01 Ocak 2025 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

14 Yrd. Doç. Dr. Mitat ÇELİKPALA TOBB Tek. ve Eko. Ünv. Rusya atakta, İran rahat nefes aldı, ZİRVEDEN ÇIKAN SONUÇLAR ABD bölgeden öteleniyor… Hazar zirvesinden çıkan ortak bildirinin C S TRATEJİ I rak müdahalesi sonrası dönemde rejimi ve yürüttüğü nükleer program bağlamında Amerikan yönetiminin neredeyse tek hedefi haline gelen İran’ın başkenti Tahran’da 16 Ekim’de yapılan Hazar Denizi Kıyıdaş Ülkeleri Devlet Başkanları Zirvesi uluslararası alanda ve en azından bölgenin tartışılmaz bir parçası olan Türkiye’de gereken ilgiyi görmedi. Aslında zirve ve sonuçlarının çok daha dikkatle takip edilmesi gerekirdi. Ermeni tasarısı ve PKK terör örgütünün artan saldırıları ile Tezkere’nin yarattığı sıkıntı ve gerginlik, zirve sonucunda çıkan belgeden anlaşılacağı gibi, Amerika’nın bölgede yeni zorluklar ve bir tür "ittifak" ile karşı karşıya kalabileceğinin analizinin yapılmasını engelledi. Aynı zamanda Putin yönetimindeki Rusya’nın Orta Asya’nın ardından "yakın çevre" kapsamında değerlendirdiği diğer bir bölge olan, Hazar bölgesinde önemli adımlar attığının farkına varılmasının önüne geçti. Oysa bu durum en azından gergin TürkAmerikan ilişkilerine orta ve uzun vadede yapacağı etkiler bağlamında belirtildiği üzere daha bir dikkatle ele alınmalıydı. Bu yeni adım Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) benzeri siyasal bir harekete dönüşebilir mi? Atılan adımlar başını Rusya ve İran’ın çektiği yeni bir bölgesel işbirliği hareketi ve dolayısıyla yeni bir bölgesel denge oluşturabilir mi? Bu türde gelişmelerin küresel dengelere, Rusya’nın Amerika’ya karşı son bir yılda yüklenmeye çalıştığı yeni bölgesel denge yaratıcı rolüne yansımaları neler olabilir? Değerlendirme bu türde artan sayıda soruya cevap arama istek ve çabasıyla kaleme alınmıştır. Hazar’da çok boyutlu bölgesel girişim Putin, ŞİÖ’de gösterdiği diplomatik kıvraklığı son olarak Hazar kıyıdaşı devlet başkanlarını Tahran’da toplayarak yineledi. Zirve daha önce yapılanlara göre ciddi bir içerik taşıyor. Türkiye’nin bölgedeki gelişmeleri daha ciddi ve farklı bir gözle izlemesi gereğini ortaya koyuyor. ediyor olmasıdır. Fakat bu ilgi zirve ve zirvenin muhtemel sonuçlarından çok gezinin magazinsel boyutuyla ilgiliydi. Bunda tarafların Hazar’ın statüsüne dair uzlaşamayacaklarına olan kesin inanç etkendir. Statü konusunda, beklendiği üzere somut bir adım atılamasa da zirvenin sonuç bildirgesine giren diğer maddeler bölgesel dengeler ve ilişkiler ile bölgenin geleceği açısından önemli anlamlar taşıyor. İLK ZİRVE İran şahlarının sarayı Sadabad Sarayı’nda yapılan Hazar Denizi Kıyıdaş Ülkeleri Devlet Başkanları Zirvesi, İran, Rusya, Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan liderlerini bir araya getiren ikinci zirvedir. 2002’de Aşkabat’ta yapılan ilk zirve net sonuçlar yaratmamıştı. 1990’ların Putin’in İran ziyaretinden... başından itibaren bıktırıcı bir dış politika konusu haline gelen Hazar’ın statüsünün yine sonuçsuzca tartışılmasının ötesine geçememişti. Belirtilen statü tartışmasının dışında ortak bir vizyon ya da politika oluşturma niyeti gibi herhangi bir adım da söz konusu olmamıştı. İlk zirvenin ikinciye doğrudan tek yansıması ikinci zirvenin Tahran’da yapılması kararıdır. Bu karara rağmen Tahran zirvesinin yaklaşık 5 yıl aradan sonra ve ancak Putin’in isteğiyle Ekim 2007’de yapılabilmiş olması dikkat çekicidir. Zirvenin hemen öncesinde gündeme düşen Putin’e Tahran’da suikast yapılacağı istihbaratı dünya medyasının Putin’in Tahran ziyaretine özel ilgi göstermesine yol açtı. Atlanmaması gereken diğer bir neden Stalin’in 1943 ziyareti sonrasında ilk defa bir Rus liderin Tahran’ı ziyaret ana hatları şu şekildedir: Hazar'da egemenlik hakkı kıyıdaş 5 ülkenindir; Hazar'a kıyıdaş ülkeler içlerinden herhangi birine yönelik saldırı düzenlemek amacı taşıyan yabancı bir güce topraklarında bulunma ya da bu topraklardan saldırı düzenleme imkân ve izni vermezler; Hazar'da sadece kıyıdaş 5 ülkenin bayrağını taşıyan gemiler dolaşabilir; Ana hedef ekonomik ilişkileri derinleştirmektir ve Hazar'ın statüsünü belirleme çalışmaları önümüzdeki yıl Moskova'da sürecektir. Hazar’ın statüsüyle ilgili olarak herhangi bir anlaşmaya varılamadığının işareti olan son madde kenara konulduğunda diğer maddelere bakılarak zirvenin önceki girişim ve görüşmelerden farklı olarak kıyıdaş ülkelere farklı bir vizyon sağladığını görmekteyiz. Zirveden kıyıdaş ülkeler arasında çok boyutlu bölgesel işbirliğinin ilk sinyallerinin çıkmış olması dikkat çekiyor. Gerek güvenlik gerekse ekonomik boyutuyla bu türde bir işbirliği Türkiye’nin yakın çevresinde Rusya’nın öncülüğünde içinde Türkiye’nin yer almadığı yeni bir takım adımlar atılması anlamındadır. Sorun olan son madde yani Hazar'ın statüsü meselesi zaten neredeyse son 20 yılın meselesidir. Hazar’ın bir göl mü yoksa deniz mi olarak değerlendirilmesi gerektiği sorusu etrafında şekillenen bir sorundur. Bu aslında Hazar’ın mersinbalığı ve havyar, balıkçılık ve ticaret ile diğer kaynaklarının, ağrılıklı olarak da enerji kaynaklarının yani petrol ve doğal gazın paylaşılması meselesidir. Hazar’ın sahip olduğu petrol ve doğalgaz kaynaklarının uluslararası fiyatları etkileyecek düzeyde bulunması paylaşım ve kontrol mücadelesini önemli hale sokmaktadır. Hazar’ın şu andaki belirsiz statüsü Sovyetler Birliği ile Rusya arasında 1921’de yapılan anlaşma ve takiben imzalanan iki ayrı balıkçılık ve ticaret anlaşması çerçevesinde değerlendiriliyor. Rusya, zaman zaman gösterilen fikir değişikliklerine rağmen ağırlıklı olarak Hazar’ın deniz statüsünde olmasından yanadır. Bu, kıyıdaş 5 ülkenin her birinin 12'şer millik karasuları olması ve geri kalan alanın da uluslararası alan statüsünde değerlendirilmesi anlamına gelmekte. Bu belirtilen kısmın ağırlıklı olarak daha güçlü olan Rusya ve en uzun kıyı hattına sahip bulunan Kazakistan tarafından paylaşılması/kullanılması anlamına gelmektedir. Kazakistan’ın uzun hatta sahip olmanın ötesinde son dönemde keşfedilen en büyük ve önemli yataklara sahip olduğu belirtilen Kaşagan gibi bugün mülkiyeti tartışılan petrol ve doğalgaz yataklarına sahip olması dengelerin değişmesi anlamına gelmektedir. Bu Kazakistan’ın Hazar kıyısındaki enerji işini elinde tutan Rusya’nın da desteklediği bir durumdur.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear