Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
6 NİSAN 2007 CUMA bilim/vaziyet Yapay zekâda bu kez duygusallığı yakalama girişimi Yapay zekâ araştırmalarının üzerinden onlarca yıl geçmesine karşın, makineler yine de insan zekâsıyla boy ölçüşmenin çok uzağında. Bu disiplinin yaratıcısı Marvin Minsky umudunu yitirmiş değil. Çözümün daha duygusal makineler yaratmak olduğuna inanıyor ve duyguların mantıklı düşünceye kıyasla çok daha kolay örnek alınabileceğine dikkat çekiyor. Soru: Yapay zekâ ile ilgili çalışmalarda 1980’lerden bu yana kaydedilen ilerleme çoğu kişide düşkırıklığı yarattı. Bu konuda neden bu denli az bir gelişme yaşandı? Minsky: Bilgisayar çağının ilk evrelerinde elverişli uçak kanatları tasarlamak, satranç oynamak ya da kalp krizlerine tanı koymak gibi, insanlara güç gelen sorunlara çözüm getirecek makineleri programlamanın kolay olduğunu keşfettik. Ancak bu programların hiçbiri, yatak yapmak, bebek bakmak ya da bir çocuk kitabındaki öyküyü kavramak gibi, insanlara nisbeten kolay gelen birtakım edimleri yerine getirebilecek yeteneğe sahip değildi. Günümüzde de durum pek farklı değil. Her program yalnızca tek bir konuda uzmanlaşmış olduğundan, beklenmedik bir durum meydana geldiğinde bilgisayarın saçma sonuçlar ürettiğine ya da kısır bir döngü içine girdiğine tanık oluyoruz. Tam tersine, insanoğlu farklı durum ya da görevlerin üstesinden gelebilecek özelliklere sahip olduğundan tümden bir açmaza girmesi çok güç. Öyle ki, en gözde yöntemi başarısız olduğunda farklı bir yol deniyor. Örneğin, bir işten sıkıldığında bir başkasını o işi yapmaya teşvik edebiliyor ya da o işi kendisine yükleyene sayıp sövebiliyor. Bu tür tepkilere duygusal denebilir, ancak bu tepkiler karşı karşıya kaldığımız sorunların üstesinden gelmemize yardımcı olurlar. Yağmur Ekim C Bu iş bitmiştir Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın hafta katıldığı Savunma Sanayisi İcra Komitesi toplantısında Başbakan’a, “Sayın Cumhurbaşkanım” diye hitap ettiği ancak hemen düzeltme yapıp “Sayın Başbakanım” dediği yazılıyor. Cumhurbaşkanlığı seçiminin siyaseti gerdiğini, askerde gerginlik yarattığını kim söylüyorsa, yalan söylüyor! İslamcı iktidar henüz Cumhurbaşkanı adayını açıklamadan Genelkurmay Başkanı, bu başbakana “Cumhurbaşkanım” demiş ise bunun dil sürçmesinden mi yoksa bilinç altından mı kaynaklandığını tartışmanın artık hiç önemi yoktur, bu iş bitmiş demektir. 17 Halk Sezer’i sevmiş. Kendinden olanı niye sevmesin Genel Başkanı Deniz Baykal, 1 Nisan Pazar günü katıldığı bir televizyon programında Başbakan’ın kendisini telefonla aradığını Cumhurbaşkanlığı için CHP adayını destekleme sözü verdiğini, CHP yönetiminin de toplantı yaparak kendisini aday göstermeye karar verdiğini söylüyor. Sonra da gülerek ve gülümseyerek “1 Nisan şakası” diyor. Cumhurbaşkanlığı seçiminin siyaseti gerdiğini, toplumda gerginlik yarattığını kim söylüyorsa, yalan söylüyor! Halkın dörtte birinin oyunu alarak Meclis’in üçte ikisini ele geçiren İslamcı bir partinin yapacağı Cumhurbaşkanlığı seçimi eğer ana muhalefet lideri için, ekran başındaki halkı eğlendirecek bir malzemeye dönüşmüş ise, 1 Nisan şakasına konu olmuş ise bu iş bitmiş demektir. CHP Türkiye Cumhuriyeti’ne geçmiş olsun. İslamcılara hayırlı ve uğurlu olsun. İslamcı deyip geçmeyin; cepheyi epey genişlettiler; “sosyalist”leri bile kucakladılar. Kendini sosyalist sanan liboş takımı kendine yeni bir laf ebeliği bulmuşa benziyor: Türkiye’nin ABD’yi örnek almasını öngörüyor; Amerikalıların beğenmediği yönetimi seçimle değiştirdiğini asla darbe yapmadığını anlatıyor. Kimsenin Türkiye’de darbe istediği yok ama sanırısınız ki düne kadar askeri darbelerle arka bahçesini yöneten Washington bugün kimin deliğe süpürüleceğine kimin koltuğa oturtulacağına karar vermiyor! Ne günlere kaldık; “sosyalistler”in kıblesi bile Washington olduğuna göre Mc Carthy’in mezarında güller açıyor olmalı. Her ile bir üniversite kurulacakmış... “Turşu kurmaktan farkı yok!” Erdoğan, Talabani ile görüşmüş... “Karşılıklı ‘sayın’ demişler!” Beklenti Nami Tepe: “Biri adaylığını açıklamak için 16 Nisan’ı, öteki konuşmak için 16 Mayıs’ı bekliyor. Çelik çomak çatladı!” Araplaştırma ÜNDEMİN hayhuyu içinde geçiştirilen bir konuda Anadolu Eğitim ve Bilim Hizmetleri Sendikası Genel Başkanı Cansel Güven’e kulak verelim: “TRT’nin, 60 ülkenin çocuklarının katılımıyla Antalya’da gerçekleşecek 23 Nisan Çocuk Şenliği’nde Türkiye’ye gelecek konuk çocukları cinsiyete göre ayırması bu bayramın geleneğinde bir ilk oldu. TRT’nin kızların kız öğrencilerin, erkeklerin de erkek öğrencilerin evlerine yerleştirilmesi konusunda Antalya Milli Eğitim Müdürlüğü’nü yazılı olarak uyarması zincirleme bir reaksiyon başlatmıştır. Okul yöneticileri çocukları misafir edecek ailelerle bir toplantı yaparak, konuk kız çocuklarının erkek çocuklarla oynamalarına ve kızların erkek çocuklarla bir odada kalmasına izin verilmemesini istemiş, bazı okul yöneticilerinin de söz konusu uygulamayı çocuklara anlatarak sürece katkı sağlamışlar. Tüm dünya çocuklarının kardeşliğine vurgu yapan, dünyada örneği olmayan bir bayramı haremlikselamlık düzeye nasıl indirdik şaşmamak elde değil. Bu cinsiyet ayrımcılığıdır, çağdaş bir anlayış G KİTABIN AMACI... Soru: Yeni kitabınıza "Duygu Makinesi" (The Emotion Machine) başlığını vermişsiniz. Bu başlığı seçmenizin nerunla bir koşutluk kurmamıza, hatta başdiririz. Bu süreç öylesine iyi çalışır ki, deni bilgisayarların insanlarla aynı doğkalarının yardımına başvurmamıza olaböyle bir düşünce için gerekli olan bilgirultuda düşünebilmeleri için duygulara nak tanıyan bir düşünce biçimini devreyi nasıl edindiğimizi ve onu nasıl temsil gereksinimleri olduğu inancı mı? ye sokabilir. ettiğimizi sorgulama gereğini bile duyMinsky: Hem evet, hem hayır. Kitabın mayız. amacı, daha esnek makineler üretebilBilgisayarlara sağduyu kazandırmak NLARCA DÜŞÜNCE BİÇİMİ memiz için insanlara o eşsiz beceriklilineden böylesine zorlu? GÖZLER ÖNÜNE SERİLİYOR ğini kazandıran özelliğin ne olduğunu Normal her insan bölük pörçük milanlatmak. Hepimiz duygu ile düşünceyonlarca bilgiyi öğrenir. Ayrıca, her insan Beynimizin işleyişi konusundaki bilnin birbirlerinden oldukça farklı kavyaşamı boyunca herhangi bir konuda gi eksikliğimizin ne kadarı belirsiz bir ramlar olduğu, özünde mantığa dayalı binlerce yararlı süreci dağarcığında topdil kullanımından kaynaklanıyor? bir süreç olması yüzünden düşüncenin lar. Oysa, çoğu bilgisayar programı yalRuhbilimle ilgili güncel sözcüklerin basit, oysa duyguların çok daha karmanızca belli bir konuda özel bilgiye sahipbüyük bir bölümü makinelerin farklı türşık ve gizemli olduğu görüşüyle büyütir. Gelgelelim, günümüzde bu durum lerde bilgiden nasıl yararlanabilecekleri rüz. Ben bunun tam tersi bir görüşü sagiderek değişmektedir. Şimdilerde yığınkonusundaki görüşlerimiz oluşmadan vunuyor ve duygusal durumların genella gündelik bilgiyi toplayan ve bunları çok öncelere dayanıyor. likle çoğu başka düşünce biçimlerinden Günümüzün bilgisayarları çok farklı çok daha basit olduklarına inanıyorum. türlerde yığınla bilgi ve sürecin temsil Buna bir örnek verebilir misiniz? edilmesi ve saklanmasında çok farklı Bir insan öfkelendiğinde kimi zeAşık biçimlerden yararlanıyorlar. Buna kâ kaynaklarının devreden çıkolan kişi sevgilisinin dayanarak, kitabımda ruhbitığını görebiliriz. Bu kişi uzun limde kullanılan geleneksel "inanılmaz güzel" ya da "akılalmaz erimli tasarılarından ve kisözcüklerin her birinin mi hedeflerinden vazgeçebiçimde zeki" olduğunu söyler. Bu da, onun muhtemelen bir düzine karek, giderek daha özensiz normal koşullarda birinin yetersizliklerini dar makineye de gönderme ve düşüncesizce davranalgılamaya yarayan eleştirel yetilerini yaptığına dikkat çekiliyor. maya başlar. Bu durum on"Bilinç" de bu sözcüklerdevreden çıkarmış olduğunun bir lara daha güçlü olma, ayakden biri mi? göstergesidir. ları üzerinde durma ve başkala"Bilinç" sözcüğünün tek bir anrının gözünü korkutma özgürlüğü lamı olmadığı görüşünde Daniel Denverir. Benzer biçimde, âşık olan kişi sevnett gibi yazarlara katılıyorum. gilisinin "inanılmaz güzel" ya da "akıl alNitekim, kitabımın bir bölümünde maz biçimde zeki" olduğunu söyler. Bu düzenleyip uygulamaya çalışan çok sayıbelli bir düşünce sürecinin başka süreçda, onun normal koşullarda birinin yeda umut verici tasarı var. lerin neler yaptığından haberdar olabiletersizliklerini algılamaya yarayan eleştirel Bu tür bilgiler insan benzeri makineceği onlarca düşünce biçimi gözler önüyetilerini devreden çıkarmış olduğunun lerin yapılmasına nasıl yardımcı olabilir? ne seriliyor. Dahası, o süreçlerde farklı bir göstergesidir. Duygu Makinesi adlı kitapta "Anlağın hedefler güdülüyorsa, o zaman o kişinin Duygudan soyutlanmış, salt mantığa EleştiriSeçici Modeli" adını verdiğim de gerekli kaynaklar için yarışmak zodayalı bir düşünceden söz edilebilir mi? genel bir düzene dikkat çekiliyor. Burarunda kalabileceği birden çok "altkişiDuygular konusundaki geleneksel da amaç, "kaynaklar" da diyebileceğiliği" oluyor. yaklaşım bunların, tıpkı siyahbeyaz bir miz, farklı yapı ve süreçleri içinde barınÜstün nitelikte yapay zekâya ne zaçizime renk katılması gibi, düşüncelere dıran bir beyin ya da makine düşünmek. man ulaşacağımızı düşünüyorsunuz? ek birtakım özellikler kazandırdığı yöO zaman ister duygusal, ister anlaksal Sizce bu yolda gelişmemizi sağlayacak nündedir. Bu da duygulara gizemli bir niolsun farklı "düşünme biçimlerimizin" en önemli güçler neler? telik kazandırır. Çünkü bu ek özellikleher biri, belli bir dizi kaynak etkin olduYapay zekâ araştırmacıları farklı türrin ne olduğu konusunda hiçbir fikrimiz ğunda, o beyin ya da makinede olup bilerde sorunların çözümü için çeşitli yönyoktur. Ne var ki, her duygusal durumu tenlerdir. temler geliştirmekle birlikte, bu yöntemkimi olağan anlaksal etkinliklerimizi basŞimdi bunlara başka birtakım kaynaklerin çok azı farklı düşünce biçimlerini tıran bir durum olarak ele alacak olursak ları da ekleyelim: Yüzleştiğimiz kimi türbir araya getiren bir düzene ulaşabildi. bu gizemin büyük bir bölümü ortadan de sorunları tanıyabilen eleştirmenler ve Beyinle ilgili bu yeni görüşlerin öğrencikalkar. Belki de bu yüzden duygusal dufarklı kaynak dizilerini devreye sokup çıler tarafından ele alınıp daha da geliştirumları betimleyen yüzlerce farklı sözkaran seçiciler. Her bir kaynak dizisi belrileceğine, sinirbilimcilerin onları sınacük varken, gündelik akıl yürütme ve düli konularda farklı bir biçimde düşünmak amacıyla tasarlayacakları deneylere memizi sağlayabilir. Bu farklı düşünüş şünme sürecini betimleyen çok az sayıda ışık tutacağına inanıyorum. biçimlerinin kimilerini "duygusal", kiterim vardır. Ancak günümüzde öğrencilerin büyük milerini "anlaksal" olarak nitelendiririz. Sorun salt mantığa dayalı düşünce dibir bölümü meslek yaşamlarını yaşamsal Örneğin, bir sorun göze çok zorlu göye bir şeyin olmamasından kaynaklanuygulamalar üzerine kurmak zorunda olründüğünde Eleştirmen sorunu bölümmaktadır. Çünkü düşüncelerimiz her zaduklarından, muhtemelen hızlı bir gelişlere ayıran, onu farklı bir biçimde tanımman güncel amaç ve eğilimlerimizden etme olmayacak. Bu alanda temel araştırlamamıza ve önce sorunun daha basit bir kilenir. Dahası, sağduyulu düşünceyi germalara yeterince destek verildiği pek söytürünü çözmemizi sağlayan ya da o soçekliği kesin bir durum olarak değerlenlenemez. MARVİN Minsky: Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) elektrik ve bilgisayar mühendisliği profesörü olan Minsky aynı zamanda Toshiba Medya Sanatları uzmanı. 1959 yılında devreye giren MIT Yapay Zekâ Laboratuvarı’nın kurucularından olan Minsky çeşitli buluşları ve ortaya attığı kuramlardan ötürü bilim çevrelerinde "Yapay Zekânın Babası" olarak tanınıyor. Bugüne dek sekiz kitabı yayımlanan Minsky’nin son kitabı "The Emotion Machine" (Duygu Makinesi) adını taşıyor. O olmadığı gibi TRT’nin ‘korumacı yaklaşım’ gibi açılımının ne olduğu belli olmayan tuhaf, muğlak açıklaması ile anlaşılamayacak bir durumdur. Ancak konunun derinlemesine düşünülmesi gereken yönü, kültürel anlayışımızın bir biçimde bozuluyor, dönüştürülüyor olmasıdır. Misafir bir çocuğu kendi çocuğumuzun tacizinden koruyacak kadar ahlaki çöküntü içinde olan bir ulusa mı dönüştük? Onları ulusumuzun ahlakına, misafirperverliğine güvenerek ülkemize gönderen Avrupalı ailelere verdiğimiz mesaj bu mudur? Evlense çocuğu olacak bir yetişkini meclis kürsüsüne çıkaran, çocukları cinsiyete göre ağırlayamaya kalkan, oyunlarına bile karışan yaklaşımları tesadüf veya kaza olarak algılayamayız. Millet iradesinin temsil yetkisine dönüştüğü en önemli günleri bayram sevinci içinde çocuklara emanet eden Atatürk’ün örnek ahlakı ve bilinciyle hareket etmek yerine, yeni(!) âdetler icat edilmesinin gereği yoktur.” Her şey ortada: Devleti ele geçirenlerin buldukları her fırsatta yapmak istedikleri, toplumu yaşam biçimiyle, kültürüyle, Sünni Araplaştırma çabasıdır. Ve ne yazık ki bunlar meydanı boş bulmuşlar ve hatta istedikleri gibi at koştursunlar diye bunlara meydan boşaltılmıştır! Damat Anıl Öçal: “Mahdumlar; gemi memi, yumurta mumurta uzmanlıklarını işadamlığına dönüştürürken damatları ücretli yönetici kaldı, yazık!” Gemiler Yavuz Oymak: “Demiryolu komünistlerin, karayolu liberallerin tercihi; dincilere de denizyolu kaldı; ne yapsınlar!” Yıkım Gülhan Elmas: “Cumhuriyet tüm kurumlarıyla yıkılma yolunda. Farkında mısınız? Bunlar iktidar değil yıktıdar!” Mal Nami Tepe: “Meclis’e girmesi için kota istenirse kadın mal; bir bez parçasıyla başı paket yapılırsa mal değil!” Değişim Erdal Yücel: “ABD, ürettiği insan hücreli koyunu Türkiye’ye gönderip beğenmediği iktidarları değiştirebilir!” Saymaca Gülhan Elmas: “Yanlış anlaşılmış olacak; Başbakan Erdoğan terör örgütü lideri için değil, dolar için ‘sayın’ demiştir!” Sanayi mektepleri E vvelki gün şehrimize geldiğini yazdığımız Belçikalı maarif mütehassısı mösyö Omer Buyse, dünden itibaren şehrimizdeki mektepleri ziyarete başlamıştır. Mösyö Buyse dün Galatasaray Lisesi ile sanayi mektebini gezmiş ve dünden itibaren hükümet hesabına Galatasaray Lisesi'nde misafir edilmiştir. Aslında mühendis olan yeni maarif mütehassısı, Belçika sanayi tedrisatında mühim ıslahat vücuda getirmiştir... Mösyö Buyse liselerden bazılarıyla ticaret mektebini ve diğer maarif müesseselerini ziyaret edecek ve bunlarda yapılması lazım gelen ıslahat hakkında Maarif Vekâleti’ne bir rapor verecektir. Aldığımız habere göre mösyö Buyse, Galatasaray Lisesi hakkında memnuniyet beyan etmiştir. Dün kendisiyle görüşen bir muharririmize, memleketimize büyük bir memnuniyetle geldiğini söyleyerek demiştir ki; “İstiklal Harbi’nden sonra Türkiye’nin ilmi, ictimai, ticari ve sınai sahada inkişaf etmek (gelişmek) hususunda atmış olduğu kati adımlar, Belçika'da büyük bir alaka uyandırmıştır. Bu sebeple memleketinize gelmekle üzerime mevdu (emanet edilmiş) olan bir vazifeyi yerine getirdikten başka bu husustaki şahsi arzularımı da tatmin etmiş oluyorum... Türkiye’de ne yapacağımızı size şimdilik söylemek mümkün değildir. Bu hususta ancak Ankara’dan dönüşümden sonra görüşebiliriz. Yalnız size şimdilik Belçika’daki sanayi tedrisatının gayesinden bahsedebilirim. Belçika’da sanayi tedrisatı pek vâsidir (boldur). Bu tedrisattan maksat fenne aşina amele ve işçi yetiştirmektir. Sanayi erbabı ancak bu tarzda yetiştirilmiş ameleye sahip olmak sayesinde muvaffakiyetlerini temin edebilir. Amelenin sanayinin son terakkiyatını (ilerlemelerini) takip edebilmeleri de ancak bu suretle mümkündür. Memleketimiz bir sanayi memleketidir. Fakat mevadı ibtidaiyyenin (hammaddenin) hemen cümlesi hariçten getirtilmektedir. Halbuki Türkiye aynı vaziyette değildir. Memleketinizin sanayi serveti pek vâsidir. Türk gençleri bu menbadan (kaynaktan) istifade edebilecek bir kabiliyette bulunmalıdırlar. İşte sanayi tedrisatının esası budur. Yalnız iyi tahsil görmüş mütehassıs mühendislere sahip olmak yetmez. Aynı zamanda fenne âşina ameleye de sahip olmak lazımdır. Sanayi her şeyden evvel buna muhtaçtır.” 10 Nisan 1927 Pazar