17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 İkineikânun 1936 CUMHURİYET ACl BİR ANKET: Ilâc alamadıktan sonra doktora neye gitmeli?» Bakacak kimseleri olmıyan beş kardeşten mürekkeb bir aile ki biri veremden ölmüş, ikisi verem, ikisi de işsiz... Büyük bir elektrik lâmbasının yandığı Kemale gelinee, o da sekizinci sınıfa kabir köşebaşında, boyasız, alçak, küçiik dar yükselmişti. Fakat o da hastalandı. Verem oldu ve geçen sene öldü... Onun bir ev. Akşam epey ilerilemiş, ortalık karar hastalığı zamanında bugünden de daha mış, fakt evin pencerelerinde ışık yok... sıkıntılı bir vaziyetteydik. Kardeşim altı ay evde yattı, ona hiç bakamadık. Evı Beni buraya getiren meslektaşım evin mizde lâmba yakacak iktidanmız yoktu kapısına vuruyor, kapı açılıyor. Kapıyı açanın bir genc kız olduğunu sokağın ışı gene yakamıyoruz ya! Hasta kardeşim ğmda seçiyorum. Uzerinde bir mekteb karanlıklar içinde sabahladı. Ona doğru önlüğü, gözlerinde de gözlüğü var. Ar dürüst yiyecek bile veremedik. Mahalleli şuradan, buradan bize yardım ediyordu. kadaşım ona: Harlinin gitgide fenalaştığını görünce ve Ağabeyini çağır! diyor. Genc kız karanlıkta evin içine doğru evde bakamıyacağımızı anlayınca has ilerliyor: «Elektrik kontakt yapmış ola taneye müracaat ettik. Iki ay taşındık. Boş yatak bulamadık. İki ay taşmdıktan cak» diye düşünüyorum. Öyle ya!.. Neden karanlıkta gidip sonra nihayet bir yatak boşaldı ve kardeşimi oraya yatırdık ve oraya yattıktan iki geliyorlar? gün sonra kardeşim öldü. Ben kendimi Yeni pijamalar giyinmiş genc bir adam tedavi ettirmek için dispansere müracaat kapıya çıkınca meslektaşım kısaca: ettim. Bir müddet oraya gidip geldim. Gel, diyor, bize kadar gidelim. SeOradan bana yalnız bir toz veriyorlar. ninle biraz görüşmek istiyoruz. Fakat bir faydasını göremediğim için niVe o ayaklarına takunyeler geçirip bihayet gitmekten vazgeçtim. Bazan Belezimle beraber yokuştan aşağıya inerken diye doktoruna filân da baktmyordum. arkadasım kulağıma: Şimdi ona da baktırmıyorum. Çünkü dok Evleri karanlıktır. Bizde yazanz. torun verdiği ilâcı yaptırmaklığıma imkân Diyor. Evleri karanlık mı? yok. Reçetelerin hepsi Avrupa müstahzaNe acayib şey, değil mi? n ve benim alacak param yok. Doktorun tavsiyesine gelince o da pirzola, yumurta, Geliniz şimdi sizinle beraber bu sarı tereyağ gibi şeyler... Bunlan yapamadıkbenizli, uzun boylu, yakışıklı ve genc ço tan sonra ne diye gidip doktoru dinlemecuğun ağzından hikâyesini dinliyelim: li. Eve giren para yainız annemle iki kız Biz beş kardeştik. Üçümüz erkck, kardeşime bağlanmış olan üç ayda yirmı ikimiz de kız. Erkek kardeşlerimden biri beş liralık maaş.. Kardeşim bir aydır işHüsamettin Işındır. Belki ismini işitmişsi ten çıktı. Fabrikada iş yokmuş. En küçük nizdir. Halkevleri temsilleri için bazı pi kızkardesime gelince, o da benim gibi zayesler yazdı. Demın kapıda gördüğünüz yıftır. Mektebdeydi, mekteb vasıtasile kızkardeşim, yaşmın tam bir orta mekteb ona bakıldı. Biraz iyileşti ama tahiî ne de olsa gene iyi gıda, iyi hava ve ihtimam talebesi yaşı olmasına ve zekâsının da ister, yani bol para ister. Ben kendime buna müsaid bulunmasına rağmen Sa iş anyorum. Fakat vücudüm zayıf oldumatyadaki yün fabrikasında kumaş doğu için doğrusu her işi münasib bulamıyokur... Neden diye sormaymız.. Tabiî biz rum. Bir diplomam yok ki memur olabilede tahsil yaşında olan bir kızkardeşimizi yim. Tahsili yanm kalan bir genc, hem çalıştırmak istemezdik ama mecburiyet. de böyle sıhhati de yanm olursa nereden Çiinkü en büyük erkek kardeşim Işının isi iş bulabilir? Ticarethanelere müracaat etyoktur. Diğer iki erkeğe gelince yani Ke tim. Mücellidlik yapmak için matbaalan malle bana... Bizim hikâyemizi de size gezdim. tş bulan idarehanelerin hepsini anlatayım. Ben lisede okuyorum. Ke dolaştım. Nafile... Az yorucu bir iş bulup mal de lisedeydi. Ve eğer biz tahsilimize biraz para kazansam herhalde kendime bakabileceğim. Hiç olmazsa daha iyi devam etseydik, pek yakm bir zaman besleneceğim. Fakat işte iş te bulamıyosonra annemizle kızkardeşlerimiz refaha rum. kavuşacaklardı. Fakat ben hastalandım. *** Zafiyet geldi. Mektebden tam üç defa Umumî bir derd: Kütübhanelerimiz Halkı okutmak vazifesi nasıl görülebilir? Umumî kütübhane; mekteb kadar ve mektebden daha hayatî bir meseledir. Mektebi bitirdiğimiz zaman ancak ha zırlanmış bir insan halini alabiliriz. Bundan sonra bu hazırlığı tamamla mak, tutacağımız meslek ne olursa ol sun, kütübhaneler sayesinde olur. Bizi intihab ettiğimiz meslekte ileriye gö türecek ve tam bir mütehassıs yapacak tetkik ve tetebbüdür ki; bunu da an cak kütübhanelerde yapabiliriz. Şu halde kütübhaneye verilecek ehemmiyet, mektebe verilen ehemmiyet kadar ve hatta daha büyük olmalıdır. Bunu böyle kabul ettikten sonra. kütübhanelerimizi gözden geçirdiğimiz zaman, yüreğimiz sızlar. Bizde eskidenberi bir âdet, bir kaide. daha doğrusu büyük bir hastalık vardır. Herhangi bir mevkie oturduğumuz zaman, der uhde ettiğimiz o işin daha ziyade ileriliyebilmesi için. daima balâdan gelecek emirlere intizar ederiz. Bu hastalık aynen ve tamamen kütübhanelerimizde de mevcuddur. Buralara tayin edilen bir zat, sadece kütübhanenin noksanlarını bildirmekle vazifesinin tamam ol duğuna kanidir. Noksanlığm sebeble riııi kendisinden sorduğunuz zaman: Efendim biz vazifemizi yapıp bildirdik. Bundan ötesi onlara aiddir, cevabını alırsınız. Kütübhane işindeki büyük noksanla rımızı anlatmadan evvel, Siberyada (Tomsk) şehrinde rasgeldiğim Darül fünun kütübhanesi hakkında birkaç söz söylemeği münasib görüyorum. Bu kütübhanenin kapısından içeriye gir diğim zaman gördüğüm intizam ve servet, hayret ve taaccübümü mucib ol du. Son derecede nazik, güleryüzlü memurlardan bir kitab istediğiniz zaman, istemediğiniz halde o kitabla münase bettar beş on kitab daha getirmekten ket'iyyen yorulmuyorlar, ve tetkik e deceğiniz kitabı bunlarla da mukayese etmeği tavsiye ederler. nazik, mütevazı vaziyetleri, hürmetkâr muamelelerile size zorla okumak hissini verirlerdi. Bir kütübhane memurunun halkı okumağa teşvik gibi en mühim bir vazifeyi yüklendiğine tamamen kanidiler, ve bu nu bütün varlıklarile tatbik edivorlardı. Sabahm saat dokuzundan gecenin on ikisine kadar, tatil görmeksizin açık olan bu kütübhanede okumak. ve okumak kadar kütübhane memurile de görüşmek bir zevkti. Aradığınız bir kitabı fihristte bulamadığınız zaman: Almanya neler istiyor? Şaka niyetinel II Hitler ile bir mülâkat Yemek, giyinmek, barınmak, yaşamak istiyen 68 milyon nüfusa sahibiz. Meziyetleri itibarile imtiyazlara sahib olmaları lâzım gelen milletler arasında hayatları tahdid edilenler var. Halbuki daha iptidaî olanlar da var ki ellerinde işlenmemiş geniş arazi bulnuyor. [Alman Devlet Reisi Hitlerin ParisSoir gazetesi muhabirine verdiği beyanatı ajaıu. ar ktsa bir şekilde bildirmişlerdi. Bu beyanatı havi Paris • Soir nüshası dün sehrı. mize gelmiftir. Beyanatı oradan aynen ahyoruz.] Hitler gibi, dünya tarihine ve men ub oldukları milletin tarihine giren şahıslar, haklarmdaki siyasî mütaleamız ne olursa olsun, bizde, hiçbirimizin vaeste kalamıyacağımız bir merak uyandırırlar. Hitlerin, beni kabul etmeğe ve bir mülâkat vermeğe muvafakat ettiğini duyunca. duyduğum meslekî sevinc, yeini derhal şu düşünceye terketti: Onun nasıl bir adam olduğunu. nasıl söz söylediğini göreceğim ve belki de, halk kütleleri üzerindeki garib esirini anlıyabileceğim... Ayni zamanda, biz Fransızlar ve Avrupalılar için hayatî bir ehemmiyeti haiz olan meseeler hakkmdaki düşüncelerini de belki ğrenirim. Hitlerin çalıştığı ve yatıp kalktığı Wilhelmstrassedeki saray, yeni Almananın demokratik sadeliğile uygun bir ekilde, basit yapıda ve basit döşeli... Geniş ve beyaz bir merdiven, bir dehiz, tenha salonlar ve nihayet şefin o dası. Çok beklemedim. On bire beş kala elmiştim ve tam saat 11 de, ziyaretim kendisine haber verildi. İntizar odası modern ve rahat koltuklarla süslü. Bu koltuklardan birine otururken, bundan birkaç ay evvel, Musolininin huzuruna çıkışımı hatırladım. Duçenin beni ca ğırmasını, kolleksiyonların ihtisamı ve ahtadan, gotik sandalyelerin husuneti ortasmda beklemiş, İtalvan diktatörü nün huzuruna çıktığım vakit. onu. benden otuz metro uzakta, masasile pen cerenin arasında ayakta bulmuştum. Burada öyle değil, herşey basit. S«yyah getirmek yerine seyyah ihracı! Millî mevzularımız arasına bir de turizmi soktuk. Bütün Türkiye ve hele İstanbul, Izmir gibi yerleri tarihile, tabiatile, nadir hususiyetlerile meşhurdur; buralara her yıl hatta yüz binlerce seyyah getirilebilir ve memlekete milyonlar kazandırılır dedik, hâlâ da diyoruz. İşin tek elden idaresi, ve çok ciddî tutulması için devlet müdahalesi istedik. Hakikaten Ankarada büyük adı altmda bir komisyon toDİandı. Bir proje hazırlamağa koyuldu. Sevinmeğe hazırlanıyorduk; hayalle rimiz tahakkuk edecek, yurda seyyah ve para getirmek üzere mükemmel bir mekanizma kurulacak, diye... Halbuki komisyona verildiğini duyduğumuz bir proje muhayyilemizin adese sindeki kuruntu tozlannı silkeleyince ağzımız açık kaldı. Bu raporla hükümetten 150 bin lira tahsisat isteniyormuş. Fakat seyyahların burun kıvırdığı bozuk yollan tamir etmek, yenilerini yapmak ve saire için değil.. îstanbulda bilmem kaç yüz lira maaşlı bir turizm genel müdürü, Pariste, Londrada, Vasingtonda gene yüzlerce lira aylıklı aianlar olacakmış; bittabi bir sürü de teskilât ve kadro!.. Diğer taferruata girişmeğe ne lüzum var? Galiba biz memlekete seyyah getirsceğimize seyvah göndermeğe hazırlanıyoruz ve yurdumuza gelmesini umduğu muz paranın ihtimal birkaç mislini de înçiltere ve Fransaya döviz olarak ödiveceğiz! Maaha^a birşey demeğe de dilimiz varmıvor. Tasavvurda biz fanilere ayan olmıyan bir fayda var ki düşün Hitlerin bir törende alınmış »on resimlerinden biri Bugün. hangi devlet adamı vardır ki. harb vasıtasüe toprak fethini istihdaf etsin?. İki milyon nüfuslu bir vilâyet elde etmek icin iki milyon insan mı öldürmek lâzımdır? Esasen böyle bir hareket. bizim için. saf, kuvvetli. secme iki milyon Almanı feda edİD, tamampn Alman olmıvan muhtelit bir halk kütlesi kazanmak demek olur. Beser mantığı. toprak harbine aleyhtardır. Muobedt>)er nasıl tadil edilebilir? Alman efkârımn Versav muahedeİskoçyalıların cimriliği meşhurdur. Bir sine isyan ettiŞini bilivorum. Fakat. herkesin muahedeyi tadil lüzumuna Iskoçyalı arkadasile konuşurken: kani olduğunu farzetsek bile. baska mil Haberin var mı? demiş, geçen akletlerin menfaatine dnkunmadan bu is şam Sirkte müthis bir facia oldu. nasıl vapılabilir? Versav muahedesi iki netice ver mistir: Birincisi bir toprak zaferidir tkincisi manevî bir zaferdir. Arazi me seleleri münhasıran milletlerin ekono mik ihtivaclarına baq'ıdır. Fakat manevî noktadan. bir milleti. devamh bir kürüklüğe ve hakarete maruz bırakmak imkânsız ve gavriraizdir. 1870 muahe desi. yalnız toprak zaferi kazanmakla iktifa etmiş ve Fransanın maneviyatına hürmet söstermisti. Bir milletin saksivetini kücülten her fiil olsa olsa maŞlub tarafta kin ve nefret. ıjalib tarafta emniyetsizlik uvandırır. İnsan. gerek ferd, gerek millet sıfatile vasamak hakkına sahibdir. MUthiş felâket! Hitlerle kartı karsıya Ne yapalım yokmuş! Cevabı yerine onun hiç yorulmadan Gece, trende. bir düzine kadar sual kitabı aradığmı görürdünüz. Bulamaz hazırlamıştım. Nekadar tehlikeli olur sa: larsa olsunlar, bu sualleri sormağa Bu akşam arıyacağım, yann gel karar vererek başladım: diğiniz zaman hazır bulacaksınız, der Fransızlar, herşeyden ziyade harbVe hakikaten de bulur verirdi. den korkuyorlar. Almanyanın, haricî siBu kütübhane iki milyon küsur kita yasetini. barış taraftarlığı esasına istiba sahibdir. Bunu hükumet mi vapmış? nad ettirdiğini sizin ağzınızdan dinle Hayır. Oraya tayin edilen müdür!.. mek isterim. tebdilihava verdiler. Sonra dördüncü Herkesi hayrete düşürecek olan bu Bana bu sözleri söyliyen genc, Etye Almanya ve sulh mesele benim de nazarı dikkatimi cel tebdıhhavaya ıhtıyac olunca tahsıle demezde Sultansuyu sokağında 10 numa Yüzüne dikkatle bakıyorum. Bir sa betti. Müdürün bu kadar zengin bir kü vam edemiyeceğim anlaşıldı. Altmcı sı rada oturan Celâldir. tübhaneyi nasıl vücude getirdiğini dos nij'e düşünüyor. Bunu müteakıb: nıfa kadar gelmiştim. Bundan sonra evSUAD DERVtŞ tum bir profesörden sordum, şöyle an Barış taraftarlı&ının iki manası lattı: vardır, diyor. Bu sözün Fransadaki dede yaşamağa mecbur oldum. Kardeşim Üniversite ilk vücude getirildi^ ğeri, bizdekinin ayni değildir... Biz. yazaman. kütübhanesinde Petersburg samak hakkını kaldırmak manasına gedan gönderilmis birkaç kitabdan başka len bir barışçılığı tamyamavız. birşey yoktu. Yalnız kütübhanenin bü Kelimelerini daha belli etmek icin tün serveti gayet namuslu ve faal mü bir an duruvor. sonra devam ediyor: dürüydü. Kütübhaneyi zenginleştirmek Barış taraftarlığı, bizce, her mille için valiye yaptığı müracaatler «peki. tin yasamak hakkına malik olması esaolur» sözlerile savuluyor, ve hiçbir şey sına istinad edebilir. Yaşamak diyo olmuyordu. Nihayet bu beyhude müra rum, tenebbüt etmek değil. Sulhu te eaatlerden netice cıkmıyacağını anlıvan sis etmek istiyen. önce milletlerin hakmüdür amelî bir faalivete girmisti. Kü kını bilmelidir. Bu esas dahilindp. hictübhaneye lâzım olan parayı tedarik et Alman yoktur ki harbe taraftar olmenin de yolunu buldu. Müsamereler sun. Son harb iki milvon nüfusumuzu tiyatrolar, balolar... öldürdü. yedi bucuk milyon malul bı Hemen her hafta kütübhane namına raktı. Muzaffer bile çıksaydık o zafer ya bir müsamere. ya bir tiyatro, ya bi nekadar büyük olursa olsun, bu kadar konser veya bir balo veri'lirdi. Bunun fedakârlığa değmezdi. Ankaradaki Bursahlar Halkevinde biletlerini başta kendisi olmak üzere. en tktısad Vekilinin reisliğinde bir topasil ailelerin kadmlarına sattırtrrdı. Kişey bulamazsınız. Bu lüzumsuz âsarı lantı yapmışlardır. Bursanın tarihi ve lise civarlarında kütübhane için par bir tarafa bırakarak lüzumlu eserler ve coğrafyası hakkında izahlar yapılmış tophyan asil genc kızlar görürdünüz. Türk tarihini alâkadar eden kitablar Bu suretle yapılan hummalı faaliyet. ve bir de filim gösterilmiştir. Bilâhare bulmak lâzım değil midir? beş sene zarfmda şu gördüğünuz, muhBursanın millî havaîarı çahnmış ve Üniversite kütübhanesine gelince; teşem kütübhaneyi vücude getirdi ki Bursa oyunları oynanmıştır. Bir salonbugün dünyanın en zengin kütübhane burada iyi kötü oldukça bir sürü eserda da Bursada yetiştirilen mahsullar lere tesadüf etmek imkânı oluyor. Faleri meyanında sayılabilir. teşhir edilmiştir. Resimlerimiz toplantile sergiden bir köşeyi gösteriyor Demek oluvor ki. buraya tayin edilen kat buraya girip te kitab okuyabilmek mudür, vazifesinin sade alelusul bildir bir izzetinefis meselesidir. Kütübhane mek olmadığını takdir etmiş, resmî mü memurlarının gülmiyen yüzü, istedigiracaatlerden ziyade amelî faaliyetler niz birkaç kitabı getirmemekteki te tercih eylemişti. Vazifesinin herhang annüd ve ısrarı; sizi gayriihtiyarî oku maktan nefret ettirir. Bir kütübhane ibir masa karşısma konan koltuğu çü çin en ziyade hayatî olan bu meselenin rütmek olmadığını biliyordu. ıslahı ciheti de balâdan gelecek bir emBizde bunu düşünmek şöyle dursun eldekilerden de bir istifade'temin ede re muhtac değildir ya?.. Böyle yerler deki müdürler, daima okuyuculann amemekteyiz. Evvelâ elimize Beyazı kütübhanesini alalım. Burası haftad rasında dolaşır, onların birşeyden şikâbir buçuk gün kapalıdır. Diğer günler yeti olup olmadığını, arzularınm yer lerine getirilip getirilmediğini sorar ve de de saat dörde kadar açıktır. Yani güç sahibi olan adamlarm tam okuma öğrenir. Yoksa bir kütübhanede oku ğa başlıyacakları zaman kapanır. Bun yuculara ters muamele edilir ve iste sebeb elektrik parası vermemekse, bun dikleri kitablar verilmezse açık dur ması, kapalı kalmasından daha faydalı dan daha abes hicbir şey tasavvur e dilemez. Halkın okuma ihtiyacını tak değildir. Hitler bana doğru. elini uzatarak yürüyor. Fotoğrafın koyulaştırdığı göz erinin maviliği nazarı dikkatime çarpıyor. Resminde görüldüğünden büs bütün başka türlü olan bu adamın. konuşurken aydınlanan yüzünü, böyle zekâ ve enerji dolu görmeği tercih edi yorum. Ve şu anda. onun. halk üzerindeki tesirini anlıyorum. Yoooo... O halde müthiş felâket neresinde?.. Dün bir arkadaş derd yanıyordu: « Başıma geleni sorma. Dün Galatasaraydan tramvaya bindim, Tepebaşında hatırlı bir arkadaş görüp çağırmaz mı? Zarurî indik. Gitti bizim bilet parala • n!..» Mubarek bir devriâlem seferinin biletini kaybetmis kadar kederliydi. Kendisi Şu halde Versav muahedesi hak Iskoçyalı deürıldir amma zaar bazı his kında ne yapmak lâzımdır? lerin milliyeti olmuyor. Beserivetin vicdanı. menfaatlerin ve partilerin fevkinde olarak adalete ulaçmahdır. Her milletin, kendi ton raklarında. dini. tarihi. âdetleri ve ekonomik varlıklarile yaşamağa hakkı vardır. Ne oldu? Ip cambazı tam işini bitirirken a yağı kayıp yere düşmez mi? Hurdühaş oldu actamcağız... Peki bunun için ayrı bir temaşa parası a ld.hr mı.J Çok temiz pırlanta tek taşlar Bursalılarm Ankaradaki toplantıları Bir milleti diser milletler alevhinde imtiyaza sahib kılmak. beserivetin muvazenesini bozacagı için saçmadır. Size bir mukavese yapacasım: İşçi lere. köylü alevhine olarak imtiyaz veren bir kanun. isci alevhine olarak kövlüvü himave eden kanun kadar vanlıstır. Ne müsfphlik. ne tüccar. ne sermavedar. ne ecir tarafını ilH^am etmemeli... Umumun tearuz eden men faatleri arasında muvazene temin olunmalıdır. İktısadî hususlarda bir tek akide vardır: O da. akide olmamasıdır. Hususî te^ebbüste eksiklik varsa. onun yerini devlet doldurmahdır. İctimaî gerginlikler bizde grevlerle tanzim edilmez. cünkü umumun menfaatini ele alan bir hükumet. irtimaî asavişi temin etmekle mükelleftir. Arsıulusal siyasette de, sulh ancak muvazeneden, yani adaletten doğar. Bu sulhu tesis etmek icin bulunacak usullere gelince. herkes bu işe insanî vukuf ve zekâ ile iştirak edecek olursa. bunlar da kolavca bulunabilir. Alman nüfusu 68 milyondur, yemek. givinmek, barınmak. vasamak istiven 68 milyon mahluk... Dünvanın hicbir muahedesi bunu değiştiremez. Dünya^a s e l e n Çocuk. süt istemek icin ağlar. süt içmek onun hakkıdır. Bir devlet reisi. milletine. muhtac olduğu sevi vermek mecburiyetindedir. On bir kıratlık bir çift pırlanta tek taş yüzük Sandal Bedesteninde teshir edilmektedir Bu ayın otuzuncu per şembe günü ikide müzayede ile satılacaktır. müttehid bir aile teşkil ettiğimizi zannediyorum. Almanyanın nüfus fazlahğından dolavı mı müstemlekeye ihtiyac hissediyorsunuz? Siz öyle düşünmüyor musunuz? Bu gaveyi pratik bir şekilde, nasıl elde edebileceksiniz? DiÇer milletler bu muvazene, ve adalet mefhumunu kabul edecek olur • larsa. maddî teferruatın halli çok ko lay olur. Halihazırda beni alâkadar e den <=ey. milletlerin. herbirinin en iyi tarzda yaşamasını temin için, muzmer fikir gütmiyerek, hüsnünivetle elbirliği etmeleri fikrinin bütün dünyada uyanmasıdır. Tekrar ediyorum, Almanyanın ve Fransanın yaşaması için, ve beserivetin menfaati namına, Avrupanın refahım temin etmek lâzımdır. Anschluss davası Anchluss hakkında ne düşünüyor sunuz? Burada hiç kimse bununla meşgul olmaz. Viyanada, dahilî siyaset işleri icin belki bir heyulâya ihtiyac vardır. Fakat Almanyada Anschluss mevzuu • bahis değildir. Almanya ve müstemleke ihtiyacı Bu noktada çok mühim bir meseleye temas ediyoruz. Almanyada takib edilen nüfus fazlalığı sivaseti yüzünden. nüfus lüzumundan fazla artacak. harblere sebeb olacaktır. Ekmeksizlikten şikâyet ediyorsunuz, ayni zamanda fazla nüfus istiyorsunuz. Beşeriyet, azcok istidad sahibi milletlerden teşekkül eder. Meziyetleri itibarile imtiyaza sahib olması lâzım gelen milletler arasında. havatları tahdid edilmis olanlar vardır. halbuki daha iptidaî olanlar da var ki. ellerinde, işlenmemiş. geniş arazi bulunmaktadır. Avrupa milletlerini. ilk savdığım millet ler arasına kovuvorum. Bu noktai nazardan. biz Avrupalıların, bazan ihtilâf içinde olmakla beraber, müşterek menfaatler karşısmda Hitlerin bir nutku dir eden bir idare buna çare bulacak tır. tkinci beş senelik sanayi plânını hazırlamak üzere Ankarada büyük bir komisyon toplanmıştı. Resmimiz komisyonu heyeti umumiye halinde çalışjrken göstermektedir. İkinci cihet: elde bulunan kitablar Fransızca fihriste bakacak olursanız; bu bir sürü kitab arasında sade «eizzeye aid kilise tarihlerile> <Napolyonun ve Fransannu tarihlerinden başka bir Unutmamalıdır ki; kütübhane mese lesi vatan meselesidir. Oraya gencliği cezbedecek güleryüz, ilim için yorul mak bilmiyen bir faaliyet lâzımdır. O kuyucuya istemediği halde vermeli, o nu kitablar arasında boğmalıdır. * ** Münih 27 (A.A.) Alman Nasyonal Sosyalist Talebe Birliğinin onuncu yıldönümü münasebetile Hitler, bir nutuk irad »derek bilhassa şu sözleri söyle miştir* c Millî birlik. ancak hususî menfaatler feda edilmek suretile vücude getirilebilmiştir. Biz, Almanlığın tarihî inkisafında Alman zimamdarlannm uhdelprine terettüb eden bir vazife görüyoruz. O vazife, bütün milleti, hatta icabmda siddete müracaat etmek suretile millî birliğe kavuşturmaktır. Bu milî birlik. mazide olduğu gibi bugün de elzemdir Neler kavbetmekte oldu ğunuzu bilivorum. fakat bu kaybettik lerinize mukabil size neler vermeV' olduğumu da biliyorum.>
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle