23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

4 Mustafa ÖZBEK Türkiyem Topluluğu Sözcüsü ünlük hayatta, birtakım dost toplantılarında yapılan konuşmalarda, toplumsal yaklaşımların yetersizliğini gördüğümüzde hemen hemen hepimiz 'eğitimsizlik' gerekçesini öne süreriz. Özellikle Türkiye'nin de dahil olduğu gelişmekte olan veya az gelişmiş ülkelerde, sonuç alınmayan durumlarda kişilerin ve kurumların 'can simidi' gibi sarıldığı bir gerekçedir eğitimsizlik...Oysa kalkınmanın, ilerlemenin ve gelişmenin yolunun eğitimden geçtiğini hepimiz bilmekteyiz. Türkiye gibi dünyanın adeta 'terminali' olan bir ülkede bireylerin eğitimli olması, bu güzel ülkenin çağdaşlık hedefine kısa yoldan ulaşmasını sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda gücüne de güç katacaktır. Ama bu konuda ne yazık ki içacıcı şeyler söylemek mümkün değil. Ülkeyi yönetenler her fırsatta, dünyanın bazen 17, bazen 19 bazen de 20'nci büyük ekonomisi olduğumuzu söylemelerine rağmen, sözkonusu büyüklüğün topluma ne gibi faydalar sağladığı, sorunlara ne gibi çözümler getirdiği sorularına ne yazık ki makul ve mantıklı bir cevap veremiyorlar. G Kuzudan post, ayıdan dost olmaz... C S TRATEJİ tap olarak görmek, Ulu Önder Mustafa Kemal'in, bu ülkenin birliğini ve bütünlüğünü korumak amacıyla açtığı Meclis'e,bu iki aşağılık insan müsveddesinin sözcülüğünü yapmak amacıyla gelenleri kabul etmek, O da yetmezmiş gibi binlerce güvenlik görevlisinin, askerimizin ve masum insanın hayatlarına kasteden katilleri parlamentoya davet etmek... Bütün bunlar büyük ve güçlü bir ülkeye yakışıyor mu?.. Ama burası Türkiye...Burada olmaz diye birşey yok...Onun için birer hafta arayla onlarca mehmetciğimizi şehit verdik... Sonra, bu acıları paketledik, sert açıklamalar ve yardımlarla halkımızın gazı alındı..Sonra da unutuldu...Bundan sonra da unutulacak.. Çünkü izlediğimiz politika milli değil, şahsiyetli değil... Çünkü ulusal sorunlara Amerika ve Avrupa'nın ağzının içine bakarak yaklaşmayı, böylesine bir aşağılık duruşu kendimize yakıştırıyoruz. Çünkü (biraz ağır olacak ama) politikada şerefsizlik neredeyse 'şeref' olarak algılanma noktasında. BÜYÜK EKONOMİ VE İTİBARIN SONUÇLARI... Dünyanın en büyük 20 ekonomisi içinde olduğu söylenen Türkiye, gayri safi milli hasıla'dan eğitime en fazla pay ayıran ülkeler arasında sondan ikinci sırada bulunuyor. OECD ülkelerinde bu pay yüzde 6.2 iken Türkiye'de GSMH'nın ancak yüzde 3,5'u eğitim harcamalarına gidiyor. OECD ülkelerinde üniversite mezunlarının ortalaması yüzde 36 iken bu oran Avustralya'da yüzde 60 , Türkiye'de ise yüzde 10 civarında..OECD ülkelerinde lise mezunlarının oranı yüzde 70. Bu sıralamada da Avustralya ile dünyanın en büyük 20 ekonomisi içinde esamesi bulunmayan Norveç ve Macaristan ilk sıralarda yer alırken, ekonomisi büyük olanTürkiye her nedense(!) yüzde 30'la sondan 3'üncü sırada bulunuyor. Yoksul bırakılmış, bir milyon açı, 21 milyon yoksulu olan ve ekonomisi zayıflatılmış toplumumuzda, insanlarımız, yeterli ve gerekli eğitim imkanlarına sahip olmadığı için iç ve dış baskılara, etki ve propagandalara, kolayca aldatılmaya açık olduğu gibi, cehaletle karşı karşıya kaldıkları için istenilen amaçlar doğrultusunda rahatlıkla kullanılabiliyor. Oysa bu ülkede insan ömrünün ortalama 15 yılı eğitimle geçiyor.İnsanımız bu 15 yılda bilgisini, becerisini, dünyaya bakışını belirliyor, şekillendiriyor.Ama ne var ki bizim eğitim modelimiz, bu anlamda mükemmel olmasa bile 'ortalama birey' niteliğiyle tanışmamızı bile sağlayacak bir yapısal özelliğe sahip değil. Sınır Ötesi Harekat için TBMM'den karar çıktı. Biz, sınır ötesi harekat yapacağız derken, sınır ötesi harekatı PKK yaptı... Ama biz bekliyoruz. Neyi bekliyoruz?... Busht’an onay(!) gelecek de öyle KİMİ BEKLİYORUZ?.. Ötesi Harekat için TBMM'den karar çıkgireceğiz... Irak'taki iki köpeği üzerimize Sınır tı. Biz, sınır ötesi harekat yapacağız derken, sıötesi harekatı PKK yaptı...Ama biz beklisalmayı, tehdit ve şantaj politikalarını nır yoruz. Neyi bekliyoruz?...Busht’an onay gelede öyle gireceğiz... Irak'taki iki köpeği 'marifet' sayan Bush'un sözüyle hareket cek üzerimize salmayı, tehdit ve şantaj politikala'marifet' sayan Bush'un sözüyle hareket edeceksek, daha çok şehit verecek, daha rını edeceksek, daha çok şehit verecek, daha çok gözyaşı dökeceğiz demektir. çok gözyaşı dökeceğiz demektir. Aslında Türkiye için daha tehlikeli olan,Türkibaktığımızda Türkiye'nin EKONOMİSİYLE MÜTENASİP SİYASİ güce sahip olmadığını ya da sahip olduğu gücü kullanamadığını görüyoruz. Yunanistan hatta ve hatta Ermenistan, ekonomik bakımdan en güçlü 20 dünya ülkesi arasında olmamalarına rağmen, siyasi bakımdan bize 'rakip' olmaya devam ediyor. Türkiye'nin Kuzey Kıbrıs ile ilgili politikasının Yunanistan'ın, Ermeni Soykırımı iddialarının Ermenistan'ın istekleri doğrultusunda gelişmesi söylediklerimizi doğruluyor. Türkiye'nin sahip olduğu gücü değerlendiremediğini gören çevreler, bundan yararlanıyor. Öyle ki bu yararlanma zaman zaman Türkiye'yi yaralama boyutlarına bile geliyor. TERÖR YARASI... Türkiye işte bugün bu yaraların sancısıyla kıvranıyor. Terör, bu yaraların başında geliyor. Türkiye, ekonomik bakımdan sahip olduğu gücü (eğer var ise) siyasete yansıtabilseydi, belki de bugün terörün acısını yaşamazdı. Irak'ta biri kendisini 'en büyük makamın sahibi' diğeri de dağlardaki eşkiyaları toplayarak kendini 'adam' yerine koydurmaya çalışan 'ne idüğü belirsiz kişileri' muha ye'nin bu zor günlerinde meydana gelen terör olayları sonucunda hayatını kaybeden şehitlerimiz için timsah gözyaşı döken ve iğrenç entelektüel görünümlerini yalancı hüzünlerle süsleyen gazeteci kılığındaki bazı soytarıların gerek ana haberlerde, gerekse yorumlarında iktidara ve ABD'ye şirin görünmek, onlardan aferin almak için çaba sarf etmeleridir. Türkiye'nin mücadelesi iki cephede olmalıdır. Birincisi sınırlarımız içindeki PKK'lılardır. Bunları TBMM'de görmek mümkün olduğu gibi, televizyonlarda, radyolarda, gazetelerde 'sağduyu've 'itidal' tavsiyeli, hatta ve hatta Türkiye'yi 'utanmadan suçlayan' konuşmalarda görmek mümkündür. Bu ülkenin demokratik hoşgörüsü ne yazık ki bu tür mikropların üreyip çoğalmasına engel olunmasına izin vermiyor.Böyle olduğu için sınır ötesi harekat için oluşturulan toplumsal dayanışma, yalan yanlış açıklamalar ve haberlerle provake ediliyor, engelleniyor... AMERİKAYI TANIMAK... Aklımızdan çıkarmamak gerekiyor... Türkiye, sınır ötesi harekatı PKK'ya ve Irak'taki Amerikan kuklalarına karşı değil, resmen Amerika'ya karşı yapacaktır. Çünkü kürdistan haritalarını dünyaya servis eden Amerika'dır...PKK'yı imha etme kararlılığındaki Eşref Bitlis'i öldüren Amerika'dır. Ankara'nın göbeğinde Anafartalar Çarşısı'nda patlayan bombanın adresi Amerika'dır. Türkiye'nin etnik çatışmalarla bölünmesini isteyen, böylelikle Irak'ın kuzeyinde kukla bir devlet kurmak isteyen Amerika'dır.. Irak'taki PKK'lıları besleyen, eğiten Amerika'dır. Ellerine silah veren Amerika'dır... Bunu Türk Hükümeti biliyor, Türk ordusu biliyor, bütün siyasi partiler biliyor..Dünya biliyor..Biz ise sırtımızdan bizi hançerleyenden medet umuyoruz... Unutmayalım, kuzudan post, ayıdan dost olmaz... İki iki daha dört...Türkiye'nin yapacağı 2 şey vardır: İncirlik Üssünü ve Habur'u kapatmak.... Bakın o zaman Amerika birşey yapabiliyor mu?.. Bakın o zaman köpekleri havlayabiliyor mu?... Erdoğan ve Bush EKONOMİ VE EĞİTİMİN ROLÜ... Eğitim ve ekonomi bir ülkenin gelişmişliğinde ihtiyaç duyulan temel özelliklerin başında gelir. Eğitimli,bilgi ve kültür düzeyi yüksek , ekonomisi gelişmiş ve gelir dağılımı dengeli , adalet mekanizması düzgün işleyen toplumlar, gelişmiş ülke demokrasilerinin temel şartıdır.Bu gereklilikler yerine getirilirse ülke sadece ekonomik ve kültürel bakımından değil, siyasi bakımdan da güçlü olur.Demokrasi böyle topraklarda gelişir. Tabii burada Amerika'nın Irak'a getirdiği 'demokrasiden(!)' bahsetmiyoruz. Uluslararası siyaset içindeki yerimize
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear