23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Türk’ün gücü PKK’lı teröristler... kanıtlanmıştır. TSK psikolojik üstünlük ve harekât inisiyatifini elde ederek gelecek harekâta uygun zemin hazırlamıştır. Bunlar, hava harekâtı ile elde edilen stratejik avantajlardır ve göz ardı edilemez. Harekât sonucu teröristler de darbe almıştır ama "örgüt dağıldı, yok oldu" diyebilmek için vakit çok erkendir. Elbette teröristlerin lojistiği de darbe almıştır ama "silah cephanesi bitti" diyebilecek bir sonuca bizi götürmez. Elbette ki çok sayıda terörist etkisiz hale getirilmiştir ama "teröristlerin tamamı yok edilmiştir", diyebilmek için gidip yerinde görmek gerekir. Harekât sonucunda örgütten kaçanlar da olmuştur ama bize üç gelmişse Barzani’ye on üç gitmiştir. Teslim olanlar da vardır ama bize üç ise Barzani’ye on üçtür. Terörist zayiatının tespit ve değerlendirilmesi çok teknik bir iştir ve bir o kadar da zordur. Terörist kaybını olduğundan fazla göstermek yanlış algılamalara yol açar, bu da terörle mücadele eden milli güçlerin eylem stratejisini yanlış yönlendirir. Örneğin; Mayıs başında Kandil’deki teröristler güçlü bir hava harekâtıyla vurulmuş ve Genelkurmay Başkanlığınca 150’den fazla teröristin etkisiz hale getirildiği açıklanmıştır. Taraflı medya bunu 592 olarak duyurmuştur. Bilinmelidir ki, bu türden gerçeği yansıtmayan haberler kamuoyunu yanlış yönlendirmektedir. Bölgeden gelen şehit haberleri kamuoyunu olumsuz etkilemekte ve "TSK terörle mücadelede başarılı değil" ya da "teröristler çok güçlü" ikileminin doğmasına neden olmaktadır. İkincisi ise, bu haberlerin ön plana çıkarılmasıyla, Türkiye’nin üniter yapısına tehdit oluşturan Barzani’nin siyasi eylemleri kamuoyunun dikkatinden kaçırılmış olmaktadır. Unutulmamalıdır ki, PKK terör örgütüne darbe vurmak demek; eleman ve finans kaynaklarını dondurmak, AB, ABD, İsrail ve Barzani kaynaklı dış destekleri kesmek, sözde lider kadrosunu yok etmek, beş bine yakın robotik teröristin yarısından bir fazlasını etkisiz hale getirmek ve en önemlisi dağa çıkış sürecini durdurmak demektir. Türkiye, terörle mücadele ile geçen uzun yıllarında böylesi bir sonuca asla ulaşamamıştır. Bilinen gerçek şudur; Aralık 2007’de başlayan ve süregelen hava harekâtı ile Şubat 2008’deki kara harekâtı teröristler üzerinde etkili olmuştur ama örgüt dağılmamıştır. Etkisiz hale getirilen terörist çoktur ama kesin sayısını bilmek olası değildir. Örgütün üst düzey yöneticilerinden saf dışı kalan belki olmuştur ama bunu söyleyebilmek için hedefi yerinde görmek gerekir. Örgüte ait mevziler, depolar, sığınaklar vurulmuştur ama örgütün yeniden mevzi kazanamayacağını söylemek yanıltıcı olur. TSK’nin harekâtından PKK terör örgütünün zararlı çıktığı kesindir. Türkiye’nin bu harekâtla psikolojik üstünlüğü yakaladığı da kesindir ama kazanan taraf yalnız Türkiye midir, bu kazanca karşın kayıplar nedir? Asıl cevap bulması gereken sorular budur. C S TRATEJİ 21 düzleminden bakılacak olursa, sözde Büyük Kürdistan’ın ve PKK’nın yeni liderinin Barzani olacağı söylemenin gereksiz bir detay olacağı görülecektir.. TSK’YE TUZAK Günümüzde, terörle mücadele adına verdiğimiz kayıplara karşın çevremizde gelişen her olay sözde Büyük Kürdistan projesi etrafında şekillenmekte ve emperyalist güçlerin çıkarına sonuçlanmaktadır. Yönetici zihniyetin, bu gerçeği göz ardı ederek olası bir askeri harekâtın hedefi olarak hala PKK’yı işaret etmesi emperyalist tuzağın bir parçası olduğunu düşündürmektedir. PKK’yı hedef alan bir harekât karşısında Kandil, Hakurk, Basyan, Avaşin ve Zap alanlarında hedef gösteren teröristlerin direnemeyeceği bilinen bir gerçektir. Uzunca bir zamandır tahkim edilmiş terörist mevzilerinde çetin çatışmalar ortaya çıksa bile Barzani’ye kaçanların dışında kalanların imha edileceği de bir gerçektir. PKK’nın sözde lider kadrosunun İran, Irak ve Suriye’ye kaçacağını söylemek de artık bir ileri görüşlülük işareti sayılmayacaktır. Bununla birlikte, Barzani liderliğini kabul etmeyen ve bu küresel oyunda farklı rol üstlenmek ve silahlı güç yapısını korumak isteyen radikal teröristler yok olmamak için direnecek ve ses getirici eylem yapmaya çalışacaklardır. Görünen odur ki; önümüzdeki süreçte bu radikal teröristlerin eylemlerine karşı yurt içi askeri operasyonlar sürecek ve Türkiye’ye yönelik siyasi faaliyetlerinin dozunu her geçen gün artıran Barzani’ye ise ses çıkarılmadan verilen destek sürdürülecektir. Böylece PKK adı zaman içerisinde tarihten silinecek ama sözde "Kürt devletini kurmak" siyasi misyonu Barzani liderliğinde devam edecektir. Bu misyon; her üç komşusunda Kürt kökenli insanları bölgesel milli bir devletin varlığı ve kimliğine alıştırmak ve onları düşünsel olarak geleceğe hazırlamak şeklinde genişleyecektir. Buradan bakışla, merkezi Irak hükümetiyle ilişkilerini gevşek bir federasyon çatısı altında tutan Barzani’nin, bağımsız bir devlete geçiş için başta Türkiye olmak üzere öteki ülkelerle "federasyon ötesi ilişkiler" geliştirmesi de şaşırtıcı olmayacaktır. Türkiye’nin bu siyaseti kabulü, gelecek yüzyılda üniter yapısının parçalanmasını da şimdiden kabul etmiş olduğunun bir göstergesi olarak varsayılacaktır. Artık gerçeği görmek ve yüzleşmek zamanıdır; Türkiye’nin üniter yapısını korumak ve kollamakla görevli TSK’nin, Yönetici zihniyet ile emperyalist güçlerin çapraz kurgulu tuzağına düşmekten kurtulabilmesi, çok yakında gerçekleşeceği ve siyasi hedeflerinin ulusal çıkarlar doğrultusunda TSK tarafından çizileceği düşünülen harekâta bağlı olacaktır. Aksini düşünmek; 14 Şubat 2007’de Türk milletine, "Türkiye'yi koruyan dinamik güçler var olduğu sürece, Türkiye'yi bölmeyi rüyalarında görenler kabusla uyanırlar ve derslerini alırlar. Bir kere buna inanmamız lazım. Biz inanıyoruz. Kimse Türkiye'yi bölemez, ona cesaret edemez. Onu düşünenlerin biz gereğini yaparız'' şeklinde ABD’den seslenen Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın bu mesajının tarihe yazılmamış olduğunu varsaymak anlamına gelecektir. Bölücülük sorununun ‘ateş eden terörist’ noktasına gelinceye kadarki aşamaları günümüze kadar sürekli ihmal edildi. Yönetici siyasi anlayışın görmediği, görmek istemediği sorunlar çözümlenmeli… gündeme taşınmamış ve kamuoyunun dikkatleri bu yöne çekilmemiştir. Terörle mücadele adına verdiğimiz binlerce şehit, heba edilen 300 milyar dolarlık bir milli kaynak ve yaşanılan içsel sorunlar, hep siyasetin sorumsuzlukları yüzündendir. Sürdürülen bu siyasetin olumsuz sonuçları belki yıllar sonra karşımıza çıkacak ve kayıpların geri kazanılması ise siyasi ve askeri gelişmelerle ilintili uzun bir sürece gereksinim gösterecektir. Tüm bu kayıplara karşın yönetici zihniyetin Türkiye’de kimlik tartışmalarını gündem taşıması da içinde bulunduğumuz hassasiyeti açıkça göstermektedir. Demokrasi ve insan hakları adına başlatılan bu tartışma; milli birlik ve beraberliğimizi olumsuz etkilemiş ve aynı ırkın can damarları olan insanlar farklılaştırılarak kamuya yansıtılmıştır. Etnik ayrımcılık iç ve dış siyasetin bir parçası haline gelmiş ve Türk ulus kimliği tartışmaların odağına çekilmiştir. Türkiye’nin üniter yapısına yönelik tehditler, dağdaki mücadeleyi tek başına sürdüren TSK’nin üstün gayret ve çabasıyla yok olmamış aksine siyasetin sorumsuzluğu yüzünden giderek ağırlaşmıştır. ABD, "PKK müşterek düşman ve anlık istihbarat paylaşımı" söylemiyle Türkiye’yi kapana sıkıştırmıştır. Kapandaki Türkiye; ABD kaynaklı harekât ile PKK’ya gözdağı verildiği ve Barzani’ye sığınan ve onun liderliğini kabul eden teröristlere çıkış yolu gösterildiğini kavramak yeteneğinden uzak düşmüştür. Bu kapan, Türkiye’yi proaktif siyaset yapamaz hale getirmiş ve bu süreçte "peşmerge Barzani" güç kazanarak "stratejik bir lider" konumuna yükselmiştir. Ele geçen teröristlerin ifadeleri bu düşüncelerimizi doğrulamaktadır. Emperyalist tuzakla aynı paralelde yürüyen bu süreç durdurulamadığı takdirde, TSK’nin askeri harekâtı ile teröristler örselenecek, kaçanlar Barzani’ye sığınacak ve Türkiye’ye karşı kullanılmak üzere "özel birlik" çatısı altında yeni ve yapısal bir özellik kazanacaktır. PKK terör örgütünü bundan böyle Barzani yönetecek ve yönlendirecek, İran ve Suriye de bu gelişimden payına düşeni alacaktır. Bu arada, kurgulu tuzağı derinleştirmek için önümüzdeki süreçte Barzani tarafından bir takım teröristlerin Türkiye’ye iadesi gündeme gelirse şaşmamak gerekir. Aynı varsayım YENİ LİDER BARZANİ Türkiye bu harekâttan sanıldığı ölçüde kazançlı çıkmamış olmasına karşın kayıplarımız nedense
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear