26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

GÖRÜŞ Yusuf Hacısüleyman Turizm Uzmanı [email protected] 10 KÜLTÜR 2010’DA BİR MİLYAR Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü, yıl sonuna kadar dünya turist sayısının yüzde 5,7 artışla 900 milyon kişiye ulaşacağını tahmin ediyor. Yani dünyada bu kadar insan kendi ülke sınırları dışına seyahat ediyor. Ancak bu insanların ilginçtir ki yüzde 80’i kendi bölgesi, yani bulunduğu kıta içinde hareket ediyor, örneğin biz Türkleri ele alırsak, Avrupa kıtası söz konusu olmakta. Avrupa turizm hareketi bu 900 milyonluk turist sayısının yüzde 55’ini yani 500 milyon insanın dolaşımına ev sahipliği yapıyor. Başka bir ifadeyle, dünya turizm hareketine katılan toplam insan sayısının yarısı, Avrupa içinde seyahat ediyor. Kuşkusuz Avrupa Birliği’nin son yıllarda giderek genişlemesi ve yeni üye ülkelerin katılımı nedeniyle serbest dolaşım hakkının oluşması, bu sayının bu boyutlara varması için birincil derecede bir etkendir. İkinci büyük etken olarak belki karayolu ve demiryolu ağının Avrupa içinde çok gelişmiş olması olarak kabul edilebilir. Özellikle uzatılmış hafta sonu tatilleri, insanlar tarafından çok kullanılan bir “ara tatil” fırsatı olarak değerlendirilmektedir. Herhalde bu nedenlerin de etkisinde olmak üzere insanların daha çok kendi bölgesinde seyahat etme oranı olan ortalama yüzde 80 tespiti, Avrupa kıtası için yüzde 88 olarak ortaya çıkmaktadır. Bu demektir ki Avrupa, kendi turizmini büyük bir ölçüde kendi içinde döndürüyor. Bu yıl ekim sonuna kadar ülkemize gelen 21 milyon kişiden (Rusya Federasyonu, Avrupa kıtasına dahil ele alınmaktadır) hemen hemen aynı oranın Türkiye için de geçerli olduğunu görmekteyiz. Türkiye’nin turizm potansiyeli çok yüksek, hem de belki o kadar yüksek ki ülkemizin ekonomisini düzlüğe çıkaracak cinsten. Ama olmuyor! Bir türlü büyük sıçramalar yaparak ilerleyemiyoruz. Bazen “bütün”ü görmekten, acaba detaylara bakmayı mı göz ardı ediyoruz? İşin bütünü 21 milyon turist. Detayında, Almanlar 3.7, Ruslar 2.3, İngilizler 1.8, Hollandalılar 1 milyon kişi, Fransızlar 705, Belçikalılar 513, İtalyanlar 465, Avusturyalılar 433, Yunanlılar 378 bin kişi ile ülkemizi ziyaret etmişler. Rusları saymazsak diğer ülkelerin hepsinin Avrupa Birliği’nin siyasi anlamda lokomotif ülkeleri olduklarını görüyoruz. Gelen Hollandalıların kendi ülke nüfuslarının yüzde 6’sını, gelen Belçikalıların yüzde 5,5’ini ve Avrupa Birliği’ne girmemize her zaman muhalif olan Avusturya’dan gelenlerin kendi ülke nüfuslarının yüzde 5’ini teşkil ettiği hiç aklınıza gelir miydi? Zaman zaman turizm açısından yaşadığımız olumsuzluklara rağmen belki iki kere düşünerek de olsa tatilleri için ülkemizi tercih eden bu önemli “nüfusu” Türkiye olarak hiçbir zaman “taraftar” olarak kullanamadık. 2008 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca kullanılacak tanıtım bütçesi bence ikiye ayrılmalıdır. Bir bölümü gelecek olanlara Türkiye’yi “tanıtmak” için yurtdışında, bir bölümü ise gelenlere Türkiye’yi “anlatmak” için yurtiçinde. Turizm açısından dünyanın yarısı elimizin altında. İşte bu nedenle Avrupa turizmini çok iyi değerlendirmeliyiz. Berlin Dahlem Müzesi Yazı ve fotoğraflar: ŞengülHaldun Aydıngün stanbul’da yaşayanlar olarak İ tarihin Anadolu ve Mezopotamya’da başladığına ve göze güzel gözüken eserlerin büyük bir bölümünün de Anadolulu heykel tıraşlar tarafından iki bin yıl önce yapıldığına inanmamız çok kolaydır. Dahlem’deki müzeye ilk girdiğimiz Latin Amerika salonundaki nesne ve heykellerin anlatımcılığı karşısında şaşkına düşmüştük. Okyanusya salonunda, gerçekleri ile hiç karşılaşmadığımız, resimlerden ise sadece yüzde 5’ini bildiğimiz yüzlerce eserle baş etmeye çalışıyorduk. Biraz sonra ise bu müzeyi gezimizin son gününe bırakmanın ne kadar da büyük bir hata olduğunu düşünüyorduk.Berlin’e gelmeyi yıllardır hayal ediyorduk ve de amacımız Pergamum Museum’u yani Bergama Kökenli Zeus Sunağı’nın olduğu müzeyi gezmekti. İstanbul Üniversitesi’nin değerli hocalarından Prof Dr. Mehmet Özdoğan Berlin’e gidersek mutlaka Dahlem Müzesi’ni görmemizi önermişti. Biz de söz dinledik ve Berlin gezimizin son günü, İstanbul uçağımızın kalkmasına beş saat kala müzeden içeri girdik. Bir kasabanın spor salonundaki kermese gelmişiz gibi hissettik kendimizi. Erken bir saat olmasına karşın dışarı kadar taşan çoluk çocuk kuyruğu ve müzeden gelen canlı müzik performansları eşliğinde, üç günlük müze abonman biletimizi girişte gösterip kendimizi içerde bulduk. Almanya’nın Berlin kentti başkent olmasının yanında kültür kenti olmasıyla da ayrı bir öneme sahip. Kentin ortasındaki Museum İnsel “Müze adası” ise kültürün kalbi. Yalnız buradaki müzeleri gezmek için günlerinizi ayırmanız gerekir. Berlin’in dış mahallelerinde bile dünyaca ünlü müzeler yer alır. Berlin’in güneyindeki banliyölerinden Dahlem’de de kökleri 17 yüzyıla kadar inen bir müze yer alır. Dahlem Müzesi Brandenburg hanedanı sırasında oluşmaya başlamış. Hanedan müzeye, sadece Avrupa
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear