Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
İZLENİM masından dolayı aldığı eleştirilere cevaben, ekrandan höykürdüğü o acayip atar seansından derlenmiş, hakaretamiz tuhaflıklardan oluşan bir kolaj klibi beliriyor. Yeni Akit ve Vahdet, Seda Sayan’ın çemkirme ayiniyle baş başa bırakılıyor. Hangisi daha beter gocunur, artık kendileri karar versinler, diye… TÖRENİN SONUNDA BOĞAZLARDA DÜĞÜM İKİSİNİ BİRBİRİNE KIRDIRALIM GİTSİN Bu sene, Onur Haftası’nın temasının niçin “Normal” kavramı olduğunu açıklıyor sonra yine aynı esprili dille: “Nedir ayol bu normal? Ünlü gökbilimci ve astrolog (!) Michel Foucault, ‘Normal insan bir kurgudur’ demiştir. Temayı duyan da biz normallik talep ediyoruz, biz de normaliz diyoruz sandı. Ama asıl kararımız şu normal denen şeyin ne kadar içi boş, insanların hayatını cendereye sokan, butların butu kül bir şey olduğunu ifşa etmekti. Şimdi madem önümüzde böyle bir küloloji var, biz de bu külologları tek tek domatesleyelim diyoruz.” Aday külologların isimleri ve bu gece adaylığa değer görülmelerine sebep olan ayrımcı ifşaat ve icraatları teker teker huzura geliyor. Öylesine homofobik, transfobik, cinsiyet ayrımcı, şuursuzluk derecesinde faşizan şeyler sıralanıyor ki; insan içlerinden seçim yapmaya kıyamaz. Birini seçseniz, öbürünün hakkı kalır; o derece… Tüm adayları ve aday olarak seçilmelerine neden olarak gerekçeleri sıralamaya ne bu yazının ölçüsü yeter ne de asap elverir ama kazananların –daha doğrusu kaybedenlerin aldıkları oyları, müstesna çıkışlarının hakkıyla elde ettiği söylenebilir. Eğitim, Kurumlar, Sansür, Yayıncılık, Eğlence, Spor, Medya, Siyaset ve Beynelmilel olmak üzere, dokuz dalda verilen ödüllerin medya ayağına gelindiğinde bir parantez açılıyor. “Gözleriniz aramıştır arkadaşlar” diye lafa giriyor Şevval Kılıç: “Hormonlu’nun değişmez iki adet adayı vardır; Yeni Akit ve Vahdet… Bunlar bu sene medya kategorisinde yoktu.” Bu iki gazeteyi, bu kez aday olarak göstermeye gerek bile görmediklerini, onun yerine iki ‘şeyi’ birbirlerine kırdırmaya karar verdiklerini söylüyor. Ve bunun üzerine, sahnedeki dev ekranda, Seda Sayan’ın, beş eşinin ikisini öldürmüş bir katili evlilik programına çıkarSoldan sağa: Şevval Kılıç'ın sunumu stand up tadındaydı. Queer Tango performansı çok beğenildi. Davetliler girişte hormonlu domateslerle karşılandı. Kapanışa doğru; “Bu sene en çok ne yaptınız?” diye soruyor Şevval Kılıç. Elindeki uzun selfie sopası, sırada ne olduğunun tüyosunu veriyor. Sahneden “elaleme, dosta düşmana, ‘cemaati lubun’un gücünü göstermek” adına çektiği selfie’ye, oturduğu yerden ellerini kaldırarak katılıyor herkes. Güleş oynaş geçen ödül töreninin sonu, herkesin boğazında bir düğüm: Geçtiğimiz yıl cinayet, intihar ya da sağlık sebepleri sonucu hayatını kaybeden LGBTİ bireylerin isimleri, teker teker anılıyor. “Gullüm, bizim için politik bir direniş olsa da hayat hep gullümden ibaret olamıyor” diyor Kılıç: “Ölenleri unutmayıp, kalanlara daha sıkı sarılacağız. Birlikte daha güçlü olduğumuzu unutmadan, dayanışarak, örgütlenerek, öpüşerek, güneşli günleri hep birlikte inşa edeceğiz. Hepinize mutlu bir onur haftası…” Kutlu olsun, mutlu olsun, bugünkü pride coşkulu olsun, hayat gullüm olsun; amin… 11. Hormonlu Domates Ödülleri, Madır Öktiş, Putka ve Queer Tango performansları eşliğinde kaybedenlerine dağıtıldı. Ödüle layık görülenler Putka değildi. Anlayacağınız ortam gullümdü. orada 11. Hormonlu Domates Ödülleri, Madır Öktiş, Putka ve Queer Tango performansları eşliğinde kaybedenlerine dağıtıldı. Ödüle layık görülenler orada değildi. Anlayacağınız ortam gullümdü. Şişli Kent Kültür Merkezi’nin salonu da fuayesi de kalabalık. Rengarenk, domates şeklindeki puflara çökülmüş, bistroların etrafında toplaşılmış; 23’üncü LGBTİ Onur Haftası kapsamında 11’inci kez dağıtılacak olan Hormonlu Domates Ödülleri’nin bu yılki sahiplerinin, “seçkin” homofobiktransfobik kişi ve kuruluşların açıklanmasını merakla bekliyoruz. Cinsel ayrımcılığın ata sporu şeklinde yaşandığı topraklarda, ödül kazanacak derecede öne çıkabilmek de ayrı meziyet zira. Gecenin sunucusu, trans aktivist Şevval Kılıç, standup tadındaki sunumunun girizgahında, sadece gecenin değil, ödüllerin verildiği 11 yılın anlam ve önemini izaha yönelik bir özet geçiyor. “Ödülün 10 Hormon ne normal kim? adının nereden geldiğini hepiniz biliyorsunuz ama ben yine de bir hatırlatayım” diyor: “Hangi denyo vaktiyle ne dedi de 11 yıldır yok hormon, yok domates deyip duruyoruz. Erman Toroğlu denen bir, hııııımmm?.. (Adını/sıfatını siz koyun artık, dercesine izleyicilere bakınca, salon, kopan gürültüden dolayı küçük çaplı bir zelzele atlatıyor.) İşte o, bir tarihte, televizyonda “Çocuklarınıza hormonlu domates yedirmeyin, bak sonra homoseksüel olurlar” deyip galaktik düzeyde aydınlatıcı bir tavsiyede bulundu. Halbuki ben ekolojik tarım yapan bir aileden geliyorum. Neyse, biz de o gün bu gündür, hormonlu domatesleri bilumum homofobik ve transfobik figürün suratına çarpıveriyoruz.” Ebru Çapa @ebrucapa Fotoğraf Can Eskier Kazananlar yani kaybedenler Siyaset: Recep Tayyip Erdoğan Sansür: Zorlu Center Medya: Engin Ardıç Kurum: Türk Dil Kurumu Eğitim: İhsan Karaman Spor: Fenerbahçe Yönetimi Eğlence: Niran Ünsal Yayıncılık: Banu Yaşar Beynelmilel: İsviçre Federal Göçmen Ofisi Siyasette liste uzun Kılıç’ın; “Geldik gecenin en seksi, en iç gıcıklayıcı, en karanlık gecelerin fantezisi ödülüne: Siyaset!” demesiyle salonda yer yerinden oynuyor: “Listemiz uzun…” Hakikaten de en kalabalık aday kadrosu bu dala nasip olmuş. Sonuç bahis yatıran türden bir sürpriz değil, hatta şaşırtıcı bile değil. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, HDP Eskişehir Milletvekili adayı Barış Sulu’ya gönderme yaparak sarf ettiği “Biz eşcinsel aday göstermeyiz!” cümlesiyle, Hormonlu Domates Ödülü’nü üçüncü kez kazanarak bir rekor elde ediyor. Sonucu açıklayan SPoD LGBTİ aktivisti Deniz Şapka bu dalda rekabetin yoğun olduğunu, Ahmet Davutoğlu’nun da çok yüksek oy aldığını belirtme ihtiyacı duyuyor: “Keşke fazla hormonlu domatesimiz olsaydı da ona da ödül verebilseydik ama maalesef her şey ateş pahası.” 28 HAZİRAN 2015