Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
MERAK Para, Para, Para Napolyon en çok “Para, Para, Para!” sözüyle anılır. Waterloo’dan iki asır sonra 200. yıl anısına basılmak istenen para Belçika ve Fransa arasında büyük gerginliğe sebep oldu. Belçika Waterloo anısına 2 euro’luk para basmak isteyince Fransa kızdı, AB nezdinde yaptığı bir manevra ile paranın geçerli olmasını engelledi. Bu arada Belçika tam 180 bin adet 2 euro basmıştı bile... Bastığı paralar elinde patlayan Belçika ise anıparalar için çıkarılan bir yönetmeliğe dayanarak arkadan dolanıp bir puan aldı ve yeni bir 2,5’luk bastı ancak bir koşul var: Bir yüzünde Aslan Tepesi, diğer yüzünde ise 2,5 euro yazısı ve savaş alanı diyagramı bulunan metal para sadece Belçika sınırları içinde geçerli olabilecek. Özetle para savaşlarında maç ortada! Savaşma, canlandır Kıyafetler, kamplar arası mesafeler, pişirilen yemekler, hatta Napolyon’un tikleri bile iki asır öncesinin aynı. Yaklaşık 5 bin “canlandırıcı” Avrupa’nın kaderini belirleyen savaşı yeniden yaşamak için Belçika’nın Waterloo kasabasındaydı. Bir süredir arpa tarlalarının arasından yürüyoruz. Hava puslu, yağdı yağacak. İçimden “Hava bile havaya girmiş, birazdan sağanak indirirse şaşmamak gerek” diye düşünüyorum. Tam iki asır önce, 18 Haziran 1815’te Waterloo Savaşı’nın yapıldığı alandayım. Tarlalar 200 yıl önceki gibi, aynen korunuyor, hava da o günkü gibi yağışlı. Avrupa’nın kaderini değiştiren bu savaş her yıl yeniden canlandırılıyor. Bu yıl ise en geniş katılımlı ve kapsamlı kutlamalar olarak ayrıca tarihe geçecek gibi. Tüm dünyadan gelen binlerce “canlandırıcı” dört gün boyunca türlü rollere bürünüyor, o devrin kıyafetlerini giyiyor, kamp çadırlarında kalıyor, kampta yiyip içiyor, kısacası o günleri hem tekrar yaşıyor, hem de yaşatıyor. 1821 Haziran tarihlerinde Waterloo tekrar canlanıyor. Waterloo Muhaberesi’nin yapıldığı bölgeye yaklaşırken öncelikle istikameti Koalisyon Ordusu kampına yönlendiriyorum. Türkiye’de tartışmalar sürerken koalisyon ruhunu solumakta yarar var. Koalisyon Güçleri Cephesi tek bir kişiye karşı kurulmuş denilebilir. Napolyon önce monarşi düşmanı, halkın sevgilisi bir demokrasi mücahidi olarak kitleleri peşinden sürüklemiş ancak sonra gücün zehirli tadına kapılarak hızını alamayıp kendini imparator ilan etmiş. “Tüm Avrupa benim olacak” diye kafayı yiyerek savaş açılmadık cephe bırakmayınca, Napolyon’u durdurmak için ona karşı birleşik bir cephe oluşturulmuş. Aylin Öney Tan muharebenin 200’üncü yıldönümünde Waterloo’daydı gelen bir Memlük askeri olduğunu söyleyen Fransız Thierry oldu. Yaşını başını almış kişilerin çokluğu dikkati çekiyor. Ciddi oranda yaşlı nefer var. Kimisi arka cephe rollerini üstlenmiş, tamir, silah bakım vb. işleri yapıyor. Kadınlar kıyafetleri onarıyor, dikiş dikiyor, yemek pişiriyor ve hastalara bakıyor. Kimisi ailece gelmiş. Küçük çocuklar kadar, tahta çekçek arabada dolaştırılan bebekler de var. Kamp hayatı sade bir şekilde sürüyor, araziden toplanan çalı çırpıyla yakılan ateşte çay kahve demleniyor, yemek pişiriliyor. YEMEKTE DEĞİL AMA SOFRADA SINIF FARKI Savaş canlandırmasında katılımcılar tam dört gün boyunca 200 yıl önceki yaşıyorlar, kampta yatıp kalkıp kendi yemeklerini kendi yapıyorlar. Ama eşitlik söz konusu değil elbette. Bir çadır diğerlerinden epey daha gösterişli gibi. Merakımı çekiyor, hemen içeriyi dikizlemeye başlıyorum. İçeride mavibeyaz porselenlerle kurulmuş gerçekten şık bir sofra var. Bütün askerler metal maşrapalar kullanırken bu sofrada cam kadehler kullanılıyor. Hizmet eden emir eri sık sık kadehlerdeki suyu yeniliyor. Cam sürahideki suya portakal dilimleriyle tazelik kazandırılmış. Sofranın orta yerinde bir ananas bütün endamıyla duruyor. Çevresi portakal ve elmalarla çevrilmiş. Elma ve portakal diğer çadırlarda da görülüyor ama ananas sadece 28 HAZİRAN 2015 50 ÜLKEDEN İNSAN KOALİSYON KAMPINDA Koalisyon kampı her şeyden önce çok renkli. Burada her milletten, her türden insan var. Savaşı canlandırmak için tam 50 ülkeden katılımcı gelmiş bulunuyor. Yüzde 18,34 ile en yüksek oran Almanya’ya ait. Bunu yüzde 17, 80 ile İngiltere izliyor. Fransızlar yüzde 9 gibi düşük bir oranda üçüncü sırada, ev sahibi Belçika ise Rusya’yı takiben beşinci. Herkes geldiği ülkeden bağımsız olarak tipine ve ruhuna uygun bambaşka bir karakteri canlandırabiliyor. Örneğin sahada görebildiğim tek Türk kılıklı katılımcı gururla Kahire’den Aylin Öney Tan @aylinoneytan 20