Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
KASIM CUMA spor NEYMİŞ DAVA GENEL KURUL SENARYOLARINA NEDEN OLDU AKP’NİN ADAYI HASAN DOĞAN’A TEPKİ VAR C Olacak Oldu 19 Kurtuluş reçetesi Erzik T ürkiye Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy hakkında önceki yönetimine ilişkin 11 yıl 3 ay hapis istemiyle açılan dava, futbol dünyasında ‘seçim’ rüzgârları estirmeye başladı. AKP iktidarının spordan sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in girişimleriyle 4 yıllık bir aradan sonra yeniden gündeme gelen müfettiş raporlarının mahkemeye yansıması, “olağanüstü genel kurul” sürecini de başlatırken, hükümet kanadının Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın aile dostu Hasan Doğan’ı desteklediği, buna karşılık futbol dünyasına büyük hizmetleri geçen Ayhan Bermek’le Fenerbahçe’nin adayı Hamdi Akın’ın bazı genel kurul üyelerinden “aday olun” baskısı gördüğü biliniyor. Beşiktaş kongre üyesi Ülker koordinatörü Ali Doğan ise 4 büyüklerin üzerinde uzlaşabileceği bir isim olarak ön plana çıksa da futbol dünyasının tartışmasız ortak adayı UEFA Asbaşkanı Şenes Erzik. Şimdiki başkan Haluk Ulusoy’un da yakın çevresine, seçime gidilmesi halinde “top yekun Şenes Erzik’i destekleme” kararını ilettiği sızan bilgiler arasında. Erzik’in son 10 yıldır bu tür önerilere sıcak bakmadığı halde, Türk futbolunu “kaos ortamında bırakmama” adına görevi kabul edebileceği ABDÜLKADİR YÜCELMAN ‘GERÇEKLER ORTAYA ÇIKACAK’ nkara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın “hizmet nedeniyle emniyeti suiistimal ettiği’’ gerekçesiyle hakkında dava açtığı Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy, gerçeklerin ortaya çıkması açısından yararlı olacağını söyledi. Haluk Ulusoy, daha önce açılan davada olduğu gibi bu sürecin de aklanmalarıyla sonuçlanacağından emin olduğunu belirterek, L A “Gerçekler ortaya çıkacak, herkes gereken cevabı alacaktır’’ dedi.Türk adaletine güvendiğini ifade eden Ulusoy açıklamasında şunları kaydetti: “Aylardır değişik amaçlarla yargısız infaz yapılan bir konunun, sonunda yüce Türk adaletine intikal etmiş olması hem benim açımdan hem de tüm futbol kamuoyu açısından son derece sevindiricidir.’’ de konuşuluyor. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Özerk Futbol Federasyonu’nun Başkanı Haluk Ulusoy’un, önceki dönemlerde genel kurulca “ibra” edilmiş hesapları hakkında açtığı davanın,UEFA ve FIFA çevrelerince incelemeye alındığı öğrenildi. Önceki yıllarda Portekiz, Azerbaycan ve son olarak da geçen yıl Yunanistan’da yaşanan benzeri olaylarda futbolun yöneticisi iki kurum, söz konusu ülkelere “üyelikten atma” tehdidinde bulunmuştu. ULUSOY HAKKINDAKİ İDDİALAR 1 2 2002 2004 yılları arasında Satın Alma Talimatı’nın 31. maddesindeki yasaklamalara rağmen Haluk Ulusoy’a ait Fantasia Otel’den yapılan alımlar için 295 bin 629 YTL ödendi. 56 bin 298 YTL 27 YKr usulsüz harcamaya yer verildi. Federasyon faaliyetleri kapsamında olmayan yılbaşı kutlamaları gibi bazı işler için 50 bin 575 YTL 6 YKr usulsüz ödeme yapıldı. Hediyelik eşya alımında da Satın Alma Talimatı hükümlerine aykırı hareket edildi. 3 4 5 6 7 Başkan ve başkan vekilleri için 5’er, yönetim kurulu üyeleri Orhan Saka için 2, bir kısım görevliler için tahsil edilen limitsiz telefon bedelleri için usulsüz ödeme yapıldı. Federasyon adına İş Bankası’ndan alınan 4 kredi kartından da Ulusoy, Aksu, Kozakoğlu ve eski genel sekreter Vekili Metin Kazancıoğlu toplam 7 bin 677 YTL 23 YKr belgesiz tediyat gerçekleştirdi. Milli Takım’ın deplasman maçları da incelendi. 2002 Dünya Kupası Finalleri organizasyonu Satın Alma Talimatı hükümlerine aykırı şekilde Plaza Turizm firmasına verildi. Davetli listesinde yer almayan kişilerin bilet bedelleri ile yönetici çocukları veya yakınlarının masrafları federasyon bütçesinden karşılandı. Bu yolla Ulusoy’un 4, Ata Aksu ve Hüsnü Hayali’nin 3 kişilik masraflarını federasyona ödettiği anlaşıldı. Haluk Ulusoy Tesisleri’nde müteahhit firma tarafından karşılanması gereken bir kısım harcamalar için 59 bin 971 dolar, 8 9 10 otobüs ücreti 5 bin 400 dolar ve kokteyl için 2 bin 800 dolar olmak üzere toplam 68 bin 171 dolar tutarındaki 114 bin 159 YTL 96 YKr, usulsüz şekilde karşılandı. Trabzon Haluk Ulusoy Kamp ve Eğitim Tesisleri işi ihalesinde de Satın Alma Talimatı’nın 20. maddesi ihlal edildi. İş nedeniyle toplam 705 bin 213 YTL 30 YKr zarara yol açıldı. Usul yönünden hukuka aykırılıkların bulunduğu tespit edildi. Haluk Ulusoy için 2427 Haziran 2002 tarihleri için Kura Otel’e suit oda bedeli olarak 10 bin 200 dolar ödendiği halde, aynı tarihleri kapsayan 2327 Haziran 2002 tarihi için Poyal Pines Hotel’de de konaklama ve ekstra ödemeler yapıldı. 2003 Fransa Konfederasyon Kupası seyahati organizasyonu da Plaza Turizm firmasına verildi. Bir kısım yöneticilerin eş ve çocukları ile yakınlarının masrafları bütçeden karşılandı. 24 bin 458 YTL 2 YKr tutarındaki ekstra harcama, yasal dayanağı olmadan ödendi. Uçak kiralanmasına fazla ödeme yapıldı. atin müziğinin en güzel parçalarından birisidir Que sera sera... Türkçesi de ‘Olacak olur.’ Ancak benim anlatacağım öykünün alın yazısıyla bir ilgisi yok. Hukukta bir deyiş vardır, ‘Geç kalmış adalet adalet değildir.’ Bizim öyküdeki adalet geç kalmış da olsa zaman aşımına uğramadan yargının önüne gelmiştir. Öykümüzün ismi ‘Özerk Futbol Federasyonu...’ Önce şunu belirtelim; yıllarca özerkliği savunan bir kişi olarak sisteme asla dokunmadan, erozyona uğratmadan adaletin yerine gelmesini her spor adamı gibi ben de isterim. Aslında söz konusu olan da özerkliğin yanlışlığı değil, özerkliği keyfilik olarak anlayan, federasyonu padişah kafasıyla yürütmeye kalkan, dilediğine destek veren düşüncenin hak ve adalet sınırları dışına çıkmasıdır. Mesut Yılmaz’ın iktidarı döneminden başlayarak özerkliği kötüye kullananlar bugün yargı önünde yaptıklarının ve yapmadıklarının hesabını verecekler. 2000’li yılların başlarında Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun teftiş raporunda Federasyon Başkanı Haluk Ulusoy’un icraatı birer birer yazılmış ama sümen altında kalmıştı. O tarihlerde Macaristan’a 750 bin doların neden ve nasıl gittiğini, fedrasyon kurullarında görev alanlardan kimlerin sakıncalı olduklarını ve bundan böyle asla görev verilmemesine ilişkin rapordaki gerekçeleri, keyfi kararların ve keyfi olarak verilen maaş ve avanslardan kimlerin yaralandıklarını bu köşede yazmıştık. Ama medya 2002’nin yapılacağı Japonya ve G.Kore’ye davet edilip özel uçaklarla götürülüp suitlerde kaldıkları için bu konuda tek kelime etmemiş, üstelik Japonya’daki birakım olaylar da dahil gerçekler yazılmamış, ulusal takımımız dünya üçüncüsü olunca da her şey unutulmuş, futbolun kodamanları bunu fırsat bilerek diledikleri gibi at koşturmaya devam etmişlerdi. Slovakya maçındaki rezalet (bu olay da yine bu köşede yazılmıştı) Kulüpler Birliği Toplantısı’nda açıklanmış, “Aman federasyonu kırmayalım, üzerimize oynarlar, hakemleri üzerimize salarlar, naklen yayından da para alamaz hale geliriz” korkusuyla kulüpler sus pus hale gelmişti. Cılız haberler arasında zaman zaman yorumlar biraz daha cesaretlendiğinde Başbakan Yardımcısı ve spordan sorumlu Devlet Bakanı sayın M.Ali Şahin, Başbakan’ın da onayıyla Başbakanlık Teftiş Kurulu’nu görevlendirmiş ve birkaç klasör tutan soruşturma dosyası hazırlanmıştı. Ancak Teftiş Kurulu raporunda fazla bir şey olmadığı, bahşiş ve ufak tefek harcırahların dışında dişe dokunur bir durum olmadığı yüksek tirajlı gazetelerde yazılınca o rapor da unutuldu. Haluk Bey yeniden başkan olduktan sonra daha dikkatli davrandıysa da İsviçre maçındaki olaylar nedeniyle fazla ortaya çıkmamış, babasının rahatsızlığı nedeniyle federasyonu Almanya’dan yönetmeye devam etmişti. Futbol kamuoyunda Haluk Bey’e karşı bir takım tepkilere ayak uyduran medya, kulüplerin de şikâyetleri yoğunlaşınca Teftiş Kurulu raporu Başbakan’ın talimatıyla ortaya çıktı ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Haluk Ulusoy, eski başkan yardımcısı Ata Aksu, yönetim kurullarının değişmez adamı Orhan Saka ve mali işler sorumlusu Haluk Kozakoğlu hakkında TCK’nin 510, 522 ve 80. maddelerine göre suç duyurusunda bulundu. Şimdi ne olacak? Yasal prosedüre göre mahkeme bir kayyum görevlendirilecek ve seçime gidilecek. Haluk Bey mahkemenin kararı ne olursa olsun bir defa daha aday olamayacak. JEAN TIGANA HENRY’E top toplattım B eşiktaş Teknik Direktörü Jean Tigana, kendisine yapılan eleştirilerden, eski öğrencisi Henry’nin kendisi hakkında söylediklerine kadar birçok konuda açıklamada bulundu. Fransız teknik adam, öncelikli olarak kendisini eleştiri bombardımanına tutan birçok yazarı hedef alan açıklamalar yaptı. Tigana, “Ben uluslararası bir futbol adamıyım. Ancak bunu Türkiye’deki yazarların birçoğu bilmiyor ve önemsemiyor. Benim hakkımda bir şeyler öğrenmek istiyorlarsa, Barcelona’da forma giyen Giuly’e beni sorsunlar” diye konuştu. Eski öğrencilerinden Henry’nin, “Tigana bize antrenmanlar sonunda top toplatır, sahayı temizletirdi. Kendisini gördüğümde öldürmek isterdim. Benim üzerimde çok emeği var. Eğer öyle davranmasa, bizi öyle yetiştermeseydi, bugünkü Henry olamazdım” açıklamaları için duygulandığını belirten Tigana, yetiştirdiği gençler için şunları söyledi: “Beni ne zaman görseler, hangi kulvarda olursa olsun gelip yanıma beni öper ve sarılırlar. Onların başarılı olması beni çok memnun ediyor. Sadece Henry değil, Trezeguet ve Giuly gibi daha birçok futbolcu için aynı duyguları besliyorum. Onların başarısı beni mutlu ediyor.” dedi. Veda busesi F ormula 1’in yaşayan efsanesi Michael Schumacher, unutulmaz başarılara imza attığı Ferrari takımında direksiyonuna geçtiği son yarış makinesini öpüyor... İtalya’daki Monza yarış pistinde 29 Ekim’de düzenlenen Ferrari takımının geleneksel sezon kapanışında son kez piste çıkan Schumi, bir hafta önce profesyonel yarış hayatına noktayı koymuştu. Bundan sonra da Ferrari bünyesinde kalacak olan Alman ‘eski pilot’ , takımın direktörü Jean Todt’un ‘süper asistanlığını’ yapacağını açıkladı. F. Bahçe geçen yıl, Vestel Manisa’dan 5 gol yemişti. Bu sezon az kalsın bunun tersi oluyordu. Manisa’nın karşısında bu kez geçen yılki F. Bahçe yoktu. Koşan, pres yapan, hücumda ve defansta çoğalan, bir anlamda koordine bir F. Bahçe vardı. Maçı televizyondan izledim, çok da heyecanlandım. F. Bahçe çok mu iyi oynadı? Hayır, ama Vestel’den daha iyiydi. Sürpriz takımla çıktı sahaya... Ümit edilmeyen futbolcular, ümit edilmeyen pozisyonlarda oynatıldı. Takımın dinamosu olan Aurelio yedek kulübesindeydi. Hesapta olmayan Deniz de takıma konulmuş. Tuncay, soldan sağa geçmiş; son günlerin başarılı ismi Mehmet Yozgatlı da sakat olduğu için kadroda yoktu. Antrenöre bir şey söyleyecek durumda değiliz. Onun doğrusu bu idi. Ama futbol bu... Belli olmaz ki... Bazen doğrular yanlış, yanlışlar da doğru olabiliyor. Kim derdi ki Deivid, Kezman’ın yokluğunda ileride tek adam olarak oynatılacak. Adam hem iyi futbol oynayacak hem de arka arkaya golleri sı GÖRÜŞ HALİT DERİNGÖR Alex Futbol Misyoneri lamda kaleyi melekler korudu. Maç kazanıldığına göre demek ki antrenör doğruyu yapmış... F. Bahçe takımında bir Alex var ki hem takımı hem de antrenörü kurtaran adam... Vestel’de böyle bir adam yoktu. Hatta benzeri bile... Adam, koşmuyormuş gibi görünüyor, ama çok koşanlardan daha fazla gol noktalarına giderek sonuç alıyor. Şutları çok kuvvetli değil, ama başını kaldırıp kaleciye bakıyor ve onun ulaşamayacağı noktaya plasesini yapıp golünü atıyor. 90 dakikayı onun kadar tasarruflu kullanan futbolcu az bulunur. Fizik açıdan güçlü bulunmamasına karşın ikili mücadelelerde, güçlü rakiplerini ezip geçiyor. Alex olmazsa F. Bah ralayacak... Üç değil beş gol atması dahi sürpriz olmayacak. Rüyamızda görsek hayra yormazdık. Bu oyuncu İstanbul’da yattı yattı da gitti Vestel karşısında patlama yaptı. Herkesin değer yargıları havada kaldı... Şimdi, tutun kelin perçeminden. İlerideki maçlarda Kezman mı, yoksa Deivid mi!.. Zico’nun kendi doğrusu karşısında sahada yanlış yapan futbolcular da vardı. Örneğin kaleci Volkan. Sözde başka kulüplerle anlaşmaya başlamış. Basında yazıldı çizildi. Duygusal bir kişi... Zaman zaman dışarıdan yapılan eleştirilerin etkisi altında kalıyor... Zico ona bu maçta nasıl güvendi, bilemiyorum... Ama baştan sona kadar bu oyuncu hata yaptı. Bir an çe’nin tadı tuzu da olmuyor! Adam sanki futbol misyoneri... Arkadaşlarına verdiği paslar kadife yumuşaklığında. Hele Deivid’in attığı ikinci golde verdiği pası ben bile bu yaşımda gole çevirirdim. Futbol takım oyunudur, ama işte böyle futbolcular da kritik anlarda takımının kaderini çiziyor. Vestel’e gelince; F. Bahçe ile aynı potada burun buruna koşması bile büyük olay. Bu duruma gelmesinde veya getirilmesinde katkısı olanları kutlamak gerekiyor. Şunu da unutmamak gerekir; Vestel Teknik Direktörü Ersun Yanal, takımını defans oynatmakla ün kazandı. Bu nedenle de bazı maçları farklı kazandı. Ama futbolda yalnız defans, yalnız ofans oynamak çok risklidir. F. Bahçe bunun ikisini beraber uyguladığı için Vestel’i rahatlıkla geçti ve ligin tepesine oturdu. Güzel bir olay, ama zirvede kalmak daha da önemli. Yanlışlıklar yapılmazsa F. Bahçe’nin bu noktada kalacağını umut etmek istiyorum. Çünkü en yakın tarihsel rakipleri oynadıkları futbolla pek umut vermiyorlar. Futbol dopinginde üçüncü sırada Spor Servisi Hacettepe Üniversitesi Doping Kontrol Merkezi tarafından 2003 yılından beri yapılan kontrollerde 19 federasyonun toplam 101 sporcusunda dopinge rastlandı. Merkezin verilerine göre, 2003 yılından 30 Eylül 2006 tarihine kadar 7 bin 748 sporcuya doping testi uygulandı. Atletizmden güreşe, futboldan yüzmeye, halterden okçuluğa kadar 49 federasyona bağlı sporcular kontrolden geçirilirken, 19 federasyonun bazı sporcularına ait örnekler pozitif çıktı. Kontrollerde 2003 yılında 668 sporcudan 10 kişide, 2004’te bin 508 kişiden 28’inde, 2005’te 2 bin 416 sporcunun 40’ında ve 2006 yılında 30 Eylül 2006 tarihine kadar da 3 bin 156 sporcunun 25’i olmak üzere 101 kişinin alınan örnekleri pozitif çıktı. Buna karşılık 30 federasyonun sporcularında ise herhangi bir olumsuz durum görülmedi. Sporcularında doping belirlenen federasyonlar arasında 25 kişiyle vücut geliştirme ilk sırada yer alırken, bu federasyonu 13 kişiyle güreş ve 11 kişiyle futbol izledi. Atletizm 9, halter 7, basketbol 6, bisiklet ve boks 4’er, badminton ve triatlon 3’er, buz sporları, karate, sualtı sporları, tekvando ile Yüzme Atlama ve Sutopu Federasyonu 2’şer, judo, kürek, mücadele sporları ve okçuluk ise 1’er sporcuyla doping rastlanan federasyonlar olarak sıralandılar. Hacettepe Üniversitesi Türkiye Doping Kontrol Merkezi Başkanı Prof. Dr. Aytekin Temizer, merkezin, sporcuların doping kullanımını engellemeye yönelik çalışmalar yaptığını söyledi.