28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

10 Çarlığın ‘sıcak denizlere ulaşma’ stratejisinin ilk aşaması... C S TRATEJİ Anadolu’daki HıristiyanOrtodoks halkları –ki, özelde de Ermeniler sınır ötesi savunma stratejilerini geliştirmek için kullanmıştır. Örneğin, önemli oranda Ermeni nüfus Rus Askeri üniforması ile Türk askerlerine saldırdılar. Savunma stratejisinin bir gereği olarak Osmanlı bir kısım Ermeni nüfusunu tehcir kararını alırken Ruslar için Kafkasya’da gerekli olan Ortodoks nüfus da yaratılmış oldu. Zaten Ermeniler de bölgedeki iki güçten birini, yani Rusları baştan tercih etmişlerdi. Yerlerinden ve yurtlarından edilen Müslüman Kafkasyalılar da Türkleri11. Kronolojik olarak bu fenomenin Ruslar tarafından çok daha önce başlatıldığı görülecektir. Hatta kitleler halinde yapılan bu göçler kötü koşullarda gerçekleştirilmişti. Çarın orduları işgal edilen topraklardaki halkları planlı bir şekilde ve bir daha toparlanamayacak şekilde toptan yok etmeye, imha etmeye başladılar ve yerlerine Rusları veya tetikçileri Kazakları yerleştirmeyi yoğunlaştırdılar. 1864 Nisan’ında "Osmanlı makamlarının Çerkes göçmenleri topraklarının en zayıf ve kritik bölgelerine yerleştirerek gelecek savaşlarda Osmanlı İmparatorluğunun nöbet erleri gibi kullanacağı"12 endişesiyle Ruslar, Osmanlı makamlarının göçmenleri Kafkasya sınırından uzak olmak şartıyla imparatorluğun her yerine iskân edilmelerini istedi. Bu savunma stratejisini daha sonraki yıllarda kendileri, Ermenilere uyguladılar. Yaşanan olaylar neticesinde Kafkasya, Kafkasya’nın gerçek sahiplerinden arındırıldı. Öyle ki, KafkasRus savaşları neticesinde bu grubun yüzde 50’si Kafkasya’da etnik temizliğe maruz kaldı. Örneğin "1864 sürgününden önceki dönemlerde Adıgelerin nüfusu 1 milyondan fazla idi. Ama 1864 sürgününden sonra toplam 50 binden az kaldılar"13. Vsemirnıy Puteçestvennik gazetesi, 1871’de şunları yazıyordu: ‘Bir yıl içinde göçmenlerin üçte ikisi öldü’. Hatta Çarlığın propagandacılarından Y. Drozdev dahi ‘Bu ölçüde sefaleti insanlık zor görür’ diyordu.14 Kafkas sürgünü 1800’lerin ikinci yarısında Kafkaslar’dan Anadolu’ya yönelen göçler, günümüzde dahi canlılığını koruyor. Sorun Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor. Kafkaslarda o dönem yaşanan olaylar bir boyutuyla Türkiye’nin önünde Ermeni iddiaları olarak da duruyor. Yrd. Doç. Dr. Cahit ASLAN Ç. Ü. Eğitim Fakültesi Ruslara teslim oldu."6 Bu dönemden sonra, "Çarlığın askerisömürgeci yayılmacılığı gittikçe daha sert bir karakter kazanarak yavaş yavaş ilerledi."7 Müslüman Kafkas Halklarına karşı uygulanan baskı araçları çok daha zorbaca kullanıldı: Kıyımdan geçirme, talan etme, evlerin ve köylerin yakılıp yıkılması"8 gibi. Neticede Kafkasya’nın Ruslar tarafından etnik temizliğine, hayata geçirdikleri metotlar da soykırımına yol açtı. Bu şekilde, "Kafkas halklarının büyük bir kısmı Çarlık güçleri tarafından ülkelerinden zorla sürülmüşlerdir."9 Geri kalanlarının ise, 187778 savaşlarında, 1918’de kurulan Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin varlığına 1919’da son verilmesinden sonra ve 1945’te yerlerinden yurtlarından edilmişlerdir. Yurtlarında kalmayı başaran çok az nüfusun ise yapay siyasal bölgelere bölünmüşlerdir. Stalin döneminden kalma siyasi coğrafya açısından özellikle değişik bölgelere ayrılmıştır. Buradaki temel kaygının nedeni, tarihin derinliklerinde yatmaktadır. İşte bu olguya gerekli ilgiyi göstermek, bu halkların bugün yaşayan torunlarına verilmiş bir hak olacağı gibi insanın değerine ilişkin sorulara da bir yanıt olacaktır. Esas olarak "KafkasRus savaşları, birçok zıt kuvvetlerin çatışma halinde olduğu bir ortamda meydana gelmiştir. Bu mücadele çok boyutludur: Doğu ile Batı, Müslümanlık ile Hıristiyanlık"10 ve birçok farklılıkların çatışması, savunma stratejisinin hayata geçirilmesi. S on zamanlarda "Sözde Ermeni Soykırımı" ezberi yeniden artmış görünüyor. Fakat bundan önce konuşulması gerekenler var. Dünya tarihi aynı zamanda savaş sanatlarının ve aynı şekilde savunma sanatlarının da tarihidir. Her iki tarihe birlikte bakıldığında ‘Sosyal Stratejik’ boyutları hesaba katılmamış bütün savaşların uzun vadede kaybedildiği görülür. Bu olgunun tipik örnekleri 300 yıldır süren Kafkasya savaşlarıdır. Bu bölgede geçen savaşlarda tarihin en acı olayları yaşandı. Hatta sonuçları bakımından değerlendirildiğinde Kafkasya’nın Müslüman halklarının yaşadığı olaylara, dünyanın en büyük ulusal trajedilerinden biri olarak, "soykırım" denilebilir. ÇARLIĞIN YAYILMASI Aslında 19. ve 20. yüzyıl, Balkanların, Anadolu’nun ve Kafkasya’nın tüm halkları için bir dehşet dönemi olmuştu. Bu bölgelerdeki bütün topluluklar, savaşın, açlığın ve savaş zamanında patlak veren hastalıkların, yurdunu bırakıp göçme zorunluluğunun dehşetlerinden nasibini aldı.1 Özellikle Müslüman Kafkas halkları, bu süreci en ağır koşullarda yaşadı. "Kafkasya’da huzursuzluk, Rusların Kafkaslara girmesiyle başladı2. 1550’lilerden beri Rusların, yayılmacı politikasının nihai hedefi olan Karadeniz limanlarını ele geçirmek böylece sıcak denizlere inip, Hindistan’a yönelik uzun vadeli planlarını gerçekleştirmek için Kafkasya’yı kontrol altına alması gerekiyordu. Ruslar amaçlarına ulaşmak için "çoğunluk ve siyasal açıdan Müslümanların egemenliği yerine Hıristiyanların nüfus çoğunluğu ve Rusların siyasal üstünlüğü sağlanmalı idi. Sosyal stratejik olarak Müslümanların sürülmesi ve Hıristiyan halkların yani Slavların yerleştirilmesi"3 Kafkas göçlerinden bir Ortodoks nüfusun görünüm... Kafkasya’da tampon olarak bölgede güçlendirilmesi gerekiyordu. Bu politika için en uygun halk ilk önce Ortodoks Gürcü ve daha sonra Ermeniler oldu. Rusya, 1801’de Gürcitan’ı ve Abhazya’yı ilhak etti4. Bu ilhaka karşı Müslüman Abhazlar direnirken, Gürcü Krallığı bu ilhakı onayladı"5. Gürcüler, "Rusların kendilerini Osmanlı’ya karşı koruduğunu ileri sürerek, ÖNCEDEN PLANLI STRATEJİ Sonuç olarak, KafkasRus Savaşları sürecinde Kafkas hakları Rusların yayılmacı politikalarına karşı ulusal kurtuluş hareketi vermiş ve yenilmişlerdir. Bu savaşlar sadece bir işgal hareketi olarak kalmadı, fakat gelişen süreç içinde bütün Kafkas halklarını toptan yok etme veya onların yaşam kaynaklarını kurutarak onların ülkelerinden ayrılmaya zorlamak şeklini de aldı15. Ayrıca "göçler, sadece askeri yenilginin sonucunda hemen düşünülmüş tedbirler değildi."16 Çarlık Hükümetinin, önceden planlayıp uyguladığı sosyal stratejinin bir sonucudur. Kayıt altında olan sürgün veya göçe zorlanmış Kafkas halklarının miktarı hakkında hiçbir zaman gerçek sayı tespit edilemedi. Yalnızca Çerkesler 23 milyon arasında değişmektedir. Miktar ne olursa olsun, sonuçları ve süreç itibarıyla bakıldığında KafkasRus Savaşları, zalimce, gayri insani koşullarda gerçekleşmiştir. Yaşanan süreç ve sonuçların kendisi ise, çağın değerleri ile söylenecek olursa ‘İnsan Hakları’na aykırıdır ve bir soykırımdır. "Kafkasya halklarının uğradığı bu dramatik facialar ne yazık ki uluslararası dikkate değer ilgi görmemiştir"17. "Bugünkü Rusya için değilse de Çarlık dönemindeki Rusya’nın, yani Rus Çarlığının katliam/soykırım bir yana Kafkas Halklarını sürgün ettiğine dair bir karar almış/aldırılmış bile değil"18. Şimdi ortada sürgün öyküsünden başka bir sorun daha var: Bu halkların Çarlığın uyguladığı soykırım sonucundaki kayıplarını kim tazmin edecek?"19. SINIR ÖTESİ SAVUNMA Bu savaş ve savunma stratejisinin tamamlayıcı unsuru ise Rusların bölgede OrtodoksSlav tampon bölge oluşturmaktır. İşte burada Ermenilerin Anadolu’dan tehcir edilmelerinin bir başka yüzünü görmek mümkündür. Burada savunma sanatının bir başka stratejisi devreye girmektedir: ‘Savunma sınır ötesinden başlar.’ Rusların Kafkasya’yı Rusya’nın güney sınırı olarak gördüğü yerin ötesi Anadolu topraklarıdır. Ruslar bir taraftan Kafkasya’yı Müslüman halklardan arındırırken öte yandan
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear