Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Newroz’un dikenini ayıklamak! Kentin ciğercileri, Hasanpaşa, Sülüklü Han, Surp Giragos gibi kadim mekânları, eskiyeni otelleri, az da kalsa meyhaneleri, rakıcısı, çorbacısı ve dahi Çarşîya Şewitî’deki puşişal esnafı allanıp pullanıp süsleniyor Newroz öncesinde. Gazeteciler, bir Diyarbakır görevinde Sülüklü Han’da mola sırasında. Siz bakmayın 21 Mart gününde kutlanan Newroz Bayramlarının siyasete bu denli altyapı oluşturmasına. Aslında Newroz’un esbabı mucibesi, hikmeti kudreti, sebebi hikmeti iki bitkidir. Birisi Kenger ise, diğeri Nergis’tir. Şubat sonu, Mart başı geldi mi Diyarbekir pazarına Karacadağ’ın kırmızı çamuru ile yoğrulmuş, satıcının bütün temizleme gayretine rağmen özellikle kökü ve dahi her yanı çamura belenmiş Kenger bitkisi tezgâha düştü mü Newroz geliyorum demiştir artık. Bir de mis gibi Nergis kokusu. İşte şimdi suriçinin dörtyol kavşağındaki mevsimine göre tezgâh açan memleketlim sepetin içine Nergis demetlerini dizmiş bile. Yakınından geçtiğinizde sizi cezbediyor Nergislerin kokusu, benden söylemesi. Nergisi koklayıp kengeri dikeninden ayıkladıktan sonra sofraya konuk etiniz mi Newroz’u daha günü gelmeden yaşamaya başlamışsınız demektir. Nevroz turizmi Daha Diyarbekir’in Newroz Bayramına on beş gün kala dostlara haber babından bir çağrı yollamıştım sanal iletişim kanallarından. “Elinizi, ayağınızı çabuk tutun Newroz Bereketi başladı bile. Otellerde son rezervasyonlar tamamlanmak üzere.” Birkaç gün sonra aradı İstanbul’dan bir dostum, Baskın Hoca ile geliyoruz, bize üç oda halledebilir misin? Birkaç otele sordum, doluydular. Haber verdim, başlarının çaresine bakacaklar. Şehirde kışın bütün kesatlığı üzerindeydi. Ocak, Şubat aylarında esnatan kime sorsam “abi iş yok, durgun” diyorlardı. Ama ekliyorlardı, “hele bir bahar gelsin, kısmetse Newroz’la birlikte açılır işler” 22 MART 2015 Sahiden öyle miydi ne! Son yıllarda bir “Newroz Turizmi” almış başını gidiyordu. Bu aslında sadece bir bayram kutlamasına katılım muhabbeti değildi elbet. Öyle olsaydı İstanbul ve dahi Avrupa Entelijansiyasının onca yıldır kutlanagelen Newrozlara öncesinden ilgi göstermesi gerekmez miydi? Kürt halkı, siyasetiyle; Ortadoğu’ya, Türkiye’ye, Dünya’ya bir şeyler anlatı. Bu eski ve kadim coğrafyada bir şeyler oluyor. Bölgenin ve dünyanın tarihi yeniden yazılıyor dedi ve ekledi, haberiniz var mı? Ve dahi bunu son birkaç yıldır Newroz’lardaki, özellikle Diyarbekir / Amed Newrozun’daki mesajlarla dünya âleme faş eti. İşte o coşkuyu yaşamak! Bir de “Oradaydım” demek için artık Diyarbakır Newrozları bir prestij bayram kutlamasında bulunma ve dahi icabet etme mekânı algısına dönüştü. Belki, iyi de oldu. Kentin sokak ve kapalı mekân ciğercileri, Hasanpaşa, Sülüklü Han, Surp Giragos gibi kadim mekânları, eskiyeni otelleri, az da kalsa meyhaneleri, rakıcısı, çorbacısı ve dahi Çarşîya Şewitî’deki puşişal esnafı allanıp pullanıp süsleniyor Newroz öncesinde.”Gelinlik kızlar” gibi bezeniyor kentin mekânları. Bütün bu hazırlık Newroz’da şehre gelecek konuklar için. Buraya kadarı kentin “vatandaş” boyutundan yansıyanı! iyi, geliyorsuNuz da! Beş on yıl öncesine kadar Diyarbakır Newrozlarına konuk olarak gelip katılanlar parmakla sayılacak kadar azdılar. Onların da çoğu heyetler olarak gelenlerdi. Şimdi artık bireysel katılımlar da hayli yoğun. Dolayısıyla kentin siyasal ya da değil, sakinleri haklı olarak soruyor. İyi! Geliyorsunuz da! Baş göz EN ÖNEMLİSİ LİBAS MESELESİ Eskiden evlerdeki bohçalarda bir gün gerekir diye neneden, dededen yadigar erkekler için şalvarlar, puşiler, kırk düğme yelekler, kuşaklar. Şimdi kadınlar için rengârenk giysilerin pazarı oluştu. Newroz’da giyeceği bir “Kürt Milli Kıyafeti” var artık her kadının, erkeğin. Şeyhmus Diken Belediyeler Newroz Alanını hayli güzellediler. Kent devasa bir tören ve bayram alanına sahip oldu. Demokratik Toplum Kongresi’nin koordinatörlüğünde Newroz Komitesi oluşturuluyor. Basın açıklaması ile duyuru, basın için akreditasyon, konuklar için protokol düzeni. Boyna, yakaya takılan ailli kartlar ve gençlerden oluşan binlerce görevli. üstüne! Ciğeri, peynirli kadayıfı, künefeyi yiyip üzerine mis gibi menengiç kahvesini içiyorsunuz. Akşam da Erdebil köşkünde ya da kentin diğer mekânlarında müzik dinleyip halay da çekiyorsunuz. Süryani, Ermeni Şarabının, rakının dibine de vuruyorsunuz. Âlâ! Eeee peki devamı. Kenten ayrılıp gidince geriye ne kalıyor. Birkaç gün üzerine konuşup sonra bir dahaki seneye belleğe mi atıyorsunuz! Yoksa sahiden bir şeyler kalıyor mu geriye! İşte dananın kuyruğunun koptuğu an. Geriye ne kalıyor? Coğrafya büyük acılar yaşadı. Acıların edebiyatını yapmak akıl kârı değil elbete. Ama kentin konuklarından, konukların kente yaşadıklarından, tatıkları, taam etikleri lezzetlerden ve sohbetlerinden ardakalanlar neler. Sanırım hikâyenin can damarı bu. Müstemlekeyi ziyaret edip, bilmem kaç G’li telefonlarıyla gelemeyenlere “nanik” ya da “nisbet” yapma devri geçti. Bu hayli sakat “iz” bırakıyor şehirde, coğrafyada benden söylemesi. Coğrafyanın yaşadıklarından, kaybetiklerinden, geleceğe miras olarak bırakacaklarından ne anladınız merak edilen budur. Budur ol Hikâyat. Hani Turgut Uyar şiirinde diyordu ya! “güllerin bedeninden dikenleri teker teker koparırsan dikenleri kopardığın yerler teker teker kanar dikenleri kopardığın yerleri bir bahar ilan sanırsan kürdistan’da, muştatvan yolunda bir yer kanar” Kadim Amida şehrinin binler yıllık sur taşlarından kan sızıyor(du). Sordular! Surlar “Kızılcık şerbeti içtim, ondandır” dedi. Kürtler Karacadağ eteklerinde yabani olarak göğeren Kenger (Kereng) bitkisini dikenlerinden ayıklayıp sofranıza sundu. Ey Newroz’a gelen Kürtlerin dostları! Kenger önce doğadan toplanırken, sonra ayıklanırken ve dahi sonra pişirilirken lezzeti aiyetle yiyenlerin diline damağına dikenleri batmasın diye özen gösterilir. Yine de dikenin küçücük bir parçası unutulmuşsa pişmiş kenger aşının içinde ağzınızda yuvarlarken, bilesiniz ki konukları, hele hele Newrozlarımızın konuklarını kendine getirsin diyedir. Kengerin ayıklanmışı Barış’a çağrıdır haberiniz olsun, hem de Newroz Bayramında… 19