Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
^/bırıncıkanun Tazeienen bir mesele Camhariyef Avrupanın bugünkü tarihinde Attiiânın rolü ne olmuştu? Pe»ti ..apl tesinde Atillâ meseîeslu» daır bîı makale neşredilmiştir. Ehemmiyet» Ii gördüğümüz için aynen alıyoruz: Atillânm Romahlarla Catalaun (Katr.lon) ovasında boğuştuğundan şimdiye kadar 1500 yıl geçtiğı halde Fransızlar hâlâ Hünlere dargındırlar. Yakın mazide, Umumî Harbde bile Fransızlar Almanlara fazla kızdıkları zamanlarda onlara «Hün» derlerdi. Bizi sevmiyen Fransızlar da Macarlan Hünlerin ahfadı te • lâkki etmektedirler. Bunun için asil bir Türk kardeşimizin Atillâyı müdafaa eden bir kitab yazdığından dolayı Fransızların kendisine hü • cum ettiklerine hayret etmemek lâzımdır. Fransızlar asil Türk muharririnin ilmini hiçe s&ydıklan yetişmiyormuş gibi mumııleyhi kendini beğenmiş bir adam olarak ilân etmektedirler. Halbuki Türk kardesimiz Fransızlara karşı bir cemile göstererek eserini Fransız lisanile yazmıstır. Buna rağmen Fransızla rın kendisine hücum etmeleri nszaketle hiç te kabili telif değildir. Kitabın ismi (Contributions â une histoire sincere d' Atillâ) dir. Kara Şemsi Reşid Saffet yazmıstır. Gerek Atillâya ve gerek Türk muharririne en ziyade kızan Fransızıc ismi ise Jean Lefranc olup Atillâ aIeyhinde yazdığı bir makalesini Parisin en ciddî sayılan Temps gaze tesinde geçenlerde okutnuştum. ölümünden 1500 yıl sonra bile dehşetli münakşalara sebeb olan Atillâ, bundan da belli ki büyük bir şahsiyet ve pek namlı bir Kral imiş. Kitabı yazan meslektaşım diyor ki; Atillâ hepimizin tahmin ettiğimizden çok daha büyük bir adamdı, buna mukabil yukanda ismini zikrettiğim Fransız mösyösü ise bütün bunların kuru Iâftan ibaret oldu • ğunu, kitabı yazanın Atillânm ha tırasım canlandırmakla yeni hiçbir şey ifade etmediğini, ancak A'illânm eski Avrupayı harab etmekle yeni bir Avrupanın doğmasına je • beb olmuş şeklinde yeni bir naza • riye ortaya atmış olduğunu iddia .. LclrBHCtt Int Uııuc Soy adı yasası ve ulusal birlik Azlıklara düşen borc Soy adı yasasinin güttüğü yüksek amaclari döküp saymağı gereksiz sa yarim. Her yurddaş bilir ki bu yasadan maksad yalnız yüzlercc ve binlerce Ahmedleri ve Mebmedleri biribirinden ayırmak değildir. ö z Türk dOinden a* linma adlarla bütün yurddaşlann benliklerine diizen vermek, ulusal duygu» lann uyanma gelişini hizlandtrmak yasanin en yüce amaclarindandir. Her kesin bildiği bu gerçekliğe benim kat • mak istediğim birsey varsa o da bu yasanm ulusal birlik yönünden olan iyili • ğine işaret etmekten ibarettir. Bugün azlıklar adile anılan bir ta • kım yurddaşlan ulusal birlikten ayı • ran âmillerden biri ve belki en mühimmi işküsiz ki adlardir. Soy adı yasası üzerine azlıklar dahi Türk dilinden ad takinacaklar ve istiyenler ulusal birliğe karişmak firsatım elde edeeeklerdîr. Bu azlıklar içinde birçok yurddaş • lar vardır ki kültür, yaşayıs, ve duyuf itibarile büyük Türk budununa canla köklüğe kanşmak isteğinde ve duru • munda bulunuyorlar. Ne yazik ki eski Osmanlılık çaöindan ardda kalan kötü bir görenek ve zihniyetin neticesi olarak «maşerî vicdan» ferdleri cemaatlerinden ayirmiyor. Teşkilâtı Esasi • ye yasası usundan (ruhundan) çok aykirı olan bu zi^niyet dolavısüe Mison veya Avram adinı tasıyan bir yurddaş can'a gönülle Türklüğe bağh olsa ve yahud bağlı olmak durumunda bulunsa bile maşerî vicdan nazarnda gene azlıklar icinde dizi tutar, ve bundan dolayı kültür ve duyuş yön'.erinden bütün bütüne Türklü&e karişmak duru • munda olan değimli yurddaşlar bu nimetten mahrum kahyorlar. Eski çağda «ihtida» usulü vardı. th« tida edenlerin çoğunda belki din ve iman itibarile samimî bir değişiklik olmazdı. Asil değişiklik adlarda ve ma • serî vic*an nezdindeki telâ'fk'de frörii • lürdü Bu ad ve telâkki değişiminden dolayı mühtedi'er Türk ulusuna k»nşir ve hele çocuk'an Türk budunundan ayird edi'emezdi. Hiç ükil yok ki uğurlu çağimis Türk» leştirme yönünden eski çağdan geri ka'amaz. Soy adı yasası dolayufle az • 1k'pr dive anılan yurddaşlann çoğu da Türk düinden ad takinacaklar ve canla gönülle ulusal birliğe karişmak isteğinde ve durumunda bulunanlar için yol açık bu?unacaktir. Bundan sonra •rtılt ma«erî vicdan oniarı azlıklar cemaatleri icinde dizi tutmağa zorlayamıyacaktır. Az'ıklar içinde ulusal birliğe kariş • ma isteğinde ve durumunda bulunan ısiklı yurddaşlara düşen bir takım borc* lar vardır: 1 Yalniz soy adinı değistirmek • le kalmiyarak öz adlari dahi değiştir • mek, 2 Eski çağdan ardda kalan ve ferdleri cemaatlerden avird etmiyen kötu zihniyeti ve göreneği baltalamak için her ne yapmak mümkünse geri bırakmamak. Türk külturunu benimsemek istiyen isıklı yurddaşlarimizm soy adı kanu • nunun mevdana koyduğu fevkalâde firsattan en büyük kıratta istifade etmekten geri kalmiyacaklarinı işkilsiz sayanm. Tekinalp Tarsusta yapılan büyük kanal Tahsisat olmadığı için yüz üstü kaldı Dr. Süleyman Etemin kütüpanesi Guraba hastanesinde Gecenîerde vefat etmiş olan kiymetli doktor merhum Süleyman Etemin kütüpa nesini, bütün tıb bî alât ve edeva tıni dahilî hasta lıklar çefi bulun duğu Gureba hastanesin? birakb ğinı yazmişbk. Doktorun babasi tstanbul meb'usı Halil, dün, oğlu • nun vasiyetini yerine getirmiş ve kütüpane ile alât ve edfvatı Gure ba hastanesi baş • hekimliğine tesliır etmistir. Merhu mun kütüpanes* 1 çoğu tababete aît vr bir kısmı ede bî olmak üzere tfirkçe ve fran • sizca bine yakın kiymetli kitabı ihtiva etmektedir. Bunlarin ara smda cildlen mis takım takım haftahk tıbbî ve D> Süleyman Etem merham Gttraba hastanesine edebî rfrleler btraktığı kitabları arasında Gureba hastanesi gibi bir sefkat ve ha» vo «yirminci asır Larousse lugati» ile yir yurduna bütün hayahnda topladığl sair birçok eserler vardır. ve çok sevdiği kitablattnı da vakfederefc Doktor Süleyman Etem, bu vasiyehayırlı bir iş işlemiştir. Ruhu şadolsun. tîle hayatınin son senelerini vakfettiğî Reşid Saffetin kitabma hücum eden Fransız muharririne «Peşti Naplo» nun verdîgi cevab Attillâ tayişle bahsetmesi Atillânm ne büyük bir hükümdar olduğunu kat'iyetle ispat etmektedir. Priskosun bu eserinden sonra artık Atillâyı müdafaaya lüzum bile yoktur. Hünler hakkında bu kadar eser yazıldığı halde bütün bu mesele benim nazarımda daha el'an ka ranlıktır. O kadar ki, meseiâ ben Hün hikâyelerine • daha ileri gideceğim Hün isminde büyük bir milletin yaşamış olduğuna bir türlü inanamıyorum. 12 asır evvel Çinliier Hiungnu isminde bir milletten bahsetmişlerdi. Fakat bu milletin Hün olduğunu söylemelerine rağmen bir türlü bunu ispat edememektedirler. Orta Avrupada Macarrlar büyük karışıklıklar yaptıkları zaman hiç kimse onlan Macar olarak tammıyordu. Halihazırda Fransızlar Almanları «Allemand» olarak tesmiye etmektedirler, halbuki ne Wücrttenıberg ve ne de Pomecânia köylüsü kendilerinin bu suretle tesmiye edi'diğinden bugün bile haberdar değildir. Düşmanlarımızın bizi ne sucetle tesmiye ettikleri hiçbir zaman haki • kati mevdana cıkarabilecek bir vesika mahiyetinde değildir. Binaen aleyh düşmanlan tarafından «Hün» diye tesmiye edilen milletin kendisine ne nam ve isim verdiğini ben nereden Lileyim? Benim kanaatime göre eğer Hün diye bir millet yaşamışsa bunun her halde pek küçiik bir kabile olması lâzım gelir. O halde böyle küçük bir kabilenin bu kadar bir varlığa ve böyle evrensel bir şöhrete mazhar olması nasıl tevil edilir? Buna ce vab veren gayet basit bir nazari • yem var, kısaca hulâsa edeyim: Hün diye tesmiye edilen millet çığ gibi bir milletti. (Buna Lavina gibi bir millet dahi diyebiliriz). Bu küçük kabile harekete geçerek komsularmı mağlub etti, onlar da Hünlere karışarak diğer milletlere karşı beraber harbettiler. Istilâya uğrıyan milletler mütemadiyen kendilerine iltihak ede ede lavina ha linde büyüyerek muazzam bir millet oldu ve bu detreceyi bulduktan sonra da arazinin büyükİüğü, idare ve sair güçlükler bu muazzam abideyi birdenbire yıktı. Esasen çığ gibi büyüyen milletlerin istlkbali hep böyle olmuştur. Bu gibi milletler ne kadar çabuk büyürlerse in • kıraza o kadar fazla yaklasmıslar dir demektir. tstilâ neticesi Hünlere karısan milletlerin Hün lisanını öğrenmeğe bile vakti olmamıstır. tnkırazlanndan sonra Hünlerin birdenbire izlerinin ortadan kaybol • ması buna bir delildir. Türk kardesimiz. Atillâyı müdafaa etmekle bilhassa Fransızların asabiyetlerini tahrik etmistir. Ba husus biz Macarlan Hünlerin ma nevi varîsleri olduğumuz ve bu tnaneviyatın güzel san'atlerde bariz bir surette görüldüğü hakkında yazdığı sat'rlar Fransızlan çok kızdırmıştır. Cermen san'atini çok ciddî ve sert, ttalyan san'atini fevkalâde tatlı bulmakta olan muharrir buna mukabil HünKarpat san'atini Macarlar o kadar büyük bir inkisafa mazhar kılmışlardtr ki «asabf kuvveti kırbac darbesi gibi tesir etmektedir» diyor. Fransız muharriri ise, «bu bir kritik değil, methiyedir» cevabını veriyor. Ben ise bütün bunlara mukabil «bu işten pek anla • •nam» derim. Türk kardesimiz ayni zamanda Macar ressamlarmm eşi olmıyan renk armonüerinden büyük bir takdirle bahsederek «dünya, daha böyle bir sey synchronize etmemistir» diyor. Ben maalesef san'at ıstılahlann dan pek anlamam, fakat bu me • selede anladığım birşey varsa o da muhterem Kara Şemsi Reşid Saf fetin düfünceleridir. Şu muhakkak Tarsuı ovanndan on bin hektarlık bir kumı tulamak için kazdan kanalda ifçilcr çalıçırken Tarsus (Hususi) Geçen yıl • danberi Tarsusun on bin hektarlık arazisini sulayabilmek için büyük bir ana kanalın kazılmasile uğra • şılmaktadur. Bu kanal Berdan ırmağının şarkından geçmekte, takriben kırk beş kilometro uzunluktadır. Kanalın şimdiye kadar kırk kilo • metroya yakın kısmı kazılmış, geriye kalan kısmın tamamlanması için de çalışılmakta bulurrulcnustur. En aşağı on bin hektaclık ara • zinin sulanmasını istihdaf eden bu kanal üzerinde bazı sınaî inşaat, bilhassa Berda ırmağmdan ayrıla • cağı yere bir baraj yapılacaktır. Mükellef amele, hususî bütçeden ' ayrılan tahsisatla ancak ana kanalın kazılması başarılmış, bugün yüz bin lira kadar bir masraf isteyen sınaî inşaat işi, para yoksuz • luğundan dolayı yüzüstü kalmıştır. Bu yıl havaların istendiği, bek lenildiği kertede yağışlı gitmemeğe başlamasi, Tarsuslulari haklı bir endişeye düşürmekte, bu işin bir ayak önce bitirilmesi için de Nafıa Vekâletine müracaate karar verilmektedtr/ Böyle büyfik verimli bir İşi yuz bin liranın yoksuzluğu yüzünden bitirememek, yalnız bu yıl Tarsus çiftçilerini acı düşüncelere kapip koyuvermekle kalmıyacak, ayni zamanda verilen bunca emeğin, dö • külen bu kadar paranm da heder olmasına yol açacaktır. Binaenaleyh ya Nafıa Vekâleti • nin yüz bin lira vererek, yahut ta öne düşecek yerli, salâhiyetli bir neyetin alâkalı tarla sahiblerinden dönüm başına birer lira toplıyarak bu başlanan işi tez vakitte tamamlaması, Tarsus çiftçilerinin ebedî minnet ve ş^kranlanm kazanacak bir mevzudur. Gaziantebde kıırtuluş bayramı Yunan Başbakanının beyanatı Gazi Anteb 26 Kentimizin kurtuluş bayramı candaj» coşkunluklarla kutlulandı. Sabahleyin Cum huriyet Halk Fırkasında vali, ku mandan v askerî okullar ve binlerce halk toplanarak söylevler söy • Iendi ve şehidliğe gidilerek çelenk ler konuldu. Gece yapılan toplantıda kurtuluş ve savaşın tarihçesi tekrarlandı. Atina 26 (Hususî) Yeni çj kan hükumete mensub Tipos gaze* tesi Başbakan Çaldarisle yaptığı bir mülâkatı neşretmektedir. Türk* Yunan münasebatından da bahse • den Başbakan bu münasebatın pek samimî bir şekilde devam etmekte olduğunu, soy adı meselesinin de arzu edildiği sekilde hallolunaca ğını söylemiştir. ziyet sayılamazmıs, çünkü veba ve Ç e r a gibi âfetler de birkaç defa Avrupayı harab etmiş, binaens l«»yhj yenisi doğsun, diye eski bir dünyayı harab etmek bir meziyet sayılıyor•a o zatnan veba ve kolerayı da tarihte ismi geçen büyük şahsiyetler arasında zikretmek lâzıra gelirmiş. Türk kardesimizin bu hususta haklı olma«ına rağmen münakaşaya karısmak istemiyorum. Yalnız Hün Krahnı «Alîahm kırbacı» diye tesmiye eden milletlerin, Hünler den her halde pek hoş hatıraları olmasa gerek; fakat benim anla dığıma göre Allahı bu isme karış > tırdıklarına bakılırsa, her helde kendilerini biraz olsun suçlu bul muşlar ve sert düşmanlarında ilâhî adaleti tatbika memur bir vasıta görmüşlerdir. Meşhur Macar sakri Arany Janos bir manzumesinde Atillâyı şöyle söyletiyor: « Yıldızlar düser, dünya sallanır, yıllar mucize yaratır, iste ben buradayim. Belki bu dünya nın kırbacıyım» Turoczi dahi Hün hükümdarı hakkında lâtince ayni şeyleri tekrarlamaktadır. Ancak bunun tarîhî büyük bir kıymeti yok • tur. Çünkü Atillâdan Cengiz Hana kadar sayısız fatihler kendilerini «Alîahm kırbacı» tesmiye etmişlerdir. Her halde kendilecine bu ismi vermekteki maksadları daha kor • Icımc görünmek istemelerinden ileri gelmektedir. Bu gibi eski kavgacı adamlar, yekdiğerini muaheze edecek vazi yette değildirler. Çünkü fütuhatları adaletten ziyade kuvvete istinad etmekte idi ve siyasî adamlarla müverrihler ekseriya fetihten sonra istilâlarını kanun ve adalete uydurabilecek sebebler ararlardı. Sezar Galliayı (şimdiki Fransayı) istilâ ettiği zaman Atillâdan daha iyi hareket etmiş değildir. Napoleonun fütuhatı Hün Kralınm vaptıklarından daha kanunî değildi. 1500 yıl evvelinî bırakalım, daIıa Amerikanm istilâsında bile kurnandanlar Atillâdan çok daha zalimane hareket etmişlerdir. Ben tabiî Atillâyı gönnedim, kendisini müdafaa eden Resid Saffet te görcnedi, hele Atillâya ve onun müdafiine hücum eden Fransız Mösyösü ise muhakkak görmedi. Fakat Atillâyı gören ve yakından tanıyan bir adam vardır, o da Yunan hu • kukçularından Priskostur. Priskos 'Atillâ hakkında büyük bir eser yazmıstır. Priskos Atillânm düsmanı olan bir millete mensubtu, buna rağmen Hün Kralının meziyetlerinden, •hlâkî güzelliklerîden ve krallara yakışacak şahane harekâtından si Cumhuriyet ALMANAĞI T.L 1935 Galatasaray izmire gidiyor tzmir gazetelerinde okunduğuna göre Galatasaray kulübü birinci futbol takımı bayramda İzmir ta kımlarile maç yapmak üzere İz • mire gidecektir. Bulgarlar da bizi taklid etmek istiyorlar \Baş taraft bîrind sahtfedel dan dolayı da papazlar sik sık yenisinî yapamamaktadirlar. Haibuki ivi, temiz ve rahat giyinmiş bir papaz herhalde cok mühim olan vazifesîni daha mü • kemnvl olarak ifa edebilir.» CVMHURtYET Ba metele etrafmda Ytmanittanda kopanlan gurultunün nekadar yersiz ve mannstz olduğu Bulgarlann da raharu kitveyi mabedler harieinde giydir • memek istemelerile bir daha teey • yüd etmis olayor. Askerî lisslerin yıllık spor bayramı Bugün saat 14 te Fenerbahçe stadında tstanbuldaki askerî liselerin yıllık spor bayramına başlanacak t«\ Her sene pek güzel neticeler veren bu spor müsabakalarının bu sene de çok parlak olacağı ve muvaffakiyetli neticeler vereceği süphesizdir. TEŞEKKÜR Zevc ve pederimizin ölümu mfina • Dün La Bulgari gazetesînin Yunan sebrtile tahriren ve şifahen beyani ta» gazetelerinden naklen yazdığı bir şa ziyet ve bizzat cenaze merasimine iş | yiayı kavdetmiştik. Bunda dinî elbise tirak lutfunda bulunmuş olan bilcümİTİn mabedler harieinde giyflmemesi le zevata samimî şükranlarimızin ib hakkında Millet Medisince kabul edi • lâğma muhterem gazetenizi tavsit ey • len kanun dolayisüe Patrikhanenin Seleriz. lâniğe veya Aynaroza niklmîn düşu Müt'veffa Michel Lazarin nüldüğü. paoazlarm tstanbuldan ay • zevcesi ve çocuklari nlmavi kivafetlerini değiştirmeğe ter cil» •'ttikleri bildirflîvordu. Bir ecnebi gazetesi muhabirinin öğ31 kânunuevvel pazarırndiğine göre Patrikhanece bu hu • tesi akşamı susta vernmis bir karar yoktur. Muhabire böyle bir karann ancak Sen S<nod meclisi tarafından verilebileceği bfldi rumiştir. Patrikhanenin nakli şayialart Her evde, her elde bulunması lâzım küçük bir ansiklopedidir CUMHURİYET Almanağında .Balanan bazı mevzular: Dan» yada ne kadar şeker var? Dünyada ne kadar kahve var? Dünyada ne kadar işsîz var? Dünyada ne kadar otomobil var? Dünyada ne kadar alttn var? vesaire. Türkiyede ne kadar hasta var? Türkiyede ne kadar maden var?Türkiyede ne kadar mekteb Cumhuriyet Almanağı küçük bir cild içine bütün lüzumlu ve faydah bilgileri toohyan küçük bir ansiklopedidir. tçinde bes "üze yakın resim, dört yüz sahife bilgi vardır. Dünya tarihinin bir hulâsası. Kıt'alann ve dünyanın renkli haritalan, tstanbulun u ve talebe var? Türkiyede *n». ianlar ne ile mesguldür? Tür kiyede ne kadar fabrikamtz var? ve saire, ve taire... Dik • tatörler, Dünyayı idare eden gizli eller, Gazetelerde inmle • rini gordüğünüz kimselerîn hayatlart. Ve saire, ve saire... ki bizim san'atlerimiz, edebiyatımız ve manevî dünyamızm izhar ettiği bütün meziyetlerrmiz hiçbir kimsede kardeş milletlerin üzerinde hasıl ettiği büyük ve derin tesirler kadar müessir olamaz. Türk kardeş ve dostumuzun tefsir ve fikirlerinin ayni zamanda san'at mehafilimiz tarafından da büvük bir takdir ve sevgi hislerile karşı lanacağına hiç şüphe yoktur.» YILBAŞI REVEYONU Taam 25O kuruş Kotiyonlar Sürprizler Haroı$: Sotralann evvelden «ldınlması rica olnnur. Telefon 41188 AMBASADDR de J mumî renkli bir haritası vardır. Cumhuriyet Almanağı her vakit her yerde müracaat edebileceğiniz bir müracaat kitabıdır. Bü tün devletlerin siyasî, askerî ve iktısadî vazivetleri hakkında malumat vermektedir. y Fiati I liradır. Kifabcılardan ve gazele salılan yerlerden isleyiıiz