23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

HAFTA C Redaksiyon/Redaktion: Starkenburg Str. 5, 64546 MörfeldenWalldorf. email:cumhuriyet@gmx.net Tel: 0610598174446 İmtiyaz Sahibi/Inhaber: İlhan Selçuk (Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.’yi temsilen, Cumhuriyet Vakfı adına) Genel Yayın Yönetmeni/ Chefredakteur: İbrahim Yıldız Yazı İşleri Müdürü/ Redaktionsleiter: Osman Çutsay Editör/ Redakteur: Gonca Kanber Yayın Koordinatörü/ Koordinator: Hayri Arslan Reklam/Anzeigen: Ömer Aktaş Yayın Kurulu/Redaktionsbeirat: İlhan Selçuk (Başkan/ Vorsitzender), Prof. Dr. Emre Kongar (Berater), Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner, İbrahim Yıldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balbay, Hakan Kara Baskı/Druck: Hürriyet A.Ş Zweigniederlassung Deutschland, An der Brücke 2022 D64546 MörfeldenWalldorf. Dağıtım/ Vertrieb: ASV Vertriebs GmbH (Der Verlag übernimmt keine Haftung für den Inhalt der erscheinenden Anzeigen) Karabiberin iyisi beyaz olur Bülent Demirdurak üney Hindistan’ın büyülü baharat bahçeG lerine ulaşabilmek için yol biraz uzundur. Cochin’e uçakla ulaşıldıktan sonra önce karadan Alleppey’e sonra gölden Kumarakom’a doğru yola devam edilir. Ondan sonrasında da geriye Kerala’nın dağlarını aşmak kalır. Thekkady şehrine yaklaşılırken yol kenarındaki kauçuk ağaçları ile de gösteri başlar. Bu bölgede 2025 yaşına gelen kauçuk ağaçlarının gövdelerine derin çizikler açarak altına da kaplar koyuyorlar. Ağacın içinden süzülen kauçuk sıvı olarak kaplarda toplanıyor. Sıvısını kaplara aktaran ağaç da maalesef bundan sonra ölüyor ve yerine yeni ağaçlar dikiliyor. Yol üzerinde dağların buğulu güzelliğini yemyeşil çay bahçeleri tamamlıyor. Thekkady’e yaklaşık on kilometre uzaklıktaki fabrikalarda bu dağlardan toplanan çaylar işleniyor. İngilizlerden kalan alışkanlık olarak Hindistan’da çayı sütle karıştırarak içiyorlar. Dünyanın en nefis çaylarına da bence yazık ediyorlar. Ben, Hindistan’ın siyah, yeşil veya yasemin çaylarının kokusunu ve tadını dünyanın başka hiçbir yerinde bulamadım. Her yemekte soframızdan eksik etmediğimiz karabiberin nasıl bir bitki olduğunu hiç düşündünüz mü? Karabiber, sarılacağı bir dala yani desteğe gereksinimi olan ve ancak bu şekilde büyüyebilen ama parazit olmayan bir bitkidir. Senede bir kere verdiği meyveleri eğer aralık ayında toplanıp fırında kurutulursa yeşil biber elde edilmiş olur. Bu meyveler ocak şubat aylarında toplanıp kurutularak karabiber yapılır. Eğer mart ayı sonunda kırmızılaşarak olgunlaşan meyveler toplanıp, bundan sonrasında her gün değiştirilen suyun içinde 710 gün tutulduktan sonra kurutulursa beyaz karabiber elde edilir. Bu biberlerin en değerlisi de beyaz renkli olanıdır. Pekala acaba karanfil nasıldır? Karanfilin bir ağaç olduğunu öğrenince şaşırdığınızı görür gibiyim. Bizler de bu ağacın meyvesini değil çiçeğini kullanıyoruz. Karanfil ağacı şubat ayında çiçeklenir ve bu çiçekler mart nisan, aylarında olgunlaşır. Çiçekler yeşillenmeye başladığında toplanarak güneşte kurutulur. Ağaçta bırakılan ve sonuna kadar açmasına izin verilen çiçeklerden de yeni tohumlar alınır. Kerala bölgesinde de yemeklerde karanfil ağacının taze yapraklarını kullanıyorlar. Kakao ağacının meyveleri sararınca toplanır. kerli suda saklarsanız yaklaşık 15 kere bu şekilde kullanabilirsiniz. Uzun ömürlü bir bitki olan vanilya ölünce alttan yeni sürgünler verir. Ağaçtaki çiçekler de gelecek yılların meyveleri olacaktır. Adını bu ülkeden alan Hindistan cevizi de çok yönlü kullanılan bitkilerin başında gelir. Yeşilimsi sarı renkli meyvelerin suyu içilir, içindeki etli kısım yenilir. Muscat veya nutmeg de bizim ülkemizde Hindistan cevizi diye bilinir. Meyve olgunlaşınca kabuğu açılır. Ortaya çıkan çekirdeğin üzerinde kılıf gibi koruyucu bir kat vardır. Meyve hemen kullanılabilir ve uzun süre saklanabilir. Ginger yani zencefil ailesinden olan kakulenin ocak ayında başlayan çiçeklenmesi ağustosa kadar sürer. Bambuya benzeyen bitkinin çiçekleri alttan gelir. Ağustos sonunda çiçekler toplanır. Meyvelerin siyah ve kokulu çekirdekleri önce sıcak havada kurutulur. Sonrasında 11 saat pişirilen meyvelerin rengi yeşile dönüşür. Yaklaşık 1 sene dinlendirilen meyvelerin içi beyazlaşır ve aroması hiç kaybolmaz. Bizim yedi bahar diye bildiğimiz “all spices” baharatının ismi de bitkinin içindeki kakule, tarçın, zencefil, karanfil ve biber kokularından dolayıdır. Tarçın ağacının ise meyveleri veya çiçekleri değil kabukları kurutularak tarçın elde edilir. Kurkuma olarak bildiğimiz turmerik de her yıl yeniden ekilir. Zencefil, patates, yer elması gibi bitkinin toprak altında kalan kısmı kullanılır. Kerala aynı zamanda kahve ağaçları cennetidir. Burada Kaveria (yumuşakmild), Arabica (yumuşakmild), Robusta ( orta sertmedium strong) ve Liberia (sertstrong) ağaç cinsleri görülür. Bu bölgede çok görülen Robusta cinsi ağaçların meyvesi 47 gün güneşte tutulduktan sonra meyvenin kabukları elektrikli değirmende ayıklanır. Bundan sonra da her meyveden iki çekirdek elde edilmiş olunur. Kahve ağacının çiçekleri de bir başka güzeldir. Kerala’nın mis kokulu baharat bahçeleri sizi bekliyor. Yola çıkmak için oyalanmayın. Kakao meyvesinin çekirdekleri tahta kutulara konularak iki gün saklanır. Bu biçimde tutulan çekirdekler daha kolay soyulabilir. Soyulan çekirdekler iki gün güneşte tutulduktan sonra yaklaşık yarım saat ateşte kavrulup dövülür ve sonrasında da öğütülerek kakao elde edilmiş olur. Hindistan’da meyve ve sebze olarak kullanılan 30 farklı muz cinsi var. Pazar yerlerinde küçük, büyük, kırmızı, sarı muzların arasında adeta başınız döner. Muz ağacından ancak bir kere meyve alınabilir. Sonrasında kesilen ağacın dibinden gelen sürgünler bir yıl sonra yeni ağacı oluşturup meyve vereceklerdir. Orkide ailesinden olan vanilya da sarmaşığa benzer. Vanilya, kendi kendini dölleyebilen bir bitki olmadığı için sabahın erken saatlerinde dişi bitkinin üzerindeki zar iğneyle açılarak erkek bitkinin dölleme yapması sağlanır. 10 ayda gelişen bitkinin dibindeki sarı meyveler olgunlaşınca toplanarak 65 derece sıcaklıktaki suda pişirilir. Sonrasında 79 gün arası tahta masalarda kurutulur. Kurutma işlemi 15 gün daha ışıksız odalarda devam edecektir. Bu aşamada vanilya kokusunu vermeye başlar. Ancak işlem bitki 40 gün daha karanlık odada tutulduktan sonra tamamlanacaktır. Vanilya çubuğunu sıcak çaya sokup çıkarırsanız bitkinin kokusu çaya geçecektir. Vanilya çubuğunu şe Anadolu’nun eski gezginleri Zeki OĞuz lusumuzun göç serüveni Orta AsU ya’da başlamış ama hiç durmamış. Anadolu Selçuklu tarihi, Türkmenlere sonra Moğol istilacılarına karşı savaşların tarihidir. Selçuklu sultanları, ulusal değerlerini unutmamak için direnen Türkmenleri ve göçer yaşamını bırakmak istemeyen Yörükleri baskı altında tutmak isterken bir yandan da Moğol istilacılarına karşı varlıklarını korumaya çalışmışlar. Anadolu insanının göçer olma kaderi Osmanlı döneminde de bitmemiş. Sürekli sefer halinde olan Osmanlı ordusuna asker, saraya para gerekiyor. Yörük göçerler buna kesinlikle yanaşmıyor, göçer oldukları için çocuklarını askere göndermekten, devlete vergi vermekten kaçıyorlar. Osmanlı bunları Halep tarafına, Kıbrıs’a zorunlu iskana tabi tutuyor. OsmanlıKaramanoğulları savaşının sonunda savaşın galibi Osmanlı olunca, saray binlerce Karamanlıyı Rumeli’ye zorla göç ettiriyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün atalarının da buradan gittiği söyleniyor. Göçerlerle Osmanlı arasındaki savaş 1850’lerde doruk noktasına çıkıyor. Osmanlı orduları, Çukurova aşiretlerinden Kozanoğulları’nı darmadağın ediyor. Dadaloğlu’nun şiirleri o günlerin acıklı hikayeleriyle dolu.Yirminci yüzyılda da bitmiyor Anadolu insanının göç çilesi. Bu kez ekmek derdine düşüp başka ülkelere göçüyor. Türkler Anadolu’ya girdikten sonra hızla yerleşik hayata geçiyor. Toroslar’da binlerce köyün geçmişi o yıllara dayanır. Çukurova’dan Antalya’ya kadar olan sahil kesimde yaşayan Yörükler göçerlikten vazgeçmiyorlar. Bu, onlar için hem ekonomik bir olay hem de özgürlük demek. Kışın sahilde barınan Yörük obaları, nisan ayının ortalarında göçe başlıyor, bir bir buçuk aylık bir yolculuktan sonra Toroslar’a ulaşıyor, güz gelince de tersine bir yolculuğa çıkıyor ve bu asırlardır böyle sürüp geliyor. Serik ve Manavgat taraflarında kışlayan Karakoyunlu, Karahacılı, Coşlu Eskiyörük, Höngüşlü, Saçıkaralı, Sarıbalı, Hacıhamzalı, Ötkünlü, Karatekeli, Sarıkeçili, Honamlı, Karaevli gibi Yörük obaları Beyşehir Anamas Dağları’nın eteklerine Sultan Dağlarına, Seydişehir Küpeli Dağı’na çıkıyorlar. Alanya Yörükleri Söbüçimen, Gevne, Eşek Kırıldığı yaylalarını tercih ediyorlar. Konya, Bulumya’nın Kirazlıkaya yaylasında tanıdığım Hıdır Taş Sarıkeçili Yörüklerinden. Kışın Gülnar’ın Sipahili köyünde kışlıyor sonra Beydili, İmirhacı, Çukurasma, Örtülü, Yüzükara, Kırkyalan, Hacıellez, Kıravga, Avgan, Verme Dağları, Başkışla, Çoka, Hacı Baba Dağı, Durayda, Dinek, Botsa, Kilistra ve Çayırbağı’nı geçerek Kirazlıkaya yaylasına ulaşıyormuş. Kuş Ali sevdiğim bir Yörük beyi. Her yıl Toroslar’a onu ziyarete giderim. On kızı, on devesi, dört yüz kara keçisi var. Kızlardan üçünü gelin etti. O da Sarıkeçililer’den. Kışı Gülnar Hanifeler köyünde geçiriyor. Gülnar’a Antalya tarafından gelmişler. Bahar gelince Hamit Gölü, Dikili, Kurukonak, Çıldır Armutlu, Mezergediği, Erikderesi, Görmel Köprüsü, Kızıl Yokuş, Kovanlık Boğazı, Hanboynu yolu ile Gevne Vadisi’nin kuzeyindeki tepelere geliyor. Birkaç aylık bir konaklamadan sonra aynı yolu takip ederek geri dönüyor. Elbette bu göçerlik pek kolay değil. Yol güzergahında geçtikleri köylerin, beldelerin sorumlularıyla çeşitli sorunlar çıkıyor. Otlakiye için büyük paralar talep ediliyor. Karşılarına ormancılar çıkıyor, jandarma çıkıyor. Bütün bu zorluklara rağmen birçok oba göçerliği bırakma niyetinde değil. Göçerlere imrenen Konyalı dağcılar her yıl Konya Taşkent’ten başlayarak Alanya’ya kadar yürüyorlar. Yüzyılımızın bu son gezginleriyle tanışmak isteyenler kışın Çukurova’dan Antalya’ya kadar uzanan sahil boyunda, yazın ise Toros yaylalarında obaları ziyaret edip bir sıcak merhaba diyebilirler. Bu sıcacık merhabanın karşılığı doyumsuz bir bulgur pilavı, doyumsuz bir söyleşi ve üzeri kekik dolu bir tas ayran olacaktır. ilan renkli (A P) GÜNEŞ’TEN 150 KAT BÜYÜK En büyük yıldız patlaması WASHINGTON (AA) Bilim insanları, şimdiye kadar gözlemlenen en büyük yıldız patlamasının yani süpernovanın meydana geldiğini açıkladılar. NASA tarafından yapılan açıklamada, güneşten 150 kat daha büyük olan SN200gy adlı yıldızın patlamasının, NGC 1260 gökadasında ve 240 milyon ışık yılı uzaklıkta meydana geldiği bildirildi. Süpernovanın, dünyadaki optik teleskopların yanı sıra NASA’nın Chandra Uzay Teleskobu’ndan gözlemlendiği belirtildi. Süpernova patlamasının uzun bir zaman önce olduğu, ancak ışığın kat ettiği yol nedeniyle geçen yıl saptanabildiği kaydedildi. California Üniversitesi’nden astronom Nathan Smith, Eylül 2006’da keşfedilen süpernovanın, şimdiye kadar gözlemlenen en güçlü ve en parlak yıldız patlaması olduğunu söyledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear