27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 Şubat 1937 CUMHURİYET SON TELEFON HABERLER... TELGRAF ve TELSİ2LE Hadiseler arasında Halkevleri, Üniversite ve doçentler iç şüphe yok ki, Halkevlerimiz, Dahiliye Vekili Şükrü Kayanın canlı nutkundaflri vaidlerine ve işaretlerine muvazi bir çizgi üstünde, hızla tekâmül ediyor. Vatanm her tarafında, bu evler, sahnelerinden, kürsülerinden ve kütübhanelerinden halka ve gencliğe bol bol ve bedava dağıttıklan zekâ nimetlerile birer kültür imareti haline gelmişlerdir; bizi hergün şu kanaate doğru yaklaştırıyorlar: In kılâbm fodlası kültürdür. Dün, Eminönü Halkevinde, Istanbul Universitesi doçentlerinden Nusratın atom nazariyesi hakkında bir konferansını dinledik. Atom denilen minicik dünyayı gözlerimizin önünde bir fmdık gibi kırarak içmi açan ve çapraşık muhtavasını aydınlık bir tahlilin gölgesiz ve apaçık sarahaline kavuşturan konferansçı, bize mevzuunun hakikatile beraber kendi kıymetini de kabul ettirdi. Eski Darülfümınun yeni Üniversiteye istihale ederken bize kazandırdığı büyük şeylerden biri de, hepsi garb irfanüe ve muasır ilim kafasile mücehhez bir doçent ordusu çıkar mış olmasıdır. Teker teker pek çoğunu tarudığım bu zekâların herbirile ayn ayn iftihar etmek, herbirimize ayn ayn düşen vazifedir. Bunlar Avrupadan getirtilerek muvakkaten Beyazıd meydanına dikilen ecnebi profesörlerimizi kasdedlyorum yaşlı ilim ağaclannm yanında, kökleri Türk toprağına saph kültür fidanlarıdır. Onlann yardımile Istanbul Halkevleri şimdiden birer küçük halk universitesi haline gelmeğe başladı. Onlara nasıl bakıyoruz? Ah, bu cihet pek te sizi ve beni memnun edecek bir mükemmeliyette değildir. Bazılannın maaşları kahvaltılannı bile temin edemediği için Üniversiteden uzaklaştıklannı, bazılannın da kendilerine halef ye tistirmek istemiyenler tarafından u zaklaştınldıklarını biliyoruz. Çırak lanndan korkan ustaların ezelî ta biyeleri burada da nahoş politika cilvelerine meydan veriyor, sanırım. Bu halis Türk elemanlanna ve inkılâb zekâlanna devletin şefkatini davet ederiz. Eskiden de bir hayli yazdık, bir daha yazıyoruz, vaziyet leri ıslah ve tahkim edilinciye kadar da yazacagız. Fransız Meclisinde hararetli bir celse Eski Fransız Başvekillerinden Flandin şimdiki hükumeti şiddetle tenkid ederek: «Blum Fransayı felâkete sürüklüyor» dedi • Paris 26 (A.A.) Meb'usan mec | lar hükumete karşı olan itimadsızlığı ar lisinde dahilî siyasej hakkındaki müza tırmıştır. Diktatörlükten korkulmaktadır. kereler bugün eski Başbakan Flandin'in Diktatörlük dahilî harb demektir. Eğer istizahile başlamıştır. Flandin ezcümle Blum, Fransayı tecrid etmek istiyorsa dostları kolaylıkla memleketi Sovyetleşdemiştir ki: « Blum Halk cephesi programınm tirebilirler ve îngilterenin ve Amerikanın sosyalist programımn tahakkuku yolun Sovyet aleyhtarlıklan ise malumdur.» Ve flandin, nutkunu bitirirken mem da ancak bir merhale olduğunu söyliyerek mayısta yeni bir program tatbik e leket içinde ayrılık siyaseti yerine parti dileceğini söylemiştir. Fakat Blum'a ve smıf mücadelelerinden azade bir hümayısa kadar beklemek imkânını hâdise kumetin idaresi altında bir Fransız b i r lerin verip vermiyeceği belli değildir ve liği siyaseti konulmasmı istemiştir. bu hayli şüphelidir. Bütün Fransayı ezeMeb'us Fernand Laurent hükumete cek olan bir felâketi beklemek bir hüku karşı olan itimadsızlık neticesinde hazi " met için ayıbdır. Blum hükumeti felâke nenin maruz bulunduğu müşkülâtı anlatte sürüklemektedir. Para vaziyetimiz mış ve bu sırada Maliye Nazırı Vincent malî vaziyetimiz kadar berbaddır. Hü Auriol hatibin sözünü keserek itimadı kumet, beynelmilel Paris se'rgisinin bir sarsmak için sağ cenah matbuatmın yapmuvaffakiyet temin edeceğini iddia edi tjğı şiddetli neşriyattan acı acı şikâyet yor. Eğer hükumet sergi varidatınm açı etmiştir. ğını kapıyacağını zannediyorsa aldanı Hatib tenkidlerine devam ederek halk yor. Açık kapanamayınca da hükumet cephesi programınm muhtelif noktalarını döviz kontrolunu tatbik mecburiyetinde tahlil etmiş ve harb levazımı şubesi haric kalacaktır. Bu ise, Londra ve Nevyork'u olmak üzere endüstrinin hiçbir şubesinde gücendirecektir. Başbakan Marksistlerin istihsalâtın artmamış olduğunu göstermişesiri olmuştur. Daima kapitale karşı ilâ tir. Ve son söz olarak ta Başbakandan nı harbetmeğe mecbur oluyor. Binaen umumî mesai konfederasyonu sekreteri aleyh, kapitalin teşıiki mesaisine istinad Jouhaux'nun diktatörce hattı hareketini edemez. Etrafındakilerin ve bilhassa ko tasvib edip etmediğini açıkça söylememünistlerin söylediği düşüncesiz nutuk sini istemiştir. izmire varır varmaz başlıyan tetkikler Başvekille beraber 24 saat . IHEM NALINA M1H1NA Izmirdeki imar hamlesi zmiri epey zamandanberi görmemiştim. Bu defa, o güzel şehirde yirmi dört saat kaldım. Bir hayli değişiklikler gördüm. Yeni adı «Atatürk cad desı» olan Kordonboyu baştanbaşa, yeni parkelerle pek itinalı bir şekilde döşenmiş; yaya kaldırımları yapılmış. Moskovada gördüğüm Kültürpark gibi, bir kültürparkın ana hatları çizilmiş. Yeni caddeler açılmış; bu yeni caddeler üze rinde yeni evler yapılmağa başlamıştır. Bütün caddelere ağaclar dikilmiş; Fransanın «Cote d'Azure» denilen cenub sahillerindeki Nice ve Cannes gibi şehir lerde olduğu üzere, Atatürk caddesi de palmiyelerle süslenmiştir. Bu küçük palmiyeler büyüdüğü zaman, İzmir nhtımı, Nice şehrinin meşhur «Promenade des Anglais» yalıboyunu andıracaktır. Bu caddenin güzel parkeleri üstüne asfalt döşenmesi de takarrür etmiştir. Bazı yeni caddelerin yaya kaldınmlarındaki a ğaclar, hıyaban şeklinde birbine bağlanmıştır. Başta Atatürk caddesi olmak ü zere bütün büyük caddeler bilhassa yenileri, Avrupa caddeleri kadar, temizdir. Bayramın ilk günü şakır şakır yağan yağmurda, bu caddeler tabiatile ıslak, fakat çamursuzdu. D ° Bütün seyahatinde bizzat fırsatlar icad ederek halkla görüşen Ismet Inönü bir doktor gibi halkın nabzını elinden bırakmıyan ve ruhunu anlıyan bir devlet adamıdır Başcekü Izmirde Atatürk Evinde Vali Fazh Gulec ve Is Bankası Umum Mndürü Muammer Erlşle görüşürken Gazete, mecmua Habeşistanda tabiî ve kitab kâğıdları servetin istismarı Gümrük resmine dair Almanya ve İtalya müşyeni bir kararnane çıktı terek bir grup yaptılar Ankara 26 (Telefonla) Heyeti Vekile gazete ve mecmualarla mekteb kitablannın basılmasında kullanılan kâğıdlann gümrük resmi hakkındaki kararnameyi kabul etmiştir. Kararnamenin metni şudur: «1 Yalnız gazete tab'ında kulla nılmak üzere ve bundan başka bir mak" sad için kullanılmamak şartile yekdiğe " rinden beşer santim fasılalarla muvazi miligram çizgilerini havi olan ve bu kararın neşri tarihinde gazetelerin basılma" sında kullanılan tarifenin A 328 numarasma dahil adi matbaa kâğıdlarının gümrük resmi yüz kilosunda 100 kuruş olarak tesbit edilmiştir. 2 Tarifenin A 328 pozisyonuna giren diğer nevi kâğıdlar üzerine mevzu resim tarifede mevzu tam had olan 100 kilosunda 500 kuruşa iblâğ. 3 Bu kararın neşri tarihinden iti baren 10 gün içinde haricdeki fabrikahın siparişi kabul edildiğine dair Iktısad Vekâleti müsaadesile gazete ve idarele ~ rinin bizzat getirdikleri birinci maddede yazılı cinslerden rulö halindeki miligram" sız kâğıdlar da bu karar hükmünden istifade eder. 4 Bu karar neşri tarihinden 40 gün sonra mer'iyet mevkiine girer. Ancak bi" rinci maddedeki gazete ve mecmua kâ gıdlan hakkında bu karar hükmü neşri tarihinden muteber olur.» Londra 26 (A.A.) Manchester Guardian gazetesinin, siyasî muhabirine göre İtalya ile Almanya, Habeşistanda iktısadî sahada sıkı bir teşriki mesaide bulunmaktadırlar. Berlinli Bernhard grupu, Harrar havalisile garb eyaletle rinde mevcud kömür, demir, bakır ve kıymetli maden kuyularını işletmek için "30 milyon liretle kurulup sermayesi 200 milyona kadar çıkanlabilecek olan «Afrika Maden Şirketi» sermayesine yüzde 40 nisbetinde iştirak etmiştir. Ismet İnönü muhakkak ki, bu mem leketin bir eşini asla görmediği bir halk Başvekilidir; kelimenin tam manasile halkçı bir Başvekil. Memlekette çok büyük ve çok mühim işler başarmış olan Ismet İnönü, halkla temastan zevk duyar; sade, mütevazı, mültefit ve güler yüzlü şahsiyetile her görüştüğü insanı, mutlaka, teshir eder. Daha vapura girerken, gü vertede kendisini selâmlıyanlar arasında gö'rdüğü bir askerî lise talebesile sanki kırk yıllık tanıdığıymış gibi, öyle samimî bir konuşması vardı ki bu gencin, Başvekilin bir baba muhabbetile kendisine ettiği iltifatı, asla unutmıyacağına şüphe yoktur. Başbakan, Izmirde büyük merasimle karşılanmak istememişti. O, bu güzel şehre, sade bir yolcu gibi girmeği daha samimî buluyordu. Onun için, kendisini vapurlarla ta uzaklardan karşılamak is tiyen İzmir halkına zahmet etmemelerini telsizle bildirdi. Sabahleyin Midillinin önünden geçi yoruz. Yunanlılann Averof zırhlı kru vazörü limanda yatıyor. Ege tam Ave rof'un önünden geçerken, Yunan gemisi 21 pare top attı. Bu selâm salvosu, anlaşılan karadan gemiye dönen Yunan Kralı için amma herhalde hoş bir tesadüf.. İsmet İnönü, sabahleyin kamarasından çıkar çıkmaz, gene etrafındaki zatlarla deniz islerimiz hakkında görüşmeğe başladı. Gazetecjlik damarım kabardı. Başvekile yaklaştım: Müsaade buyurursanız, dün ak şamdanberi görüştüğünüz ve kararlaştırdığınız işler hakkında memleketi tenvir etmenizi rica edeceğim; dedim. Mütebessim ve mültefit beni dinliyordu: Demiryollarını yaptmız. Vadetti ğiniz gibi memleketi demir ağlarla ördünüz. Demiryollarımızın taşıdığı mallarımızı ihrac etmek için vapurlara ve bu vapurlarm rahat rahat çahşabilmesi için de limanlara ihtiyac var. Vapurlarm bir kısmını ısmarladınız. Şılepîer, limanlar ve umumiyetle deniz ticaretimiz için beyanat lutfetmenizi rica ederim. Türk denizcilerine ve tacirlerine ilk müjdeyi ben vermek istiyorum. Daha kristalize olmuş birşey yok ki; ne söyliyeyim... Anladım ki Başvekil yapmayı düşündüğü ve hatta kararlaştırdığı işleri, son ve kat'î şeklini almadan söylemek istemiyordu. Zaten, îsmet İnönü söz değil; iş adamıdır; «yapacağım» demekten ziyade «yaptım» demekten hoşlanan bir devlet adamı... Ben, dünkü yazımda hulâsa ettiğim ve yarısı tahakkuk sahasına girmiş işle rin yapılacağına emindim. Çünkü, İsmet İnönünü tasavvur etttiğini tahakkuk et tiren bir Başvekil olarak tanıyoruz. Acemi ve müz'ic bir gazeteci olmak istemedim ve beyanat almak için ısrar etme dim. Filân Vekille görüştük, bize bayanatta bulundu; diye kocaman harflerle baslıklar koyan ve yazının içinde ise Vekilin, bütün ısrarlarına rağmen, yalnız, «size söyliyecek birşeyim yok» dediğini kaydeden gazetecilerden olmadığım için, Başvekilimize: yakında yapacağıniz muhakkaktır. Müsaadenizle bu müjdeyi yazacağım. Vapurumuz, İzmire yaklaşıyordu. Denizden, denizcilikten, vapurdan, limandan bahse devam edildi. Başvekili, bu gün daha ziyade limanlar meselesi, alâkadar ediyordu. Denizyolları îşletmesi Umum Müdürü Sadeddin, bilhassa Karadenizde limansızlıktan çekilen sıkıntıyı çok kısa ve çok güzel anlattı: Meselâ, Samsun için yolcu alırız. Hava fırtınalıdır; çıkaramayız; ta Ho paya kadar götürürüz. Dönüşte de gene fırtına varsa yolcuyu gene çıkaramadan îstanbula getiririz. Sonra, başka bir posta ile, tabiî ücret almadan, yolculan tekrar Samsuna göndeririz. Bazan bunlar fakir ameledir. Onları, îstanbulda, iaşe etmek mecburiyetinde kalınz. Eşya da böyle efendim. İsmet înönü limansızlıktan çekilen zahmetleri, edilen masrafları, kaybedi len servetleri teessürle dinliyordu. Sa deddın devam ediyordu: Bizım için liman demek dalgakı ran demektir. Evvelâ, birer dalgakıran yapalım. Vapurlarımız bunlarm arkasında fırtınaya yakalanmak korkusu olmadan, rahat ve emin, yolculan ve eşyayı indirip bindirsinler. Sonra yavaş yavaş, ihtiyac nisbetinde modern liman tesisatı, son sistem yükleme ve boşaltma vasıtaları yapılır. Denizcilerin, yolcuların ve tüccarın müstacel ricası budur: Limanları mızda bir an evvel dalgakıranlar, mendirekler yapılması. Başvekılın, yüzünden limanlarımızı yaptıramağa kat'iyetle karar verdiği an laşılıyordu. Çehresinin çizgileri azim ve karar ifade eden bir sertlik almıştı: Mutlaka yapacağız, hem de ça buk yapacağız, der gibi başını salladı. Sonra, beyanatta bulunmadığına mü teessir olduğumu düşünerek gönlümü almak ister gibi: İzmirde ağaclar çiçek açmış, di yorlar. Şimdi; çiçeklenmiş ağaclar göreceğiz Abidin Daver, dedi. Güzel yurdumuzun her köşesinde başka bir iklim var efendim. Hakikaten öyledir. Öğle yemeğinde vapurumuz, Çamaltı tuzlasının tuz yığınları önünden geçiyor. Tuzlar, muntazam karlı tepeler sıra sıra dizilmiş duruyor. Başvekil, kendisine tuz yığmlarını gösteren İstanbul meb'usu Edib Servetle şaka ediyor: Gidip bu tuzlada tetkikat yapa caksmız değil mi? Sizden aynlmak niyetinde değilim Başbakan. Hazır, Abidin Daver de tetkikat yapacağınızı gazeteye yazar. Emredersiniz efendim, diyorum. Edib Servet yalvarıyor: Aman İsmet İnönü. Gazeteciler şakaya gelmez. Bakınız, emredersiniz, diyor. O, yazacak; ben, gidemiyeceğim. Ganb birşey olacak. Demek siz tuz yığmlarını yalnız uzaktan seviyorsunuz. Ege, döndü metruk ve toplan çıkarılmış tabyanin önündeki şamandıralar a rasındaki dar geçjdden süzülerek îzmire doğru yol verdi. Sancakta uzanıp giden kıyıda, badem ağacları çiçek açmıştı. İsmet İnönü, baharın karşısında içinden gelen bir coşkunlnkla: Kadifekaleye çıkarken şehrin henüz imarına başlanmamış olan eski mahallelerinden geçtik. Buralarda, kaldırımlar eski ve bozuktu amma gene temizdi. Kadifekalenin hemen dıbindeki hücra ma hallelerin kaldırımsız yollarmda bile bu temizliği gördüm. Tayyare şehidleri için, kartallara yaraşan yüksek ve hâkim bir yerde güzel. bir şehidlik yapılmıştı. Kınk kanadlara karşı gösterilen bu sevgi ve kadirşinaslık karşısında, mütehassis ve müteşekkir olmamak kabil değildi. Kadifekaleden İzmir ve civarı bütün ihtişamile görünüyor. İstanbulla Izmiri mukayese ediyorum: İstanbul, bir kadın gibi güzeldir. İzmirse bir erkek güzeli dir. Etrafını saran, tepeleri bulutlu ve sisli yüksek dağlar, bu şehre İstanbulda bulunmıyan heybetli bir güzellik veri yor. Hatırımda yanlış kalmadıysa 40 asırdanberi îzmir görfezini seyreden Kadifekaleye vaktile etrafı yemyeşil olduğu için bu ismi vermişler. İzmir Belediyesi, şehrin ve civarının çok eski tarihini, ecnebi dili bilen kadın ve erkek îzmirli genclere öğretmek ve böylece, kıymetli seyyah tercümanları yetiştirmek üzere kurslar açmağa karar vermiş. Kadifekaleden bakınca, binlerce evin enkazile dolu olan o korkunc yangın yarinin tamamile temizlenmiş olduğu görülüyor. îzmir Belediyesi, güzel şehrin merkezini Ynuzazzam bir harabe halinde çirkinleştiren bu enkazı kaldırmağa muvaffak olmuş ve yerine Kültürparkı ikame etmiş; Kültürparkın etrafını da kâ « milen duvarla çevirmiş. Seyretmesi, söy lemesi ve yazması kolay amma o koca man yangın yerinin binlerce yıkık evini temizleyip çok geniş bir sahanın etrafma duvar çevirmek, hiç te kolay bir iş değil! İzmir Belediyesi, azimkâr ve gayretü reisi doktor Behçetin yılmaz himmetile bu işi başarmış. İzmir yangın yerinin Istanbulun en büyük yangın yerlerile ayni büyüklükte olduğunu ve şimdi burada, artık bir tek harab duvar, bir tek yıkık • baca kalmadığmı söylersem, yapılan işin azameti kendiliğinden anlaşılır. İzmirde, o büyük yangını hatırlatan yalnız Kor donboyunda birkaç yanık ev kalmıştır ki onlann da sahibleri çok geçmeden arsalarına yeni binalar yaptıracaklardır. Ne yazık ki İzmirde çok kalamadım,] ve büyük misafirlere refakat eden Bele. diye Reisi doktor Behçetle uzun uzadıya görüşüp yaptığı işlere nereden para bulduğunu ve yapacağım öğrendiğim daha mühim imar işlerini de nasıl yapacağım öğrenemedim. Düşününüz ki İzmirin mezbahası bile henüz Belediyenin değil de, bir şirketin elindeymiş; yakında Belediyeye geçecekmiş. Çok mahdud gelir kaynaklanndan aldığı mahdud para ile bu güzel şehrin, bütün harabelerini or tadan kaldırıp imara başlıyan doktor Behçetle arkadaşlarım tebrik ve takdir' etmemek mümkün değildir. PEYAM1 SAFA Bu gazeteye göre, Almanlar, son zamanlarda italya ile imza ettikleri itilâfAnkara 26 (A.A.) Sovyetler Birname sayesinde zamanla şarkî Akdeniz liği ağır endüstri komiseri Orjonikidze'nın le Kızıldenizde büyük bir nüfuz tesis ölümü dolayısile Hariciye Vekili Dr. edeceklerini ümid etmektedirler. Tevfik Riktü Arasla Sovyetler Hariciye Komiseri Litvinof arasında teati edil~ Bir Türkkuşu filosunun miş olan telgraflar: seyahati Ankara 26 (A.A.) İki tayyare ve bir G. 9 tipi plânörden mürekkeb bir «Türkkuşu» filosu bu sabah Izmire gitmek üzere şehrimizden hareket etmiştir. Tayyarelerle plânörlerde yüzbaşı Zekinin şefliğinde Türkkuşu muallimlerinden Vecihi, Ferid, Âli, Tevfik ve makinist Faruk bulunmaktaydı. Türkkuşu filosunun ilk merhalesi Eskişehirdir. Filo Eskişehirden sonra Bursaya ve oradan da İzmire gidecek ve bu şehirlerde plânör uçuş ve paraşüt atla ma gösterileri yapacaktır. Ekselâns Lilüinof Hariciye Komiseri ... Litvinofla Tevfik Rüştü Aras arasında telgraflar MOSKOVA Su mahsulleri kanun projesi Ankara 26 (Telefonla) İktısad Vekâletince hazırlanan su mahsulleri kanun projesi mütaleaları alınmak üzere diğer Vekâletlere gönderilmiştir. Kahire tayyare müsabakasını Almanlar kazandı Kahire 26 (A.A.) Uçuş müsabakasma iştirak eden tayyareler Kahireye dönmüşler ve Alman Fon Cronaiu bi rinci olarak yere inmiştir. Alman tay yareci Schwabe'ın tayyaresi Baharia dan kalkarken tekerleğindeki lâstik patlıyarak kuma saplanmış ve hasara uğramıştır^ Bu tayyareci müsabakaya devamdan vazgeçmiştir. Diğer birçok tayyareler de gene Bahariadan havalanırken bazı talihsizliklere uğramışlardır. «Türkiyeye avdetimde Orjonikidze'nın ölümile komşu ve dost memleket hüku mctinin uğradığı elim matemi derin bir teessürle haber aldım. Sovyetler Birliği " nin bugün iftihar ettiği ağır endüstrinin yaratılışına en geniş nisbet dahilinde hâdim olan bu büyük başarıcının ziyaı, kendisini şahsan da tanımak şerefile mübahi olmaklığım dolayısile beni daha ziyade müteellim kıldı. Bu acı vesile ile derin sempatimin ifa" Sofya sefirimiz bir ziyafet desini ve en samimî taziyetlerimi kabuî buyurmanızı rica ederim, aziz dostum.» verdi Dr. Rüştü Aras Sofya 26 (Hususî^ Sofya sefiriEkselâns Rüşlü Aras miz Ali Sevki Berker dün akşam sefa Hariciue Vekili rethanemiz salonlarında Bulgar Başvekili ANKARA Köse İvanof'la refikası şerefine yirmi «Orjonikidze'nin şahsında Sovyetler dört kişiHk bir ziyafet vermiştir. Ziya Birliğinin uğradığı elim ziya münasebe " fete Saray Nazın, Maarif Nazırı, Frantile gönderdiğiniz taziye telgrafmdan desız, Sovyet, Yugoslavya, Yunan sefirlerin bir surette mütehassis olarak muhab" ri, Cemiveti Akvam mümessili, Bulgar bet hislerinizden ve matemimize iştirakiDevlet Bankası umum müdürii ve Başve" nizden dolayı size samimiyetle teşekkür killik kalemi mahsus müdürü de refikaederim.» larile birlikte davetliydiler. Ziyafet çok Lilv'ınof büvük bir nes'e ve samimiyet arasında geç Bulgaristanda üç kişi idam vakte kadar devam etmiştir. Ankara 26 Balkan Antantı Atina konseyi münasebetile Tevfik Rüştü AMoskova 26 (A.A.) Sovyetler rasla Yunan Başvekili Metaksas arasınBirliği merkez icra komitesi reisi, halk komiserleri meclisi ikinci reisi ve devlet da çok samimî telgraflar teati edilmiştir. plânı komisyonu reisi Valeri Majlank'ı müteveffa Orconikic'nin yerine ağır saParis 26 (Hususî) Paris borsasmm nayi komiseri tayin etmiştir. Genadi Sneiraov, plân komisyonu re~ bugünkü kapanış fiatları şunlardır: Londra 105,12 1/2, Nevyork 21,50 1/2, isliğine tayin edilmiştir. Berlin 864,50. Brüksel 362,25. Madrid , Mahkeme bu dava dolayısile hakikî Lindberg Kalkütada Londra 26 (Hususî) Amerikalı tay Amsterdam 1178, Roma 113,15, Lizbon bir silâh, mühimmat ve bomba deposu jrareci Lindberg bugün tayyare ile Kal 95,75, Cenev** 490,50, bakır 74 75 1/2, da musadere etmiştir ki bunlar çetenin kalay 247, altın 142,03, gümüş 20 3/16. tedhişçi mahiyetini ispat etmiştir. kütaya muvasalat etmiştir. Yeni Sovyet ağır sanayi komiseri Tevfik Rüştü Arasla Metaksas arasında telgraflar edildi PARİS BORSASI Sofya 26 (A.A.) Bulgar ajansı bildiriyor: Strazagora mahkemesi tarafından mahkum edilen üç mevkuf bu sabah Strazagora hapisanesinde idam edilmiştir. İdam kararı, yalnız silâhh çete teş kili suretile devletin emniyetine suikasd ve tedhiş hareketleri irtikâbmdan değil, ayni zamanda üç katil ve müteaddid katil teşebbüsleri gibi cürümler sebebile verilmiştir. Açık muhabere Matbuat cemiyeti balosu hakkındaki "fikirlerinizde tamamile haklısınız. Tertib heyetine dahil olmadığım için tenkidleri nizi alâkadarlara bildireceğim. Yalnız bir noktaji arzedeyim ki herkesi tenkid ettiğimiz için, bizi mutlaka tenkid edilemiyecek kadar mükemmel işler görür sanıyorsanız aldanıyorsunuz aziz okuyucum. Çulgar zata: imzasile mektub gönderen Bakınız, ağaclar hakikaten çiçek Beyanat almak için ısrar ede açmış, ne güzel! diye seviniyordu. rek sizi rahatsız etmek istemem efenBinbir mühim işle yorulan dimağı dim, dedim. Fakat demiryollarile va yurdun çiçeklenmiş bademlerinin iç açan purlar ve limanlar bir küldür. Bi manzarasile dinleniyordu. rini yaptığınız gibi digerlerini de pek Ege, İzmire yaklaşınca, Başvekil, ba dem çiçeklennı ve İzmırm güzel manzarasını bırakarak hemen İzmir limanı meselesini tetkike başladı. Erkânıharbiy bürolarında haritalar, plânlar üzerine [Lutfen sahifeyi çevirlniz\
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle