Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
30 MART 2007 CUMA bilim/vaziyet Depremi önceden sezen hayvansal güçler var Rita URGAN 26 Aralık 2004 sabahı Tayland’ın Bang Koey köyü sakinleri ortalıkta bir gariplik olduğunu fark ettiler. Kumsalda otlanırken ansızın başlarını havaya kaldırıp denize bakan ve bir anda kulakları dikilen bizonlar hışımla gerisin geri dönüp soluğu en yakın tepenin üzerinde aldılar. Aradan birkaç dakika geçmeden dev bir tsunami dalgası kıyıyı silip süpürdü. Bizonları şaşkın gözlerle izleyen ve olanlara bir anlam veremeden onların peşine takılan köylüler ölümden kıl payı kurtuldu. O gün bugündür hayvanların görünürde bu tür doğal afetleri önceden sezinleyebildikleri yönünde yüzlerce görüş ortaya atılıyor. Üstelik bu olayları birkaç dakika öncesinden değil, kimi zaman saatler, hatta günler öncesinden sezinleyebildikleri öne sürülüyor. Ortaya atılan görüşler arasında fil, antilop, yarasa, sıçan ve flamingo gibi yabanıl hayvanların garip davranışlar sergiledikleri, her sabah düzenli olarak sokağa çıkan köpeklerin kapıdan dışarıya adım atmamakta direttikleri yönünde çeşitli öykülere yer veriliyor. Peki, bu canlılar gerçekten de Asya’yı yerle bir eden tsunami dalgasını tetikleyen korkunç depremin ilk belirtilerini önceden sezmiş olabilirler mi? Yağmur Ekim C İç destek ortadan kaldıramayacağı savunuluyor. Bazı ‘Kürt aydınları’nın ağzından ‘Evet, Kürtler bu katliamda aktif rol aldılar. Ancak, katliamlar devlet politikasıdır’ deniliyor. 1915 tehciri katliam olarak tanımlanıyor ve açıkça soykırım olarak niteleniyor. Bu tanımlar ilk bakışta aydın sorumluluğunun gereği bir özeleştiri olarak görülse bile, zamanın İttihat ve Terakki iktidarınca alınan ve savaş bölgelerinde uygulanan ‘zorunlu tehcir’in soykırım olarak değerlendirilmesindeki amaca dikkat edilmesi gerekiyor. Çünkü, dünya kamuoyu önünde, son yıllardaki soykırım savlarının içselleştirilmesine yönelik akademik ve entelektüel AB’de kimlik bunalımı yaşanıyormuş... “Kişiliksizliklerindendir!” ve onların uzantısı olarak imar aflarıyla ‘siyasi sit alanı’ diye tanımladığım varoşların köşe dönücü iş bitirici mantığın türevi olan ve 1990’lar sonrası kente inerek siyasal ve ekonomik değerlere egemen olan ‘kent feodal beyleri’dir. Bu beyler için yoksul gecekondu insanı oy metaı, partiler ise ticaret borsasının değerli kâğıtları gibidir. Önceki iktidarların katkılarıyla önce yerele, sonra merkeze egemen oldular dünün solcu, bugünün yağdanlıklarının katkılarıyla ve demokrasiyi araç olarak kullanıp amaçlarına koşarken DoğuBatı ötesi birliktelikler oluşturmaya başladılar. Şimdi yerelde ve merkezde; büyükküçük, babaoğul sürekli yağma boyutunda bir ‘yatırım’ peşindeler.” Yatırım adı altında kentleri, kıyıları, ovaları, dağları yağmalayanlar için ahlaki değerlerin bir nebze olsun önemi kalmadı. Siyasi bir tercih olarak ahlak, kadınların başına sarılan bir bez parçasının içine sokuldu. Artık hiçbir hırsızın, yağmacının, hortumcunun yüzü kızarmıyor. Tam aksine cepler doldukça daha büyük itibar kazanılıyor. Doğrusu, toplumun geniş bir kesimi de bunu benimsemiş durumda. Turgut Özal’ın köşe dönme felsefesi “erdem” oldu; Tayyip Erdoğan’la ülkeyi pazarlama misyonunda kendini buldu. Allah kabul etsin! 17 Fethullahçılar soruyor: Aleviliği kim tarif edecek? Herhalde siz değil! E İLK KANIT Hayvanların depremleri önceden sezinleyebildikleri görüşünün kökleri çok eskilere uzanıyor. İ.Ö 373 yılında Yunanlı tarihçi Tukidides kayıtlarında sıçan, köpek, yılan ve gelinciklerin dev boyutlu bir depremin Helice kentini yerle bir etmesinden günler önce kenti sürüler halinde terk ettiklerine dikkat çekiyordu. Bu öykü ardı arkası kesilmeyen bu tür öykülerin ilkiydi. Hayvanların bu durumlarda neler yaşıyor olabildikleriyle ilgili kuramlardan da geçilmiyordu. Ancak, deprem ile hayvanların sergiledikleri garip davranışlar arasında bir bağlantı olduğu yönünde tek bir bilimsel kanıt yoktu. Neyse ki artık, hiç beklenmedik bir kaynaktan gelse bile, elimizde tek tük kanıt var. Bu yanıltıcı kanıtlar köpeklerde ruhsal çöküntüyle ilgili belirtileri araştıran bir ruhbilim uzmanı tarafından geçtiğimiz Kasım ayında rastlantı sonucu elde edildi. British Columbia Üniversitesi’nden Stanley Coren köpeklerin de, tıpkı insanlar gibi, mevsime bağlı ruhsal çöküntüler yaşayıp yaşamadıklarını anlamak amacıyla 2000 yılının sonlarında bir araştırma başlattı. Vancouver’li 200 köpek sahibinden eposta yoluyla köpeklerinin etkinlik ve kaygı durumlarını, verilen belli bir ölçeğe göre değerlendirmelerini istedi. Depremden önce yüksek perdeli sesler ortaya çıkıyorsa, başka hayvanların duyamadığı bu sesleri köpekler duyabilir RMENİ diasporası ve Ermenistan’ın soykırım iddialarına Türkiye’den sağlanan desteğe yeni bir katkı daha yaratılıyor. Son dönemde liboşları ve İslamcıları bir araya getiren bir dergi, 101 yaşında ölen “Kürt büyüğü” Esat Cemiloğlu’nun mektubundan yola çıkarak Türkiye’deki “Kürt aydınları”na 1915’leri tartışma ortamı sunuyor! İstanbul Barosu Genel Sekreteri avukat Hüseyin Özbek, dergide iki hafta sürdürülen “kampanya”yı şöyle değerlendiriyor: “Dergide yer verilen görüşlerle Kürtlerin, Ermeni soykırımında belirleyici bir rol oynadığı, bunun ‘tetikçilik’ gibi basit bir kavramla açıklanamayacağı vurgulanıyor. Bir bölüm Ermeni savaşçının öfke ile bölgedeki Müslüman Kürtlere yaptıkları kötülüklerin, daha sonra işlenen soykırım suçunu çabalara etnopolitik bir destek söz konusudur. Hiç kuşkusuz yurtdışında soykırım savlarına dayanak olarak diasporanın ürettiği bilim dışı, sanal tarih kadar, ülke içinde üretilen her türlü materyalin yanında dikkat çekici bu etnopolitik destek de büyük bir zevkle kullanılacaktır. ‘Soykırım savları emperyalist bir yalandır’ dediği için yargılandığı İsviçre mahkemesinde savunma yapan Doğu Perinçek’e yargıcın ‘Sen inkâr ediyorsun ama Prof. Dr. Taner Akçam, Türkler soykırım yaptı diyor. Buna ne diyeceksin’ demesi, iç desteğe ne kadar önem verdiklerini gösteriyor. Malum bir dergi kullanılarak başlatılan son çalışmada, Ermeni iddialarına Kürt desteği sağlanması amaçlanıyor ve bunun altyapısı hazırlanıyor.” Haydi bakalım, hayırlı işler! KKTC’deki Atatürk’süz kitapları AB fonluyormuş... “TC için ön çalışma yapıyorlar!” Uygun Nami Tepe: “Şehitlere uygun görüldüğüne göre iyi bir şey olsa gerek. O halde bundan böyle: Recep Tayyip Kelle!” Yağmacılar Kanadalı psikiyatrist Coren çok sayıda köpeğin duyabileceği yüksek frekanslı ses türlerinin, olması yakın bir deprem öncesinde, bir olasılıkla yeraltındaki kayaların çatlama ya da kırılmasına bağlı olarak, meydana gelebileceğine dikkat çekiyor. merak etmeye başladı. Bu konuda beylik literatürde çok az sayıda ipucu vardı. Depremin önceden belirlenmesi amacıyla birtakım belirtiler bulmaya çalışan uzmanlar bugüne dek herhangi bir somut bilgiye ulaşamamışlardı. D 27 ŞUBAT 2001 TARİHİ Elde ettiği değerleri incelerken garip bir veriyle karşılaştı. Anormallik 27 Şubat 2001 tarihinde baş göstermişti. O gün kayda geçirilen 193 köpeğin %47’sinin etkinlik, %49’unun (çoğunluğunu aynı köpeklerin oluşturduğu) da kaygı düzeyinin sınırın bir hayli üzerinde seyrettiğine tanık oldu. Her iki ölçüm de istatistiksel açıdan kayda değerdi ve böylesine büyük bir değişimin şans eseri meydana gelme olasılığı binde birden azdı. Coren, ilk başta köpeklerin şiddetli hava koşullarına, belki de yıldırıma bağlı olarak şirazeden çıkmış olabileceklerini düşündü. Gazete belgeliklerini tarayınca yanıldığını ve o gün bir deprem olduğunu anladı. 28 Şubat günü merkez üssü Washington’da Nisqually olan 6,8 büyüklüğündeki bir deprem kuzeybatı Pasifik’i sarsmıştı. Şans eseri ulaştığı bu bilgi karşısında dehşete kapılan Coren bu kez de deprem sırasında köpeklerin ne tür bir FİLLER duyguya kapıldıklarını GİZLENMEYE ELEKTROMANYETİK DEĞİŞİMLER Hayvanların depremi önceden kestirebildikleri yönünde birer kanıt niteliğindeki öyküler onların ne tür duygular yaşadıkları konusundaki görüşlerin de yoğunlaşmasına neden oldu. Bu görüşlerden bir tanesi, elektromanyetik değişimlerle depremler arasındaki ilinti her ne kadar tartışmalı ise de, kimi hayvanların Dünya’nın elektriksel alanındaki değişimleri saptayabildikleri yönünde. Bir başka görüş de hayvanların radon ve hidrojen gibi deprem öncesinde yeraltındaki kayalardan salınan gazlara tepki gösterdiklerini savunuyor. Ne var ki, deprem uzmanlarının çoğu deprem öncesinde söz konusu gazların üretildiği görüşüne katılmıyor. Daha çarpıcı bir görüş ise insan ve hayvanlardaki açıklanması güç yetenekleri araştıran, günümüzün en çok konuşulan ve en tartışmalı araştırmacılarından biri olan PerrottWarrick Projesi’nin başkanı dirimbilimci Rupert Sheldrake’den geliyor. Sheldrake, insanların depremden hava saldırılarına uzanan her tür felaketten önce hayvanlarda alışılagelmişin Coren gibi, Wikramanayake de depremin önceden dışında davranışlara tanık olduklarını, hayvanların insankestirilmesini araştırmak amacıyla işe koyulmamıştı. Onun ların algılamaktan yoksun oldukları bir şeyi algıladıkamacı, fillerin yaşadıkları ortamdan nasıl yararlandıklarını ve larını, bunun elektromanyetik ya da altıncı bir duyu bu ortama nasıl dağıldıklarını anlamaktı. İki farklı fil sürüsüne olabileceğini öne sürüyor. taktığı radyolu tasmalar sayesinde onların devinimlerini gözlüyorGelgelelim, çok daha gerçekçi bir görüşe kapılan du. Böylelikle tüm fillerin tsunamiye neden olan büyük depremden Coren, araştırması kapsamındaki köpeklerin birtaönce, deprem sırasında ve sonrasındaki gidiş gelişleri konusunda bilgi kım titreşimlerden etkilenmiş olabileceklerini düedinebilmişti. şündü. Ne var ki, tüm bu bilgilerden herhangi bir sonuç elde edemedi. TsunaHeyelan ya da göçük altında kalanlarla ilgili mi geldiğinde sürülerden biri kıyıdan 100 metre uzaktaydı ve fillerin tek yapkurtarma operasyonu raporlarından, köpekletıkları büyük bir kum yığınının ardına gizlenmek olmuştu. rin karın derinliklerine gömülü kurbanı duyaÖteki sürü ise kıyının 5 kilometre ötesinde güvenli bir yerde olduğundan, bildiklerini öğrenen Coren bu hayvanların depfiller tsunami öncesinde, sırasında ya da sonrasında alışılmışın dışında herhanremden önce de herhangi bir ses duyup duygi bir davranış sergilememişlerdi. madıklarını merak etti ve bu görüşünü destekBu durum en azından Coren’in köpeklerin yüksek frekanslı sesleri saptadıklaleyen bir kanıt olup olmadığını anlamak amarı görüşüyle uyuşmaktaydı. Frekans düştükçe fillerde işitme duyusu azaldığından, cıyla verilerini yeniden gözden geçirmeye kobu hayvanlar ancak tehlikeyi gözleriyle gördüklerinde tepki vermişlerdi. yuldu. Wikramanayake bu gözlemden yola çıkarak, "Fillerin bu davranışını açıklamak Sonuçta, araştırmasında yer alan köpekleriçin altıncı bir duyuya gerek yok sanırım. Köpekler ve fillerden elde edilen bulgular den işitme bozukluğu olan 14’ünden yalnızdurumu zaten bilinen beş duyuyla açıklamaya yeterli," diyor. ca birinin kaygı düzeyinde belirgin bir artış Kimi depremlere yüksek frekanslı titreşimler öncülük etse de, Vancouver’deki kömeydana geldiğine ve bu köpeğin yine kaygı peklerin, Nisqually yakınında çıkan sesleri algılayabildikleri düşünülebilir mi? düzeyinde artış olan işitme duyusu normal bir A.B.D Yerbilim Araştırmaları deprem uzmanlarından Andy Michael bu görüşe köpekle birlikte yaşadığına tanık oldu. kuşkuyla yaklaşıyor ve depremin merkez üssünün Vancouver’in 240 kilometre öteCoren bu kez de 27 Şubat günü neden yalsinde yer aldığına dikkat çekerek, "Kilohertz erimli sismik dalgaların söz konusu nızca kimi köpeklerin kızıştığına açıklık getiuzaklığa ulaşıp arka plandaki ses düzeyinin üzerinde olması fiziksel açıdan olanakrecek birtakım etmenleri bulmaya yöneldi. sız," diyor. Coren’in görüşünü inandırıcı bulmamakla birlikte, verilerin özündeki Sarkık kulaklı köpeklerin etkinliğinde sivri ışığı düşündürücü buluyor. kulaklı köpeklerde görülenin yarısı, kaygı düAyrıca, köpek ve benzeri hayvanlar gerçekten de depremleri önceden sezebilme zeylerinde ise üçte biri kadar bir değişiklik gücüne sahipseler, bu yeteneğin nasıl oluştuğu o kadar da önemli mi? Sheldrake, meydana geldiğini ortaya koydu. insan yaşamını kurtarıcı gücü düşünüldüğünde, bunun pek de bir önemi olmaKulaktaki kapak iç kulağa giden ses miktarıdığına inanıyor ve, "En azından kimi depremlerden önce hayvanların garip davnı azaltmakla kalmıyor, aynı zamanda yüksek ranışlar sergilediklerini biliyoruz. Bu da, bir tür uyarı sisteminin geliştirilmesi frekanslı sesleri düşük frekanslı seslere kıyasla açısından ciddi bir itici güç sayılmalı," diyor. çok daha fazla güçsüz kılıyordu. Dahası, küçük Batı dünyası depremlerin önceden kestirilmesinde hayvanlardan yararlanbaşlı köpekler deprem öncesinde büyük başlı köma konusunda pek istekli davranmasa da, Çinliler bu görüşe son derece peklere kıyasla çok daha garip davranışlar sergilesıcak bakıyorlar. Nanning deprem merkezinde uzmanlar video bağlantımekteydiler. sı aracılığıyla 24 saat boyunca çevredeki yılanları gözlüyor. Yılanlarda Tüm bu veriler biraraya getirildiğinde, Coren’in elherhangi bir amansızca kaçma girişimine tanık olunduğunda, derhal de ettiği sonuçlar çarpıcı bir varsayımı gözler önüne uyarıda bulunuluyor. Başka ülkeler henüz işi bu denli ileriye götürseriyor. Coren çok sayıda köpeğin duyabileceği yüksek mek istemeseler de, Coren onların en azından hayvanların depfrekanslı ses türlerinin, olması yakın bir deprem önceremle ilgili sezgilerini araştırmaları gerektiğine inanıyor ve insinde, bir olasılıkla yeraltındaki kayaların çatlama ya da sanların hayvanlarda gözledikleri sıradışı davranışları rapor kırılmasına bağlı olarak, meydana gelebileceğine dikkat edebilecekleri bir merkezin büyük yararlar sağlayabileçekiyor. Bu görüşün tek bir araştırmadan kaynaklandığını ceğine dikkat çekiyor. kabul etmek gerekiyor. Coren’in köpekler konusundaki göBöyle bir girişim bir telefon hattının kurulmarüşü doğru olsa bile, başka hayvanlar da depremi farklı biçimsından az biraz pahalıya mal olabilir. İnsan yalerde sezinliyor olabilir. Asya kıyılarını silip süpüren tsunami sışamı söz konusu olduğunda, buna değrasında Sri Lanka’da filleri araştırmakta olan Eric Wikramanayamez mi? ke "Fillerin bir biçimde tehlikeyi önceden sezip tsunamiden saKaynak: New Scientist, atler, hatta günler önce kumsalı terk ettikleri yönünde raporlar var. 17 Şubat 07 Elimizdeki veriler yalnızca bunu gözler önüne sermiyor," diyor. ÇALIŞIYOR TİTREŞİMLERDEN ETKİLENME EMOKRASİYE inanmayan kişilerden, kent yaşamında, kentin yapılanmasında halka danışma, toplumsal uzlaşma arama gibi unsurlar beklenemeyeceğini söylüyor Şevket Çorbacıoğlu ve “Demokrasiye inanmayan ama demokrasiyi kullananların tek gereksinimleri ‘halkın oyu’dur. Bu gereksinimin temel öğesi de halkın guruldayan karnıdır. Ramazanda çadır kurulması bundandır. Fakat işin ilginç yanı halk, kendi parasıyla kurulan iftar çadırını onlar kuruyor sanarak ‘oy’ diye açlıktan inlerken onlara oy vermektedir” diyor. Ve gelelim asıl meseleye: “Onlar için İstanbul’un birinci derecede deprem tehlikesi içinde olması veya projesi belirsiz bir ‘Dubai Kulesi’ onlar için hiç önemli değildir. Onlar için önemli olan, birileri hesabına İstanbul’u küresel ölçekte finans kapital merkezi haline getirmektir.” Toplumsal uzlaşma yok ama Çorbacıoğlu’na göre varsa yoksa, “petrol sonrası varsıllığımı nasıl korurum endişesindeki ‘yalelli’ye tüy, pardon kule diktirme görevi” var! Peki bunları yapan kim? Çorbacıoğlu: “Bunları yapan geçmiş iktidarlar Saymaca Sema Akdemir: “Sayın ya da saymayın; bundan sonra Sayın Tayyip!” Standart Ahmet Önen: “AB standardı olsa rögar açık kalmazdı, diyen Abdullah Gül’e sormalı; bizim hangi yasamızın hangi maddesine göre rögar kapağı açık tutuluyor!” Çukur Nami Tepe: “Muhalefetin düştüğü çukurlara düşmezmiş, çünkü süpürüleceği çukur ABD’de hazır!” Öncü Erol İşisağ: “KKTC’de tarih kitaplarından bağımsızlık, Atatürk ve Türklerin kökleri başlıklı bölümler çıkarılmış. AKP’nin bir adım önünde gittikleri belli!” Yargısız Saadettin Öztürk: “İktidar, Yargıtay ve Danıştay’da seçim yaptırmıyor; yargıya da yargısız infaz uygulanıyor.” Teminat İlker Çamkır: “Başbakan oğlu olarak ticaretteki başarıları, cumhurbaşkanı oğlu olursa yapacağı işlerin teminatıdır!” Kadınlar Birliği adınlar Birliği idare heyeti, Nezihe Muhiddin Hanım’ın riyasetinde (başkanlığında) toplanarak, evvelce teşkil edilen komisyonların vazifeleri hakkında tetkiklerde bulunmuştur. Alınan kararlara göre, Kadın Birliği, mesaisini genişletmek için teşkil edi K Nezihe Muhiddin. len komisyonlardan, terbiyevi komisyon, bilhassa ilk kız mekteplerinde bulunan talebeye ait meselelerle meşgul olacak ve terbiyevi eserler hakkında tetkikler yapacaktır. Beynelmilel Kadın Cemiyeti ile irtibat komisyonu, kadınlığa ait beynelmilel faaliyetler hususunda tetkiklerde bulunacak ve Kadın Cemiyeti ile muhabere edecektir (konuşacaktır)... Kadınlar Birliği, Beynelmilel Kadınlar Cemiyeti ile daimi surette muhabere teminine çalışacaktır. Son bir sene zarfında Cemiyet’ten Kadınlar Birliği heyetine 500'ü mütecaviz (aşan) evrak ve tamim gelmiştir. Matbuat tetkik komisyonu, dünya matbuatını tetkik ile kadınları doğrudan doğruya alakadar eden meseleleri tetkik edecek ve komisyon azaları tetkiklerin neticelerini birlik riyasetine bildireceklerdir. İctimai (toplumsal) ve hukuki komisyon, memlekette kadınlığın ictimai ve siyasi haklarını temin ile ictimai hayattaki vazifelerinin tesbitine çalışacaktır. Sıhhi encümen, bilhassa memleketin çocuklarıyla meşgul olacak, Süt Damlası tesisi, annelere yardım teşkilatı ve fakir küçük çocuklara meccani (parasız) olarak sıhhî çamaşır hazırlanması gibi meseleler hakkında teşebbüslerde bulunacaktır. Çocuk edebiyatı komisyonu da, İngilizce, Almanca, Fransızca ve diğer muhtelif ecnebi lisanlarıyla neşredilen çocukluğa müteallik (yönelik) eserleri tercüme edecek ve komisyon azaları, mekteplerde temsil edilmek üzere ahlakî ve terbiyevî piyesler (oyunlar) vücuda getireceklerdir. Bu piyesler, Birlik idare heyeti tarafından tetkik edildikten sonra Maarif Vekâleti müsabaka komisyonuna gönderilecektir. İlk defa olarak Nezihe Muhiddin Hanım tarafından “Zamâne Kızları” isminde bir perdelik yeni bir piyes hazırlanmıştır. Bundan başka toplantıda birliğe ait hayırlı meselelerle meşgul olmak üzere yeni bir komisyon teşkili de muvafık (uygun) görülmüştür. Şehrimizin yüksek muhitlerine mensup kibar ve mümtaz hanımefendiler tarafından teşkil edilecek olan bu komisyon, balo ve müsamereler tertibi (düzenlenmesi) için çalışacaktır. Önümüzdeki kurban bayramının ikinci günü ayrıca Kadınlar Birliği namına rozet dağıtımı da yapılacaktır. 9 Nisan 1927 Cumartesi