Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
1 ŞUBAT 2008 CUMA spor NEYMİŞ ABDÜLKADİR YÜCELMAN ünya motosiklet şampiyonu, aynı zamanda 2007’de Avrupa’da en fazla yarış kazanan motosikletçi olarak rekor kıran Kenan Sofuoğlu’nun milletin parası ve hükümetin onayıyla 220 milyon dolara mal olan Formula 1 pistinde antrenman dahi yapamadığını ‘’Formula 1’den rantiyeciler kazandı’’ başlıklı yazımda anlatmıştım. Yazımın çıktığı gün 2021’e dek Formula 1 pistini yıllığı 3 milyon Avro’ya kiralayan Ecclestone’ın İstanbul’daki müdürü Can Güçlü telefon etti. ‘’Biz ülkemizin yetiştirdiği Kenan Sofuoğlu gibi bir sporcuya pisti kapatmadık. Ne zaman isterse gelip antrenman yapar’’ dedi. ‘’Tek antrenman için 70 bin Avro istemişsiniz’’ deyince de “Hayır, böyle bir şey söz konusu değil. Kenan Honda’nın sporcusu, takım olarak çalışıyorlar. Takım nerede antrenman yaparsa Kenan da onlarla birlikte yapıyor ama istediği zaman gelebilir. İsterse her gün çalışabilir’’ diye yanıt verdi. Formula 1’in İstanbul genel müdürüne hazır beni aramışken birkaç sorum daha oldu. ‘’Formula 1 yarışından iki günde gelen 30 milyon Avro’ya karşı 3 milyon yıllık kira iyi bir ticaret olmalı. Kaç kişi çalışıyor, gideriniz ne kadar? Ortada İngiliz Ecclestone’a yapılmış bir kıyağın ardında neler var? Hazine’den çıkan 220 milyon Avro’da sizin de benim de param var. Bu paranın karşılığı bu mu olmalıydı? 2005’teki ilk Formula 1’deki ilgi 2007’de yarı yarıya düştü. Formula 1’e ilgi neden düştü” gibi sorularıma müdür Can Güçlü gayet nazik ve soğukkanlılıkla yanıt verdi... ‘’Önce sondan başlayayım. 2007’de seçimler vardı, yabancılar yine geldi, ama Türkler için aynı şeyi söyleyemem. Bu pistin 19 çalışanı var. Ayrıca bakımı, günlük ihtiyaçlar için giderler bir hayli tutuyor. Biz de genellikle burada çekim yapan medya şirketlerine ve aktiviteleri olan şirketlere günlüğü 170 Avro, kimi zaman onun da üstünde kiraya veriyoruz.’’ Kenan Sofuoğlu olayında Ecclestone yanıyla Motosiklet Federasyonu’nun söylemleri değişikti. Bu işte bir taraf yanlış konuşuyordu. Eski defterleri bir karıştırayım dedim, meğer daha işin başında Kenan Sofuoğlu’na varıncaya dek neler olmuş, neler yazılmış meğer. Formula 1’in nerede yapılacağına ilişkin yer tespitinde başlamış eleştiriler. Örneğin Akfırat beldesinde arazi anlaşmazlıkları olmuş. Daha sonra bu pistin su havzaları üzerinde yapılacağına ilişkin kendi yazımı buldum. Çevrecilerin, Mimarlar Odası’nın ve bilimcilerin isyan eden demeçlerini yeniden okudum. Daha sonra kestiğim gazete kupürlerinden Necati Doğru’nun ‘’Formula 1 leşi’’ ile, ‘’Formula’nın leşini kaldıramıyorlar’’ başlıklı Vatan’da çıkan yazılarını yeniden gözden geçirdim. Başka kupürlerde müteahhitlerle işbirlikçilerin ihaleye Cep Herkülünün hedefi yeni rekor Sevil ARINAN Kazandığı altın madalyalarla Türkiye’nin podyumdaki gururu olan ulusal halterci Halil Mutlu, aylardır hazırlandığı Pekin Olimpiyatları’nda şampiyonluk yaşayıp tarihe geçmek istiyor. Kazandığı şampiyonluklarla “Cep Herkülü” unvanını alan Mutlu, Pekin’de zirveye çıkarak 4 olimpiyat şampiyonluğuna ulaşan tek halterci olmayı hedefliyor. Mutlu, bu başarının ardından da aktif spor yaşamını sonlandırmayı planlıyor. Özel yaşantısından haltere ve futbola dek Halil Mutlu’ya yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle: Heyecanla beklediğimiz Pekin Olimpiyatları ile başlayalım, hazırlıklarınız devam ediyor... HALİL MUTLU: Aslında olimpiyat kelimesini duymak bile beni heyecanlandırmaya yetiyor. Olimpiyat hiçbir yarışmaya ve organizasyona benzemiyor. Çok önemli bir organizasyon. Olimpiyatlara katılıp orada Ay Yıldızlı formayı giymek kolay değil. Ben bu olimpiyatlara diğerlerine göre daha fazla önem veriyorum. Neden? H.M.: Şimdiye dek 3 olimpiyat şampiyonluğu elde ettim. Bu olimpiyatın önemi ise 4. şampiyonluğumu elde edip, şimdiye kadar yaşanmamışı yaşamaktır. Yani Pekin’de şampiyonluk alıp halterde 4 olimpiyat şampiyonluğu yaşayan ilk sporcu olmak. Kolayı herkes başarır ben zoru başarmak istiyorum. Sonrasında da spor yaşantıma nokta koyacağım. Yıllarca Naim Süleymanoğlu’nun veliahtı olarak gösterildiniz. Sizin veliahtınız kim? H.M.: Bu veliaht konusunu yaratan spor kamuoyu ve ben bu durumdan çok rahatsızım. Benim kimsenin tahtında gözüm yok. Bu tarz benzetmelerden hoşlanmıyorum. Ben gidebildiğim yere kadar gidip alabileceğim bütün başarıları almaya çalıştım, hâlâ da devam ediyorum. Hiçbir zaman ‘Birinin yerine geçeyim’ diye düşünmedim. Bu tarz düşünceler çok tehlikeli ve bencilce. Bunun devamında ben de kimseyi yerime koyamayacağım. Sporcular birbirini örnek alsın, kimse kimsenin yerine geçmeye çalışmasın. Türk sporunun ve halterin geldiği noktayı nasıl buluyorsunuz? H.M.: Halter denildiği zaman aklıma ilk olarak Türk gençliği geliyor. Genç nüfusa sahip birkaç Bulgaristan 1973 yılında an Halil Mutlu, ülkeden biri ğ do Kırcaali’de liştirmek için 10 olmamıza kardini ge n e k şın lisanslı e’ye geldi. 3 şında Türkiy ya, 9 Avrupa ya lardır futbolu ön planda sporcu sayısıdün olimpiyat, 5 ğu elde eden tutarak haber yaptı. Limızla gerilerdelu Şampiyon 6 kilolarda gin son sıralarında yer 5 ve yiz. Bunun ya4 5 , 2 5 Mutlu, koru re ya n alan futbol takımlarına ü d a nında bu lisans20’den fazl sız Türkiye yı bile gazeteler geniş yer sa , u lı sporcuların tl u za kırdı. M ayırıyor. Amatörlere klarına da im atı lu n büyük kısmı da o iy p m şa Olimpiy in k e ayrılan sayfalarda ise P , u tl futbolcu. Ben u attı. M ı Ankara’da ağırlıklı olarak başka gençlerimizin hazırlıkların yor. konuları görüyoruz. sürdürü spor yapmasını Bu durum çok kötü. çok istiyorum. Basın amatörlere Gençler spora ilgi eğildiğinde ne değişecek? göstermeyince devH.M.: Gazete ve TV programlarında letin bu alandaki eksikliği ile fazlalığını amatör branşları gören çocuklarımızın da göremiyoruz. belli süre sonra söz konusu branşlara Gençlerin spora uzak kalmasını neözeneceğini düşünüyorum. Sonrasında ye bağlıyorsunuz? da futbol dışındaki diğer spor dallarıH.M.: Öncelikle vurgulamakta yarar mız da gelişir. Öte yanda yapılan bu hagörüyorum ki hemen hemen herkes spoberler sporcularımızı da etkiliyor, moru futboldan ibaret sanıyor. Ben de futtive ediyor. Yani amatör dallara eğilmebolu takip ediyorum ama medyamız yıl C 19 Milletin 220 Milyon Avro’su Nasıl Uçtu? D RIN OLİMPİYATLA ISI C MADALYA AV nin birçok getirisi var. ENERBAHÇE TARAFTARIYIM’ Sizin futbola bakış açınız nasıl? H.M.: Basının futbolu ön planda tuttuğunu söylüyorum ama ben de bu sporu seviyorum. Futbol bütün dünyada olduğu gibi bizde de insanları peşinden sürüklüyor. Aslında ben de Fenerbahçe taraftarıyım ve takımımı seviyorum. Taraftar gözü ile Fenerbahçe’nin bu sezonki durumu nasıl? H.M.: Takım kadrosunda yer alan bütün oyuncular gerçekten çok başarılı. Fenerbahçe’nin kadrosu futbol adına kendini ispatlamış futbolculardan oluşuyor. Ayrıca Sarı Lacivertli takım Ankara’ya geldiğinde maçlarını da izliyorum. ‘F gerek görmeden ahbap çavuş ilişkilerini yeniden okudum. İhalesiz pist inşaatı her şeye karşın devam ederken kimi medyada “Akfırat’ta uydu kent yükseliyor’’ başlıklarını anımsadım. Kimi medya patronlarıyla işadamlarının bu işin içinde oldukları öylesine açıktı ki. Kimi siyasetçilerin de bu ranttan pay almadıklarını söylemek olası değil. Siyasiler + medya patronları + işadamları işbirliği sonucu hükümet, AKP’li Akfırat Belediyesi’nin yollarını, altyapı ve ağaçlandırmasını bitirirken beldedeki tarlaların fiyatı tavan yaptı. Yine yandaş medyanın başlıkları hazırdı... ‘’Formula’nın şampiyonu Akfırat’’. Ertesi gün bir başka haber, ‘’Akfırat köylüsü bayram ediyor...” Evet, doğruydu haberler. Çünkü tarlasını satan köylü, traktörden inip Mercedes’e biniyordu. 8 bin tapu el değişirmişti. Milletin 220 milyon Avro’su havaya uçmuştu ama Akfırat’ta yükselen villalar kim bilir kimleri milyarder yapmış, kimlerin trilyonlarına trilyonlar katmıştı? Her şey olup bittikten sonra Formula nihayet İstanbul’a gelmiş ama Akfırat paylaşılmıştı. Yapılacak iş 220 milyon Avro’ya mal olan bu pistten kurtulmaktı. İşte İngiliz Ecclestone’a adeta yalvararak bu pist 2021’e dek kiraya verildi. Yorgan gitmiş, kavga bitmişti. Kala kala sadece Kenan Sofuoğlu’nun bu pistte antrenman yapıp yapmaması sorunu kalmıştı. Formula’nın müdürü Can Güçlü’nün telefonunu kapadıktan ve arşiv bilgilerimi tazeledikten sonra Motosiklet Federasyonu Asbaşkanı Süleyman Memnun’u aradım, Can Güçlü’nün söylediklerini naklettim. Adeta isyan etti, ‘’Elimizde belge de var şahit de’’ dedi. Az sonra da ikinci asbaşkan Hamid Abbasoğlu telefon etti. Olayı bir kez de kendisine anlattım, söze şöyle başladı... ‘’Formula 1 başından sonuna dek fiyaskodur. Formula 1 yılda iki gün yapılacak bir yarıştır. Biz Fransızlarla bir yarış düzenleyelim dedik, 1.6 milyon Avro teklif ettik, bizden 5.7 milyon Avro istediler. Fransızlarla anlaşmayı bozduk. Son bir şey söyleyeyim, soyulmaya alışmış bir toplumuz.’’ Formula günü bir kola 20 YTL, sandviçe benzer bir şey de 25 YTL’ymiş. Formula 1 meraklıları demek ki başka yollarla da kazıklanıyor. Diyeceğim şudur; milletin 220 milyon Avro’sunun nasıl hortumlandığını, nasıl geliştiğini, yasaların nasıl yok edildiğini, Akfırat beldesindeki tarlaların tapularını kimlerin topladığını, AKP’nin bu olaydaki rolü araştırılmalıdır. Biraz da türbanın gizlediği ya da unutturduğu şeyleri Meclis’te konuşmanın zamanı gelmiştir. Bunları konuşmak, 375 milyarı götürülen milletin Meclis’teki vekillerinindir kuşkusuz. Yoksa onlar da bu oyunun piyonları mıdır? ayucelman?yahoo.com AFRİKA’NIN 12. ADAMLARI Deniz ÜLKÜTEKİN A frika Kupası heyecanı kıtayı aştı, dünyaya yayıldı. Şu sıralar futbol gündeminin birinci maddesi Gana’daki Uluslar Kupası... Turkcell Süper Lig’den futbolcuların yanı sıra Avrupa’nın dev kulüplerinde oynayan yıldızlar da Gana’da sahne alıyor. Her Afrika Kupası’nın vazgeçilmezi tribünlerdeki boyalı, garip maskeli taraftarlardır. Kara Kıta futboluyla gündeme geledursun, yüzyıllara dayanan ilkel yaşamlarındaki büyüyü de bu oyunla bir potada eritiyorlar. BÜYÜLÜ KUPA Futbolda saha avantajı çok önemlidir. Bunun nedeni genelde ev sahibi takımın, saha şartlarına daha alışkın olması, seyirci avantajı ve rakip ekibin yapacağı yolculukla bağlantılıdır. Oysa Afrika’da ev sahibi olmanın en büyük avantajı takımın büyücüsünü istediği gibi kullanabilmesidir. Sırf Afrika’da değil tabii. Özellikle dini inanışların çok çeşitli ve güçlü olduğu Brezilya’da bunun örneklerine fazlasıyla rastlanır. Büyücü vasıtasıyla maçın skoruna etki etmeye gelince bu konuda Afrika ülkelerinin eline kimse su dökemiyor. 2002 Afrika Uluslar Kupası’nın yarı finalinde ev sahibi Mali’yle Kamerun karşı karşıya geliyordu. Ancak Kamerun Teknik Direktörü Wimfried Schafer ve yardımcısı Thomas Nkono, gözaltına alındıkları için takımın başında değillerdi. Çünkü ikili, maçtan önce sahaya sihirli bir tılsım gömmeye çalışırken polislere yakalanmışlardı. Maçı Mali 21 kazandı. Bu olaydan iki yıl önce Nijerya’daki şampiyonada çeyrek finalde Senegal ev sahibi ekip karşısında öndeyken son 15 dakika Nijerya Federasyonu’ndan bir yetkili Senegal kalesinin arkasında belirir; yere serilmiş haldeki tılsımı eline alır ve rakip takım oyuncularının tüm itirazlarına karşın orada durmaya devam eder. Nijerya’nın maçı kazandığını söylemek çok da gerekli değil galiba. Güney Afrikalı bir futbolcu ise takımın kötü gidişi durdurmak için uyguladığı antrenmanı şöyle anlatıyor: “Hepimizi bir otobüse doldurup kent dışına götürdüler. Orada büyük bir tümseğin içine girdik ve yukarıdan gelen tüm ışığı kestiler. Hepimiz soyunduk ve üzerimize dökülen Muti karışımıyla yıkandık.” Süreyya’da beklenen son Spor Servisi Doping kullandığı gerekçesi ile Atletizm Federasyonu Ceza Kurulu’na sevk edilen ve son duruşması yapılan Süreyya Ayhan Kop’a beklenen ceza geldi. Ceza Kurulu yaklaşık 2 saat 45 dakika süren toplantı sonrasında ulusal atlete doping kurallarının 2. ihlali nedeniyle ömür boyu yarışmalardan men cezası verdi. Ceza Kurulu ayrıca Süreyya Ayhan’ın antrenörü ve eşi Yücel Kop’u da 2 yıl yarışmalardan men etti. Federasyon ceza kurulundan Ömer Remzi Arıkan, İhsan Yeşilyurt ve Hüseyin Serin’in yanı sıra Atletizm Federasyonu Genel Sekreteri Nihat Doker katılırken, Süreyya Ayhan eşi Yücel Kop ve avukatı Osman Buldan ile geldi. Dava öncesinde Avukat Osman Buldan’ın esasla ilgili kararın açıklanacağı bölümü görsel ve yazılı medya mensuplarının da izlemesi isteği Ceza Kurulu Başkanı Ömer Remzi Arıkan tarafından reddedildi. ÜCEL KOP: BU CEZAYI HAK ETMEDİK Kararı gözyaşları içerisinde karşılayarak basın mensuplarının karşısına çıkan Süreyya Ayhan, “Ceza sadece bana değil ülkeme verilmiştir” dedi. Süreyya, “Duruşmanın başından beri böyle bir cezayı beklemiyorduk. Ben hiç ümidimi kaybetmemiştim. Ama ceza sanki suçu işlemeden önce kesilmiş. Bizim hakkımızdaki karar önceden verilmişti. Ülkemizde sporu yöneten insanların art niyetli olduğunu düşünüyorum. Ülke olarak iyi değerleri kaybetmeye devam ediyoruz. Bu FARKLI TAKTİKLER Afrika’da yayımlanan bir dergide yapılan araştırma, futbol büyülerinin çeşitliliğini gözler önüne seriyor. Bunlar arasında büyülü sözler içiren tezahüratlar yapmak, hayvan kurban etmek, kendi vücudunu kesmek ve iğrenç malzemelerden hazırlanan iksirler var. Bir de bir saat geç başlayan ulusal maçtan bahsediliyor. Neden ise takımların sahaya ilk kimin ayak basacağı konusunda bir türlü anlaşamaması. Y karar beni korkutmak için verilmiştir. Belki de hukuk savaşımın dışında ceza almayacağım. Ancak kaybolan yıllarıma yazık olacak” diye konuştu.Duruşma çıkışında oldukça moralsiz ve gergin görünün Yücel Kop, aldığı 2 yıllık cezayı hak etmediğini belirterek, “Benden savunma dahi almadılar. Nasıl böyle bir ceza veriliyor anlamıyorum. Biz hakkımızı sonuna kadar arayacağız. Hatta sporu yönetenleri İnsan Hakları Mahkemesi’ne şikayet edeceğim” yorumunu yaptı. Atletizm Federasyonu Ceza Kurulu Başkanı Ömer Remzi Arıkan ise yaptığı açıklamada şöyle konuştu: “Biz dosyayı çok iyi bir şekilde inceledik. Kararımızı verdik ve elimizi çektik. İkinci ihlâl gerekçesi ile Süreyya Ayhan’a ömür boyu, antrenörü ve eşi Yücel Kop’a ise ilk ihlali olduğu için 2 yıl yarışmalardan men cezası verdik. Artık dosya ile bir ilişkimiz kalmadı.”