Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
6 Siyasiler, tepkilerden doğan ranta oynuyor... C S TRATEJİ Paris Ermeni oylarına tutsak Erhan AKDEMİR ATAUM/AB Uzmanı G erek Fransız sağında gerek Fransız solunda Türkiye’ye karşı septik (kuşkucu) bir yaklaşım bulunmuyor. Daha önceleri Fransız solu özellikle azınlıklar çerçevesinde Türkiye karşıtı, sağı ise Kemalizm çerçevesinde Türkiye taraftarıydı. Fakat bu durum bugün değişti ve Türkiye’ye yönelik genel bakış açısı her iki taraf açısından da septik bir biçim aldı. Sayılarda dikkate alındığında görülecektir ki, Fransızların sadece yüzde 21’i Türkiye’yi AB yolunda destekliyor, yüzde 70’i ise Türkiye’ye karşı çıkıyor. Hatta, Fransızların yüzde 44’ü Türkiye’nin Avrupa’nın coğrafi bir parçası olmadığını, yüzde 31’i ise Türkiye’nin Avrupa tarihinde yeri olmadığı düşüncesini taşıyorlar. Fransızların genelde göçmen özelde Türkiye karşıtı söylemlerinin temel nedenleri arasında ise, "ülkemizde çok fazla Türk veya göçmen bulunmakta, bunlar ekonomimiz üzerindeki yüklerdir, verdikleri emekten daha çok sosyal Fransa, ‘özgürlük, eşitlik, kardeşlik’ kavramlarını üç renk halinde bayrağında simgeleyen bir ülke. Bu ülkedeki Türk karşıtlığı ise ürkütücü boyutlarda. Fransız Parlamentosu ve kamuoyu, bir yıl sonraki seçim nedeniyle 250 bin Ermeni oyuna tutsak olmuş durumda. yardım almaktadırlar ve Fransızların işlerini ellerinden almaktadırlar" gibi aslında Fransa’nın yaşadığı yüzde 9,6’lık ve özellikle de 18–25 yaş arasında yüzde 20’lik işsizlik oranlarının tetiklediği temel ekonomik sıkıntılara dayanıyor. Tabi bunun yanında, Fransa’nın eskiden olduğu gibi hâlâ kendini üstün ulus olarak görme ve bu çerçevede de yabancılara, farklı kültürlere, kimliklere karşı duruş da söz konusu karşıt söylemlerin bir diğer önemli nedeni arasında. Fransızların, özellikle 29 Mayıs 2005 tarihinde AB Anayasası referandumundan alınan "hayır" sonucundan sonra kendi içlerindeki yaşadıkları sorunlar, "biz kimiz? nereye gidiyoruz?, gelecekte nasıl bir Fransa olacak?" gibi kendi kimlik konularının ve korkularının gün yüzüne çıkması veya yansıması da Türkiye’ye karşı olan bu septik yaklaşımın nedenleri F r arasında sayılabilir. n s ÜKSELEN kendini aşırı sağın yükselmesinde buluyor. Fransa’da Metro gazetesinde yayımlanan bir ankete göre Fransızların üçte biri aşırı sağı kendilerine yakın görüyorlar. Yüzde 66’sı ise tersi görüşte bulunuyor. IFOP tarafından yapılan ankette, Fransızların yüzde 35’i aşırı sağın politik tartışmaya zenginlik kattığı ve kendi sorunları ile ilgilendiğini ifade ediyorlar. Politik alanda aşırı sağın, göçmen tartışmalarında yararlı olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 43 iken yüzde 31’i güvenlik, yüzde 14’ü işsizlik, yüzde 7’si ise eğitim ve yüzde 5’i sosyal koruma alanlarında aşırı sağın tartışmalarının yaralı olduğunu belirtiyorlar. Ayrıca, Fransızların neredeyse yarısına yakını, yüzde 48, aşırı sağı en iyi temsil edenin Jean Marie Le Pen olduğunu da ifade ediyorlar. a a ’ DİN FAKTÖRÜ Fransa’da aşırı sağın göçmen tartışmalarında yararlı olduğunu düşünenlerin oranının yüzde 43 olmasının pek de şaşırtıcı olmaması gerekir. Bunu kısaca açıklayacak olursak; Fransa’da göçmen tartışmalarında aslında kastedilen veya ön plana çıkan konu din konusudur. Bu konuda dinin öne çıkmasının en temel nedenlerinden biri ise, Fransa’daki göçmenlerin çoğunun Müslüman olmasıdır. Fransız vatandaşlarının yüzde 5 ila 10’nu da Müslüman’dır. Fransa’da dinin ön planda olmasının önemli bir nedeni, dinin Fransa tarihindeki öneminden kaynaklanıyor. Fransa, Katolikleri, Protestanları ve Yahudileri ilgilendiren bir çok dinsel çatışma yaşadı. Fransa tarihinin büyük bir kısmında din çatışmaya sebep olan bir sözcük olmuş ve kiliseyle devletin birbirinden ayrılmsı da bu çatışmayı ortadan kaldırmaya yetmedi, sadece hafifletti. Bazı Fransızlar bugün Fransız olmanın, dinle ilgisi olmayan hukuki bir mesele olduğunu iddia etmekte, bazılarıysa, Fransız olmanın, dini de kapsayan kültürel bir öz olduğunu iddia etmektedirler. Dinin Fransa’da ön plana çıkmasına verilebilecek en iyi örnek, Fransızların çoğunlukla dünyanın farklı coğrafyalarından insanları örneğin Kuzey Afrikalı Arapları, örneğin Batı Afrikalı siyahları, örneğin Türkleri aynı potaya koyarak hepsinden de "Müslüman" diyerek söz edebilmeleridir. IFOP tarafından yapılan ankette de görüldüğü gibi, aşırı sağı en iyi temsil eden kişi olarak görülen ve Ulusal Cephe Partisi’nin lideri olan Jean Marie Le Pen, seçim söylemlerinde, Fransa’nın geleneksel olarak Katolik bir ülke olduğunu vurgulamakta, ona göre Müslümanlar yani göçmenler "hakiki Fransızların" ellerinden işlerini alan yabancı işgalcilerdir ve kendisinin yüksek işsizlik oranlarına bulduğu çözüm ise, Müslüman yabancıların ülkeden gönderilmesidir. Fransa için Hareket Partisi (MPF) lideri olan sağcı Philippe de Villiers de Fransa’da yaşayan göçmenlere karşı "ya sev ya terk et" sloganı ile tanınıyor. Halk Hareketi Birliği (UMP) Partisi lideri Nicolas Sarkozy partisinde yaptığı bir konuşmada "eğer bazıları Fransa’yı sevmiyorsa, terk etmek için kendisini sıkmasın" değerlendirmesini yapabiliyor. Y d MİLLİYETÇİLİK Fransızların gerek ekonomide yaşadıkları sıkıntılar gerek toplum içinde farklılıklara yönelik tutumlar Fransa’da aşırı milliyetçiliğin yükselmesine neden oluyor. Buna bir de, 2007 yılı Mayıs ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri eklenince Fransa iç çekişmelerle boğuşur duruma gelmiş ve hem yaşanan ekonomik sıkıntılar, hem Fransa’da yaşayan yabancılara yönelik davranışlar hem de AB konuları Fransız siyasetçileri için birer iç politika malzemeleri haline gelmiş durumda. Fransa’da yaşanan tüm bu sıkıntılar, siyasetçiler için bulunmaz "hint kumaşı"na dönüşmüş, siyasi yelpazenin sağındaki partiler özelliklede aşırı sağ partiler bu durumu en fazla sömüren gruplar arasında yer alıyorlar. Anayasa’ya "hayır" sonucunun etkisini üzerinden atamayan, yüksek işsizlik oranıyla uğraşan ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik iç politik çekişmeler yaşayan Fransa felç durumu yaşıyor ve Mayıs 2002 tarihine kadar da böyle kalacağı muhtemel görünüyor. RADİKALLEŞME Fransa’nın yaşadığı bu sıkıntıların yansıması ise