Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
4 Aybike KOCA TUSAM Çalışma Hayatı ve Türkiye Araştırmaları Masası akoca@tusam.net Yabancılara ‘kara kıtada’ kural yok, sömürü hızla sürüyor… C S TRATEJİ bulunmuyor. Çünkü şirketler bölgeye yatırım yapmıyor. İlk sömürgeciler kıtaya geldiğinde yatırım adı altında bir uçtan öbür uca kadar demiryolu hattı döşemişti. Bu projede Afrikalı işçiler çalıştırıldığı için istihdam yaratıldığı öne sürülmüştü. Ancak çok geçmeden bu hattın değerli kaynakları taşımak için yapıldığı, işçilerin sadece kullanıldığı hatta çabuk bitirilmek istenen inşaatta ağır şartlar sebebiyle pek çok insanın hayatını kaybettiği fark edildi. Geçmişten bu yana emperyalizmin gerçekleştirdiği katliamlar sonucu bugün Afrika’nın tüm bölgeleri mülteci kamplarıyla doldu. Öyle ki dünyadaki mültecilerin yarısını Afrika kıtasındakiler oluşturuyor. Ezilenlerin omuzlarında yükselen Batı uygarlıklarını durdurabilmek konusunda ise Afrika’nın tüm ülkelerindeki hükümetlere büyük görevler düşüyor. Örneğin yeraltı kaynaklarının işlenmesi konusunda yabancı firmalara gereksinim duyuluyorsa, bu firmalara yatırım yapma zorunluluğunun getirilmesi gerekiyor. Ancak bu teknik koşulun öncesinde tabii ki ülkenin kışkırtmalara kapılmaması ve milli değerlerine sahip çıkması yönünde bilincin oluşturulması şart. Bu doğrultuda da başkaldırının sadece kukla yönetimlere karşı olması gerekiyor. Aksi takdirde Batılı ülkeler tarafından işgal kaçınılmaz olacak ve bu kıtanın bahtı da insanları gibi kara olacak. Afrika kendisini sömürüp sağ ceplerini dolduranların sol ceplerinden aktardıkları yardımlarla ayakta kalmaya çalışıyor. Bireysel olarak sömüren kolektif olarak ise BM aracılığıyla Afrika’nın gelişimine (!) katkı sağlayan ülkeler bunu bile çok görmüş olacaklar ki söz verdikleri yardımların sadece yarısı tedarik edilebiliyor. Zengin kaynaklarına karşın halkın yoksullukla, hastalıkla ve her türlü saldırıyla mücadele ettiği, kendine yaşam alanı bulmaya çalıştığı bu yanık insanların diyarında her ne kadar birlikler oluşturulmaya çalışılsa da Afrika’nın kaderi değişmiyor. 1963 yılında artık sömürülmemek ve kendi kaynaklarını kendi halkları için kullanmak isteyen Afrika ülkelerinin oluşturduğu Afrika Birliği bile bu döngüyü tersine çeviremiyor. Afrika, Büyük Ortadoğu Projesi’ni Kuzey Afrika’ya kadar genişleten ABD’nin ne istediğini çok iyi bilse de bu ülkeyle ticari ilişkilerde bulunmaya devam ediyor. ABD’den başka kıtada hakimiyet kurmak isteyen Almanya, İngiltere ve Fransa gibi sanayi zengini ülkeler de ilişkileri ekonomik boyutun üzerine çıkarmaya çalışıyorlar. Bunun yanında geleceğin süper gücü olarak görülen Çin’in Afrika ile ticaretinin geçen yıl 40 milyar doları bulması ve 2010’da bunun 100 milyar dolara çıkacağının sinyallerinin verilmesi de gösteriyor ki, kıtaya ilgiyi sadece Batı göstermiyor. Ciddi yatırımlara imza atan Çin, Afrika ülkelerine düşük faizle koşulsuz kredi sağlayarak ABD’nin yerini almak istediğini de gösteriyor. Yine Çin kadar olmasa imi zaman "kara kıta" kimi zaman "yanık insanların diyarı" kimi zaman da "insanlığın başlangıç noktası" olarak tanımlanan Afrika, 15. yüzyıldan bu yana rahatsız ediliyor. Geçmişten bu yana iç savaşların eksik olmadığı, 19. yüzyıla gelindiğinde yüzde 90’ı yabancıların eline geçen kıtada yaşananlar, insanlara film gibi geliyor. Hatta 2006 yılı ABD yapımı "Kanlı Elmas" filminde bile abartılı sahneler olduğu düşünülüyor. Ancak filmde anlatılan elmas madenlerinin sebep olduğu iç savaş tamamen gerçekleri yansıtıyor. İnanılması güç olsa da Afrika’nın zenginlikleri bugüne dek Batılı şirketlerce elde edilmeye çalışılmış ve bu uğurda önce ülkedeki tarım arazileri verimsizleştirilmiş daha sonra ülke içinde grupların kışkırtılması suretiyle savaşlar çıkartılarak siyasi kargaşadan faydalanılmak istenmiştir. Dünyada üretilen altının yüzde 79,2’sini, elmasın yüzde 76,6’sını, kobaltın ise yüzde 75,5’ini ürettiği düşünüldüğünde kıtanın önemi ortaya çıkmaktadır. Öyle ki başta Sierra Leone, Angola gibi elmas rezervi, Sudan gibi petrol rezervi bol olan Afrika ülkelerini sömürmek isteyen Batılı firmalar küreselleşme, ticaret ve ülkeyi refaha kavuşturmak bahanesiyle kıtada yarattıkları savaş ortamından bugün bile rahatsızlık duymuyorlar. Afrika çeşitli yollarla istismara uğruyor. Bunlardan biri; önce savaş ortamına çekilen ve iç savaşlar yüzünden harabeye dönüşen ülkeler çokuluslu şirketlere ya da uluslararası yardım(!) kuruluşlarına borçlandırılarak borçları karşılığında yeraltı madenlerine el konuluyor. Bir başka yol; ülkeler çeşitli bahanelerle işgal edilerek ki İngiltere, Fransa, Almanya ve ABD bu konuda oldukça başarılılar ülkede kukla yönetimler kuruluyor ve bağımlı ve borçlu bir devlet meydana getiriliyor. Diğer yol ise Kanlı Elmas filminde anlatıldığı gibi iç savaşa sürüklenen ülkede bazı gruplar desteklenerek silah vs. tedarik ediliyor, bir yandan ülke içinde ayaklanan Yoksulluk en çok çetelerle birlikte çocukları etkiliyor... olunurken diğer yandan hükümetin tarafındaymış izlenimi veriliyor. Bu sayede taraflar kışkırtılıyor ve hükümetçete savaşlarının devamı sağlanarak bu ortamdan en iyi şekilde istifade ediliyor. Kanlı Elmas filmi, yapımcı şirketin ABD kökenli olmasından ötürü her ne kadar ABD’nin kurtarmaya çalıştığı bir Afrika’yı anlatsa da, Afrika’nın kaderini çok iyi şekilde çiziyor. K ‘Dünyanın mülteci kampı’ Afrika Günümüzde dünyanın en çok sömürülen bölgesi Afrika. Batılı firmalar kendi ülkelerindeki madenleri tükettiklerinden, yeni kaynakları elde etmek uğruna hiçbir fırsatı kaçırmıyor. ZENGİN KITANIN YOKSUL HALKI Aç kurtların saldırmak için adeta birbiriyle yarıştığı, yeraltı madenlerinin işleme sokulması için ihalelere fesatların karıştırıldığı kıta, yeraltı kaynakları bakımından çok zengin. Ancak petrolden elmasa, altından bakıra kadar pek çok değeri bünyesinde barındıran kıtanın halkı toprakları kadar şanslı değil. Bu kaynakları çıkarıp işlemeye gelen yabancı firmaların ülke ekonomisine hiçbir katkısı