24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

7 1 HAZİRAN 2020 SEÇIMLE GELEN DEĞIŞIM ANIDEN OLMADI. BU SON BIRKAÇ YILDIR HALKIN ARTAN MÜCADELECI RUHUNU GÖSTERİYOR İrlanda da güçlendirilmiş neoliberal statükoya tepki Uluslararası basında, Şubat 2020 seçimlerinin sonucu genellikle Brexit bağlantılı olarak analiz edildi ve zümrüt adayı (İrlanda) yeniden birleşme fikrine sürükledi. Ancak seçim sonrası oy kullananların açıklamalarını dikkate alan anketler bu analize katılmıyor. Aslında seçmenlerin en büyük iki kaygısı, yüzde 58 gibi bir oranla, sosyal nitelikteydi. Seçmenlerin sadece yüzde 1’i Brexit’ten söz etti. J M ULIEN ERCILLE* 2008 krizinin ardından Avru pa Komisyonu ve Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) bağlayıcı önerisi üzerine Avrupa Birliği (AB) ülke liderleri sıkı ekonomik politikalar uyguladılar. Bu karar halk tarafından uzun soluklu bir protesto dalgasının yükselişine ve bütçe kuralların katılığına karşı cephe alan kişilik ve oluşumların ortaya çıkmasına yol açtı. İspanya’da Podemos, Yunanistan’da Syriza hareketleri, İngiltere’de Jeremy Corbyn, Fransa’da JeanLuc Mélenchon veya Portekiz’de Sol blok ön plana çıktı. İrlanda bu hareketten uzak durdu. Brüksel’in gözde öğrencisi olan İrlanda, katı kemer sıkma politikalarına dayanma yeteneği ile kendini kanıtladı (1). Ta ki Şubat 2020’de düzenlenen genel seçimlere kadar... Oyların yüzde 24.5’i ile Sinn Féin (SF) ilk sırada yer aldı. Bu sonuç sol milliyetçi parti liderleri başta gelmek üzere herkesi şaşırttı. İrlanda yaklaşık bir asırdır iki merkez sağ parti tarafından yönetilmekte: Fianna Fáil (FF) ve Fine Gael (FG). Kademeli olarak güç kaybetmeden önce, FG ve FF 2007 yılında oyların yüzde 68.9’una sahipti. 2011’de yüzde 53.6’ya, 2016’da yüzde 49.8’e ve ardından 2020’de yüzde 43.1’e düştü. 2020 seçimlerinde FG ve FF’ye karşı tüm sol ve merkez sol partilerin topladıkları toplam oylar ise yüzde 41.9’e yükseldi. Doktor kuyruğu... Bu tarihi düşüş, halkın 2008 krizinden bu yana ülke çapında uygulanan güçlendirilmiş neoliberal statükoyu reddettiğini ifade ediyor. İrlandalı yöneticiler liberalleştirme ve finansallaşma politikaların başarısızlığını görmemezlikten gelip kemer sıkma politikalarına devam ettiler: 20082014 arası 30 milyar Avro bütçe kesintisi yapıldı, bu tutar ülkenin gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYİH) neredeyse yüzde 20’sine geliyor. Bu karar toplum üzerinde yıkıcı bir etki yarattı: 2012’de işsizlik oranı üçe katlanarak yüzde 15.5’e ulaştı. Avrupa Komisyonu tarafından “kabul edilebilir bir yaşam standardına sahip olmak için çoğu kişi tarafından makbul hatta gerekli olduğu düşünülen belirli malların ve hizmetlerin elde edilememesi durumu” yani ciddi finansal sıkıntıyla karşı karşıya olma durumunu ifade eden maddi yoksunluk oranı 2008’de yüzde 13.7 iken 2013’te yüzde 30.5’e yükseldi (2). 2016 yılında iktidarda olan FG, FF ile “hükümete katılmadan destek” anlaşması imzaladığında seçmenler birinin siyasetini kınamak için diğerine oy vermenin faydasız olduğunu anladılar. Ne de olsa bu iki parti birbirini destekliyor ve savundukları politikalar birbirinden farklı değil. Bu nedenle çözümü başka bir partide aramak gerekti. Ve ideal aday olarak Sinn Féin (SF) ortaya çıkıverdi. Nitekim SF üyeleri, ulusal sorunların yanı sıra halkı endişelendiren sosyal konuları içeren programlara yer veriyor ve bunların en başında konut ve sağlık temaları bulunuyordu. Ülkenin iki katmanlı sağlık sisteminde, nüfusun yüzde 45’i özel sigortası olan ve sağlık hizmetlerinden yararlanmak için uzun kuyruklara maruz kalmayanlardan oluşuyor. Geri kalanlara ise sabır gerek. Genel seçim arife İspanya’da Podemos, Yunanistan’da Syriza hareketleri, Fransa’da JeanLuc Mélenchon veya Portekiz’de Sol blok ön plana çıktı. Brüksel’in gözde öğrencisi olan İrlanda, katı kemer sıkma politikalarına dayanma yeteneği ile kendini kanıtladı . Ta ki Şubat 2020’de düzenlenen genel seçimlere kadar... Oyların yüzde 24.5 ile Sinn Féin (SF) ilk sırada yer aldı. Bu sonuç sol milliyetçi parti liderleri başta gelmek üzere herkesi şaşırttı. sinde, toplam nüfusu 4.9 milyon olan bu ülkede, uzman bir doktordan randevu için bekleyen kişi sayısı 556 bin 770’di. Aynı listede bu randevu için 18 aydan fazla bekleyen kişi sayısı 107 bin 40’tı. Hastanede tedavi edilmek isteyenler ise 67 bin 303 kişiden oluşan listeye isimlerini eklemeleri gerekiyor. Bütçe kesintileri ile karşı karşıya kalan sağlık birimleri gerekli kaynak eksikliğini bu rakamlar ile göz önüne serdiler: Şubat 2020’de yatak eksikliği nedeniyle 110 bin hasta sedyeler ile hastaneye kabul edildi. Covid19 salgını ülkeyi henüz vurmamıştı. Kiralarda dev artış Konut sorununa gelirsek, Dublin 2012’den bu yana ortalama yüzde 70 oranında artan kira ücretleri ile Avrupa başkentlerinin en pahalıların başında yer alıyor. 20152018 arasında yetişkin evsizlerin sayısı neredeyse iki katına çıktı (+ %95) çocuk evsizlerde ise bu sayı üçe katlandı (+%228). Ülkede 10 bin 500’den fazla evsiz mevcut ve daha önce bu kritik seviyeye hiç ulaşılmamıştı (3). 2008’de sosyal konutların yenilenmesi ve inşası için ayrılan bütçe 1.4 milyar Avro iken 2014’te bu 167 milyon Avro’ya düştü. Sonuç olarak, sosyal konut inşaatları 2009’da 5 bin 300 daireyi kapsarken 2012’de 576 oldu. Sosyal konut bekleme listesinde olan aile sayısı 2005’te 43 bin iken 2017’de 86 bine ulaştı (4). Gerçek şu ki hükümet yeni konut inşa etmektense özel sektördeki kiracılara yardım sağlamayı tercih etti, dolayısıyla arzı canlandırmaya çalışmadan talebi artırarak krizi daha da kötüleştirdi. İrlanda ekonomisi diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, gayrimenkulden başka bir yatırım alanında kârlı getiri sunmadığı için kâr arayışı içinde olan kurumsal yatırımcılar gayrimenkule akın ediyor (5). 2013 yılında İrlanda hükümeti gayrimenkul yatırım ortaklıkları (FIP) için birçok vergi avantajları sağlayarak toksik yani hızla değer kaybeden finansal varlıkların ve kredilerin geri alımını “akbaba fonları” yoluyla kolaylaştırdı. Dolayısıyla sermayesini gayrimenkule yatırmak iste yenleri bu tür bir fon oluşturmaya teşvik etti (6). Bu fon aracılığıyla yatırımcı öncellikle mülk sahibi olduğu gayrimenkulü icra yoluyla ele geçiriyor ve onu yeniledikten sonra lüks konut veya ticari yapı olarak piyasaya sürüyor. Bazı yatırımcılar ise parsel parsel arazi biriktirip arzı kurutmak ve fiyatları artırmak için bu araziler boş bırakılıyor. Kasıtlı bir şekilde boş bırakılan araziler arasında devlet tarafından yatırımcılara indirimli olarak satılan kamu arazileri de mevcut. Seçim arifesinde çizilen genel tablo o kadar kötüydü ki Dublin tarafından desteklenen işverenler bile telaşlarını şöyle dile getirdi: “Konutlar pahalı, işe gitmek için katlanılan yolculuklar çok uzun, sağlık ve eğitimde bıçak kemiğe dayanmış durumda: tüm bunlar İrlanda’da yaşamayı, çalışmayı ya da yatırım yapmayı cazip kılmıyor.” (7) Uluslararası basında, Şubat 2020 seçimlerinin sonucu genellikle Brexit’in bir sonucu olarak analiz edildi ve zümrüt adayı (İrlanda) yeniden birleşme fikrine sürükledi. Ancak seçim sonrası oy kullananların açıklamalarını dikkate alan anketler bu analize katılmıyor. Aslında seçmenlerin en büyük iki endişesi yüzde 58 gibi bir oranla sosyal nitelikteydi. Seçmenlerin sadece yüzde 1’i Brexit’ten söz etti (8). Seçim sonuçlarının ayrıntılı analizi akıllara bu soruyu getirdi: Sosyal sorunların ultra neoliberalizm ülkesine dönüşü mü söz konusu?.. Eylemlerin gücü... İrlanda 39 seçim bölgesine ayrılmış ve her bölgeden üç ila beş seçilmiş üye ile toplam 160 üyesi bulunan parlamentoyu oluşturuyor. Her seçim bölgesi kendi adaylarını listeleyen oy pusulasına sahip. Seçilmek için gereken oy sayısı her seçim bölgesine göre hesaplanır ve böylece seçilme kotası belirlenir. Seçmen kazanmasını en çok istediği adayın adının yanına “1” sayısını yazar, sonra diğer adayları tercih sırasına göre sıralar. Listedeki aday bu sayıya ulaştığında kotayı aşan oyları mekanik olarak “2” olarak kaydedilen ikinci tercih adaylar arasında dağıtılır. Son seçimlerde Sinn Féin adaylarının çoğu seçim bölgelerinde çok büyük sayıda “ilk seçim oyu” aldı ve böylece gerekli oy kotalarını kolayca doldurdu. Dolayısıyla, kotayı aşan oy rezervinde artış yaşandı ve bunların büyük bir kısmı sol veya aşırı soldaki diğer adaylara aktarılıp birçoğunun seçilmesine yol açtı (9). Örneğin, Dublin’in güneybatı bölgesinde, “Dayanışma Kârdan önce halk” sol ittifak adayı Paul Murphy, SF adayı Seán Crowe’un zaferinden sonra kalan oy transferleri ile seçildi. Şubat 2020 seçimleriyle gelen değişim, her ne kadar büyük etki yaratmış olsa da aniden gerçekleşmedi. Bu değişim aslında son birkaç yıldır halkın artan mücadeleci ruhunu ortaya koyan seferberliklerin sonucu. Ücretli su dağıtım sistemine geçiş ile ülkede 2014 ve 2015’te büyük bir protesto dalgası meydana geldi. Bu olaylar esnasında SF militanları dahil solcu partileri hükümet politikalarına karşı halka direniş tohumunu ekti. Katolik kilisesi cinsel istismar skandalları ile itibarını kaybederken 2015’te eşcinsel evlilikler ulusal referandum sonucu oyların yüzde 62’si ile yasallaştırıldı. 2018’de bir diğer ulusal referandum ile kürtaj suç olmaktan çıktı. Bu tarihi zafere halkın her kesimini bir araya getirmeyi başaran ve çoğunlukla politika sahnesine ilk kez çıkan eylemciler imza attı. SF, Avrupa’da kemer sıkma politikalarına karşı mücadele eden partilere kıyasen daha sağcı bir parti. Yine de 2008 krizinde doğan halk öfkesi karşısında yönünü sola çevirmeyi başardı. Eoin Ó Broin gibi bazı SF üyeleri, uzun süredir konut ve evsizlik sorununu öncelik haline getirerek halkın şikayetlerini kamuoyuna duyurdu. Ó Broin, seçimlerden birkaç ay önce bu konular üzerine bir kitap bile yayımladı (11). Ayrıca SF, ülkede ciddi solcu rakiplerin yokluğundan da yararlandı. 20112016 arasında İşçi Partisi FG ile koalisyon oluşturdu ve ülkeye katı kemer sıkma politikaları uygulayarak kendisini itibarsızlaştırdı. Yeşiller, iklim değişikliği konusunda küresel farkındalık ilerledikçe seçmen kazanmayı başarsalar bile daha büyük kitleleri hareke te geçirmek için çok ılımlı ve aşırı eğitimli şehirli entelektüel sınıflarıyla tanımlanmaya devam ediyor. Diğer yandan troçkist ittifakı olan DayanışmaKârdan önce halk oyların anca yüzde 3’ünü toplayabildi. Birleşme tartışması Sosyal krizin gündemine yerleşen ve İrlanda Cumhuriyet Ordusu’nun (IRA) siyasi kanadı olarak bilinen SF, aslında İrlanda’nın yeniden birleşme projesini inşa etmek isteyen milliyetçi bir parti olmaya devam ediyor. Birleşme projesi her ne kadar halkın gözünde öncelikli bir konu olmasa da 2016’da yapılan Brexit referandumundan bu yana zemin kazandı. Birleşik Krallık seçmenlerinin yüzde 52’si AB’den çıkmak isterken Kuzey İrlandalı seçmenlerin yüzde 56’sı oylarını kalma lehine kullandı. Tam olarak bu zıt görüş ülkenin yeniden birleşmesine yol açabilir. Brexit referandumundan beri kamuoyu anketlerinde birleşme projesine desteğin arttığı gözlemlendi: İrlanda’da, seçmenlerin çoğu konuyla ilgili referanduma gitmek isterken, Kuzey İrlanda’da birleşmeyi destekleyenlerin sayısı ve buna karşı gelenlerin sayısı neredeyse aynı (12). Kısa veya orta vadede bu birleşmenin gerçekleşip gerçekleşmemesi muamma. Kuşkusuz olan ise 10 Nisan 1998 tarihinde imzalanan ve Kuzey İrlanda’da çatışmaları sonlandıran Hayırlı Cuma Anlaşması her iki ülke halkının kabulü halinde bu birleşmeyi mümkün kılması. Bu durumda anlaşma Birleşik Krallık için referandum düzenleme yükümlülüğü ve sonucuna saygı gösterme yükümlülüğünü öngörüyor. Ancak anlaşma metni seçim anketlerini veya milliyetçi çoğunluklar gibi unsurların da dikkate alınabileceğini içerdiği için yoruma açık olarak değerlendiriliyor. Nisan ortasında Fianna Fáil ve Fine Gael koalisyon hükümeti kuracaklarına dair ortak bir bildiri hazırlayıp kamuoyuna sundular. Sinn Féin dahil olmak üzere merkez sol partiler ise ülkeyi yönetmek için yeterli milletvekili sayısına ulaşamadılar. Böyle bir koalisyon bu iki baskın partinin neredeyse aynı parti olduğu gerçeğini gözler önüne seriyor. Ve bu gerçek Sinn Féin’i bir sonraki seçimlerin büyük galibi yapabilir. (*) Geary Kamu Politikası Enstitüsünde ve Dublin College Üniversitesi’nin Coğrafya fakültesin de araştırmacı. Çeviri: Elvan Akansu Kara 1 Renaud Lambert, “İrlanda modelinin dört hayatı”, Le Monde diplomatique, Ekim 2010. 2 Julien Mercille ve Enda Murphy, Neoliberalizm, Kemer sıkma ve Krizin Derinleştirilmesi: Avrupa’nın Hazinesi İrlanda, Palgrave Macmillan, Londra, 2015 ve Emma Heffernan, John McHale ve Niamh MooreCherry (yönetiminde), İrlanda’da Kemer Sıkma Tartışması: Kriz, Deneyim ve Kurtarma, İrlanda Kraliyet Akademisi, Dublin, 2017. 3 “Daft.ie kiralama ücret raporu. İrlanda kira piyasasında son trendlerin analizi 2018 1.Çeyrek ”, Daft.ie, 2018. 4 Surya Deva ve Leilani Farha, “İnsan hakları ve uluslararası şirketler ve diğer ticari teşebbüsler konusunda Çalışma grubunun görevleri ve yeterli yaşam hakkının bir bileşeni olarak yeterli barınma hakkında özel raportör ve bu bağlamda ayrımcılık yapılmaması ”, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri, 22 Mart 2019. 5 Marion Deniau, “İrlanda, betonda kabarcıklar”, Le Monde diplomatique, Nisan 2018. 6 Porto Riko’dan Dublin Limanlarına Michael Byrne. İrlanda ve Küresel Güney’de Akbaba Fonları ve Borçları, Borç ve Kalkınma Koalisyonu İrlanda (DDCI), 2017. 7 David Chance, “Zengin bir ülke gibi davranmaya başlayın”: Ibec ve AB altyapı çağrısı ”, The Irish Independant, 27 Şubat 2020. 8 Stephen Collins, “Ayrıntılı 2020 seçim sonuçları: Seçmenler 15 soruyu nasıl yanıtladı?”, The Irish Times, 9 Şubat 2020. 9 Mary Regan, “Sinn Féin’nin fazla oyları bir sonraki Dáil’i nasıl şekillendirecek”, RTÉ, 11 Şubat 2020. 10  Renaud Lambert, “İrlandalı su damlası”, Le Monde diplomatique Mayıs 2015. 11 Eoin Ó Broin, Ev. Kamu Konutları Neden Yanıttır, Irish Academic Press, Dublin, 2019. 12 Simon Carswell, Brian Hutton ve Freya McClements, “Seçmenlerin yarısından fazlası kuzey ve güney sınırı için seçim istiyor”, The Irish Times, 9 Şubat 2020.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear