22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 İkincikânun 1936 CUMHURİYET s TELEFON Amerika ile Japonyanın araları açılıyor Berlin 24 (A.A.) Deutsche All gemeine zeitung, yazıyor: «Hirota, son söylemiş olduğu nutukta bazı ecnebi devlet adamlannm hath hareketleri karsısında diişmekte olduğu hayretten bahsetmiş ve bu zevatın Japonyanın millî temayüllerini alâkadar eden jşlere kanşmalannm caiz olamıyacağını söylemişti. Hirotanın bu nutku ile Ameri HABER RAF Yenr Türkiye Pariste hakkımızda verilen konferans URDDAN Yazan: Ismail Habib HEM NALINA MIMJNA ! Tank yumurtlıyan Japon Dış Işleri Bakanı son nutkunda Amerika Konferansçı, Atatürkü Vaşington ve Şarlmanla ölçtü Cumhur Reisinin sözlerine cevab vermiş ka Reisicumhuruna ve onun Amerikan kongresinde söylemiş olduğu nutka tel mihte bulunmuş olması muhtemeldir. Hirotanın sözleri açıkça gösteriyor ki Ja ponya, Amerikanın Uzakşark işlerine müdahalede bulunmasına kat'î surette muarızdır. Bundan dolayı Amerikan Japon münasebetlerinın vahımleşmiş ol duğu söylenebilir.» Paris 24 (A.A.) Anadolu ajansının hususî muhabirinden: Henry Laporte dün akşam «Yeni Türkiye» üzerine çok mühim bir konferans verdi. Bu konferansında inkılâbı mızı tahlil eden hatib, dehasını Vaşing tonla Şarlmanla ölçtüğü Atatürkten hayranlıkla bahsetti. Türkiye Cumhuriyetinin siyasada, finansta ve ekonomideki başarılannı takdirle anlattı. Hatibden sonra söz alan ve konferansa başkanlık eden büyük elçi Suad Savaş da bu tetkiklerin değerini anlattı ve söylevinde Türk Fransız dostluğunu tebarüz ettirdi. Eski bir Fransız muharbi Geliboluda tanıdığı milletimizin asil karakterini, emsalsiz büyüklüğünü heyecanla anlattı. Konferans salonunu dolduran dinle yiciler hatibleri hararetle alkışladılar. Haritada Anadolu «... Bir de bakdık ki tarihin en altındaki eski efendi, tarihin gene en üstünde bağdaş kuruyor: Anadolunun «Ebed» i « Ezel » inin elindedir!» Bütün dünya yarımadalan içinde A nadolunun apayn bir durumu vardır: Amerikadan Hindistana, Arabistandan Umidburnuna, Kırımdan Yunanistana, Italyadan îskandinavyaya kadar ister küçük, ister büyük; ister Okyanuslarda, ister kapalı denizlerde olsun bütün ya rımadalara bakınız; hepsi, salkım salkım, şimalden cenuba doğru uzanırlar. Yal nız Anadolu yarımadasıdır ki tek başına garba bakar! O oraya sadece bakmıyor, asıl nimctini de oradan alıyor. Boyu eninden bir misli uzun ve kıyılan kara hududlann dan üc defa fazla bir müstatil ki, arkası en yüksek dağ yığmlarile Asyaya; iki yanı da baştanbaşa iki dağ zincirlemesile iki denize kapalı gibidir. Ozonlu deniz havasile yağmur yüklü deniz bulutu; bunlar, bir koridora girer gibi, Anadoluya garbdan giriyor. Anadolu garba bakıyor ve garbdan alıyor değil, o garbdan aynlmadı bile. Onun ayn gibi görülüşü görüşümüzün satıhta kalışmdandır. Adalar denizi, suyu geçmek için bir sürü taşlar sıralanmış tuzlu bir mavilik; seke seke Anadoludan Yunanistana geç: Bu adalar Avrupaya derinden bağlıhğımızın dışa vurmuş işaretlerinden başka nedir ki... Ünlü frenk coğrafyacısı Elisee RecIus, Anadolu için, «Avrupa biçimli bir kıyı çerçevesine konmuş bir Asya toprağı» der. Yok, bizim yalnız kıyılanmız değil dağlanmızm dörtte üçü bile, Av rupanm, hem de ta göbeğinden gelmedir: «Uçüncü zaman» da dünyanm yeni den kaynadığı, dağlarm dalgalar gibi biribirini iterek ufuklardan ufuklara hörküçleştiği sıralarda Avrupanın ortasından fırlıyan Alplar daha berideki yüksekliklere çarptı, çarpılan bu yükseklikler Balkanlan saratı, saısılan Balkanldr doğuya •»ımnıııınıııııınıııııınııımnıııııii Orta Avmpa dev Mısırda vaziyet bir çıkmaza girdi letlerinin vaziyeti Çek Başbakanının gazetecilere beyanatı Prag 24 (A.A.) Başbakan Hodza, gazetecilere Çekoslovakyanın iç ve dış siyasasımn ana hatlarını anlatmış ve Şuşniğin son seyahatile alâkadaı olarak demiştir ki: «Yeni Avrupayı teşkil eden bütün devletlerin, yani Tuna havzası devletlerile Almanya ve Sovyet Rusya arasındaki bütün devletlerin ekonomik menfaatlerinin, bu işbirliğindeki menfaatleri nisbe tinde biribirine yaklaşması mutlak bir mecburiyettir. Bu ekonomik yaklaşma, siyasal yaklaşma ile muvazi olarak git melidir. Bütün Avrupa devletleri ara Bında karşılıkh bir antant vücude gelirmek mümkündür. Bugün vaziyet şudur: Baltık Antantı, Balkan Antantı, Kü çük Antant ve Roma Paktını imza eden devletler bu genel karşılıkh antanta varabilmek için ilk merhale, Roma Paktını imza eden devletlerle Küçük Antant arasmda bir ekonomik ve ticarî yaklaşmayı hazrrlamak olmalıdır. Orta Avrupada yapıcı bir siyasa takib etmek mecburiyeli vardır. Bu hareket Berlinde hiçbir hoşnudsuzluk vücude getirmez, ne Çekoslovakya, ne Küçük Antant, ne de Orta /\vrupada herhangı bir kimse, B e r lin aleyhine müteveccih bir hareket ar zu etmemektedir. Esaslı prensiplerimiz den biri, Berlinle bir anlaşma tara bul rnakbr. Fakat şunu da söylemek lâzım dır ki Berline varan yol, teşkilâtlandırılmıs. bir Orta Avrupadan geçer.» si, tarandıktan sonra göğsünü köpükletecek pervaneyi, kimisi, ortalığı sele değil berekete boğmak için böğrüne açılacak kanalı, kimisi de koca şimendiferleri bile koşturacak kadar enerjisi olduğunu ispat için çağlıyanlannın altına konacak dinamoyu; ve hepsi, bir kelime ile, insan elini bekliyor. Anadolu ırmaklan, haberiniz var mı, yeni raylanmızla yeni bacaları mızdan belli, bizim elimizde Avrupalılaşmaktadır! Anadolu toprağı çok «kesif» miş. Fakat Anadolunun tarihi belki toprağından da daha kesif. İki kıt'anın dağ akınlan gibi iki kıt'anın tarih saldırışlan da orada biribiri üstüne istiflendi. Anadolu topraklannı tabaka tabaka elli asır kalınhğında bir tarih örtüyor. Bu tarihin Ma lazgirdle başlıyan en üstü nasıl bizinıse Hititlerle başlıyan en altı da bizimdir. Hitit tiplerini taşlarda görüyoruz. Maraşta, Ürgübde, ve iç Anadolunun birçok yerlerinde de bugünün tiplerini gördüm: Ayaklannda hâlâ otuz asır önceki pa buçlar, başlannda onlarmkine benziyen külâhlar, ve yüzlerinde onlann çizgileri. O kalın tarihin en altındaki insan o kadar tabaka tabaka tarihleri yırtarak en üste nasıl çıktı? Asurlular ancak Kızıhrmağa kadar bir fırtına gibi gelip geçmişti, hâkimlik sürmekten başka birşey yapamadılar. I ranlılar dört satraplık kurdulardı. Ana doluya ırklannı değil eski şoselere serdikleri kesme taşlan bıraktılar. Iskenderin akmı bir sel akışıdır; sel gitti, kumu gene olduğu gibi kaldı. Roma, millet olarak değil, ordu olarak oturmuştu. Hatıraları mermer yapılannm yıkıntılarında solu yor. Bizans, en ayakta olduğu zamanlar bile, kale şatolarının tuğlalı duvarlan i çindeydi; şato gitti, Bizans bitti. Bütün bu gümbürtülerden sonra bir de baktık ki tarihin en altındaki eski efendi tarihin gene en üstünde bağdaş kuruyor: Anadolunun «ebed» i «ezel» inin elindedir. Bu halkın içile dışı.. Çeşid çeşid ik limlerden gelen tarihlerin çalkantısı onun ruhuna çeliklik, biribirile çarpışan çeşid çeşid iklimlerde onun bünyesine peklik verdi. Dayanıklı olan, tabiatle cenkleşendir. Anadoluya dünyanın küçültülmüş altmcı bir kıt'ası denebilir. Onun bir ül kelik toprağında bir kıt'alık iklim var. Medarlardan bozkırlara kadar dört bu cağın iklimi. Pek düzgün olmıyan yollar üstünden pek fazla hızlanamıyan otomobilin bir gündüzlük seyahati içinde dört mevsim gördüğümü bilirim. ' Mısır ordusunda fevkalâde vaziyet var Kahire 24 (A.A.) Partiler ara sında yapılan konuşmalarla halledıle miyen buhran bir çıkmaza sapmışür. Nasyonalist parti, nasyonalist bir ka ' bine yapılmasını ve Ingiltere ile müza kerata girişmek üzere ekalliyet partileri liderlerini de ihtiva edecek olan bir hususî komisyon vücude getirilmesini, eğer bu olmazsa tngiltere ile müzakerlerin kanunu esasiye tevfikan bir nizamî hü kumet iktidar mevkiine gelinciye kadaı tehirini ve bu arada bitaraf bir hükumetin de seçimi yapmasını istemektedir. Bu teklifler müttehid cephe liderlcri tarafından reddedilmiştir. Bunlann istekleri, Nahas Paşanm başkanlığında bir temerküz kabinesi teşkili, bu kabinenin îngiltere ile derhal müzakerelerde bu lunması ve neticenin seçicilere bildirilmesidir. Londra 24 (A.A.) Vefd partisi lideri Nahas Paşanın yeni bir kabinc teşkiline çalışmaktan imtina etmesi üze rine Mısırda çok kanşık bir siyasal durum hüküm sürmektedir. Al Ahram gazetesi, bütün Mısır oıdlKiında f«/Valârl* Hir V37ivpf meVCud Balkan İktısad Konseyinin tebliği Gelecek toplantı 6 temmuzda Belgradda olacak Bükreş 24 (A.A.) tşlerini bitiren Balkan Ekonomik konseyi aşağıdaki tebliği ryşretmiştir: Müstakbel işbirliği prensfplerinin tas rihine tahsis olunan Atina ve Ankara içtimalanndan sonra, bunlann filiyata konmasına Bükreşte başlanmıştır. Konsey üç komisyon teşkil etmiştir: 1 Ticarî münasebetlerin inkişafı komisyonu. 2 Münakalât işleri komisyonu. 3 Turizm işleri komisyonu. Ticaret sahasında, Ankarada ileri sürülen fikirlerin tatbikma başlanmıştır. Millî heyetler, evvelce alâkadar ticaret mehafilinden dört memlekette mer'i tahdid edici rejimler hakkında şikâyetlerini sormuştu. Ehemmiyetli muhtıralarda tesblt oluııau bu »ikaycıler genîş muzakereleri mucib olmuştur. Bazı kararlar almmış ve delegeler işaret edilen mahzurlann izalesi için kendi millî daireleri nezdinde gayret sarfetmeği kabul etmişlerdir. Ihrac müesseselerile diğer ekonomik müesseselerin mevkut bültenlerinde dört memleket ticaretini alâkadar eden ista tistikler ve diğer malumat neşrolunacakbr. Ihracat Enstitüleri muşterek Balkan ihrac maddelerinin satışı hakkında bir plân hazırlamağa memur edilmişlerdir. 1/1/1936 dan itibaren dört memleket arasmda posta ve telgraf mukavelesinin mer'iyete girmiş olduğu kaydedilmiştir. Bugün Dış îşleri Bakanlığında bir tayyare nakliyatı mukavelesi imza olunmuş ve buna aid mütemmim aranjmanlar hakkında pratik ilk projeler tanzim edilmiştir. Demiryolu sahasında, Belgradla Bükreş arasmda bir doğru irtibat tesis edilmiş olduğu kaydolunmuştur. Tarife nizamnamelerinin birleştiril mesi için ayrıca teknik etüdler yapılmış tır. .Eksperler teknik konferansı, 6 şubatta üelgradda, deniz nakliyatı işleri konferansı 22 nisanda lstanbulda toplana caktır. Turizm daimî komitesi teşkil olunmuş, bunun statüleri yapılmış ve faaliyet plânının ana hatlan çizilmiştir. Konsey, gelecek toplanüsını 6 tem muzda Belgradda yapacakür. ovyet Rusyanın İstanbul Başkonsolosu Leon Haykiss, ev velki gece, Beyoğlundaki Konsoloshanede tstanbul gazetecileri şere fine bir ziyafet verdi. Gerek Başkon solos, gerek Tas Ajansı muhabiri Stokliski ve konsoloshanenin diğer erkânı gazetecilere çok samimiyet gösterdiler. İkram ve iltifatta birbirlerile yarış et tiler. Bu arada, Kızılordunun Kiyefte yaptığı manevralar esnasında alınmış bir filim de seyrettik. Manevranın esası. Kiyefe taarruz e den mavi orduya karşı kırmızı ordu nun şehri müdafaa etmesinden ibaretti. Sovyet Rusya Harbiye Komiseri Ma • reşal Voroşilofun nezareti altında ce reyan eden mane\Talan güzel koltuk • larda oturup rahat rahat seyrettik. Dost memleket ordusunun teşkilâtı hakkında bir hayli kitab ve makale o kumuş olduğum için, Sovyet Rusyanın günden güne artan muazzam askerî kudreti hakkında az çok bir fikrim var* dı. Fakat Kiyef manevrası filmini sey • rettikten sonra, bu ordunun, okuduklarımm çok üstünde olduğunu hayret ve takdirle gördüm. Sovyet Rusya ordusu, bir defa giz lenmeği çok iyi biliyor. Eskiden muharebelerde gizlenmek bir kusur ve ayıbdı; şimdi gizlenmek meziyet ve kahramanlık olmuştur. Çünkü gizlenmeği bilmiyen ordu, kendi başını yer. Düşmana baskın yapabilmek için, tayyare bombalarından kurtulmak için, topçudan dayak yememek için gizlen mek, mümkünse yerin dibine girmek lâzımdır. Sovyet ordusu, sun'î sis ve duman kullanarak, ekin tınazlarmın içine top saklıyarak. sahra bataryalan nın üstüne ağlar gererek, efrad ve zabitanın üstlerine başlarına, yapraklar, toplarm ve arabalarm üzerlerine dallar takarak, tarlalarm içinde, otların al • tında gizli makineli tüfek yuvaları yaparak eskiden tesettür dediğimiz şim • diki gizlenmeyi mükemmel bir surette başarıyor. Hele bu makineli tüfek yu vaları, yerin altında dönme dolab gibi açıüp kapanan bir tarzda yapılmış ol dukları için, üstüne basıp geçseniz dahi göremiyeceğiniz, hatta şüphelenmi yeceğiniz bir şekildedir. Sovyet ordusunun büyük ve bilhassa küçük tankları, adeta eski zaman ordularmın süvarisi kadar boldur. Her kıt'anın önünde tanklar koşuyor, hem de bizim Maslak yolunda, yapılan mahud otomobil yarışlarmdaki kadar büyük bir hızla... Bir hayli motörlü kıt'anın ve batak lıklara otomatik bir surette kalas döşeyerek yol yapan tanklarm yardımüe Sovyet ordusu, icabmda yıldırım gibi taarruzlar yapacak bir kudrete sahib görünüyor. Fakat bu ordunun asıl üs tünlüğü, paraşütçülerinde ve düşmanm gerilerine havadan asker, makineli tüfek, top, zırhlı otomobil ve hatta tank indiren tayyareciliğindedir. Manevralar esnasında kırmızı ordu nun hava kuvvetleri Kiyefe taarruz eden mavi ordunun gerilerine evvelâ, binlerce paraşütçü indirdi. Paraşütçü ler, ateş gibi piyadelerdi. Yere iner ınmez, koşuyor. Gene paraşütle yere inen denk halinde makineli tüfekleri kurup, kıt'alar teşkil ediyorlardı. Bu sırada, muazzam nakliye tayya releri de yere indiler. Kimisinden 36 kişilik bir avcı müfrezesi çıktı, kimisi karnmdaki torbada yavrusunu taşıyarı kanguru gibi. gövdesinin altında ve tekerleklerinin arasında bir top, veya bir zırhb otomobil, getirip yere bıraktı. İri kuşlarm bazılan da, yere indikten sonra, küçük bir tank yumurtladı. Bir belâyi asümanî gibi hepsi gökten inen bu ku\vetler, çabucak kıt'alar teşkil ederek düşmanm gerisine şiddetli ve baskın şeklinde taarruz ettiler. Tayyare ile kıt'a nakli ve düşman gerisine müfreze indirilmesi görülen ve işitilen şeylerdi. Fakat binlerce para şütçünün efsanevî bir şekilde havadan inişi, tayyarelerin top, zırhlı otomobil ve tank getirip yere bırakmaları, ilk defa Sovyet Rusya ordusunda görülen bir yeniliktir, sanıvorum. Çarlar zamamnda Rus ordusu, mil yonlarca piyade ve süvariden mürek kebdi amma. bazan askerin tüfeksiz ve sopalarla cepheye sürüldüğü ve geri den gelen hücum dalgaları efradmm, ölenlerle yaralıların silâhlarmı alıp hücum ettiği görülürdü. O vakit «yol silindiri» denilen bu ordu, teknik vasıtaları ve modern silâhları pek ır.ahdud olan bir insan kalabalığı olduğu için. hakikati halde, bozuk bir silindirdi. Bugün ise, mevcudü milyonlara varan o ordu gene vardır; fazla olarak modern harb tekniğinin bütün vasıta ları da... â (Sovyet OTdusunun barış zamanmdaki mevcudü takriben bir buçuk milyondur. 32 yaşma kadar olan, talim ve terbiye görmüş ihtiyatların mevcudü 8 buçuk milyondur. 32 den 40 yaşına kadar olan eski sı nıflar efradı da birkaç milyon tutar. Tayyare mevcudünün 4,300 olduğu tahmin edilmektedir. Muvazzaf ordunun : i olduğunu bildirryor. Röyter Ajansınro Kahireden aldığı bir habere göre, halen Kahirede sükunet vardır. Fakat valilere vazifeleri başmdan aynlmamalan bil dirilmiştir. Talebenin yaptığı nnmayişler Tuna devletlerinin teşriki ve katolikler mesaisi Peste 24 (A.A.) Macaristan, başpapazı Kardinal Seradi an'anelerin ve muşterek menfaatlerin kuvvetli bağ lar teşkil ebnekte olduğu komşu devlet lerle bir ittifak yapılmasını tavsiye etmiştir. Bu, Tuna havzasındaki milletlerin teşi mesaileri lehinde katolikler tarahn dan gösterilen ilk temennidir. Kahire 24 (A.A.) Talebe, tahriklerine devam etmektedir. Talebe, derslere girmemekte ve Mısınn istfklâline aid şarkılar söylemek ve bağırıp çağırmak suretile şehrin sokaklannda dolaşmaktadır. Abidin mahallesinde bir çarpışma ol muş, bir polis zabiti yaralanmıştır. doğru koşuyor. O zaman ne Adalar denizi, ne Boğazlar var; batıdan gelen bu kervanlama kara kabartması Anadoluda iki kola ayrıldı. Biri Karadeniz dağlan, diğeri Toroslar, ikisi iki deniz kıyısından Anadoluyu kucaklamak için uzanırlar ken; dağlar başbuğu Himalayanın biri Iran üstünden, öteki Kafkas altmdan gönderdiği iki kolun, doğu Anadoluda çarpışarak dört beş bin metroya kadar şahlanan, korkunc yığmlarile göğüsleş tiler. Sovyet Rusyanın şikâyetine Milletler Cemiyetinin verdiği cevab Cenevre 24 (A.A.) Milletler Cemiyeti konseyi, Sovyet Rusya tarafın dan Uruguay hakkında verilen şikâyet üzerinde kararını vermiş ve iki memleket arasındaki diplomatik münasebat inljıtamm geçici olması ümidini izhar eylemiştir. Her iki memleket, ellerine geçecek ilk fırsatta inkıtaa uğramıs olan münasebet leri yeniden kuracaklardır. Konsey, her iki taraftan, sulh menfaatlerini haleldar edecek ve istikbalde münasebetlerin ye niden kurulmasına engel olacak hareketlerden tevakki eylemelerini istemiştir. Bu son toplantı ile, Milletler Cemiyeti konseyinin 90 ıncı içtima devresi hitama ermiştir. Dünkü Kamutayda görüşülen kanun lâyihaları Ankara 24 (Telefonla) Kamutay bugün saat 15 te toplandı. Aydın ve Çoruh saylavhklanna seçilen doktor Hulusi ile Ihsan ve İlyas Saminin intihab maz batalan okundu. Askerî ve mülkî tekaüd kanununun 23 üncü maddesinin tefsiri hakkındaki Başvekalet tezkeresi ve encümen mazbatalan okunarak kabul edildi. Ordu zabitan heyetine mahsus terfi kanununun bir maddesinin değiştirilmesi hakkındaki lâyihanın ikinci müzakeresi ya pıldı. Nebatlan hastahk ve zararlı bö ceklerden koruma, askerî ve mülkî tekaüd kanununun 45 inci maddesine bir fıkra eklenmesine ve askerlik kanununun 36 ncı maddesinin değiştirilmesi hakkındaki lâyihalann birinci müzakereleri yapıldı. Türkiye ile Yunanistan arasındaki 26 eylul 935 tarihli Atina anlaşması tasdik e dildi. Meclis pazartesi günü toplanacaktır. Pazartesi günkü içtimada Ziraat Ban kası hakkındaki kanuna müzeyyel kanunun dördüncü maddesindeki icra reisi tabirinin tefsirine dair tezkere de müza kere edilecektir. Konyada kurutulan bataklıklar Konya 24 (A.A.) San suyun Bey şehirine akıtılması için bin amele kanal açmıya çalışıyor. Bir hafta içinde bitecek olan bu kanalm açılmasile Konya ovasındaki Hotamış bataklıklan kurutulmuş olacak ve bire kırk mahsul veren on binlerce dönüm arazi köylülerimizin istifadesine verilmiş buluna caktır. Yunmuıır© Kıssanm hissesi şu: Asya, Anadolu nun batısında değil Himalayadan gelen dağlann bittiği yerde tükenir. Avrupa, Rumeli kıyılannda değil Alp dağlarınm gittiği yerde biter. Ve Asya ile Avrupa deniz suyile aynlmıyor, doğu Anadolu Mehmedcik dünyanm neresine gitse nun o iki çeşid dağı bu iki kıt'ayı granıt kendi vatanından bir iklim götürdü. Hiç düğümlerle biribirine ilmikleyip perçin bir sürprizin onun bünyesini şaşırtamayışı ledi. bundan olsa gerek. Imparatorluk çöker Anadolunun dağlan Avrupadan gel ken bile onu Karpatlarla Yemende avni di, fakat nehirleri Avrupah değil: On çetinlikle gördüktü. İster en buzlu bir dalannki meddücezirli denizlere döküldük ğm üstünde, ister en kızgın bir çölün i leri için halic yaparlar, bizimkiler tortu çinde, onun süngüsünü dikerek durmuş, yapıyor. Onlar fazla dallanmadıklan i dersin ki bu heykel etten değildir. çin daha derlitoplu; bizim topraklar a Bu halkı kim gördü de beğenmedi? rızahdır, nehirlerin adedinden kazanıp lşte Ondördüncü asır başlarında Ana dolgunluğundan kaybediyoruz. Onların doluyu dolaşan ilk şark seyyahı İbni Badağlan içeridedir, nehirleri mesafeli; bi tuta «halkmm çehreleri çok güzel, giyinzim dağlar kıyılara çok yakın; çıktıkları meleri çok temiz, yemekleri çok nefis» yerden döküldükleri yeri gören ırmak diye uzun uzun onu över. Ve işte 1432 larımız var. Onlannkinin geliri fazla, bi de, müslüman hacısı kıyafetine girerek, zimkilerin kıt; onlannki yatgın, bizimki Toroslardan şimale kadar Anadoluyu geler delişmen; onlannki... Fakat niye say zebilen ilk garb seyyahı Bertrandon, malı, hepsinden hazin ayrılık şudur: OnJaponyada bir suikasd şebekesi lar da insan eli nehirlerine nehirlerinde ol Burgon Krah Filipin bu asılzade müşaviri, «Türkler itidal sahibi, ciddî ve temiz yakalandı mıyanı vermiş, bizimkilere ise insan eli yüreklidir. Türkce öğrenilmesi kolay ve Tokyo 24 (A.A.) Saray erkânı nehirlerin herseyi olan ormanlan yolmak çok tatlı bir dil. On frenk bir yerde topna karşı suikasd teşebbüsünde bulunmak için karışıyor. lanırsa bin Türkten daha çok gürültü etan ve devletin ve Mikadonun hukuk ve Fırattan Mendrese, Mericden Sey der» diye hem Türke, hem türkçeye haysalâhiyetleri aleyhinde propaganda yap hana, Kızılırmaktan Manavgata kadar randır. maktan suclu bes kisi yakalanmıştır. vatanın bütün nehirlerini eördüm. Kimi Bir halk türküsü şöyle der: Meşeli dağlar gibi Duman kalkmaz başımdan! oını BbD Hariciye Müsteşan Ankara 24 (Telefonla) Hariciye Müsteşan Agâh hususî işleri için bu akşam Istanbula hareket etti. Bu meşeli dağlar gibi büyük varlığın yaslanacağı yer elbet ağac, duvar, şu bu gibi şeyler olamazdı: San Zeybek şu dağlara yaslanır! Bütün Avrupayı bir tekne gibi sallıyan işte bu dağlara yaslanan adamdı. Adamları dağlara yaslanan Anadolu bu devlete koskoca bir imparatorluk verdi; fakat imparatorluk ona ne verdi? Anadolunun tükenmez hızını uzun asırlar uzak ufuklara kesik bir damar gibi fış kırttık. Bütün çilelerin geçmiş olsun mubarek Anadolu. PARİS BORSASI Paris 24 (Özel) Paris borsasının bugünkü kapanış fiatları şunlardır: Londra 75,04, Nevyork 15,03, Berlin 609, Brüksel 256, Madrid 207,25, Ams terdam 1029.50, Roma 121,30, Lizbon 68,10, Cenevre 493.12 1/2, bakır 39 1/4 39 1/2, kalay 203, altın 140,10 gümüş 19 3/4. (Lutfen sahîfeyi çeviriniz) ISMAİL HABİB J
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle