01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

10 Birlik, solu güçlendirdi Almanya’nın iki eyaletinde yüzde 5’lik barajı aşan Sol Parti ‘siyasette varım’ demiş oldu, Hessen’de ırkçılık kokan bir kampanya yürüten Koch önderliğindeki CDU oy kaybetti Osman ÇUTSAY FRANKFURT Almanya’nın iki büyük eyaletinde yapılan eyalet meclisi seçimleri, sosyal demokratların, sosyalistlerin, komünistlerin, sendikacıların ve değişik sol grupların ortak girişimi olan Sol Parti’nin ülke politikasını belirlemeye devam ettiğini gösterdi. Hessen ve Aşağı Saksonya’da Sol Parti’nin ilk kez yüzde 5’lik barajı geçerek meclise girmesi büyük başarı olarak nitelendi. Aşağı Saksonya eyaletinde seçimleri alan Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU), Hessen eyaletinde Roland Koch önderliğinde izlenen, göçmen ve yabancı karşıtı ırkçılık kokan kampanyadan sonra binde birlik bir oy farkıyla sandıktan ilk parti çıkabildi. Ancak, Koch hükümet kurmakta zorlanacak. CDU’nun yüzde 12.1’lik oy kaybı “Artık aşırı sağcı tezlerle seçmen avı yapılamayacağının” işareti olarak yorumlandı. CDU’nun 36.8’lik oy oranına SPD yüzde 36.7 ile yanıt verebildi. Sol Parti eyalet meclisine 6 milletvekili gönderdi. ESKİN: SOL PARTİ SİYASİ GÜÇ Eski Başbakan Gerhard Schröder’e başbakanlık kapısını açan Aşağı Saksonya’da Schröder sonrası sağa kayış sürdü. Başbakan Angela Merkel’in prenslerinden Christian Wulff’un yönetimindeki CDU oyları gerilese de yüzde 42.5 ile en büyük parti oldular. Bu eyaletteki sosyal demokratlar (SPD) ise yüzde 30.3 oy oranıyla tarihlerindeki en büyük yenilgilerden birini aldılar. Sol Parti’nin bu eyalette yüzde 7’yi aşan bir orana ulaşması şaşkınlık yarattı. Aşağı Saksonya’da CDU ile liberal FDP’nin hükümete devam etmesi bekleniyor. Çalışanlardan, işsizlerden, öğrencilerden ve emeklilerden yana birçok tezle seçim kampanyaları düzenleyen Sol Parti, asgari ücret, sosyal güvenlik kazanımlarını kırpan yasalarda değişiklik, iç talebi arttırmak için ücretlerin yükseltilmesini istedi ve seçmenden de kabul gördü. Hessen SPD’nin başarısı, Schröder’in neoliberal politikalarına karşı çıkarak SPD içinde güç kazanan kadın politikacı Andrea Ypsilanti’nin Sol Parti tezlerine yakınlaşmasının bir sonucu olarak da yorumlandı. Özellikle Oskar Lafontaine’in emek yanlısı çıkışlarıyla partisinin cüssesinden çok daha büyük sonuçlar aldığına dikkat çekildi. Sol Parti Federal Meclis üyesi Hakkı Keskin, Hessen için “... Bu sonuç özellikle göçmen karşıtı politikaların artık politikacıları başarıya götürmediğini göstermektedir’’ dedi. Keskin, Sol Parti’nin de her iki eyaletin meclisine girerek artık Almanya’nın batısındaki eyaletlerde de bir siyasi güç olarak kendini kabul ettirdiğini sözlerine ekledi. Sol Parti Federal Meclis üyesi Sevim Dağdelen de sonuçların halkın ezici çoğunluğunun sosyal adalet karşıtı politikalara karşı olduğunu göstermesi bakımından da önemli olduğunu belirtti. C dış haberler ATİNA’DAN MURAT İLEM 1 ŞUBAT 2008 CUMA Gezi ve Basın si nedeniyle, Karamanlis’in Ankara’yı ziyareti, bu ziyaretin 49 yıl sonra olması dolayısıyla ilgi çekti. Bayraklar donatılarak izlenen dış politikalar artık geçmişte kaldı. Ülkelerin çıkarları ve arzuları vardır. Bu mantıkla her Başbakan her yere gidebilir. Ulusal haklar ve geçmişin düşmanlığı resmi ziyaretleri etkilememelidir. To Vima gazetesi Rihardos Someritis imzası ile yayınlanan yorum: Türklerin çoğu Yunanlılara karşı sempati duyuyor. Yunanlıların çoğu ise Türklere karşı sempati duymuyor. Bu değerlendirme ne yazık ki, Karamanlis’in Türkiye’ye sembolik ziyaretine eşlik eden en önemli haber oldu. Aslında bu bir değerlendirme değil kamuoyu yoklamasıdır. Bu kamuoyu yoklamasının sonuçlarıyla ilgili olarak konuda fazla bir yorum yapılmadı ama etkili olabilir. Türklere sempati duymayan bir kamuoyu ile TürkYunan ilişkilerinde yeni kanallar nasıl açılabilir? Ta Nea gazetesi (gezi ve notlar): Kostas Karamanlis Ankara’da bekleyen askerlere “merhaba asker” diye seslendi. Onlar da hep bir ağızdan “sağ ol” dediler. Ancak, Başbakan’ın şansına sağ ol kelimesi “zahol” gibi duyuldu ve tabii bu da seks DVD’leri ortaya çıktığında intihara teşebbüs edip skandala yol açan kültür bakanlığı genel sekreteri Zahopulos’u anımsattı. Kostas Karamanlis’in Ankara ziyareti sırasında Yunanlılar Türk Başbakan’ın Yunanlı meslektaşı onuruna verdiği resmi akşam yemeğinden oldukça etkilendiler. Merak edenlerin bilgisine, masada şarap da vardı. Geleneksel Türk şarkıları çalan üç müzisyen beklenmedik bir sürpriz yaparak “Benim kökenim seni ilgilendirmez, biz dost değil miyiz?” isimli Yunaca şarkıyı da çaldılar. Kostas Karamanlis ve Recep Tayyip Erdoğan Ege, Kıbrıs ve Patrikhane konularında anlaşamadılar. Türkiye ve Yunanistan Başbakanları sadece iki konuda anlaştılar. Birincisi, ikili konulara ilişkin hemen hemen hiçbir konuda anlaşamadıklarıydı. İkincisi de, kıta sahanlığı ve Ege’deki diğer konular için inceleme temaslarının hızlandırılmasıyla ilgiliydi. [email protected] K TÜRK ADAYLARIN BAŞARISI Aşağı Saksonya’da Yeşiller Partisi’nin adayı Filiz Polat oylarını arttırarak ikinci kez milletvekili oldu. Hessen seçimlerinde SPD’den Turgut Yüksel ile Yeşiller’den Mürvet Öztürk eyalet milletvekili oldular. SADDAM HÜSEYİN Amacı İran’ı korkutmakmış Dış Haberler Servisi İdam edilen Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin’in, İran’ın gözünü korkutmak için kitle imha silahlarına sahip oldukları izlenimi yaydıklarını söylediği kaydedildi. 2003 Mart ayında başlayan işgalin 9. ayında yakalanan Saddam Hüseyin’i sorgulayan ekipte yer alan Amerikan Federal Soruşturma Bürosu (FBI) ajanı George Piro, “Onun için, hâlâ güçlü ve yenilmez Saddam olarak görülmek önemliydi” dedi. Lübnan asıllı Piro, Amerikan CBS televizyonundaki röportajında, Saddam Hüseyin’in, ABD ordusunun yalnızca sınırlı bir hava saldırısı düzenleyeceğini düşündüğünü ifade etti. Saddam Hüseyin, 1998 2002 arasında silah denetçilerinin ülkeye girişine izin vermemiş, işgalin ardından bu ülkede kitle imha silahı olmadığı ortaya çıkmıştı. 19801988 arasındaki İranIrak savaşında ABD yönetimi Bağdat’ı desteklemişti. ilistin halkının simgelerinden olan Habaş, Beyrut’ta tıp eğitimi gördü. Hayatının büyük bölümünü sürgünde geçiren “El Hekim” binlerce kişinin katıldığı törenle Amman’da toprağa verildi. Filistin yönetimi Habaş’ın ölümünün ardından 3 günlük yas ilan etmişti. (Fotoğraf: AP) F Filistinliler Habaş’ı uğurladı Dış Haberler Servisi Filistin kurtuluş hareketinin önde gelen liderlerinden, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) kurucusu George Habaş’ın cenazesi binlerce kişinin katıldığı bir törenle Ürdün başkenti Amman’da toprağa verildi. 2000 yılında FHKC liderliğini bırakmasına sebep olan kanser ve felç rahatsızlıklarına bağlı olarak, 82 yaşındayken Amman’da hayatını kaybeden Habaş için ilk tören bir Rum Ortodoks kilisesinde yapıldı. Habaş’ın naaşı, daha sonra Sahab Mezarlığı’na defnedildi. Filistin yönetimi lideri Mahmud Abbas, törene üst düzey El Fetih temsilcilerini gönderirken, diğer Filistinli siyasi gruplardan heyetler de törenlerde hazır bulundu. unanistan Başbakanı, bu sıfatıyla, geçen hafta 49 yıllık bir aradan sonra ülkemizi ilk kez ziyaret etti. Ziyaret sırasında Başbakan Erdoğan’ın hedefinde yine basın vardı. Cumhuriyet ve birkaç gazete dışında resmi hale dönüşen Türk basınından sonra bu defa komşu basına eleştiriler yönelten Erdoğan “iki ülke düşmanlığını siz körüklüyorsunuz” demeye getirdi. Örnek ise her zamanki gibi “bardaktı”. Basın sürekli olarak bardağın boş tarafını görüyordu. Bazı Yunan gazetelerinde gezi ile ilgili yapılan yorumlardan yapılan alıntılar size bu konuda fikir verebilir diye düşündüm. Apoyevmatini gazetesi başmakale: Yunan Başbakanı tarihi bir girişimde bulunarak 49 yıl sonra komşu ülkeyi ziyaret etti. Uluslararası güvenilir basın ve yayın organları haberlerinde Karamanlis’in bu ziyaretine öncelik verdiler. Amerikan, İngiliz, Fransız, Alman gazeteleri ve BBC Yunan Başbakanının bu tarihi ziyaretine, özellikle de Türk ve Yunan liderleri arasında görüşmelerin başlamasına yönelik röportajlara ağırlık verdiler. Yabancı basın ErdoğanKaramanlis görüşmesini 70’li yıllardaki Alman Şansölye Schmidt ile Fransa Devlet Başkanı Giscard arasında gerçekleşen tarihi görüşmeye benzettiler. Ancak Yunanistan’daki namert politikacılar (Komünist Sol İttifak partisinin dışında), Başbakan’ın bu tarihi girişimine “zehir kustular” ve başarısızlıktan bahsettiler. Hiç kimse, yarım asır sonra gerçekleşen ziyaret çerçevesinde iki Başbakan’ın Kıbrıs, Ege, Patrikhane gibi konuları çözmesini zaten bekleyemezdi. Yunan kitle iletişim organları ise şantaj, hırsızlık ve yolsuzluk ve magazin konuları kadar “pembe” olmayan Karamanlis’in gezisine geniş şekilde değinmediler. To Vima gazetesi K. Pretenderis imzasıyla yayımlanan yorum: Kim Karamanlis’in 48 yıl sonra Ankara’ya gerçekleştirdiği resmi ziyarete fazla önem verilmeyeceğini beklerdi ki? Söz konusu ziyarete ne aşırı bir tepki ne de aşırı bir ilgi gösterilmemesiyle ilgili olarak değişik yorumlar yapabiliriz. TürkYunan ilişkileri uzun zamandan beri düzenli bir rotaya girme Y Başpiskopos Hristodulos öldü Dış Haberler Servisi Yunanistan Kilisesi Başpiskoposu Hristodulos yaşamını yitirdi. Hristodulos için 4 gün yas ilan edildi. Uzun zamandır karaciğer kanseri tedavisi gören Başpiskopos Hristodulos’un durumu son günlerde ağırlaşmıştı. 1998 yılında kilisenin başına getirilen ve kilisenin devlet içindeki rolünün güçlendirilmesini savunan Başpiskopos, Helenizmin kararlı bir savunucusuydu. 70 YILLIK MÜCADELE FHKC’den yapılan açıklamada, 70 yıl boyunca adaletsizliğe karşı mücadele eden “El Hekim” lakaplı lider için şöyle denildi: “Bir büyük lider düştü ama onun, emperyalizme ve teslimiyetçiliğe karşı yüreklice savunduğu fikirleri yaşayacaktır. Tüm koşullara karşın, El Hekim, nehirden denize kadar tüm Filistin’in kurtuluşuna bağlı kaldı.” Filistinli bir Rum ailenin çocuğu olarak doğduğu Lod kentini, 1948’deki İsrail işgali nedeniyle terk eden Habaş, Beyrut’ta tıp eğitimini tamamladıktan sonra, Arap Milliyetçi Hareketi’ni kurdu. Bu örgüt 1967 yılında sol eğilimli Filistinli gruplarla birlikte FHKC’nin omurgasını oluşturdu. FHKC, dünya çapında ses getiren uçak kaçırma eylemleriyle güç kazanarak, Yaser Arafat’ın El Fetih hareketinden sonra Filistin Kurtuluş Örgütü içindeki ikinci büyük güç haline geldi. Habaş’ın ardından FHKC lideri olan Ebu Ali Mustafa İsrail ordusunun 2001’de düzenlediği suikastte öldü, buna misilleme olarak FHKC, İsrail Turizm Bakanı Revaham Zeevi’yi öldürdü. FHKC’nin şimdiki lideri Ahmed Sedat bu cinayetten sorumlu tutularak İsrail hapishanesinde yatıyor. B urger kültürünün simgesi McDonald’sa verilen eğitim hakkı tartışma yarattı. (Fotoğraf: AP) McDonald’s’a eğitim verme hakkı el de büyük yazar Aziz Nesin’e hak verme! Türk halkının yüzde 60’ının zekâsından kuşku duyan yazarın, yaklaşık yarım yüzyıl önce okuduğum “Büyüklere Masallar” kitabından bir öyküyü anımsadım. “Bir varmış bir yokmuş!” deyip Nesin’in öyküsünü özetleyelim: Halkı mutlu, zengin bir ülkede yılanlar, çıyanlar, çakallar, çeşitli haşereler çoğalmaya başlamış. Ne kadar mücadele edilirse edilsin bu yaratıkların tüm ülkeye yayılışı önlenememiş. Ülke ileri gelenleri ne yapacaklarını şaşırmışlar. Biri, bir ulu insanı anımsamış. Ülkeyi, kurtarsa kurtarsa ancak onun kurtaracağını algılamışlar. Ulu, insanların isteklerini kabul ederek başa geçmiş. İlk talimatı “Doğu kapısını kapatın!” olmuş. Güç bela doğu kapısı kapatılınca, yaratıkların ülkeye girişleri önlenmiş. Yaratıkların daha da çoğalmaları önlenince, içeridekilerle mücadele kolaylaşmış. Ülke eski mutlu yaşamına dönmüş. Aradan uzun bir süre geçmiş. Ülkenin ileri gelenlerinden bazıları ötekilerin önüne geçme sevdasını kapılmışlar. “Doğu kapısını azıcık aralarsak, gelenler bize oy verir, biz de seçimi kazanır, başa geçeriz”, düşüncesini uygulamışlar. Doğudan gelen yılanlar, çıyanlar, çakallar oylarını kapıyı aralayanlara vermişler. Bir sonraki seçimde öteki ileri gelenler de “Bu sefer Doğu kapısını biz biraz daha fazla aralayalım. Yeni gelenlerin oyları ile seçimi biz kazanırız.” demişler. Gerçekten yeni gelenlerin oyları ile seçimi kazanmışlar. O G KAVŞAK ÖZGEN ACAR günden sonra seçimi kazanmak isteyen herkes, kapıyı kendine göre aralamış, sonuçta ülke ulunun müdahalesinden önceki duruma dönmüş. Öykü, ileri görüşün güzel bir örneği değil mi? Nesin’den ‘Büyüklere Masallar!’ 1960 devrimi anayasası ile Doğu kapısının yeniden kapatılması da hedeflenmişti. Sonraki ilk seçimde ülke 2. uluya emanet edildi. Bir süre sonra o da dışlandı. Adalet Partisi döneminde imam ve hatip okulları mantar gibi biter oldu. Sanki kadınlar imam olurlarmış gibi kızları da imam hatip okullarına aldılar. Bu okullar, en çok Süleyman Demirel hükümetleri döneminde açıldı. Doğu kapısının aralanması sürdü. Yılanların, çıyanların, çakalların doluştukları bilim yuvası üniversitelerde siyasal simgeler arttıkça, Doğu kapısının aralanması da hız kazandı. Bir askeri darbe ile sanıldı ki ulunun yaptığı gibi Doğu kapısı kapatılacak. Hayır öyle olmadı. Darbeci Kenan Evren “Türkİslam sentezi” palavrası ile Doğu kapısını ardına kadar araladı. Nakşileri başbakan yaptı. Dönemin başbakan adayı Turgut Özal, “Demokrasi ekmeğinizdir. Başörtüsü namusunuzdur. Bu seçim, başörtülü çocuğunu üniversiteye göndermeyenlerin seçimi olacak!” deyip Doğu kapısını iyiden iyiye açıp önce başbakan, sonra cumhurbaşkanı olmadı mı? Ardından gelen Tansu Çiller, “Türki Hilafeti Seçilmiş Odun Getirecek! Mayıs 1950 seçimini Demokrat Parti kazandı. Adnan Mende14 res’in kurduğu hükümetin ilk kararı, ulunun kullandığı ulusal dili Türkçeyi minarelerde “Tanrı uludur”dan Arapça “Allahu ekber”ine çevirerek Doğu kapısını aralamak oldu. Her seçimde Doğu kapısı daha aralandı. Laik Türkiye Cumhuriyeti’nde DP iktidarını korurken yılanlar, çıyanlar, çakallar özel giysileri ile her yerde boy gösterdiler. “Odunu aday göstersem seçilir” dediği milletvekillerine Menderes, “Siz isterseniz hilafeti bile getirirsiniz” sözleri ile gaz verdi. Bu gidişle seçilmiş odunlar, hilafeti Türkiye’ye getirebilirler... ye’nin Avrupa Birliği yolu, imam hatip lisesinin önünden geçer” sözleri ile iktidar koltuğuna oturmadı mı? Mesut Yılmaz, “Başörtülü bacılarım, üniversitelerde okumalıdır” demedi mi? Her kim, bu sözü söylediyse, Bülent Ecevit, Devlet Bahçeli, İsmail Cem, Mehmet Ağar, Erkan Mumcu Doğu kapısını biraz daha, biraz daha aralamadılar mı? Kuşkusuz Doğu kapısı yalnızca içeriden değil, dışarıdan da çekilerek ardına kadar açıldı. Türkiye’ye laiklik karşıtı rejimi ihraç etmek isteyen İran, Doğu kapısında karargâh kurdu. Bu kapıyı örtmeye çalışan Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Cavit OrhanTütengil, Çetin Emeç, Turan Dursun, Ümit Kaftancıoğlu gibi değerli bilim insanları, yazarlar, din adamları Kum kentinin tetikçilerince öldürüldüler. Necmettin Erbakan, İran büyükelçileri ile birlikte meydanları kara çarşaflılarla doldurdu. Recep Tayyip Erdoğan’ın bugün yaptıklarına neden tepki gösteriliyor, anlamak güç. Alt tarafı o Doğu kapısını sindire sindire fakat tümden açmak istiyor. “Bunu yapacak yeterli oyu almadı” diyemezsiniz. Yüzde 46... Yetmedi... MHP’nin yüzde 14’ü de devreye girdi... N’oldu yüzde 60... Ah Aziz Nesin ah... Şimdi mezarında “Ben demedim mi?” deyip kahrından dönüp duruyor olmalısın! İngiliz öğrenciye fastfood eğitim Mustafa K. ERDEMOL LONDRA İngiltere’de faaliyet gösteren McDonald’s, Network Rail ve Flybe şirketleri, kendi sektörlerinde eleman yetiştirmeleri için resmi eğitim verme hakkı kazandılar. Söz konusu şirketlerden verilen eğitim, ülkedeki kolej ve yüksek okulların eğitimleriyle eşit sayılacak. İngiltere Kalite ve Müfredat Kurumu tarafından verilen yetki, söz konusu şirketlere büyük bir güç kazandırıyor. İngiliz hükümetinin işsizliği önlemek ve kaliteyi arttırmak amacıyla başlattığı uygulamaya göre şirketlerin verecekleri sertifikalar ülke çapında resmi olarak tanınacak. Uygulama sonbaharda başlayacak. McDonald’s, bünyesindeki stajer ya da elemanları, üniversitede hazırlık okunabilmesi için gerekli olan A Level derecesinde vardiya yönetiminin en temel kuralları konusunda eğitecek. Stajerler, restoran işletmeciliği, mali yönetim, hijyen ve insan kaynakları konusunda eğitim görecekler. Havayolu şirketi olan Flybe de kabin ve teknik eleman eğitimini, lise bitirme derecesi olan GCSE derecesinde verecekken, Network Rail firması da sağlık, güvenlik ve demiryolu teknisyenliği konusundaki eğitimleri yine GCSE derecesinde verecek. Network Rail, geçen şubat ayında meydana gelen ve bir yaşlı bir yolcunun ölümüne yol açan kazadan sonra standart eksikliği konusunda eleştirilmişti. ÖZEL SEKTÖR MEMNUN İş çevreleri, yakında başlayacak uygulamayı memnunlukla karşılarken, eğitimciler uygulamayı sakıncalı buluyor. Buckhingam Üniversitesi Eğitim Bölümü Başkanı Profesor Alan Smithers, “Stajerlerin, şirketlerin dışında bir itibarı olmayacağı için, bu eğitimi alırlarken kendilerini o sektöre kilitlemiş olacaklar” dedi. Smithers, nitelikli bir eğitimin ancak bağımsız kurumlarda verileceğini de kaydetti. oacar?superonline.com
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear