Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
12 C S TRATEJİ Prof. Dr. Birgül Ayman Güler, "bölge ‘Bölge ajansları AB Işık KANSU A NKARA – SBF öğretim üyelerinden Prof. Dr. Birgül Ayman Güler, ulusal kalkınma plancılığı yerine oturtulmak istenen "bölge kalkınma ajansları"nı değerlendirirken, "Ajanslar konusu bir ‘AB operasyonu’dur. Ama ilginçtir, bu ajans denilen yapıların dünya birliği AB’den başka Dünya Bankası’nca desteklenir" dedi. Bölge kalkınma ajanslarının AB yapımı olmakla birlikte, küresel aktörlerin yerelleştirme, özelleştirme, yabancılaştırma operasyonundan başka bir şey olmayan bir küreselci girişim olduğuna da değinen Güler, "Avrupa Birliği’nin çatırdadığı bir dönemde, Brüksel bürokrasisi gibi hantal ve antidemokratik bir aygıtla başa çıkmak kolaydır. Bunun için DPT’nin, KOSGEB’in, Tarım Bakanlığı’nın ve ilgili diğer kurum kadrolarının ‘Brüksel odaklı’ değil, ‘Türkiye odaklı’ çalışmaya yönlendirilmeleri yeterlidir" görüşünü savundu. Prof. Dr. Birgfül Ayman Güler, konuya ilişkin sorularımıza şu yanıtları verdi: Bölge kalkınma ajansları ile ilgili yasa Türkiye’yi 26 bölgeye ayırıyor. Neden 26 bölge? Avrupa Birliği NUTS olarak bilinen bir uygulama yürütmektedir. NUTS, İngilizce’de (Nomenclature of Territoral Units for Statistics) sözcüklerinin kısaltmasıdır. Türkçe’ye "İstatistik Bölge Birimleri Sınıfılandırması" kısaca İBBS diye çevrilmiştir. NUTS uygulaması, Avrupa İstatistik Enstitüsü EUOSTAT’ın bölgesel istatistiksel verileri sağlamak üzere türdeş bir zemin yaratma amacıyla başlattığı, 1988’de Avrupa genelinde ilerletilen ve hukuksal çerçevesi henüz 2003’te oluşturulan bir sistemdir. Avrupa genelinde 1988’de başlatılan bu iş, 2003 yılında hukuki zemine oturtulmuştur. Bu sisteme göre AB ülkelerinde toplam 78 NUTSI, 211 NUTSII ve 1093 NUTSIII bölgesi vardır. Bu sistem, Türkiye’nin Avrupa Birliği’nin çatırdadığı bir dönemde, Brüksel bürokrasisi gibi hantal ve antidemokratik bir aygıtla başa çıkmak kolaydır. Bunun için DPT’nin, KOSGEB’in, Tarım Bakanlığı’nın ve ilgili diğer kurum kadrolarının "Brüksel odaklı" değil, "Türkiye odaklı" çalışmaya yönlendirilmeleri yeterlidir. gündemine 2001 Katılım Ortaklığı Belgesi’nin koşullarından biri olarak girmiştir. Bu çerçevede, Türkiye’de İBBS çalışması AB tarafından AvrupaAkdeniz Ortaklığı Fonu MEDA’dan verilen krediyle yapılmıştır. DİE, DPT, İçişleri üyeli bir komisyon, NUTS tanımlarını temel alıp bir liste çıkarmıştır. Bunlara göre Türkiye’deki mevcut iller nüfus ve alan bakımından NUTSIII’e denktir; ama NUTSII ve NUTSI’e uygun yönetim kademesi yoktur. Komisyonca ekonomik, toplumsal, kültürel, coğrafi açılardan türdeş; ortalama 1,8 milyon nüfuslu bölgeler aranmış ve bunların 26 adet olduğu kararlaştırılmıştır. Benzer biçimde 5 milyon ortalama nüfuslu bölgeler belirlenmiş, bunların da sayısı 12 diye saptanmıştır. Bu liste Bakanlar Kurulu’nca kabul edilmiş, 22 Eylül 2002’de karar Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. 2003 Yılı Katılım Ortaklığı Belgesi, NUTSII’lerde bölgesel kalkınma planları hazırlanmasını, bölgesel kamu yatırımları bütçesi hazırlanmasını, bu işleri yürütecek idarelerin kuruluşunun tamamlanmasını isteyince, "bölge kalkınma ajansları yasası" gündeme getirilmiş ve 25. maddesinde görüşmeleri durdurulan metin, aylar sonra yeniden görüşülüp Mart 2006’da TBMM’nde görüşülüp kabul edilerek süreç tamamlanmıştır. Türkiye neden ulusal planlamadan vazgeçiyor da AB’nin istediği, öngördüğü gibi kendisini bölgelere ayırıyor? NUTS sistemiyle Brüksel, (1) sanayi –KOBİ, (2) tarımhayvancılık – kırsal kalkınma, (3) turizm – çevrealtyapı gibi üç temel iktisadi alanın planlaması ve yönetimini "bölgeselleştirme"yi güvence altına almıştır. Bunların hedeflerini belirleme işi bölge ile Brüksel işbirliğine kaydırılmış, Ankara’nın bypass edilmesi mümkün hale getirilmiştir. Gerçekte bu sistem, merkezde ilgili kurumlara sahiptir: DPT bu işin takipçisi olarak bir genel müdürlüğe ve daire başkanlığına sahiptir; Brüksel’den alınacak kaynaklar "Ulusal Mali Yardım Koordinatörlüğü", "Ulusal Fon", "Merkezi Finans ve İhale Birimi Mali İşbirliği Komitesi", "Ulusal Yetkilendirme Görevlisi" gibi Ankara merkezli kuruluşlarca yönetilecektir. Eğer Türkiye ulusal kalkınma plancılığından vazgeçmese, AB üzerinden gelen bu bölgesel plancılığı kendi amaçları doğrultusunda yönlendirme iradesi ve gücü gösterebilse, yürürlüğe giren sistemi diğer merkez ülkelerde görüldüğü gibi "Avrupa kaynaklarını ülkeye çekme" aracı diye görmek mümkün olabilirdi. Ne var ki durum böyle değildir... Devreye giren danışman firmalar Brüksel’in taraf oldukları sözleşmelerle yürümekte; hedef belirleme ve işleyişi denetleme sürecinde iktidar Brüksel’e bırakılmakta, kısaca "bölgesel hedefler"i ulusal hedeflerle bütünleştirecek ulusal plancılık ortadan kadırıldığı için kalkınma yönetiminde Ankara devre dışı kalmaktadır. DPT’nin ilgili birimlerinin ve yeni kurulan merkezi birimlerin "Brüksel adına" değil, öncelikle "Türkiye adına" çalışma amacına göre kurulması kritik önem taşır. Bu nedenle burada iş gören personelin Brüksel eliyle yapılan hizmetiçi eğitimlerden başka "Ankara eliyle" paralel eğitimlere tabi tutulması ve örgütlenmenin bu içeriğe göre gerçekleştirilmesi üzerinde durmak gerekir. Brüksel eliyle yapılan eğitimlerin, personeli Brüksel çıkarına hizmet etmeye yönlendireceği, bunları Brüksel memuru gibi düşünüp çalışmak üzere yetiştireceği açıktır. Oysa, "para" Bürksel’in olabilir, ama yapılan iş Türkiye üzerinedir. Tüm yeni kurulan kurumların, tüm yeni görevlendirilen personelin Türkiye bakış açısı doğrultusunda hareket etmeye yönlendirilmesi büyük önem taşır. Bölge ajanslarının, kamu hizmetlerinin ve görevlerinin önce yerelleştirilmesi, sonra özelleştirilmesini öngören ve Sayın Cumhurbaşkanı tarafından kabul edilmeyen kamu yönetimi reformu ile bağlantısı nedir? Bir anlamda veto edilmiş yasanın bir ayağı da bu bölge ajansları ile gerçekleştirilmiş olmuyor mu? Bölge Kalkınma Ajansları konusu, ilk kez sözünü ettiğiniz bu yasayla ortaya çıkmıştı. Yasanın 25. maddesinde öngörülmüştü. Hızla tepki toplayınca Prof. Dr. Birgül Ayman Güler Ajanslar konusu bir "AB operasyonu"dur. Ama ilginçtir, bu ajans denilen yapıların dünya birliği AB’den başka Dünya Bankası’nca desteklenir."