Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
3 1 HAZİRAN 2020 YÜZÜKLERIN EFENDISI ÜÇLEMESINI DINI TEZLERIN BASIT BIR ILLÜSTRASYONUNA INDIRGEMEMEK GEREKIR Tolkien’in Hobbit rüyası E P VELYNE IEILLER J ohn Ronald Reuel Tolkien’in (1892 1973), “20. yüzyılın en zengin ve en karmaşık eseri”nin yazarı olduğuna (1) katılmayabiliriz, fakat gerçek şu ki Yüzüklerin Efendisi üçlemesi (2) toplam 150 milyon adet sattı. Eserin Peter Jackson tarafından sinemaya uyarlanması da kitap satışlarına katkı sağladı. Gişede de başarılı olan eser 17 Oscar ödülü kazanarak ve toplamda 3 milyar dolar gelir getirdi. Film haklarını 250 milyon dolar ile satın alan Amazon, Yüzüklerin Efendisi’ni yakın zamanda dizi olarak ekranlara taşımayı planlıyor. Daha mütevazı ama yine de dikkat çekici bir diğer başarı ise Tolkien’in, Fransız Milli Kütüphanesi ve Aubusson Dokuma Müzesi onuruna sergi düzenlediği tek yabancı yazar olması. Tolkien sergisi, Fransız Milli Kütüphanesi’nde 31 Ekim 2019 ve 16 Şubat 2020 tarihleri arasında gerçekleşti. Eserlerini süsleyen kendi çizimleri ise Aubusson Dokuma Müzesi’nde birçok halı üzerine işlenmiş olarak sunuldu. Tolkien’in gelmiş geçmiş en önemli yazarlardan olduğu aşikâr. Bir çağın hayal gücünü kavramak için o dönemdeki yazarların hayal gücünden daha aydınlatıcı ne olabilir ki? İlk bakışta J. R. R. Tolkien’in hayatı eski moda bir klişe gibi görünüyor. Her iki dünya savaşını da yaşadı, ancak yaşamını çoğunlukla yazmaya ve çalışmalarına adadı. Oxford’da filoloji profesörü ve eski İngiliz edebiyatı uzmanı olan Tolkien, bir zamanlar Gotlar tarafından konuşulan Gotça, eski Ortaçağ İskandinav dili olan Norsça ve Fince öğrenmeye başladı. Ve böylece Edda, Kalevala gibi İskandinav epik destanlara ilgisi arttı. Bilbo the Hobbit (1937) ile çocuk edebiyatına giriş yapan bu akademisyen, neredeyse yirmi yıl boyunca üçleme üzerine çalıştı. Buraya kadar nefes kesici bir şey yok. Sonuçta, Lewis Carroll olarak bilinen Charles Lutwidge Dodgson da Oxford’da matematik profesörüydü ve aynı zamanda çocuk hikâyeleri yazıyordu. Sıkı bir Katolik Fakat Tolkien hakkında çarpıcı bir detay varsa o da Birleşik Krallık’ta azınlık sayılan sıkı Katoliklerden biri olmasıydı. “Oxford Hareketi” olarak adlandırılan bu din ha reketi, üniversiteleri ve müminleri etkisi altına almıştı. Bu hareket eski Anglikan rahibi olan ve Katolikliğe geçiş yapan John Henry Newman (18011890) etrafında toplanan bir hareketti. Oxford Hareketi’nin dinde özveri ve doğrudan sezginin rolü üzerine düşünceleri, birçok Hıristiyan’ın, özellikle İngilizlerin kendilerini sorgulamalarına sebep oldu. John Henry Newman, Papa Leo XIII tarafından kardinal olarak atandı. Papa Leo XIII’ün eseri olan ve daha sonra Papa Pius (19221939) tarafından tamamlanan Rerum Novarum (1891) genelgesi Katolik kilisesinin çalışma hayatı hakkındaki düşüncesini açıklığa kavuşturdu. Bu tutum sendikacılığa destek olurken sosyalizme karşı duran ve aile biriminin toplumu örgütlemek için en iyi model olduğuna inanan bir tutumdu. Bu görüş “paylaşımcı” bir ekonomik modeli anımsatıyor: Özel mülkiyetin bireylerden ziyade gruplara tahsis edilmesi, toprak ve işleme araçlarının derneklerce belirlenmesi, ticari bankalar yerine kooperatif bankaların tercih edilmesi, toplumun çoğunlukla çiftçiler ve zanaatkarlardan oluşması ve aileyi temel sosyal birim olarak kılan bir anlayış. Aynı zamanda hiçbir siyasi aşırılığı hoş görmeyen bir model. Fantastik akım... Ruhun maddeden daha güçlü olduğuna inanan ve kararlı bir şekilde antidevletçiliği savunan bu harekete yönelik Tolkien de ilgiliydi. Ama aynı zamanda ünlü bir ressam ve yazar olan William Morris’in (18341896) de etkisi altındaydı (3). Morris Ortaçağı idealize eden, İzlandalı destanların çevirisini yapan, doğanın güzelliklerini herkese sunan bir zanaatkârlığı savunmakta olan bir yazardı. Eleanor Marx ile Sosyalist Lig’in kurucu ortağı olan Morris, aynı zamanda “fantezi” olarak adlandırılacak ilk romanlardan biri olan “Dünyanın Ötesindeki Orman”ın yazarıdır. 1930’dan 1940’a kadar Inklings adı altında toplanan ve teolojik düşüncelere, efsanelere, Ortaçağ’a hayranlık besleyen bir grup arkadaş Oxford’da bir barda buluşarak yazılarını birbirleri ile paylaşıp tartışıyorlardı. Aralarında J.R.R. Tolkien, Clive Staples Lewis ve Charles Williams vardı. Oxford’da profesör ve Anglikan olan C.S. Lewis’in ilahiyat çalışmalarının ünü Birleşik Krallık’ta hâlâ devam ediyor. Ama özellikle Narnia Günlükleri (19491954) gibi, iyilik ve kötülük arasındaki büyük bir mücadele için hayvanları ve büyüyü birleştiren çocuk kitapları ile ünlüdür. Diğer yandan Charles Williams, Ang likan ve aynı zamanda Gülhaçlılar’ın sıkı bir üyesiydi. Charles Williams “Coinherence Ortak miras yoldaşları” adlı Hristiyan bir tarikat kurdu ve ilginç bir şekilde bu tarikat İngiltere’de yayımlanan polisiye dizisi “Endeavour”a konu oldu. Özellikle fantastik bir roman olan, karanlık ve aydınlık güçleri arasındaki mücadeleyi konu alan “Cennette savaş” (War in heaven) adlı eseri ile tanınıyor. Özetle Inklings’ler, “fantezi” akımını gizemlerle ve zarafetle besleyen dindarlardan ve akademisyenlerden oluşan tutkulu bir gruptu. Gayeleri ise Hıristiyanlığın düşüşte olduğu bir dönemde dünyaya Hıristiyan bir mesaj iletmekti. Yüzüklerin Efendisi’ne yön veren hikâyeler, fikirler, tartışmalar da bunun bir parçası. Ancak üçlemeyi dini tezlerin basit bir illüstrasyonuna indirgememek gerekir. Estetik bir dokunuş ile politik ve manevi dünyamıza bir dizi temel değer yüklüyor. Hikâyeyi şematik hatırlatırsak: “Karanlığın Efendisi”, mutlak gücün aracı olan yüzüğü yaratıyor ve böylece etrafındaki herkesi köleliğe mahkum etme imkânına sahip oluyor. Fakat yüzüğü kaybediyor. Yüzüğü bulan bir “Hobbit”e, yüzüğü dövüldüğü ateşe bir uçurumdan atarak yok etme görevi verilir. Bu “Hobbit” çeşitli müttefiklerden oluşan “Yüzük Kardeşliği” ile sayısız tehlikeler arasında hedefine ulaşmaya çalışacaktır. Tehlikelerin en başında ise yüzüğün kendi cazibesi ve gittikçe artan ağırlığı geliyor. Sonunda hedefe ulaşılıyor ve aynı zamanda çekici bir Kral krallığına tekrar kavuşuyor. Karanlık güçlere karşı açılan savaş, manevi bir görevi yerine getirmek için macera içerisine sürükleniş, bilinçlenme ve getirdiği sancılar, sevginin gücünün nasıl bencil menfaatlerin üstesinden gelebileceğini ön planda tutan (doğaya durmadan can veren aynı güç), bu eser hakkında Tolkien, mektuplarının birinde şunları diyor; “Yüzüklerin Efendisi elbette temelde dini ve Katolik bir çalışma. Bu başta bilinçsizceydi ancak üzerinden tekrar geçince bunun farkında olarak devam ettim”. Kahraman bahçıvan Ancak, doğrudan herhangi bir alegorik kavram kullanmadan, yaratıcı ve eğlenceli bir güçle Tolkien, kendi makul ideal dünyasını gözler önüne seriyor. Hikâyedeki görevi üstlenen Hobbitler, yani mütevazı ve neşeli “küçük insanların” ya da “yarı insanların” neredeyse hiç hükümetleri olmadan bir takım es ki, değişmeyen kurallara kendiliğinden saygı gösterdiği ve sadece sınırlardan sorumlu kolluk kuvvetleri olduğu bir dünya. İçinde ise “fantezi”den gelen karakterler. Bu aşırı “ortaçağlılaştırılmış” dünya büyüye inanır fakat herhangi ilerleme, teknoloji, tarih anlayışını görmezden gelir. Kötülüğün imparatorluğunu temsil eden karanlık güçlerden çok uzakta, iyi yemekler yapan ve güzel hikâyeler anlatan çalışkan köylüler mutlu bir şekilde yaşıyorlar. Bu köylüler her şeyi “daima sayan ve ölçen”leri dışlarlar. Ayrıca, hikâyenin gerçek kahramanı bir bahçıvandır. Kendi kendini koruyan, kendi kendine yeten, hafızasına ve toprağına bağlı, feodal ancak alt tabakası olmayan, doğa ve meyveleri gibi sadece yaşamın küçük zevkleriyle ilgilenen bu toplum modeli 1960’ların hippileri ve aynı zamanda 1977 ve 1981 arasında “hobbit kampları” düzenleyen neofaşist İtalyan Sosyal Hareketi tarafından övgü ile karşılandı. Yüzüklerin Efendisi üçlemesi bugün birçok ekolojik duyarlılık sahibi okuyucusu tarafından da takdir ediliyor. Mevcut sağlık kriziyle, teknolojiye güvenmeyen, kendi kendine yeten, doğa ile iç içe retro kır sal bir yaşam arzusu tekrar gündeme geliyor. Ancak “Yüzük Kardeşliği”nin karanlık güçleri yendikten sonra tahta bir kralı çıkardığını hatırlatmakta fayda var. Çeviri: Elvan Akansu Kara J.R.R. Tolkien (1) Lloyd Chery, “Yüzüklerin Efendisi hayranları Christopher Tolkien’e borçlu”, Le Point, Paris, 17 Ocak 2020, www.lepoint.fr (2) Christian Bourgois yayınevinde üç cilt olarak mevcuttur. (3) Marion Leclair, “William Morris, devrimci estet”, Le Monde diplomatique, Ocak 2017.