğim var, dedi. Koridora aldım. O sırada siz paşa ile görüşüyordunuz, beklerim, dedi. Çok bekledi ben de size seslenemedim. Hanımefendi bekçi babaya endişe ile baktı ve sordu: Ne istiyorsun baba? Kusura bahma hanımefendi... Paşayı gordum da bizim aylıhlar ahlıma geldi..« Unutaııyasm diye peşinden geldim. > Kaç aylık istiyorsun? Dö'rttü; aha bununla beş olur. Yann sabah gel, al..* Bekçi yerden selâm vererek çıktı, git ti. Fakat apartımanın kapısından çıkar çıkmaz mahalleyi dolaşacak veya kulü besine gidecek yerde tramvaya bindi ve Beyoğluna indi. Bir otele girdi. Üst kata çıktı. Bir odadan içeri girerek başbaşa gazete okuyan bir gene çifte: Samoilofu yakaladım çocuklar! | Köşe minderinin esrarı ] Zabıta romanı : 87 Sen, senelerce süren bu hayata kâh cemiyete faydah olmak, kâh ilmî araşönnalarda bulunmak, kâh lüzumsuz bir hayata nihayet verip onun yerine faydayı ikame etmek, kâh intikam almak hırsile devam ettin. Işte, arbk asude yaşamak istediğini söylerken gene intikamdan ve kendini müdafaadan bahsediyorsun, yani gene âyni yoldasm. Ne yapaynn? Ne yapayım olur mu? Artık adamakıllı ihtiyarladın. Ellerine kelepçe vurulmadan rahat durmıyacak mısm? Bu ağır telmih te cevabsız kaldı. Sa moilof dalmıştı. Gözleri yarı kapalıydı. Uyuyor muydu? Hayır... Arada bir sigarasmm külünü silkmek için tablaya u zanmasm.dan anlaşılıyordu ki Samoilof en uyamk olduğu zamanlardaki kadar uyanıktı. Neden sonra kendi kendine mı nldanır gibi: Evet, evet! dedi. Murad Ferdi denilen o serseriyi yarın akşam yatağmda bir koyun gibi boğazlayıp öteki dünyaya göndermeli. Başka çare yoktur..j Murad Ferdi kim? Kadınm son derece heyecan ve te lâşla sorduğu bu suale Samoilof hain bir sükunla cevab verdi: Birisi!.. ÖbürgünkS gazetelerde okursun... Tam o sırada oda kapısmm açıldığı koridorda bir ayak sesi işkildi. Samoilof yerinden sıçrıyarak karısma: Kim o? diye sordu. Kadın kemali sükunla: Kim olacak? Hizmetçidir. Cevabını vererek ilâve etti: Görüyor musun? Nekadar rahat sız, nekadar telâşlı ve endişelisin? Hâlâ hayatının sükun ve emniyete kavuşmasmı istemiyorsun. Samoilof hiddetle: Şimdi kuru nasihatleri bırak ve git bak, kimdir oradaki? Nesime Hanım koridora çıktı, kimse yoktu. Oradan mutfağa geçti. Hizmetçi Kanlı bir sahne Ertesi akşam saat ona doğru, Beya zıdda Alibey yokuşu yan sokaklarından birinde ahşab bir evin merdivenlerini bi risi ağır ağır çıkarken üst kattaki bir o danm kapısı açıldı. Merdiven biraz ay dmlandı ve bir ses: Kim o? Diye sordu. Benim Nuri?.. Nuri; yan karanlık genişçe, eşyası eski bir yatak odasına girdiği zaman elini uzatn: Nasılsm üstad?.. Mükemmel... Nuri, bir lâhza Murad Ferdinin yü züne dikkatle baktı. Bu gece onun için fevkalâde gecelerdendi. Öyle olduğu halde bu yaşh ve sabık zabrta memurunda telâştan eser yoktu. Murad Ferdi sordu: Niçin geldin bakalım yavrum? Nuri gülerek: Çünkü Samoilof'la bu akşam randevun var da bu dostane mülâkatta seni yalnız bırakmak istemedim. Teşekkür ederim Nuri... Beni
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle