Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
1 Mart 2017 Çarşamba >> ise, bürokratlara havale ettiği anlaşılmakta.3 lHukuka ve bilime yabancı bir yönetim Şimdilik, 15 Temmuz öncesi ve esnası, 15 Temmuz sonrası ve geleceğe dair olmak üzere üç aşamalı saptamalar ile yetineceğim. I15 Temmuz üzerine: Darbe girişiminin beşinci gününde yaptığım saptamalardan birkaç alıntı: “Yozlaşma ve çürüme nedenleri... Anayasal kurumlar içinde ve arasındaki ayrışma ve çatışma, en sorunlu koalisyon hükümetleri dahil, hiçbir hükümet döneminde, hatta Milliyetçi Cephe Hükümetleri ve 12 Eylül öncesi Demirel’in azınlık hükümeti döneminde bile görülmemişti. Şimdi ‘darbeyi Erdoğan ve Hükümet’in kararlı tavrı önledi’ diye, dünyevi ve uhrevi kahramanlık türküleri ve silah sesleri eşliğinde meydanları inletenler, öncelikle Türkiye, ‘anayasal kurumların bu denli yozlaşmasına nasıl geldi’ sorusunu sormak zorunda. Gülen Cemaati’nin tarihini kırk yıl geriye götürenler, 10 yıl süreyle Türkiye’yi ittifak yaparak yönettiklerini unutmamalı. AK Parti hükümetleri, bu ittifakı, özellikle Anayasa’nın iki hükmünü sürekli ihlal ederek sürdürdü: “ Kamu hizmetlerinde liyakat ilkesi (madde 70), yerini ‘kamu hizmetlerinde tarikat’a bıraktı; Devletin, siyasi ve hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma yasağı (madde 24/son), yerini, ‘mezheptarikat ekseninde devleti yönetme’ye bıraktı. “Özetle, liyakat ve laiklik ilkeleri yerine ‘yandaşlık ve din bağı’, devlet yönetiminin ekseni haline getirildi. Bu süreçte, vesayet ve darbelere karşı mücadele söylemiyle, ‘algı operasyonu’ hep canlı tutuldu. “Darbenin Halkaları: Anayasal kurumların ve liyakatin değersizleştirilmesi yolunda, ‘her istenenin verildiği’ dönemin ardından, kesinlikle lanetlenmesi gereken silahlı kalkışma, darbe halkalarından biridir aslında. Neden ve nasıl? “ Kısmi anayasal darbe: 24/son ve 70. maddelerin askıya alınarak, mezheptarikat ekseninde kurulan ittifak dönemi. Anayasasızlaştırma: Ağustos 2014’ten itibaren, siyasal rejim bakımından anayasal düzenin askıya alındığının ilanı. Silahlı darbe girişimi: ‘Kısmi anayasal darbe’ döneminde oluşturulan elverişli zeminin itici güç olarak katkıda bulunduğu silahlı darbe girişimi. Hukuk darbesi: 15 Temmuz’dan bu yana, giderek yaygınlaştırılan hukuk dışı işlem ve uygulamalar... “Tek yol: Hukuku Savunmak. 15 Temmuz gecesi kâbusunun bir kez daha yaşanmaması için ne Akademi 5 gerekiyorsa yapalım: Meydanlara çıkalım, sloganlar atalım, cuntacıları ve onları destekleyen güçleri lanetleyelim... Ne var ki sorunu, dünden bugüne, ‘silahlı darbe girişimi’ne nasıl gelindi” şeklinde sormaz isek, nedenleri sağlıklı olarak tahlil edemeyiz. Aynı şekilde, son beş günde yaşadığımız hukuk dışı ortamı görmezden gelirsek, bugünden yarına hiçbir biçimde güvenle bakamayız. Sonuç olarak, kamu görevlerinde bilgi, uzmanlık ve liyakat geçerli kılınmadıkça, Hukuk Devleti’nin asgari gerekleri yeniden tesis edilmedikçe, ‘Türkiye barışı’, safça bir umut olmanın ötesine geçemeyecek.”4 II15 Temmuz sonrası: Yedi buçuk aylık uygulama, “hukuk ve liyakat” bakımından, Cumhurbaşkanı ve Hükümet’in, 15 Temmuz öncesi politika ve uygulamalarından hiç ders almadığını gösterdi. Neden? Sadece üç gösterge: Bir kez, “tarikat ve cemaatler dansı” devam ettiğinden, Fetö’cüler kolayca kılık değiştirmek suretiyle kamu görevlerindeki mevzilerini pekiştirebilmekte. Üniversitelerde bile bunun bolca örneği var. Sonra, idam cezasını sürekli gündemde tutan Cumhurbaşkanı, yurtdışında bulunan Fetö beyin takımının iadesini zorlaştırdığı için, “darbe kalkışması failleri”ni yaptırıma tabi tutma iradesi, kararlılığını yitirdi. Nihayet, OHAL’in, “15 Temmuz kanlı kalkışması” ile hiçbir şekilde ilgisi bulunmayan kamu görevlilerine, tamamen hukuk dışı ve ahlaki olmayan, hatta kalleşçe yöntemlerle uygulanması; yine OHAL ortam ve koşullarında, “demokratik hukuk devleti”ni zedeleyen bir Anayasa değişikliğinin dayatılması, şu iki soruyu gündeme getiriyor: Soru 1: 15 Temmuz kalkışması, gerçekten AK Parti iktidarını devirmeyi mi amaçladı; yoksa böyle bir kalkışmanın ortam ve koşulları, biraz da bilinçli olarak mı hazırlandı? Soru 2: Anayasal bilgi kirliliği ortamında, iki yüz yıllık siyasal ve anayasal birikimi silme çabaları ile pozitivist ve bilimsel düşünce çevrelerini sindirmek için “üniversitelerde tasfiye harekâtı” arasında paralellik yok mu?5 IIIGeleceğe dair: Bütün devlet güçlerinin 16 Nisan halkoylamasında “evet”in çıkmasına yönlendirildiği bu günlerde, “Külliye+Hükümet+Devlet Bahçeli” koalisyonu, ABD’nin çiçeği burnunda Başkanı Donald Trump’tan bile güçlü bir yönetim görüntüsü veriyor; adeta, 16 Ekim 2016 günü Devlet Bahçeli’nin “fiili durum” saptamasını pekiştiren bir yönetim. Ama şu unutulmamalı: Çok güçlü görüntü verseler de hukuka saygı duymayan yönetimler geçici kalmaya mahkum. n ?KİMDİR İbrahim Ö. Kaboğlu, 7 Şubat 2017 tarihli 686 sayılı KHK ile ihraç edildi. Marmara Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanı’ydı. Sorbonne –Nouvelle (Paris 3) Üniversitesinde konuk öğretim üyesi olarak ders ve konferanslar veriyordu. Türkiye’de sırasıyla İçişleri Bakanlığı (19741978), Ankara İTİA/Gazi Üniversitesi (19781983), Dicle Üniversitesi (19831990) ve Marmara Üniversitesi’nde (19902017) çalıştı. Yurt dışında da birçok üniversitede konuk öğretim üyesi olarak görev yaptı ve yapmakta. Limoges, Montesquieu (Bordeaux), Paris 12 (ValedeMarne), Paris Descartes (Paris 5), Montpellier 1, PanthéonAssas (Paris 2), Toulouse, Bordeaux ve Grenoble Siyasal Bilimler, CaenAşağı Normandiya, SophiaAntropolis (Nice), Sorbonne (Paris 1), SorbonneNouvelle (Paris 3), Siena (İtalya), Atina (Yunanistan), Sfax (Tunus), Barcelona (İspanya), Sczeczin (Polonya) bunlar arasındadır. Türkiye’de olduğu gibi Fransa’da da emeklilik hakkını kazandı. Le droit constitutionnel turc (E. Sales ile birlikte, 2015); ortak editörlüğünü üstlendiği Türkiye’nin Anayasa Gündemi (3. baskı 2017); Anayasa Hukuku Dersleri: Genel Esaslar (11. baskı, 2016); Türk Anayasa Hukuku (Fransızcadan çev. İ. Berksoy, baskıda); Anayasa Yargısı (5. baskısı hazırlanıyor); Çevre Hakkı (4. baskısı hazırlanıyor) yakın zamanlı kitaplarıdır. “Anayasa ve Avrupa Mahkemeleri Kararlarının Hazırlanması” başlıklı Avrupa ölçeğindeki bilimsel projede Türkiye Raportörü. Marmara Üniversitesi’nde lisans düzeyinde Anayasa Hukuku ve Özgürlükler Hukuku derslerini; yüksek lisans düzeyinde Yasaların Anayasaya Uygunluğunun Denetiminde Yorum dersini, doktora düzeyinde İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin Denetiminde Sözleşme’nin Yorumu dersini; Avrupa Birliği Enstitüsü’nde yine doktora düzeyinde İnsan Haklarının Felsefi Temelleri dersini veriyordu. Yönetiminde yürütülen başlıca doktora tez konuları şunlardır: “1982 Anayasası’nda Yapılan Değişiklik Işığında Siyasal Rejim”, “Uluslararası Antlaşmaların Anayasaya Uygunluk Denetimi”, “İnternet’te İfade Özgürlüğü: Teorisi ve Hukuku”, “Anayasa Hukuku Açısından Kişisel Verilerin Korunması Hakkı”, “Afetler ve İnsan Hakları: Çevresel Zorunlu Göç”, “Koalisyon Hükümetleri (Kuram ve Uygulama), Demokrasi Kuramı ve Anayasal Demokrasi”, “Etkili Başvuru Hakkı Bağlamında Anayasa Madde 40”, “Legal Implications for Compliance of Turkish Law with EU Law on the Rights of the Disabled”, “Personal Data Protection in Turkey in the Light of the EU Law”. Pasaportu iptal edildiği için 20 Şubat haftasında SorbonneNouvelle’de (Paris 3) veremediği dersler şunlardır: ABTürkiye Göçmen Anlaşması: Egemenlik ve Yurttaşlık Açısından Yaklaşım, MüslümanArap Devletlerinde Anayasalar, ABTürkiye Göçmen Anlaşması: Avrupa Hukuk Devleti’nin İhlali midir? (Egemenlik ve Yurttaşlık Bakımından), Türkiye’de Anayasallık Denetimi ve İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Denetimi ile Uyumu. * Bu yazıyı çatarken 25 Şubat 2017 sabahı kaybettiğim sevgili anneme. Nur içinde yat! 1 16 Şubat 2017’de Yavuz Sabuncu Anısına düzenlenen SBF Anayasa Sempozyumu sırasında dillendirdiğim üzere, Fetö’cüler sabah vakti basıyordu evleri. OHAL KHK’leri ise geceleri. Karanlıkta yol alma bakımından paralellik devam ediyor. Başka bir deyişle, karanlık sevgisi ve gün ışığı düşmanlığı bakımından tam bir koşutluk var. 2 Sedat Ergin, “Başbakan’dan çarpıcı açıklamalar: Hata oluyor, ama oran yüksek değil”, Hürriyet, 23 Şubat 2017. Başbakan açıklamalarının tam metni için bkz. “Başbakan Binali Yıldırım’ın Açıklamaları”, Anadolu Ajansı, 22 Şubat 2017. 3 Böylece, Hükümet ve Külliye’nin dillerine pelesenk ettiği “bürokratik oligarşi”yi, yargısız infaz yoluyla Türkiye’nin kazanımlarını nasıl yok ettiklerini de itiraf etmiş oluyor. 4 İbrahim Kaboğlu, “Liyakat ilkesi ve hukuk geçerli kılınmadıkça”, BirGün, 21 Temmuz 2016. 5 İbrahim Kaboğlu, “Kazanılmış Haklara Saygı Olmadan...”, BirGün Akademi, 19 Şubat 2017.