Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 Subat 1937 CUMHURIYET SİYASÎ TARİH NOTLARI Bolayır muharibleri Bulgaristanda böyle bir cemiyet kuruldu Sofya (Hususî) Bulgaristanda Bolayır muharibleri diye yeni bir cemiyet teşkil edildi. Cemiyetin merkezi Köstendil şehrindedir. Martm üçünde Kös tendil şehrinde bu cemiyetin bayrağa isim verme merasimi yapılacaktır. Merasime Şimendiferler Nazırı müte kaid General Yuvof riyaset edecektir. Bu münasebetle Bulgaristandaki bütün demiryolu istasyonlan Köstendil için yüzde 70 tenzilâtlı gidip gelme biletleri vereceklerdir. Biz Balkan Harbini bir mazi gibi artık unutmak isterken Bulgar dostlarımızın böyle hiç durmadan bu maziyi kanştır malarındaki manayı bir türlü anhyamı yoruz. Acaba buna niçin lüzum görülüyor? Italyanın Akdeniz siyaseti ve safhaları Umumî harbi takib eden senelerdeki faaliyeti ve Habeşistan ilhakile İtalya Akdenizin çok kuvvetli bir devleti haline gelmiştir 3 r*ı Hususî teşebbüslerle yapılan ilk Türk gemisi Belkis ismindeki motörtank dün Halicde merasimle denize indirildi Hem yaratalım, hem yasatalım iz Türkiye Türkleri 762,736 kilometro murabbaı genişliğinde bir toprağın sahibiyiz. Bu toprak, üzerinde yetmiş milyon insan yaşıyan Almanlar yurdundan, kırk bir milyon nüfusu besliyen Fransa arazisinden, kırk Itı milyondan fazla adam barındıran Ingiliz diyarından, yirmi beş milyonluk ir kütlenin vatanı olan İspanyadan, kırk üç milyon Âdem oğluna yurdluk eden İtalyadan büyüktür. Fakat topu topu on yedi milyon nüfusu vardır. îşte millî meselelerimizin başında yer alması icab eden nüfus davasının sebebi!.. * * * Napolyon Avrupanm altını üstüne getirirken nüfus işini gözönünden uzak tutmuyordu. Birbirini takib eden zaferler, ardıarası kesilmiyen boğuşmalar arasm" da o, Fransızları çoğaltmak çarelerini a* raştırıyor ve her Fransız kadınınm üç beş kere ana olmasını gerekli görüyordu. Meşhur Necker'in meşhur kızı ve Fransız edebiyahnm ışıklı yıldızı Madam de Stael'le bozuşması da, edib kadınm kadmhk vazifelerini ihmal etmesinden, ana olamayışındandı. Malum olduğu ü" zere Madam Stael, birçok eserler sahibi bir edib olarak Napolyona takdim edi lince cihangir Korsikah, damdan düşer gibi, sormuştu: Kaç çocuğunuz var? Ve «hiç» cevabmı alınca şö'hretli mu" harrire sırtını çevirerek homurdanmıştı: O halde siz dahi bir hiçsiniz!.. Nekadar hazin bir tezaddır ki Napolyonun Fransız kadınlanm ana olmıya teşvik ettiği ve bu mevzu üzerinde esash tedbirler aldığı yıllarda Osmanlı İmpa ratorlan evlenmeği güçleştirecek işler ya" pıyorlardı. Kocaya varan kızlardan altmış, dullardan da otuz akçe vergi alın " ması işte o işler cümlesindendir. Eski ver giler tarihinde resmi arus adile uğursuz bir yer alan verginin bizde nüfus çoğal" masına engel olan sebeblerden biri olduğuna şüphe yoktur. Italyanın, Avrupada büyük devletler sırasına girmesi, Afrikada bir müstemle" ke imparatorluğunun temellerini abnağa muvaffak olması, haricî politikasınm 1890 1911 tarihleri arasında yeni bir istikamet almasından ve bu istikamette büyük bir hızla inkişaf etmesinden ileri gelmiştir. 1890 tarihine kadar, îtalya, üçlü itti" faka büyük bir ümidle sarılmış ve kom " şusu Fransa ile daimî bir ihtilâf halinde bulunmuştu. Ayni tarihe kadar, Habe şistanda giriştiği müstemlekecilik teşeb büslerinde beklediği neticeyi alamadık tan maada uğradığı mağlubiyetlerle A v rupa devletleri nazannda küçük düşmüştü. 1890 senesinden sonra îtalya üçlü ittifaktan ayrılmamakla beraber îngiltere Fransa ve Rusya ile anlaşarak Akdeniz" de müstemleke için elverişli gördüğü Trablusgarb üzerinde yerleşmeğe çahsacak, gerek Balkanlarda ve gerekse do" ğu Akdenizinde statükonun muhafaza " sına ehemmiyet verecektir. Italyayı, muvaffakiyete götürecek olan bu siyasetin intıhabında âmıl olan hâdiseler arasında iç işlerinde büyük hamleler yapmış olması, ve Akdenizde statü " konun değişmesini mucib olan siyasî hâdiselerin zuhuru gösterilebilir. Iç işlerde İtalyanın başarmağa muvaf" fak olduğu en büyük eser, nüfusunu ar" tırmış, sanayiini ilerletmiş ve ticaretini çoğaltmış olmasıdır. FÜhakika şu cetvelle Italyanın nüfus sahasında yaptığı hamle hakkında bir fikir edinmek mümkündür. 1871 1881 1901 1911 26.016.801 28.459.628 32.475.263 34.671.377 (I) Sanayi sahasındaki inkişaf ta nüfusun artmasındaki sürati göstermiştir. 1889, ancak bir tek şeker fabrikası varken 1911 de şeker fabrikalarınm adedi 32 yi bul" muştur. Şeker sanayii yanmda çelik ve otomobil sanayiinin inkişafını da söylemek lâzımdır. Fabrikalan işletmek için kö mür olmadığından, elektrik endüstrisin " den istifade cihetine gidilmis ve 1905 te elektrikle işliyen fabrikalann adedi 4831 i b u W t u r ( 2 ) . Mübadeleyi kolaylaştırmak için şimen" difer siyasetinin ehemmiyeti kavrandı ğından 1871 de tulü 6377 kilometroya varan demiryolları 1906 senesinde 17,237 kilometroya iblâğ edılmiş'cr dir ( 3 ) . Italyanın iç inkisafı karic devletlerle yaptığı ticarete de eb<;mmiyetli surette tesir etti. Bu tees'"rü anlamak için İtal yan Osmapfı Imparatorluğu ticaretine bakmak k?fidir. Filhakika îtalya uzun zamanl?>Jarıberi Osmanlı devletile tica" ret y?pan Rusya ve Fransayı 1905 tarih"nre geri bırakmağa muvaffak oluyorJıj. Iste bu noktayı tesbit eden birkaç ra~ kam: Devletin Osmanlı İmpara Osman'.ı İmismi torluğuna sattıâı paratorluğuneşyanın kıymeti dan satm ald^ı esyanm kıymeti îtalya Mılyon fraıık 95 Milyon frank 71 Rusya » > 73 s » 23 Fransa » > 68 > » 89 Dahilî inkişafmdan cesaret alan Ital ya Habeşistanda uğradığı muvaffakiyet" sizlikleri telâfi için Akdenizde bir müstemleke edinebilecek yer aradı. Osmanlı İmparatorluğunun bir eyaleti olan Trablusgarbi gözüne kestirdi. Trablusgarb Fransızlar tarafından işgal edilen Tu nus!a, Ingilizlerin askerî işgal altına al~ dıklan Mısır arasında sıkışmıştı. Italyanın Trablusgarba yerleşmesi herşeyden evvel müstakbel komşulan olacak olan Fransa ve îngiltere ile anlaşmasına bağlıydı.. Esasen başka sebebler de İtalyayı bu an ~ laşmaya doğru itmekteydi. Bun'ardan bi~ risi Üçlü İttifakın mahiyetiydi. Filhakika Üçlü İttifak sağlam esaslar üzerine istinad etmiyordu. Almanya ve Avusturya herşeyden evvel kara politikasını takib etmeğe mecbur olduğu halde Italyanın polıtıkası denız polıtikası ıdı. Avusturya Balkanlarda statükonun değişmesi politikasını görüyor, fakat bun" dan İtalyayı istifade ettirmeği düşünmüyordu. Işte bu çifte sebebler tahtında İtal" yanın yavaş yavaş Fransa ve İngiltere tarafına meylettiği görülüyor. 1890 da îtalya, Trablusgarbde yer " leşmek için Ingilterenin müsaadesini istiyor. İngiltere sabır tavsiye ediyor. İtalya Fransanın bu hususta siyasî müzaheretini temin için 1896 da onunla birticaret muahedesi akdediyor ve Tunus üzerindeki himayesini tanıyor. 1902 de iki Lâtin hü" kumet arasında yapılan bir anlasmada da îta'ya, Fransanın Fas üzerindeki hukukımu tanıyarak mukabilinde kendisinin Trablusgarb üzerindeki hukukunu kabul ettiriyordu. Buna müşabih bir anlaşma da Rusya ile yapılıyor. îtafya Rusyanın Boğazlar üzerindeki menfaatinin diğer devletlerin" kine üstün olduğunu kabul ediyor, mu kabilinde de Trablusgarb üzerindeki hukukunu Rusyaya tanıtıyordu ( 4 ) . Bu anlaşmadan bir sene evvel Avus turya Bosna Herseği Ber'in muahedesi" nin ahkâmına ve Üçlü îttifakın da ruhuna mugayir olarak ilhak ettiğinden İtalya • Avusturya münasebatı gerginleşiyor. Avusturya erkânıharbiyesi İtalyanın ezilmesine taraftardır. Aîmanyanm müda halesile Üçlü İttifak zâhiren olsun par calanmaktan kurtuluyor. 1911 de Akdenizin garbinde Almanya ile Fransa a~ rasmda çoktanberi bek'enen bir ihtilâf basgöcteriyor. Fasta Fransanın yerlesmesine mâni olmak istiyen Almanya Aga dir limanına bir zırhlı yolluyor. Fransa Fastaki hâkimiyetini Almanyaya tanıt mak için uzun müzakerelerden sonra 4 tesrinisani 1911 muahedesile ona Ektuvar Afrikasından bir parçasını terketmeğe razı oluvor. İtalya, müttefiklerinden bi" ns:nin Bosna Herseği, diğerisinin de Ektuvatör Afrikasından bir parçasını al" dığmı gö'rünce Trablusgarbe yerleşmek zamanmın ge'diğine kani olarak 28 ey lul 1911 de Osmanlı İmparatorluğuna harb ilân ediyor. Büyük devletler bir seri bitarafhk muahedelerile İtalyaya bağlı olduklanndan müdahale etmiyorlar. İta'ya tekbaşma Osmanlı İmparatorluğile boy ölçüsmekte güclük çekiyor. Balkan devletlerinin ittifakmdan telâs eden Os Uç dilencinin muhakemesi Dün birinci sulh ceza mahkemesinde üç dilenci muhakeme edilmiştir. Dilencilerden Cemil: «Ben dilenci değilim, bayram günü kurban satıyordum. Müşteri ile beş aşağı beş yukan pazarlık ederken polis beni dileniyor zannetmiş!» şeklinde ifade vermiştir. Diğer dilenci Emine, yolda yürürken yorulduğunu ve yere oturur oturmaz polisin gelip kendisini yakaladığını söylemiştir. Üçüncü dilenci Cevahir de esasen dilenmekten utandığım, kendisi gibi bir kızm dilenmesi ayıb olduğunu ve polisin bu hususta aldandığım beyan etmişse de her üç dilencinin müdafaalan sabit görülemiyerek sekizer gün boğazı tokluğuna Belediye hizmetinde çalış mağa mahkum edilmişlerdir. Bayan Beltzis, Belkis vapurunun kordelâsını kesiyor, şampanya şişeti kırütrken, Belkis denize açuıyor, yeni geminin denize inisini tes'id Çivi fiatlarmın tetkiki İktısad Vekâleti gördüğü lüzum üzerine çivi fiatlarmı yeniden tetkik etmek üzere müfettişlerden Hikmeti şehrimize göndermiştir. Hikmet tetkikatını bitirince çivi fiatları Vekâletçe yeniden tesbit ediîecektir. manlı împaratorluğu da îtalyaya müza" kerata girişiyor ve Lausanne muahedesiie Trablusgarbi îtalyaya terkediyor. Mua hedenin tatbikına kadar İtalyanlar oniki adayı ve Rodosu işgal ediyorlar. Balkan Harbinin diplomatik safahatı sıralannda îtalyanlar Avusturyalılara karşı vaziyet ahyorlar. Büyük Harbde, evvelâ bitaraf kalıyorlar. Fakat itilâf devletleri tarafından Triyeste, Dalmaçya sahilleri ve A r navudluğun kendisine vadedilmesi üzerine 1915 mayısında eski müttefiklerine harb ilân ediyor. Harbi Umumî sonunda SaintÇerma" in muahedesile (10 eylul 1919) Tren te ve Triyeste'yi Avusturyadan ah " yorlar. İttihadı tamamladığı andan U" mumî Harbin sonuna kadar, İtalya bütün çalışmasına rağmen eski Roma împaratorluğunun yaptığı gibi Akdenizi bir îtalya gölü yapmağa muvaffak olamamıştır. Çünkü Akdenizde, İtalya ittihadından evvel yerleşmiş ve îtalyadan büyük devletler vardır. Bununla beraber İtalya onların aras'nda yer almağa ve bu suretle Akdeniz politikasında büyük rol oynama" ğa muvaffak olmuştur. Umumî Harbi takib eden senelerde bilhassa iç kalkınması ve Habeşistanı ilhakile İtalya Akdenizin çok kuvvetli bir devleti olmuştur. Büyük Başvekilimiz İsmet İnönü. memlekette hükumet elile tersaneler kurmağa ve büyük vapurlan burada yapmağa azmettiği bugünlerde vatandaşlarm hususî teşebbüslerle bu azme ve millî vapurculuk sanayiini tesise iştirak ettikleri görülmektedir. Bu cümleden olarak îs tanbulda ilk defa olarak hususî bir te şebbüsün eseri, Türk işçisinin elinden çıkmış ve Türk malı olan bir motörtang dün Halicde merasimle denize indirilmiştir. îstanbul tamirat fabrikasının kalafat yerinde inşa ettiği bu çelik saç kaplı gemi 70 kadem tulünde 13 kadem arzında, 6J/2 kadem derinliğinde ve 10 mil sü ratindedir ve her biri ayn cins mayile dolup boşalabilen motörlü tulumbalarla mücehhez üç tangı vardır. Belkis adını alan bu geminin sade Widdopp markalı son sistem dizel mo törlü ana makinesi haricden getirilmiş, pervanesine vanncıya kadarr herşeyi îs tanbulda yapılmıştır. Bajraklarla donatılmış olduğu halde kızakta duran (Belkis), dün saat üçte büyük bir kalabalıkla ihata edilmiş bulunuyordu. Biraz sonra kurbanlar kesilmiş ve gemiye ismini veren mal sahibi avukat Etemin kızı Bayan Belkısın, motörün başında kırdığı şampanya şişesinden köpükler saçılırken, halkın coşkun alkışlan arasında Belkis gemisi denize süzülmüştür. Bunu müteakıb bu gibi merasimde âdet olduğu veçhile gemiyi inşa eden fabrikanın sahibi şampanya şişesinin kordelâsını kestiği makası Bayan Belkısa hediye etmiş, o da fabrika sahibine bir kuruş vermiştir. Adını ilk defa bir gemiye vermiş olan Bayan Belkis o esnada memnun ve müteheyyic görünüyor; İnşallah elim ugurludur... Bu kıyılarda artık birbiri ardısıra birçok büyük Türk gemilerinin denize indirildiğini görürürz.. diyordu. Gemi denize indirildikten sonra davetlilere şampanyalar ikram edilmiş ve (Belkis) ın, bu kıyılarda yapılacak yeni yeni Türk vapurlarına hayırlı bir piştar olması temennilerile dağılmmıştır. Haber aldığımıza göre ayni fabrika, pek yakmda gene Halicde 450 tonluk bir geminin inşasına başlıyacaktır. 1 Sergide kazananlara verile Şehre iki bin elektrik lâmbası cek ikramiye ve madalya konacak Aukarada ilk defa açılan ve büyük bir muvaffakiyet kazanan küçük san'atlar sergisinde ikramiye ve madalya kazananlara bu ikramiye ve madalyaları çarşamba günü merasimle dağıtılacaktır. Merasim Ticaret Odasında yapıla caktır. £aat 14,30 da yapılacak merasim için dün davetiyeler gönderilmiştir. Mera simde İktısad Vekâleti namına teftiş heyetleri reisi Hasan Yaman bulunacak ve ikramiye ile Madalyaları Vali Muhiddin Üstündağ tevzi edecektir. Küçük "san'atlar sergisine İstanbul dan iştirak eden san'atkârlar 687 liralık ikramiye ve 136 madalya kazanmışlardır. Mezarlıklar tamir edilecek İstanbul cihetinde Belediye tarafın dan asrî bir mezarlık yaptırılması için tetkikat yapılmaktadır. Bu yapılıncıya kadar Zincirlikuyudaki mezarhğm noksanları ikmal ediîecektir. Bunun için de yeni bütçeye 85 bin lira tahsisat kon muştur. Bundan başka mevcud mezar lıklardan muhtacı tamir olanlar tamir edileceği gibi birçok düşmüş ve kırılmış taşlar da kaldırılacaktır. muhafaza etmişti. Beyninin içinde kimbilir ne kıyametler kopardı da ben anlamazdım. Yorganm üstüne bıraktığı nüzüllü kolu gözümün önüne gelıyor. O herşeyi hisseden, fakat, nasıl diyeyim? Üstüne bir sinek konsa mukabeleden âciz, dilsiz ve iradesiz kol. Gevşek ve ezik duruşile elinin, yorgan altında kımıldıyan dizinin en küçük hareketlerile sallanışına bakardım. Babamın ölümü bana Vedianın hastalığı kadar tesir etmedi. Vak'anın birdenbire oluşundan mı dersin? Fakat babamın son günleri de korkuncdu. Geceleri sabaha kadar uyuyamıyor, yatağından kalkıyor, sendeliyerek ve bastonuna dayanarak pencerelere, kapılara gidiyor, kapalı olup olmadıklarını muayene ediyor, sonra gene yatıyor, gene kalkarak birdenbire ev halkmı uyandınyor, onlarla sık sık helâllaşıyor, iyi olmak ve yaşamak istediğini söylüyordu. Bazan geceyansı hepimizi uyandırarak, tavanm ortasmda, bir daire içinde, hortlağa benzer birşey gördüğünü, onunla boğuştuğunu, onun kendisini çivilemek tabir bu: çivilemek istediğini söylüyordu. Babam! Düşün: Babam! Maamafih onu ben gene anlamıyordum. Hani itikad? Ebedî hayata itikad? Uzun münakaşalarımız, beni evimden senelerce uzaklaştıran isyanım, Darülmuallimin hayatım... SON Cumhuriyetin kurulduğu mes'ud günBelediye tarafından İstanbul cihetine denberi nüfus ihtiyacı söz götürmez, en yeniden iki bin küsur elektrik lâmbası küçük münakaşaya tahammül etmez bir konulacaktır. Bu hususta şirketle iM •mütearife halini almıştır ve devletçe halli t lâf hâsıl olmuştur. Konacak lâmbalar vacib millî meseleler arasına girmiştir. Belediyej'e 150 bin liraya mal olacaktır. Son günlerde sayın Başvekilimiz de ve" Buna aid itilâfname Şehir Meclisinin ciz ve beliğ bir ifade ile bu meseleye teyarınki içtimamda görüşülecektir. mas etti, iki çocuğun bir ana için az ol" Türkiye Millî ve Föniks dö duğunu söyledi. Bu hüküm, bizim için Vien şirketlerine sigortalı hayatî ve ayni zamanda tabiî bir haki kat tebellür ettirmektedir. Çünkü iki ço~ olanlar cuk, hayattan çekilecek olan ana ile baGeçen sene tasfiyelerine başlanan banm yerini doldurur, nüfusa bir şey ilâTürkiye Millî ve Föniks dö Vien sigorta ve etmez, her ana asgarî üç çocuk doğur~ şirketlerinin sigortalılannın haklarını malıdır ki eşile birlikte hayata gözlerini korumak için millî reassüransta teşekkül eden büro bu senenin sonuna ka yumunca memleket nüfusuna bir fazla dar faaliyette bulunacaktır. Bunun için rakam katmış olsun. Böyle yapmak borçsigortalıların biran evvel alâkadar bü tur, dört ve daha ziyade çocuk doğurmak ta vatana hizmettir. roya müracaatleri beklenmektedir. Evvelce Türkiyedeki faaliyetini tatil eden ve sigortalıları Föniks dö Vien şirketi tarafından devralınan Lankr sigorta şirketinin eski sigortalılannın vazi yetlerinin yeniden tetkikine lüzum görülmüştür. Bunun için evvelce tasfiye heyetine kaydedilenler de dahil olduğu. halde bu nevi sigortalıların yeniden büroya müracaatleri lâzım gelmekte dir. Sözlerinde biraz daha insicam vardı. Arkasına yaslandı ve derin bir nefes aldı. Otomobilin Tepebaşım geçerken yaptığı tehlikeli bir manevra esnasındaki sıçrayışı hesaba katılmazsa bu vaziyetini uzun müddet değiştirmemişrJ. Kendisini biraz daha sakin ve iyi bulup bulmadığını soran Necatiye cevab vermedi. Profilinden bakılınca, yüzünün en ehemmiyetsiz noktaları imiş gibi silinerek fazla çukur nasıyelerinin içine kaçan, yan kapalı, biraz çipil ve münzevi gözlerile, birşey düşündüğü anlardaki eski portresinin evvelce bıraktığı intıbalara benzemeğe başlıyordu. Böyle zamanlarda konuşmaz; ve içinin o anını dolduran meselesile dosdoğru alâkası olmıyan suallere hususî hastanenin kapısmda da yaptığı gibi cevab vermemek cesaretinı kendinde bulur; başkalarının her zaman mahrum oldukları büyük ruh kuvvetlerine bir an için sahib olduğu zannını veren askerî bir diklik içinde hem kendine, hem yanındakilere susmayı telkin eder. Necati ısrar etmedi. Onu mizacınm sabit kalıbı içine tekrar dönmeğe ve yerleşmeğe mecbur edebilecek eski âdetlerinin ve şahsiyet an'anelerinin zaferini bekliyordu. Orhan, iradesinin kınntılarını bile tasarruf eden ve nazarî mükemmeliyetini bulmuş bir kanun maddesi kadar sade, kat'î, sarsılmaz bir hareketsizlik içinFakat «yaratmak» demek olan doğur" manın yanmda bir de yaşatmak meselesi vardır ve bugüne kadar sürüp giden acıklı vaziyete göre o da pek mühim bir keyfiyettir. İşte Halkevlerinin köy kollarını can dan ilgilendirecek ve bol bol çalışmak zevkine erdirecek bir mevzu!.. Enver Ziya Karal '1 Bundan evvelki yazılar 7 ve 11 şutıat tarihli sayılarımızda çıkmıstır. (1) The Ancyclopedia Britanica. Cambridge. England 1911. (2) Pietro Orsi. Histoire de litalle moderne. Paris 1911. A. Colln. (3) Ayni eser. (4) Poincare. Le lendemaln d'Agadir, Paris 1926. M. TURHAN TAN de serkeş reaksiyonlannın isyanmı bastırmağa giderken, baba otoritesine gene yaşında karşı koyarak, hayatmı yalnız kendi iradesile kaderi arasındaki ihtilâfın neticelerine bağlamış insanlar gibi, dışarıdan gelebilecek yardımlan ve müdahaleleri nefsine bir türlü yediremediği için, ağzını açıncıya kadar yani hiç değilse muvakkat bir zafere ulaşıncıya kadaryanmdakilerin de susmaları, hatta kımıldamamaları, onun davasına uzaktan olsun iştirak edebilmek için alabilecekleri vaziyetlerin en hayırlısıydı ve en kestirmesi. Necati de böyle yaptı ve Orhan, iki defa, derin derin nefes aldı. Başmı önüne iğdi ve kaldırdı. Kaderine teslim olmak zarurenle mücadele halinde görünüyordu. Bir sigara yaktı ve üstüste bol nefesler çekti. Sigarayı dudağına götüren eli, fazla bir hareket israfından kaçınmak için daima ayni kavsi çiziyor, gayet ağır dönerek, havada kendine yaptığı yoldan zerre kadar inhiraf etmiyen bir makine çarkının hendesî ve mükemmel intizamını gözönüne getiriyordu. Kendine tamamile sahib olmıya başladığını ümid ettirdiği bir anda sigarasını birdenbire yere attı ve dumanlar püsküren derin bir nefes bırakarak tekrar arkasına yaslandı. [Arkası varl Cumhuriyetin edebî tefrikası: 3 BİZ İNSANLAR Yazan: Peyami Safa duran bir çocuğun yanıbaşmdan geçer lerken tekrar bağırdı: Şoför, dikkat! Yavaş, oğlum, dikkat! Ellerini cebine koydu ve çıkardı; sonra Necatiye dönerek: Bak, sinirlerim nasıl ayakta! de di, çocuğu eziyoruz sandım. Otomobilin bir sarsıntısile sıçramıştı; kendini topladı ve tekrar: Bak, dedi, vücudümün en küçük hareketlerine bile hâkim değilim. Öyle mühim bir anımda geldin ki, gelmeseydin şayed, bilmem ama, fena olacak tim çok... Gene eski mesleğinden gelme bir iti yadla kendi hareketlerinee ve şuur hal Ierine dikkat etmesi, biraz evvel farkına vardığı marazî hali yaşamasma mâni olmuyor, adeta eski şahsiyetinin gözleri önünde, onun tesirsiz nezaretine isyan e den yeni şahsiyetinin, gayritabiî seyrine pefvasız devam ettiği zannını veriyordu. Vücudü öne doğru yatmış ve elleri dizkapaklarına iki limon sıkar gibi takal tlk tefrikaların hulâsası Orhanın sevdiği ve üç aydır görmediği kız, Vedia, Boğaziçi vapurlarından birinde şiddetli bir kriz neticesi olarak yere düşer, başını çarpar ve resmî hastanelerden birine götü rülür. Oraya çağırılan Orhan hastayı bir hususî hastaneye naklettirmiştir. Başından aldığı sadmeden bir menenjite yahalandığı zannedilen Vediamn tehlikeli vaziyeti, bu yüzden iki gece uykusuz kalan Orhanı da çok sars mıstır. Hastanın vaziyetindeki vehamet üzerine, Orhan, bir arkadaşile beraber, resmî hastanelerden birinde kızm doktorunu aramaya giderler. bir taksiye binmişlerdir: Dışan tesirlere bu kadar çabuk teslim oluşu da yeniydi. Ayaklarını uzattı ve geriye çekti. Otomobil dört yol ağzma geldiği için tereeddeüd eden şoföre bağırıyordu: «Çek, çek, îstanbul tara fma, çek, Aksaraya kadar...» Köşedeki helvacı dükkânınm önünde lüs eden parmaklarla yapışmıştı. Sancısı var zannedilebilirdi; fakat bu maddî intıbaı bozan ruh dolu bir sesle dedi ki: Ah, ben Vediayı bu kadar... Sevmeğe aid bir kelimeyi söylemek ten çekinerek, ağzından çıkan iniltinin ele verdiği zâfı telâfi etmek istiyen bir diklikle doğruldu: Hakkm var, dedi, biraz mübalâğa ediyorum galiba... Fakat nefsi üstündeki bu mülâhazası, cümlesinden fazla uzun sürmediği için, zihni hemen endişelerinin asıl mevzuuna atlamiştı: Hâlâ meseleyi bilmiyorum, dedi, vapurda niçin o hale gelmiş? Kendisile birşey konuşmak mümkün olmuyor. Gözlerini açtığı zaman bakışıyoruz. Bakışıyoruz da değil. Nasıl anlatayım? Boş duvarlarda o bir bulut görüyormuş gibi dalgın gözlerle hep ayni noktayı süzüyor. Hep ayni istikamet. Hani, şöyle, kabil olsa da gözbebeklerinden birer çizgi çekilse, bu çizginin ucu gidip duvarda bir çiviyi, yahud bir kireç dalgasını bulacak. Demek orada benim görmediğim bir şeyler var. Belki bütün bir hayat. Belki hiç birşey. Fiyevr. Zihin bomboş kalabilir, değil mi? Bilmiyorum. Ona bakarken babamın son günlerini hatırlıyorum. Sarı sakalı, ikinci felcden sonra bembeyaz olmuştu ama birkaç tutam tel rengini