25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

20 S. Gizem ALPAKGİR TUSAM Ortadoğu Araştırmaları Masası BD ve İngiliz işbirliğiyle 20 Mart 2003 de "Irak’a özgürlük operasyonu" adı altında başlatılan Irak işgali her geçen gün artan bir şiddetle dört buçuk yıldır devam ediyor. Irak’ta yasaklanmış kitle imha silahları bulunduğu bahanesiyle başlatılan operasyonun/işgalin aslında Irak petrollerine yönelik olduğu daha işgal başlamadan gündemdeki yerini almıştı. Hatta bu dört buçuk yıl içerisinde işgalin gerçek nedenleri gerek resmi gerekse de gayri resmi ağızlardan birçok kez "kaçtı". Peki, ABD’yi Büyük Ortadoğu Projesi’nde bir basamak olarak Irak’ı kullanmaya iten sebepler nelerdi? Irak, farklı dinsel ve kültürel grupları içinde bulunduran bir ülke olması ve bu farklı grupların bir arada yaşamasının getirdiği zorluklara ve yarattığı çatışmalara çok uygun bir zemin olduğu için "kolay yutulabilir bir lokma" görüntüsü mü vermişti? ABD gibi "demokrasinin bekçisi" olduğunu iddia eden bir ülke, Irak’ın Saddam Hüseyin tarafından otoriter bir rejimle yönetilmesine ve Irak’ta var olduğu söylenen kitle imha silahlarının bütün dünyayı tehdit etmesine daha fazla göz yummak istememiş olabilir miydi gerçekten? Yoksa dünya ham petrol rezervlerinin yüzde 61.9’ununun Ortadoğu’da bulunması ve Irak’ın yüzde 9.6’lik oranla dünyanın 3. büyük ham petrol rezervine sahip olması, ABD’nin bölgede egemen güç olma şehvetine kapılmasına neden olmuş olmasın sakın? Bu soruların cevaplarını artık tüm dünya adı gibi biliyor. Ancak, her ne hikmet ise ABD’nin sahip olduğu "süper güç" kalkanı, dünyayı susmaya itiyor. Ancak, dünya sussa da Irak’ta dünya tüm şiddeti ile dönmeye devam ediyor… Bunu bilen "süper güç" ABD ise Irak’ta her şeye rağmen işgali sürdürmek ve varlığını olabildiğince baki kılmak için tüm kozlarını oynuyor. Bu kozlardan biri de ABD eli ile hazırlanan yeni Irak Anayasası. İşgalden sonra söz konusu anayasayı ilan edip Afganistan’daki "Karzai hükümeti" modelinde bir kukla hükümet kuran ABD, çok geçmeden de asıl hedefine doğru bir adım daha atarak bölgedeki petrol rezervlerini dilediği ölçüde kullanmak için Irak petrollerine yönelik bir petrol yasası tasarladı. Petrol Yasası ülkedeki gruplar arasındaki dengeyi gözetmedi… C S TRATEJİ petrol gelirlerinin büyük çoğunluğunun uluslararası petrol şirketlerinin cebine girmesine imkan sağlıyor. Bunun yanı sıra yabancı şirketlerin petrol çıkarma oranlarına standart konulmadığı için yabancı şirketler petrol yataklarından diledikleri ölçüde petrol çıkarabilme hakkına sahip oluyor. Irak petrolleri, yasa tasarısının parlamentoda onaylanması halinde ulusal bir nitelikten çıkıp uluslararası şirketlere tamamen açık, ticari bir endüstri sahası haline getiriliyor. Nitekim yasanın yukarıda sıralanan sadece birkaç maddesi bile göz önünde bulundurulduğunda söz konusu yasa tasarısının ABD’nin Irak’taki hedeflerini açıkça ortaya koyan bir "ayna" olduğu net bir şekilde görülebiliyor. A Irak’ta çatışma ekseni genişliyor Y Irak’ın petrol kaynakları üzerindeki paylaşım mücadelesi, etnik ve dinsel grupların yeniden, ama daha şiddetli çatışmasını gündeme getirebilir. Petrol Yasası ile kaynakların yüzde 25’inin geliri Irak halkına bırakılırken gerisi uluslararası petrol devlerine gidiyor… Petrol yasa tasarısı, Irak’taki petrol yataklarının yabancı şirketlere açılıp, petrolün yabancı şirketler tarafından işletilmesini öngörüyor. Yasa, Irak rezervlerinin mülkiyetini kağıt üzerinde devlette bırakıyor olsa da aynı zamanda yabancı şirketlere yatırım yapma, rafineri işletme, nakil borusu inşa etme, geliri paylaşma hakkı tanıyor. Yine yasa ile petrol politikalarını düzenlemek adına petrol ve doğal gaz konseyi oluşturuluyor ve bölgesel hükümetlere yabancı şirketlerle anlaşma yapma hakkı tanıyor. Yasa ayrıca Irak ABANCI SERMAYEYİ ÇEKMEK... Petrol yasa tasarsısı, hali hazırda etnik ve mezhepsel olarak parçalanma sürecine girmiş olan Irak’ı tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de ekonomi odaklı çıkar çatışmasına sürükleme potansiyeli taşıyor. Yasa, Irak’ın en önemli ve hatta mevcut şartlar altında tek geliri olan petrolü ulusal bir değer olmaktan çıkarıp adeta küresel sermayenin kollarına itiyor. Başka bir deyişle Irak, petrolü ile kurtlar sofrasına sunulmaya hazırlanıyor. Irak Hükümeti ve ABD’ye göre ise çıkarılmasını istedikleri petrol yasası Irak’a yabancı sermayeyi çekmek ve ülkeyi ekonomik olarak kalkındırmak için en önemli yasa tasarısı. Nitekim yeri gelmişken değinmeden geçmeyelim, aynı ifadeler, Türkiye’de de jet hızı ile yapılan tüm özelleştirilmelerde sıklıkla işitilmiş olduğundan özellikle de "yabancı sermayeyi çekmek" ifadesi bizlere hiç de yabancı gelmese gerek! Türkiye’ye yaptığımız bu göndermeden sonra tekrar Irak’a dönersek aynı ikilinin bir de petrol yasasının ülkenin birlik ve beraberliğini sağlayacağına olan inançlarını da her fırsatta dile getirdiğini belirtmek gerekiyor. Fakat yukarıda belirtildiği gibi petrol gelirlerinin paylaşım oranlarının belirsizliği zaten gergin olan Sünni, Şii, Kürt ilişkilerini daha da çıkmaza sokuyor. Böylece Irak’ta mezhep, dini ve kültürel çatışmaların yanına bir de ekonomik ve siyasi çatışma eksenleri ekleniyor. Bu nedenle petrol yasası söylendiği gibi ülkeyi bir arada tutmanın harcı değil bilakis ülkeyi parçalama riski taşıyan bir ayrıştırıcıya dönüşüveriyor. IRAK PETROLÜNÜN ÖZELLİKLERİ 1920’den bağımsızlığını kazandığı 1930’lara kadar yaklaşık 10 yıllık bir süreçte İngiliz mandası olan Irak, İngiltere ile 1930’da bağımsız bir devlet olma yolunda 25 yıllık bir anlaşma imzaladı. Bu anlaşmadan 5 yıl önce yani 1925 yılında ise İngiltere ve Irak arasında Irak petrollerine ilişkin bir başka anlaşma imzalanmıştı. Bu anlaşmaya göre yabancı hissedarlardan oluşan Irak Petrol Şirketi 24 petrol sahasında 75 yıl boyunca petrol üretme ve işletme hakkına sahip olacaktı. Ancak Irak’tan çıkarılan petrole karşı hiçbir bedel ödenmemiş, Irak’ın petrol üzerindeki yetkileri kağıt üzerinde kalmıştır. Daha sonra ise Irak Petrol Şirketi 1972’de millileştirilmiş ve bugüne kadar Irak Petrolleri bu şirket tarafından işletilmiştir.(1) Irak petrol şirketi günümüzde 17 petrol yatağı işletiyor. Irak’ta 80 tane petrol yatağı olmasına rağmen geriye kalan yataklar İranIrak Savaşı’nda, Irak ve Kuveyt arasında yaşanan savaşta ve son olarak 2003 yılındaki ABD işgali sırasında zarar görmüş ve işletilemez duruma gelmiştir. Şu an, işler durumda olan 17 petrol yatağının gelirleri ise Irak merkezi hükümetine aittir ve anayasadaki gelir paylaşım esasına göre vilayetlere dağıtılmaktadır. Eğer petrol yasası yürürlüğe girerse Irak petrol şirketinin sahip olduğu yataklar dışında kalan 63 petrol yatağının ve açılacak olan yeni petrol yataklarının işletim Irak’tan bir görüntü...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear