Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
İlişkiler Enstitüsü’nde çalışan İran uzmanı Alexander Pikayev, Putin’in ziyaretinin İran açısından önemini şöyle özetlemiştir: "Bu ziyaret, uluslararası izolasyonizmin çatlaması, İran’ın önemli bir ülke olduğunu gösterme şansına kavuşması demektir."(5) Tahran’da yapılan ve suikast söylemleri ile ABD’nin baskılarına rağmen Putin’in katıldığı Hazar’a Kıyıdaş Devletler Zirvesi’nde İran’ın nükleer programı desteklenirken, ABD’nin İran’a yönelik tehditlerine ve bölgedeki enerji politikalarına karşı mesajlar verilmiştir. Toplantı sonrasında yayımlanan bildiride, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’na bağlı kalınması ve nükleer enerjinin barışçıl amaçlı kullanılmasına vurgu yapılarak, İran’ın ABD ve Avrupa baskılarına rağmen sürdürdüğü nükleer programına destek verilmiştir. Yine aynı bildiride kıyıdaş devletler, birbirlerine saldırmayacaklarını ve kendi topraklarını herhangi bir Hazar devletine karşı planlanan bir saldırıda üçüncü güçlere kullandırmayacaklarını taahhüt etmişlerdir. Bu taahhüt ile aslında amaçlanan, ABD’nin İran’a yönelik olası bir askeri harekatında Hazar ülkeleri topraklarını ve özellikle Azerbaycan’daki üsleri kullanmasını engellemek olmuştur. Nitekim NATO ile ortaklık ilişkisi içinde bulunan Azerbaycan’daki hava üslerinde yakın zamanda ABD’li komutanların denetimlerde bulunması, Rus medyasında bu üslerin İran’a karşı saldırıda kullanılacağına ilişkin spekülasyonların oluşmasına neden olmuştu. siyasi olmadığını ve bunun teknik ve hukuki sorunlardan kaynaklandığını ifade eden Rus lider, Moskova’nın Buşehr santraliyle ilgili Batılı baskılara boyun eğmeyeceğini ve Batılı ülkelere Buşehr santralinin faaliyete geçmesi konusunda hazırlıklı olmalarını söylediğini belirtti. Üstüne üstlük, Buşehr santrali yakınlarında 2 yeni santralin yapılmasını isteyen Ahmedinejad, Rusya ile işbirliğine hazır olduğunu bildirerek, gerginliğin sona erdirildiği izlenimini güçlendirdi. Böylece nükleer santral yapımına ilişkin iki taraf arasında yaşanan anlaşmazlık en azından şimdilik çözümlenmiş olarak görülüyor. C S TRATEJİ 17 yıl içinde 200 milyar dolara çıkarma azminde olduğunu, bu büyük hedef için kapsamlı programlar yapılması gerektiğini belirtti. Ayrıca İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın Hazar Denizi'ne kıyısı bulunan ülkelerin ekonomik işbirliği konusunda bir kurum kurmalarını önerdiğini belirten Putin de, bu öneriyi olumlu karşıladıklarını ve bu konuda gelecek yıl Moskova'da toplantı yapılacağını bildirdi. ABD’YE MESAJ Sonuçta, Hazar’ın statüsünün belirlenmesi amacıyla Tahran’da düzenlenen Hazar’a Kıyıdaş Ülkeler Zirvesinde, Hazar’ın tartışmalı statüsüne ilişkin net bir sonuca ulaşılamamış, bu konuda sadece, yukarıda da dile getirildiği gibi, kıyıdaş devletlerin birbirlerine karşı saldırmayacakları ve topraklarını bu devletlerden birine yönelik bir saldırıda kullandırmayacakları üzerinde anlaşmaya varılmıştır. Bu açıdan söz konusu zirve, Hazar’ın statüsünün belirlenmesinden çok ABD’ye gözdağı verilmesi açısından faydalı olmuş, Putin bu zirveye katılarak, hem İran’ın barışçıl olduğunu savunduğu nükleer programına destek vermiş, hem bağımsız bir aktör olarak hesaba katılması gerektiğini göstermiş, hem de ABD’nin tek taraflı siyasetlerine karşı çıkarak, ona enerji alanında Rusya’yı gözardı etmesinin kolay olmayacağını hatırlattı. Diğer yandan bu zirve sonrası yapılan ikili görüşmeler ile taraflar arasındaki ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesi sağlandı, nükleer santral yapımına ilişkin sorunlar büyük ölçüde bertaraf edildi. Batıya karşı nükleer program konusunda sağlanan işbirliği, diğer alanlardaki ikili ilişkilerin gelişmesine de olanak sağlıyor. Bu zirve İran açısından da nükleer kriz sürecinde önemli bir diplomatik başarı olarak görülebilir; zira BM Güvenlik Konseyi daimi üyelerinden biri olan Rusya’nın desteği olmadan ABD ve yandaşları Güvenlik Konseyi’nde İran aleyhine bir karar çıkartamıyorlar. Öyle görülmektedir ki, İran ve Rusya arasında ekonomi ve ABD hegemonyasına karşıtlık temelinde oluşan güçlü bağlar devam ettiği sürece, bölgeye ABD’nin sızması zorlaşırken, hele bunun için BM çatısını kullanması olanaksız hale geliyor. Elinde yeterince kanıtlar olmadığı halde İran’ı nükleer silahlanma ile suçlayan, nükleer programını bahane ederek İran’a yaptırımlar uygulanmasını teşvik eden ve bağımsız politikalar izleyen Ahmedinejad’ı zayıflatmaya uğraşan ABD iktidarı, Rusya’nın muhalefeti karşısında ya İran ile diyalog yolunu seçecek ya da uluslararası hukuku bir kez daha çiğneyerek, tek taraflı askeri müdahale yolunu seçecektir ki, bunu göze alması Irak’tan sonra zor görünmektedir. Üstelik Rusya’nın desteklediği İran’ın, ABD açısından Irak kadar kolay bir lokma olmadığı da aşikardır. Dipnotlar: (1) "Putin’den İran’a Tarihi Ziyaret", CNN Türk, 15.10.2007, <http://www.cnnturk.com /DUNYA/ haberdetay.asp?PID=319&HaberID=397812>. (2) "Putin’s Visit to Iran to Go ahead", BBC, 15.10.2007, <http://news.bbc.co.uk/2/hi/ europe/7044611.stm>. (3) "Merkel, Putin Talks to Focus on Iran’s Nuclear Aspirations", FoxNews, 15.10.2007, <http://www.foxnews.com/story/0,2933,301716,00.html>. (4) Arzu Celalifer Ekinci, "Putin’in İran Ziyareti", USAK Stratejik Gündem, 17.10.2007, <http://www.usakgundem.com/yazarlar.php ?type=17&id=807>. (5) "Russian Leader’s 1st Trip to Iran Viewed as Test of Kremlin Intentions", Kyiv Post, 15.10.2007, <http://www.kyivpost.com/bn/27559/>. (6) "Putin’in İran Ziyareti", CRI Online, 16.10.2007, <http://turkish.cri.cn/281/2007/10/16/1@ 81684.htm>. TİCARET HEDEFİ Putin’in Tahran ziyaretinin bir diğer önemli yanı, iki taraf arasındaki ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesine hizmet etmiş olmasıdır. Daha önce de ifade edildiği gibi, Rus dış ticaretinde özellikle silah ihracatında İran’ın payı oldukça büyüktür ve ekonomik kalkınmaya önem veren Putin açısından İran, göz ardı edilemeyecek bir ticari partner konumundadır. Bu doğrultuda taraflar için bu son ziyaretin önemi daha da artmaktadır; nitekim, Tahran’da gerçekleşen AhmedinejadPutin görüşmesinde iki ülke arasındaki ticaret hacminin 10 yıllık bir sürede 200 milyar dolara çıkarılması konusunda anlaşmaya varılmıştır. Ahmedinejad, bu müzakerelerde İran’ın Rusya ile ticari ilişkilerini 10 ‘HAZAR’DAN UZAK DUR’ Azerbaycan, İran, Rusya, Türkmenistan ve Kazakistan devlet başkanlarının katıldığı zirvede konuşan Putin, Hazar’a kıyıdaş ülkeleri devre dışı bırakarak bu bölgenin petrol ve doğalgazını Batı’ya taşıma girişimlerini kabul etmenin mümkün olmadığını belirtirken, İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad da ABD ve İngiltere’yi kastederek, Hazar havzası ile hiçbir bağlantısı olmayan ülkelerin bölgeden elini çekmesi gerektiğini ifade etti. Böylece her iki lider, ABD ve Avrupa’ya ‘Hazar’dan uzak dur’ mesajı gönderme konusunda birleşmişlerdir. Ayrıca, NATO’nun genişlemesine ve ABD’nin tek taraflı siyasetlerine karşı olduklarını vurgulayan Putin, Irak ve Afganistan’daki bugünkü durumun bu tek taraflı siyasetin bir sonucu olduğunu, Afganistan’dan yabancı güçlerin çekilmesi gerektiğini ifade etti. ABD politikalarını açıkça eleştiren ve Batıya karşı İran’ın yanında yer aldığını gösteren Putin, Tahran’daki temasları esnasında Ahmedinejad’ı Moskova’ya davet ederek ABD’nin tepkisini daha da çok çekti. Ancak Batıya karşı birleşen Rusya ile İran arasında özellikle nükleer programa ilişkin bazı sorunlar da yaşanmıyor değil. İran’ın Rusya tarafından inşa edilen nükleer santralin ödemelerini geciktirmesinden dolayı, Rusya bu yılın başında, bu sonbaharda tamamlanması planlanan Buşehr Nükleer Santrali’nin zamanında tamamlanamayacağı uyarısında bulunmuş, santraldeki Rus teknisyenler geri çekilmiş ve santralin normal işleyişini destekleyen nükleer yakıtlar, öngörülen tarihten sonra İran’a ulaştırılmıştır. İran ise santralin inşaat masraflarını ödemeyi geciktirdiğini reddederek, Rusya'yı Batılı ülkelerin baskısı altında kalarak bu şekilde davranmakla suçlamıştır.(6) Ne var ki, iki taraf arasında yaşanan bu gerginlik Tahran ziyaretinde aşıldı. Ahmedinejad ile yaptığı ikili görüşmeler esnasında Putin, Moskova’nın Buşehr Nükleer Santrali’nin yapımının tamamlanması ve gerekli nükleer yakıtın karşılanması konusunda kararlı olduğunu açıkladı. Söz konusu nükleer santralin faaliyete geçmesinde yaşanan gecikmenin İran ile Rusya arasındaki nükleer sorun aşıldı, ticaret hacminin yükseltilmesi kararlaştırıldı. Girişimden karlı çıkan iki ülke Rusya ile İran… Tahran, kendisine yönelik yeni bir karar çıkarılması beklentisinin yoğunlaştığı BM Güvenlik Konseyi’nde elini güçlendirdi.