Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
DOKTRİN... ağıt 5 1 HAZİRAN 2020 aları ve şehirlerarası seyahati yasakladı. Kamusal alanlarda, dükkânlarda ve topu taşımada maske takılmasını zorunlu kılıp cumartesi ve pazar günleri Dakar’da pazarların kapatılmasını kararlaştırdı. Bu önlemlere rağmen, tam bir evde kalmanın imkânsız olduğu ve ihtiyaç sahiplerine yaptığı cüzi yardımı (gıda yardımı, elektrik faturalarının ödenmesine destek, vb.) telafi etmek için sosyal dayanışmaya bel bağlayan hükümetin bunu mali olarak karşılayamayacağı da ortaya çıktı. Pandeminin, Senegal’e finansal açıdan hükmedildiğini açıkça göstermek gibi bir faydası oldu. Açığını ulusal parayla finanse etme olanağı olmayan ülke, dış borcun ertelenmesi veya yeni krediler için dışarının desteğine her zamankinden daha fazla bağımlı hale geldi. IMF’den yakın zamanda alınan borçların karşılığında gelecek yıldan itibaren sıkı bütçe kurallarına “geriye dönüş” söz konusu (17) ki bu durum ekonomik canlanmaya sekte vurabilir. Bu son tespit, 20082018 yılları arasında kamu dış borç stoku dörde katlanan Gana, Kenya, Zambiya, Etiyopya, Angola vb. gibi birçok Afrika ülkesi için genelleştirilebilir (18). Geriye dönüp baktığımızda görüyoruz ki, “yükselişe” dair yaşanan bu büyük mutluluk ancak Afrika ülkelerinin ihracat ürünleri için iyi fiyatlar aldıkları ve/veya alacaklılarının “güvenine” sahip oldukları müddetçe sürebilirdi. Covid19 pandemisi büyük bir gürültü patırtıyla “yükseliş” sayfasını çevirdi. Bugün, Afrikalı halklar parasal egemenliğin olmayışının sonuçlarını, dış borçlanma tehlikesini, sözde “serbest ticaret” tuzağını, gıdasal açıdan kendi kendine yeterli olmanın gerekliliğini vb. daha açık biçimde görüyor. Ve Afrika açısından, çatlamakta olan çok taraflı sistem karşısında birleşmenin ne derece önemli olduğunun farkına varıyor. (*) Ekonomist, Fanny Pigeaud ile birlikte “Fransafrika’nın görünmeyen silahı. CFA frangı” kitabının yazarı ( La Découverte, Paris, 2018) Çeviri: Zeynep Peker (1) Richard Nixon, “Afrika’nın yükselişi: Başkan Eisenhower’a Başkan Yardımcısı Nixon tarafından sunulan rapor”, Dışişleri Bakanlığı bülteni, sayı 36 No: 930, Washington, Nisan 1957. (2) Immanuel Wallerstein, “Üçüncü dünya nedir?” Le Monde diplomatique, Ağustos 2000. (3) Referans makale: Paul Lafargue, “Devrim öncesi ve sonrasında Fransızca. Modern burjuvazinin kökeni üzerine bir çalışma”, 1894, www.marxists.org (4) Referans makale: Alexander J. Yeats et al., “Aşağı Sahra’nın dünya ticaretinde marjinalleşmesine ne neden oldu?”, Finance and Development, vol. 33(4), Uluslararası Para Fonu, Washington, Aralık 1996. (5) The Economist, 11 Mayıs 2000. (6) The Economist, 3 Aralık 2011. (7) McKinsey Global Enstititüsü, “Aslanlar harekete geçti: Afrika ekonomilerinin ilerleyişi ve potansiyeli”, McKinsey & Company, New York, 2010. (8) Dünya Sağlık Raporu 2013, Capgemini and RBC Wealth Management, https:// www.capgemini.com (9) Jany Lorgeoux ve JeanMarie Bockel, Afrika geleceğimizdir, bilgi raporu No: 104 (2013–2014), Senato, Paris, 29 Ekim 2013. (10) Yükselen Senegal Planı, Dakar, 2012, https://www.sec.gouv.sn (11) Justin Sandefur, “Küresel Kalkınma Merkezi Marksist mi? Dünya Bankası’nın komünistlik suçlamasına cevap”, Küresel Kalkınma Merkezi, Washington, 13 Kasım 2019, www.cgdev.org (12) Dünya Bankası kalkınma göstergelerine göre, www.databank.worldbank.org (13) “Senegal’de istihdam üzerine tanısal analiz”, Kalkınma Politikaları Araştırmaları Merkezi, Dakar, 2020 ; “Senegal’de istihdam, ücretlendirme ve çalışma saatleri üzerine araştırma raporu”, Ulusal İstatistik ve Demografi Ajansı, Dakar, 2019. (14) Borç üzerine uluslararası istatistikler, Dünya Bankası, Washington, 2020. (15) Referans makale: Anne Frintz, “Senegal’de ön cephedeki kadınlar”, Le Monde diplomatique, Ocak 2014. (16) “Nüfus ve sürekli sağlık anketi”, Ulusal İstatistik ve Demografi Ajansı, Dakar, 2017, www.ansd.sn (17) 13 Nisan 2020 tarihli bildiri (18) Dünya Bankası, op. cit. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Burkina Faso’daki Ouaga Üniversitesi’nde öğrencilerle birlikte. KREDITÖRLER BALOSUNDAN DIŞLANAN PARIS KULÜBÜ Fakir ülkelerin borçları üzerine oynanan aldatmaca Paris Kulübü üyesi hiçbir ülke tek taraflı olarak bir ülkenin borçlarını azaltacak girişimde bulunamaz. Kulübün kodaman üyesi IMF ile uyumlu hareket eden bu kreditörler karteli, 1980’li yıllardaki yapısal ayarlama planlarından günümüze kadar neoliberal tedbirlerin dayatıldığı taraflı kararlar aldı. MILAN RIVIE* 13 Nisan 2020 tarihinde Fran sa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Afrika kıtasını Covid19 salgınına karşı desteklemek üzere, Afrika borçlarının “büyük bir kısmının iptalini” talep etmiş ve tüm dünyanın dikkatini çekmişti. 2010 ile 2018 yılları arasında Afrika’nın borçları ikiye katlanarak 195 milyar dolara çıktı (bkz kutu). Bu açıklamadan birkaç saat sonra G20 sadece en fakir ülkelerin borçlarını askıya aldığı kararını açıklayarak Fransız Cumhurbaşkanı’nı onaylamadığını gösterecekti. Fransa’nın önerisi aslında bir göz boyamadan ibaret. Paris’in toplam 41 Afrika ülkesinden 14 milyar Avro alacağı bulunuyor, yani kıtanın (1) iki taraflı dış borçlarının yüzde 3’ünden biraz azı, tahminlere göre Çin’in payı yüzde 20 (2). Fransız devleti alacaklarının tamamını dahi iptal etse, ki arzu edilen budur, Afrika kıtasının borç durumuna çok düşük bir etkisi olacaktır. Asıl yapılması gereken borç tasfiye yapısının yeniden gözden geçirilmesidir. Fransa, 1944 yılında kurulan Bretton Woods sisteminin öncü güçleri arasında yer alıyor: Hem IMF, hem de Dünya Bankası ülke borçları tasfiyesinde merkez bir role sahipler. Fransa aynı zamanda 1956’da kurulan, 22 kreditör devleti bir araya getiren ve merkezi Paris’te Bercy sokağında, Maliye Bakanlığı’nda bulunan Paris Kulübü’nün kurucularından. Kurulduğu günden bu yana, 64 yıllık süre içerisinde Paris Kulübü, 90 farklı ülkenin (3) devlet borçlarını yeniden yapılandıran 434 operasyonu ele aldı. Önemli bir rol üstlenmesine rağmen aslında kulübün hiçbir meşruiyeti yok. Kendini kurumsal olmayan olarak nitelendiren bu “kulüp”, herhangi bir tüzük ya da yasaya sahip değil ve hiçbir hukuk kuralına riayet etmiyor. Başta “dayanışma ilkesi” (4) olmak üzere kendi ilkelerine riayet ediyor. Bir başka deyişle, Paris Kulübü üyesi hiçbir ülke tek taraflı olarak bir ülkenin borçlarını azaltacak girişimde bulunamaz. Kulübün kodaman üyesi IMF ile uyumlu hareket eden bu kreditörler karteli, 1980’li yıllardaki yapısal ayarlama planlarından günümüze kadar neoliberal tedbirlerin dayatıldığı taraflı kararlar aldı (5). Bir zamanlar çoğunlukta olan Paris Kulübü artık diğer kreditörlerden biri sadece. 2007 yılında Paris Kulübü düşük gelirli ülkelerin iki taraflı borçlarının yüzde 50’sini elinde tutuyordu. 2018 yılında ise bu oran yüzde 10’a geriledi. Aynı zaman içerisinde ise Çin’in elinde tuttuğu borç oranı yüzde 2’den yüzde 25’e çıktı (6). Üyelerinin üstü kapalı da olsa daimi çağ rılarına rağmen Küresel Güneyin sahte müttefiki hâlâ kulübün üyesi değil. Eğer kulüp gerçekten “Afrika borçlarının iptalini” örgütlemeyi arzu etseydi, başta Çin olmak üzere iki taraflı kreditörlere bunu dayatacak yeterli tabanı olmazdı. Öte yandan dış borçların çoğunluğu özel kreditörlerin elinde olduğundan Paris Kulübü’nün de bir ağırlığı kalmazdı. Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Örgütü’nün (UNCTAD) ülke borçlarının yeniden yapılandırılması için, uluslararası ve bağımsız bir mekanizmanın kurulması çağrısını yeniden yapmış olması da bu açıdan bir tesadüf değil. IMF, G20 ve 500 banka kuruluşunu bir araya getiren Uluslararası Finans Enstitüsü’nün (IFF) yakın desteğine sahip olan kulübün üyeleri buna hep karşı çıktılar. Macron’un hesabı... Afrika borçlarının büyük bir kısmının iptalini talep ederken aslında Fransa Cumhurbaşkanı Macron bir taşla iki kuş vurmayı istiyordu. Önce Çin’i, alacaklarını iptal etmeye teşvik ederek köşeye sıkıştırmak istiyordu. Ve eğer bu olsa idi, rakiplerinin Kulübün ilkelerinden olan “uygulama karşılaştırılabirliği ilkesi” doğrultusunda aynı kurallarla hareket etmesini temin etmek üzere, Çin’i Paris Kulübü’ne katılmaya teşvik etmek amacındaydı. Bu iletişim operasyonu ile Fransa Cumhurbaşkanı, ülkesini ve Paris Kulübünü ülke borçları tasfiyesinin tam da merkezine yerleştirmiş olacaktı, siyasi ve ekonomik tüm çıkarlar da dahil, ama olamadı. Sadece düşük gelirli ülkeleri saydığımızda, bunların 46’sı, borçlarını (GSYİH’nin yüzde 7.8’i) geri ödemek için sağlığa harcadıkları paradan (yüzde 1.8) daha fazlasını harcıyorlar (7). Borçların iptalinin sağlayacağı oksijeni bir düşünün. Sadece iptal etmek yeterli değil elbette, borçların “nasıl” iptal edileceği de önemli. İptalin tanımı şöyle yapılıyor: Borcun ana para ve faizler dahil tamamı ya da bir kısmı alınıyor ve geri ödenmesi gereken tutar işletme hesabında bir “sı fır” ile değiştiriliyor. Alacaklılara paraları geri ödenmiyor. Bu risk herkesçe bilinen bir risk ve bu yüzden de faiz oranı uygulanıyor. Almanya, Mısır, Ekvador, Jamaika, Namibya, Mozambik, Peru, Siera Leone geçmişte borçların sıfırlanmasından faydalanan ülkelerden bazıları. Borcun azaltılması ya da yeniden yapılandırılması çok daha farklı bir işlem gerektiriyor. Bir kısmı, genellikle söz konusu çok az bir miktar, iptal edilebiliyor. Geri ödenmesi gereken kalan ise yeniden kademelendiriliyor. Geri ödeme süresi erteleniyor (yani askıya alınıyor) ve/veya geri ödeme süresi uzatılıyor; faiz oranları yeniden müzakere ediliyor; hatta borçların yatırıma dönüştürülmesi operasyonu ile alacaklının ilgili ülkede farklı sektörlerdeki borçları, farklı şekillerde yatırıma dönüştürmesiyle yeniden finanse ediliyor. Bu ikinci şemada, sadece alacaklılar tarafından sürdürülemez denilen kısım ödeme gecikmelerini önlemek ve zorda olan ülkeleri kontrol edebilmek için yeniden müzakere ediliyor. Özelleştirme şartlı borç Beklenildiği gibi Mart 2020’den bu yana ayrıcalık tanınan şema, ikinci şema. IMF ve Dünya Bankası kendileri aynı düzeni uygulamadan iki taraflı kreditörlerden borçları erteleme çağrısında bulunuyor. Daha da fenası, acil finansmanlara rağmen ertelemelerin çoğunluğu özelleştirme şartlı borç ya da başka neoliberal tedbir biçiminde yapılıyor. Özel kreditörlere gelince, onlar herhangi bir taahhütte bulunmadılar. İki taraflı kreditörler için ise G20, ödemeleri 2022 yılına erteledi. Sonuçta bu önlemler Küresel Güneyin dış borçlarının yüzde 8’ini temsil eden 77 ülkeyi kapsıyor sadece. Herhangi bir iptal değil ama uygun bulunan ülkelerin borçlarının yüzde 3.6’sının ertelenmesi söz konusu. Küresel Güney ise beklemeksizin bu borcu erteleme ya da tanımamaya yönelebilir. Tarihte ve uluslararası hukukta buna benzer uygulamalar ve savlar bu lunuyor: Mücbir sebepler, zaruret hali ya da şartların esaslı değişim (8). Başka savlar da ileri sürülebilir: Sömürge döneminin ya da diktatörlük rejimlerinin mirası olduğundan yasadışı, çirkin, gayrimeşru borçlar savı gibi (9). Küresel Güney borçları tanımamak üzere bir cephe oluşturabilir. Uluslararası seferberlikler ile halkların dayanışmasının aşılanması ve yöneticilere sürekli baskı oluşturmak için borcun kamu tartışmalarının bir parçası olmasının sağlanması son derece önemlidir. (*) Üçüncü Dünya Ülkeleri Borçlarının İptali Komitesi (CADTM) savunucusu. Çeviri: Sedef Atam (1) “31 Aralık 2018’de Fransa’nın yabancı devletlerde ödenmemiş alacakları”, Hazine sitesi, Paris, 12 Kasım 2019. www. tresor.economie.gouv.fr (2) Çin Afrika Araştırma Girişimi China Africa Research Initiative www.saiscari.org (3) Paris Kulübü sitesi, www.clubdeparis.org (4) Bkz. “Paris Kulübü: ülke borçları nasıl yeniden yapılandırılıyor ve neden bir alternatifi gerekli”, Güney ülkeleri borçları bilgi ve eylem platformu, Paris, 18 Mart 2020, https://dettedeveloppement.org (5) Damien Millet ve Eric Toussaint, “İhtiyatlı, bir olmuş ve güçlü kreditörler”, Le Monde diplomatique, Haziran 2006. (6) “Düşük gelirli gelişmekte olan ülkelerde makroekonomik gelişmeler ve beklentiler2018”, IMF Policy Paper, IMF, Washington DC, Mart J, https://www.imf.org (7) Daniel Munevar, “Covid19 ve küresel güneydeki borç: Kriz zamanlarında en savunmasızlığı korumak I , Avrupa Borç ve Kalkınma Ağı (Eurodad), Brüksel”, 26 Mart 2020, https://eurodad.org (8) Éric Toussaint, “Covid19 ile mücadele etmek için: Borç ödemesi neden ve nasıl hemen ertelenmeli”, Üçüncü Dünya Ülkeleri Borçlarının İptali Komitesi (CADTM), Liège, 6 Nisan 2020, www. cadtm.org (9) Jean Gadrey, “Borcun tamamı gerçekten ödenmeli mi?”, Le Monde diplomatique, Ekim 2014. Uluslararası sorumluluk A frika borçlarının dikkat çekici artışı bir dizi dışsal etken ile açıklanabilir (1). İlk etken, “süper döngü” dönemi olarak da anılan 2013 yılında başlayan hammadde fiyatlarının yüksek seviyesinin sonu ve dolar karşısında paraların değer kaybetmesi. Bu durumu, 20072008 mali krizi sonrası, ekonomik kalkınmanın yavaşlaması ve likiditelerinin önemli bir kısmını Küresel Güney’in ülke borçlarına yatırma perspektifi ile yanıp tutuşan özel banka ve yatırımcıların iştahının azalması takip etti: Daha riskli olan bu yaklaşım Küresel Kuzey’de can çekişen hatta gerileme yaşayan finans piyasaları için yüksek faiz oranlarından dolayı daha kârlı idi. 2010 yılında Küresel Güney’in dış borçlarının geri ödeme payı toplam gelirlerine oranla yüzde 85 artış gösterdi ve devletlerin kamu gelirlerinin 2004 yılından bu yana en yüksek seviyesi olan ortalama yüzde 12.2 seviyesine ulaştı (2). İç etkenler de neden tekerrür ettikleri (3) anlatılmadan borcun artışına katkı yapıyor: Devletlerin altyapılara, üretim birimlerine ve yerel kaynakların dönüştürülmesine yatırımlarının eksikliği; vergi gelirlerinin zayıflığı, kamu parasının zimmete geçirilmesi; iç kamu borçları hakkındaki spekülasyonlar; sermaye kaçışları, yolsuzluk; kayırmacılık vs. Demokratik olduğu söylenen bu rejimlerdeki işleyiş bozuklu ğu sadece Afrika ülkelerine has bir durum değil. Uluslararası finans kuruluşlarının (Dünya Bankası, IMF, Uluslararası Ödemeler Bankası, vs.) ve gayri resmi grupların (G7/8, G20, Paris Kulübü, Uluslararası Finans Kuruluşu vs.) egemen oldukları küresel ekonomik sistemin yapısını yansıtıyor. Bu kapsamda bu kuruluşlar aslında Küresel Güney’in kalkınma ve borçlanma seviyelerinin başlıca sorumlularıdır. M. R. Çeviri: Sedef Atam (1) Sanou Mbaye, “Afrika borcunun metamorfozu”, Le Monde diplomatique, Mayıs 2015 (2) Jubilee Debt Campaign, “Küresel Güney borç ödemeleri yüzde 85 artıkça. kriz derinleşiyor ”, 3 Nisan 2019 www. jubileedebt.org.uk (3) Kako Nubukpo, “Afrika borçları neden hep yeniden ortaya çıkıyor?”, Le Point Afrique, 15 Nisan 2020, www.lepoint.fr