Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
25 NİSAN 2008 CUMA spor NEYMİŞ ABDÜLKADİR YÜCELMAN vet, “Böyle birspor var mı ?’’ diye düşünüyorum çoğu zaman. Atatürk Olimpiyat Stadı’nda ara sıra futbol maçları yapıldığında daha da sıkışıyor bypasslı kalbim. İstanbul BelediyeG.Saray maçında bir kez daha yaşadım nabzımın 100’leri geçtiği... Şahane bir stat; bunun benzeri Paris’te ve orada 1998 Dünya Kupası finali oynanmıştı. Yine o statta 2003 yılında Dünya Atletizm Şampiyonası yapılmıştı. Süreyya’nın dünya şampiyonluğunu kaçırıp ikinci olduğu 1500 metre yarışında ben de tribünde bayrak sallayanlardan birisiydim. İğne atsanız yere düşmeyecek kadar tıklım tıklım tribünlerde çocuklar, kızlar, erkekler, kadınlar, yaşlılar her yaştan her renkten insanlar cıvıl cıvıl sanki bir spor olayına değil de pikniğe gelmiş gibiydi. Soruyorum, bizim Atatürk Olimpiyat Stadı neden yapıldı; Olimpiyatlar için mi? Soruyorum, Spordan sorumlu Bakan’ım Murat Başesgioğlu’na, sevgili genel müdürüm Mehmet Atalay’a, soruyorum yıllarını atletizme vakfetmiş Türk lokomotifi Mehmet Terzi’me, soruyorum atletizmi sevenlere, atletizmin varlığına inanan herkese, hatta kendime de... 60 bin kişilik bu stat durduğu yerde çürüyecek mi? Sadece anımsanması için arada bir belki yılda 2 ya da üç kez yapılacak futbol maçı için mi 300 milyon Dolar toprağa gömüldü? Hem ayıp hem günah.. Belki kimimiz, “Bakın bizim de Olimpiyat Stadı’mız var” dercesine dünyaya tafra atmaya kalkıyor ama aslında atletizm dünyası hiç kuşkum yok, “Adamların 8 kulvarlı pisti olan 60 bin kişilik Olimpik statları var, uyuyorlar’’ diye sırıtıyorlardır. Yok eğer Olimpiyatlar için bu stadı bekletiyorsak yazık , “Atatürk Olimpiyat Stadı’’ adından olimpiyat sözcüğünü, olimpiyatları alıncaya dek kaldıralım, dünyaya rezil olacağız derseniz, böyle daha mı az rezil oluyoruz? Eğer bu ülkede birkaç özel sektör de atletizme sahip çıkmasa inanıyorum zaten kulvarı olan birkaç statta o pistleri de kaldıracaklar. Bakın Süreyya Ayhan dediğimiz o Türk atletizminin onuru kızımız bu ülkeye ne denli başarı kazandırdı ve nasıl yok oldu. Önce Süreyya’nın klasik atletizm giysilerine pek laf edemedikleri için özel yaşamına saldırdılar. Çünkü Süreyya’nın şortla koşmasının genç kızlara örnek olmasından korkuyorlardı. Bu olayın arka yüzüydü ama Süreyya’nın hatalarını da çok iyi kullandılar. Süreyya’ya “Kendim ettim kendim bul İktidar partisi, başkan Demirören’i devirip kendi yandaşlarını yönetime getirmek istiyor C Atletizm Diye Bir Spor VESTEL VE ENKA 19 AKP’nin Beşiktaş planı Ufuk TANIŞAN Futbol Federasyonu Yasa Tasarısı’nı değiştirerek yönetime istediği ismi seçtiren iktidar partisi AKP, şimdi de gözünü Beşiktaş’a dikti. Siyah Beyazlıların son dönemde yaşadığı başarısızlıkların yanı sıra Futbol Federasyonu Başkanı Hasan Doğan’ın, Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören’le ters düşmesi bu süreci hızlandırdı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da destek verdiği operasyonda başkan adayı olarak çeşitli isimler ön plana çıktı. Bu operasyonu başlatan olay ise Vatan gazetesinde çıkan Yıldırım Demirören ve Hasan Doğan arasında geçen telefon konuşması oldu. Doğan’ın Beşiktaş’ın bu haberi basına sızdırmasına sinirlendiği ve bu nedenle de Demirören’le arasındaki köprüleri yıktığı belirtildi. AŞBAKAN’IN KARDEŞİ DE YÖNETİMDE Geçen günlerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la bir görüşme yapan Hasan Doğan’ın, Beşiktaş’ı ele geçirme planını bu toplantıda dile getirdiği öğrenildi. Plana Erdoğan’ın da onay vermesiyle beraber Hasan Doğan çalışmalara başladı. İlk olarak başkan adayı konusunda kurmaylarıyla görüşen Doğan, ünlü bir işadamını aday gösterecek. Bu adayın medyada çıkan başkan adaylarından biri olduğu tahmin ediliyor. Daha sonra yöne E Federasyon Başkanı Hasan Doğan’ın Demirören’le ters düşmesi AKP’nin Beşiktaş planını hızlandırdı. Operasyonda başkan adayı olarak çeşitli adaylar ön plana çıktı. tim kurulunu oluşturma işine girişen Doğan ve kurmayları, Cemil Kazancı, Başbakanın kardeşi Mustafa Erdoğan, Hasan Doğan’ın ortağı Ethem Sancak ve Bahattin Demir isimlerinde fikir birliğine vardı. Beşiktaş’ta yaşanan gelişmeleri yakından takip eden Doğan’ın seçeceği başkan adayına “Para getirmene gerek yok. Hükümet olarak her şeyi karşılayacağız” diyeceği de sızan haberler arasında yer alıyor. Doğan’la beraber bu oluşuma destek veren İhsan Kalkavan’ın kulis çalışmalarına başladığı belirtildi. TAT PROJESİ DE RAFA KALKTI Bu arada Siyah Beyazlıların 19 Mayıs’ta yıkımına başlayacağı İnönü Stadı’ndan da Beşiktaş’a kötü haber geldi. Hatırlanacağı gibi Yıldırım Demirören, Futbol Federasyonu seçimlerinden önce Hasan Doğan’la Haluk Ulusoy’u devirmesi için el sıkışmış ve yeni stat için de garanti almıştı. Ancak yaşanan son gelişmelerden sonra Hasan Doğan’ın yeni stat projesini geri çektiği ve Siyah Beyazlılara izin alınamadığını belirttiği ifade edildi. mahkeme kayıtlarına giren tescillenmiş şike vardı. Federasyonuna başvurmuş ancak Ulusoy yönetimi bu dosyaları ve mahkeme kayıtlarını sümenaltı etti. Bugün yine benzer bir ortamı tekrar yaşıyoruz. Bu yüzden bu maçta şike olacağını tahmin etmekteyiz ve her iki takımın yöneticilerinin, teknik heyetlerinin ve futbolcularının telefonlarının dinlenmesi ve Türk futbolunda bir kez daha çirkinliklerin yaşanmaması amacıyla Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına başvurduk” ifadelerini kullandı. Bu arada Beşiktaş’ın genç savunma oyuncusu İbrahim Kaş’ın Getafe ile anlaştığı iddia edildi. Oyuncunun menajeri Ahmet Bulut da bu haberi doğruladı. B BURSA’DAN ŞİKE İDDİASI Bursaspor’un kongre üyesi ve eski yöneticilerden Lemi Keskin, Ç.RizeBeşiktaş maçında şike olacağını tahmin ettiklerini belirterek “2004’teki maç ile ilgili S dum” türküsünü söylettiler. Kendi başına bıraktılar, “Al para git, nereye istersen git, oralarda çalış” dediler. Türkiye’nin gözü önünden uzaklaştırdılar. Süreyya cahil, kocası ondan cahil, iki cahili kendi başına buyruk edince olan oldu, Süreyya gibi bir yetenek kayboldu. Süreyya çırpındı, yaptığı hataları anladı ama iş işten geçti dediler, bir de ebedi boykot verdiler. Artık Süreyya’nın bir kez daha piste çıkma şansına izin vermediler. Zaten tarikatların istediği de bu değil miydi? Süreyya örneği yok edilmeliydi; edildi. Bu bir öykü değil, bu bir film senaryosu da değil. Varsayım, hatta komplo teorisi hiç değil. Olayların gerçek yanını bilenler sadece Süreyya ve eşi ile WADA’dan da birkaç kişi... Ama kime inanalım ki? Türkiye’de palazlanan her sporcumuza doping suçlaması yapıldı. Oysa bir yıl önce serbest kalan ilaçlar bir yıl sonra yasaklar listesine alınıyor. Çünkü WADA’nın yasak listesi sık sık değişiyor. Yine de kimileri yakalanıyor kimilerinin de yaptıkları yanına kalıyor. Ben şahsen Halil Mutlu’nun doping yaptığına inanmamıştım, çünkü Halil’in dopinge ihtiyacı yoktu. İşte yıllar sonra yeniden döndüğü halterde yeni madalyalar aldı. Süreyya’nın da nasıl bir oyunla saf dışı edildiğini elbette bilemeyiz ama doping yaptıysa cezası neyse çekmeli elbette... Ama onu yaşam boyu spordan men etmek yanlış. Ancak istenen oydu ve oldu. En değerlisi Hidayet Can İŞBAKAN Bisiklette çıta yüksek Ahmet YAZICI ürkiye bisiklet tarihinin en büyük organizasyonu gerçekleştirdi. 44 yıldır düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’na bu sezon Alessendro Petacchi, Matteo Priamo gibi dünyanın en iyi pedalları da katıldı. Alanya’da sona eren tur için herkesin aklında soru işaretleri oluşmuştu. Ancak birisi vardı ki gecesini gündüzünü bisiklete adamış ve bu organizasyonun gerçekleşmesi için büyük çaba sarf etmişti. O da Türkiye Bisiklet Federasyonu Başkanı Emin Müftüoğlu’ydu... Müftüoğlu yarışlar sonrası, “Yarışlar 47 ülkeden canlı izlendi. Organizasyonun nasıl yapıldığını herkese gösterdik. Artık çıtamızı sürekli yükselteceğiz. Böyle organizasyonlar sayesinde çocuklarımız bisiklet sporuna yöneliyor. İlerleyen zamanda uluslararası arenada şampiyonlar çıkartacağız” dedi. Bu yıl bambaşka bir Hidayet Türkoğlu izliyoruz. Basketbolun en üst seviyede oynandığı arena olan NBA’de salonların tozunu atıyor Hido... İlginç bir de istatistiği var ulusal oyuncumuzun; son periyotlarda açılıyor. Ve bu alanda, yani son çeyrekte takımına yaptığı katkıda, ligin en önemli oyuncuları arasında yer alıyor. Hido kuşkusuz Orlando Magic’in bu yıl yaptığı büyük atılımın da öncüsü... 19.5 sayı ortalamasıyla alınan galibiyetlerde oynadığı rol yadsınamaz... Bunu kanıtlayan ödüllere de aday Hido; örneğin NBA’in bu sezon “en çok gelişim gösteren oyuncusu” olma yolunda en önemli adaylardan biri.. Bu ödülün anlamı büyük. Çünkü yıldız oyuncumuz normal bir oyuncudan bir gömlek üste çıktığını göstermiş oluyor taraflı tarafsız herkese... Ulusal oyuncumuz kariyerindeki bu ivmenin nedenini geçtiğimiz hafta içinde Türk gazetecilerle yaptığı bir telekonferansta anlattı. Hido, “Başarımda yeni gelen antrenörün (Stan van Gundy) sisteminin bana çok uyuyor olması, bana şans vermesi etkili oldu. Bu yıl, kariyerimde daha önce almadığım bir sorumluluk aldım” diyerek hem koçunun hem de takım arkadaşlarının kendisine duyduğu güvenin geri dönüşünü aldığını vurguluyor. Şimdi Hido NBA’de başlayan play off sürecinin heyecanını yaşıyor. Rakipleri Toronto Raptors ama Orlando Magic daha da yüksekleri hedefliyor. Şöyle konuşuyor başarılı oyuncu: “Playoff’ların ayrı bir heyecanı var. Ben bunu gerek Sacramento Kings’te, gerekse San Antonio Spurs’da oynadığım zamanlarda gördüm. Gerçekten genç, ama tecrübeli bir ekibiz. Gerek Dwight Howard, gerek Rashard Lewis, gerek diğer oyuncular olsun, uzun süredir NBA’de oldukları için onlar da konum olarak iyi yerlere geldiler. İnanıyorum ki uzun bir playoff süresi geçireceğiz.” Atletizmi ayakta tutan iki spor kulübümüz. Rekortmenlerimizi kucaklamış bu iki kulüp, sporcularını Beijing Olimpiyatları’na hazırlıyor. VESTEL Spor yaptığı toplantıda geçmiş yıllarda atletizme verdiği desteği yeni projelerle sürdüreceğini açıkladı. Genel Müdür Timur Tuncer açıklamasında 2003’te başlayan desteğin önce bireysel sonra sosyal sorumluluk bazında yürütüldüğünü, entegre sponsorluk çalışmalarıyla bugün varılan noktada 9 ulusal atletimizle devam edileceğini belirtti. Timur Tuncer VESTEL’in bugüne dek 123 Türkiye rekoru ve 80’i altın olmak üzere 183 madalyanın Türkiye’ye kazandırıldığını söyledi. Ama beni uçuran bir müjde verdi ki o da rahmetli Cüneyt Koryürek adına yapılacak ‘VESTEL Yılın Atleti’ yarışmalarıydı. Teşekkürler... ayucelman?cumhuriyet.com.tr Beşiktaş’ın ‘Güçlü’ liberosu Cengizhan ÇELİK Voleybolda büyük yeri olan libero bölgesine yıllarını vermiş bir isim Beşiktaşlı Necla Güçlü... Bulgaristan’dan Türkiye’ye uzanan yaşantısında küçük yaşlardan itibaren hep voleybolun içinde olan ender sporcuların başında geliyor. Vakıfbank Güneş Sigorta formasını 16 yıl başarıyla giyip sayısız başarı yakalayan, kupalara uzanan Güçlü, artık Siyah Beyazlılar için mücadele ediyor. Ay Yıldızlı takımda da büyük hizmetleri olan deneyimli voleybolcu ile kariyerini ve yaşantısını konuştuk. Voleybola nasıl başladınız? Necla Güçlü: Dört yaşındayken ailemin Bulgaristan’dan Türkiye’ye göç etmesiyle birlikte Bursa’ya taşındık. 1981’de bu şehirde voleybola başladım. Vakıfbank takımına transfer olduktan sonra 16 yıl bu takımda sayısız başarılara imza attım. Doğum yapmam sebebiyle bir yıl ara verdim voleybola. Şimdi ise Beşiktaş için mücadele ediyorum. Doğum nedeniyle ne gibi zorluklar yaşadınız? N.G: En başta söylemeliyim ki çok mutluyum. Ancak sporculuk kariyerim açısından zor bir yıl geçirdim. Doğumun hemen ardından 5 ay gibi kısa bir sürede idmanlara başladım. Fiziksel toparlanma döneminin ardından eskisi gibiyim diyebilirim. Annem ve eşimin bu dönemde bana verdiği destek sayesinde çok daha hızlı bir adaptasyon dönemini geride bıraktım. Annem bebeğe benden daha iyi bakıyor. Geceleri iyi bir uyku uyumam için o yatırıyor. Düzenli aile hayatım sayesinde bu dönemi en az hasarla atlattım. Eleştirileri çok haklı buluyorum. Ben 21 yaşımda evlendim. Keşke evliliğimin ilk yıllarında bu konuda beni yönlendiren birileri olsaydı. Bayan sporcular evliliklerinde eğer kariyerlerini düşünüyorlarsa mutlaka erken doğum yapmalılar. Zamanında örnek aldığınız bir voleybolcu var mıydı? N.G: Benim voleybola başladığım zamanlarda televizyon, internet ortamlarının hiçbiri olmadığı için biz kendi takımımızdaki ablalarımızı örnek alarak ilerlerdik. Sporcu bir ailenin içinden geldim ve beni voleybol ile tanıştıran kişi ablamdı. İlk zamanlarda sadece Bursa’daki maçlara gidebilirdik. Ben ilk dönemlerimde, şu anda Vakıfbank takımının menajerliğini başarıyla yürüten Nalan Ural’ı örnek alırdım. Bir voleybolcuda olması ve olmaması gereken özellikler nelerdir? N.G: Kesinlikle güçlü bir karakteri olması gerekiyor. Zorluklara göğüs gerip zekasıyla pratik çözümler üretebilmeli. Düzenli bir özel hayatı olmalı ki idmanlarından arta kalan zamanlarında kafasını başka şeyler kurcalamasın. Tüm kötü alışkanlıklardan uzak durmalı. Sadece işine konsantre olmalı. İşini severek yapmalı. Bunların aksi şeyler olmaması gerekiyor. Bu söylediklerim bütün spor branşları için geçerli. Sizce Türkiye’de libero sistemi tam olarak oturdu mu? N.G: Bence artık liberonun değerini anlamaya başladılar. Bir maçı izlerken liberonun çok ön plana çıkmamasından dolayı geçmişten günümüze hep arka planda kalmıştı. Ama artık antrenörler ve sporseverler bilirler ki bir pasör, bir smaçör kadar hayati önem taşımakta libero. Ülkemizde de yavaş yavaş bunun farkına varıyorlar. T ULUSAL TAKIMIN DA EN BÜYÜK KOZU Bu yaz, Türkiye Ulusal Basketbol Takımı, Avrupa Şampiyonası eleme maçlarına çıkacak. Heyecanımız büyük. Keşke hiç eleme oynamadan buralarda mücadele etseydik. Ama olmadı ve tek çare bu maçları oynamak. Elbette hedef zirveye çıkmak. Bu takımın en büyük kozu da elbette müthiş bir sezon geçiren Hidayet Türkoğlu olacak. Herkes onun Ay Yıldızlı formayı ne kadar çok sevdiğini iyi bilir. Geçen yaz ulusal takımımız başarısız olmuş olabilir İspanya’da ama Hido yine elinden geleni yapmıştı. Türkiye’nin koçu Bogdan Tanjevic her ne kadar, “NBA oyuncularımdan yalnızca birini seçeceğim” diyerek akılları karıştırmış olsa da Hido bizim en büyük silahımız. Ve orada başarılı oyuncularımız varsa mutlaka kadroda olmalıdır, bu Türk basketbol kamuoyunun ortak düşüncesi... Hido, Ay Yıldızlı forma içinse şu görüşleri paylaşıyor... “Yıllarını milli takıma vermiş biriyim. Burada iyi oynayınca hemen milli takıma karşı sorumluluğum veya bakışım değişmeyecek. Hatta sorumluluk bilincim daha çok arttı diyebilirim, çünkü burada göstermiş olduğum performansı, oraya gelecek gençlerle de paylaşma fırsatım, onlara yardımcı olma şansım olacak. O yüzden sabırsızlıkla bekliyorum. Elemelere de geleceğim. Sonra kadro durumu var. Eğer çağrılma durumum olursa seve seve geleceğim...” Hido dünyanın en iyi oyuncuları arasında... Evet, ancak onun bir başka yönü daha var. Yardıma muhtaç çocuklar için sosyal faaliyetlere katılmayı çok seviyor. Bu durum ona mutluluk ve huzur veriyor. “NBA Cares” (NBA önem veriyor) adı altında düzenlenen sosyal sorumluluk projelerinde Hidayet Türkoğlu’nun adını görmek mümkün. O sadece basketbol salonlarında işini yapıp evine gitmiyor. Orlando sokaklarında yardıma muhtaç insanlara da elinde kolilerle destek vermekten kaçınmıyor. Çünkü o aslan yürekli bir dev... Kulaç kulaca yarış Bu yıl Kısa Kulvar Yüzme Şampiyonası’na İngiltere’nin Manchester kenti ev sahipliği yapıyor. MEN Arena’da yapılan yarışlar büyük çekişmeye sahne oluyor. Rus yüzücü Yuriy Prilukov ile Polonyalı Mateusz Sawrymowicz’in 1500 metrede yan yana kulvarlardaki kıyasıya mücadelesi de nefesleri kesti. Prilukov hissettiği baskının itici gücüyle altın madalyaya ulaşırken, onu takip eden Sawrymowicz ise bronzla yetindi.