26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

22 bölgesel ya da küresel bazda hızla yayabileceği (1998 Rusya krizinin Brezilya’yı vurması gibi) görüşünün yinelendiği 2015’li yıllarda özellikle mali sektörlerini, dünyada yatırım ve spekülatif amaçlı gezen paraların ani giriş çıkışlarına hazırlayamayan ülkelerin ciddi krizlerle karşılaşmalarındaki güçlü olasılıklara dikkat çekiliyor ve bu vurgu ister istemez yakın geçmişte Türkiye’de yaşanan krizleri anımsatıyor. Nitekim, Türkiye’ye giren ve 30 milyar dolar civarında olduğu varsayılan kaynağı belirsiz sıcak paranın çok az bir bölümünün kısa bir zaman dilimi içinde ülkeyi terk etmesi sonucu piyasalara yansıyan olumsuzluklar, ülkemiz mali sektörünün bu hassas ve riskli konuda gerekli koruma önlemlerinin henüz uzağında olduğunu gösteriyor. Bu çok önemli riski içeren ve mali sektörleri, spekülatif amaçlı sıcak paraların ani girişçıkışlarına hazırlıklı olmayan ülkelerin özellikle geleceğimiz dünyasında, devletlerin yerini giderek çok uluslu şirketlerin alacağı bir süreçte yaşayabilecekleri olumsuzlukların varabileceği noktalar en ince ayrıntılarına değin hesaplanmak ve bu olasılıklara göre önlemler geliştirilmek bir zorunluluğa dönüşmüş bulunuyor. Çünkü gelecek bilimciler; 2015’li yılları, devletlerin yapısal anlamda küçüldüğü, denetim güçlerinin zayıfladığı ancak geleceğimiz dünyasının, devletleri de denetimleri altına alarak yönlendirme gücüne sahip çokuluslu şirket ve kartellerin ana aktörleri olacağı bir yer olarak tanımlıyorlar. Bütün bu öngörülere, terörizmin geleceğin yeni savaş konsepti olarak kabul görmeye başladığı eklemlendiğinde 2015’li yılların çok ciddi türbülanslara eşlik edeceği savunuluyor. Ekonomi ve teknolojileri güçlü olmayan, konvansiyonel bir savaşı yürütecek olanaklara sahip bulunmayan kimi ülkelerin kendilerine yönelik dayatma ve hasmane tutumlara, büyük ve güçlü C S TRATEJİ güvenlik ve savunma konseptlerinde radikal değişimlere neden olurken yaşanan Hizbullahİsrail savaşı da askeri açıdan görece zayıf ülkeler için pırıltılı ilham kaynakları ile dolu ipuçları veriyor. Güvenlik ve savunma konseptlerindeki radikal değişimler ve asimetrik tehditlerin başat rol oynamaya başladığı günümüz dünyasında yaşanmakta olan enerji kaynakları ile dağılım koridorlarının denetimi savaşının askeri açıdan görece zayıf ancak bu kaynaklara sahip ülkelere sağladığı olanaklar düşünüldüğünde geleceğin eşliğinde taşıdığı soru işaretleri giderek çoğalıyor. Bütün bunlara ‘medeniyetler çatışması’ olarak adlandırılan ancak doğru tanımının ‘kültürler arası çatışma’ olması gereken ve artış trendine girerek kemikleşme eğilimi gösteren düşmanlık ve çatışmalar da eklemlendiğinde 2015’li yılların barometresine alçak basıncın egemen olacağı baskın bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Bu karamsar yorumların hayal gücü çok yüksek bir öngörü mü ya da yakın geçmişe kadar bir bilim dalı olmaktan çok, ilgilenenlerin uçuk kişilerden oluştuğu varsayılan fütürizmin yeni bir halusinasyonu mu olduğu elbette akla gelen ilk sorudur.. Ancak rekabetin her alanda bir varolma refleksine kilitleneceği, yakalanan refah düzeyinin sürdürülebilirliği adına acımasızlığın egemen olacağı duyumsanan geleceğimiz dünyasında ayakta kalabilmenin birincil koşulu vizyon sahibi, öngörü ve uzgörü üretebilme yetisine sahip, analitik ve yaratıcı düşünce kalıplarına uyarlanmış beyinlerin yönetimlerde yer almasıdır. Yaşanan günden geleceğe projeksiyon üretemeyen, kısır ve sığ çekişmelerin batağına tutsak olmuş, siyaseti üreterek olumlamak yerine iktidarda kalmaya endeksleyen kadrolarla geleceğimiz dünyasının rekabetçi ortamında nasıl ayakta kalınabileceği ise yanıtının verilmesi gereken temel soru ve sorundur. Varolmanın ve ayakta kalabilmenin kurallarının yeniden belirlendiği bu süreçte, Türkiye’nin, bölgesini ilgilendiren bu beklentilere donanımlı kadrolarla hazırlanması gerekiyor. ordular beslemeyi gerektirmeyen terörizmle yanıt verebilecekleri bir düzleme doğru sürüklenen günümüz dünyasının geleceği asimetrik tehditlerin artması nedeniyle çok parlak görünmüyor. TERÖRİZME KARŞI ÖRGÜTLENME Terörizmin yeni bir savaş metoduna dönüşme eğilimi sonucu güvenlik ve savunma konseptlerinde radikal değişimlerin gözlemlenmeye başladığı dünyamızda artık büyük çaplı ve konvansiyonel bir savaşın gereklerine göre eğitilerek teçhiz edilmiş ordular yerine yüksek ateş gücü, kuvvet çarpanı ve mobiliteye sahip, bir savaşı kendi başına bağımsız yürütebilecek, intikalkonuşlanma ve savaşa girme süreleri en aza indirilmiş küçük birliklere yönelmeye başlanılmış bulunuyor. Düşman olarak belirlenen ya da algılanan hedeflere karşı çok az sayıda kişi ve neredeyse sıfır maliyetle yıkıcı darbeler indirilmesinin olanaklı olduğunu ortaya koyan son terör eylemleri bilinen Savaş’ın Lübnan ekonomisine etkileri İ VOA News srail ve Hizbullah arasındaki çatışmaların ilk kurbanı Lübnan ekonomisi oldu. İsrail’in Lübnan’a düzenlediği operasyonda, bu ülkedeki milyarlarca dolarlık altyapı harap oldu. 16 yıl önce sona eren iç savaşın yıkıntılarından kurtulmaya çalışan Lübnan, bu yıl ciddi ekonomik büyüme beklentisi içindeydi ve geçtiğimiz yaz, turizmden önemli gelir kazanmayı umuyordu. Çatışmaların yalnızca Lübnan değil, İsrail ekonomisine de zarar verdiği ve artan petrol fiyatlarının, küresel ekonomiyi olumsuz yönde etkilediği belirtiliyor. Uzmanlar, İsrail’in Lübnan’a düzenlediği hava operasyonlarının, denizden ve sınırdan uyguladığı ablukaların, Lübnan ekonomisine zarar verdiğini belirtiyor. Uzun bir iç savaş yaşayan Lübnan, son on yıldır toparlanmaya çalışıyordu. Körfez ülkelerinden Lübnan’a yeniden sermaye akmaya, inşaatlar yeniden yükselmeye ve turizm sektörü de canlanmaya başlamıştı. Ancak Lübnan’ın bu ekonomik toparlanma çabaları, İsrail’in operasyonları yüzünden ciddi ölçüde aksadı. Saldırılar sonucu ülkenin karayolları, limanları, köprüleri, elektrik şebekeleri ve Beyrut uluslararası havaalanı tahrip edildi. Beyrut Amerikan Üniversitesi siyaset uzmanlarından Halit Kaşan, Lübnan’ın altyapısına verilen zararın, tahminen 3 milyar dolar civarında olduğunu belirtiyor. "Sanayi tam anlamıyla durma noktasına geldi. Çok sayıda fabrika hasar gördü. Bütün hizmet sektörü ve bankacılık hizmetleri aksadı. Çiftlikler yandı, tarlalardaki ürünler bakımsız kaldı. Ekonomik faaliyetler kesintiye uğradı." Çatışmalar başlamadan önce bu yıl Lübnan’ı bir buçuk milyondan fazla turistin ziyaret etmesi ve bu turistlerin ülkeye milyarlarca dolar tutarında döviz bırakması bekleniyordu. Ancak ekonomi uzmanları, Lübnan’ın gözde bir turist merkezi olma umudunun hızla azaldığına dikkati çekiyor. Londra’da bulunan bir ekonomik ve siyasi analiz merkezinin Lübnan temsilcisi olan Peter Grimsditch şöyle diyor: "Lübnan yeniden yapılanmaya çalışıyordu ve iki yıl önce, ülkeyi ziyaret eden turist sayısı 1974’ten bu yana ilk kez bir milyonu aşmıştı. Şimdi bütün bu umutlar sona ermiş durumda. Bu yıl kimse bu ülkeyi ziyaret etmeyecek. Korkarım ki gelecek yıl da gelmeyecekler." Grimsditch, bu yıl Lübnan’ın beklediği gelir kaybının, hasar gören altyapının onarımından çok daha büyük zarara yol açtığını belirtiyor. Uzman, operasyonun Lübnan ekonomine uzun vadede de zarar vereceği tahmininde bulunuyor: "Doğrudan dış yatırımlar da ciddi ölçüde azalacak. Sanıyorum, birçok işletmenin kapandığına, birçok şirketin iflasına tanık olacağız." Lübnan ihtiyaçlarının çoğunu dışarıdan ithal ediyor. Petrol ihtiyacının yüzde 97’sini de dışarıdan karşılıyor. Ancak yolların ve havaalanının bombardımanda tahrip olması ve limanların ablukaya alınması yüzünden ülkenin ticareti de durdu. Altyapının bu denli zarar görmesi, bombardıman yüzünden evlerinden olan yüz binlerce kişiye yönelik insani yardım çabalarını da aksatıyor. Çatışmalardan yalnızca Lübnan değil, İsrail ekonomisi de nasibini alıyor. Hizbullah bombardımanına maruz kalan İsrail’in kuzeyinde ekonomi durma noktasına geldi. İsrail’in askeri operasyonunun bedeliyse, daha şimdiden 2 milyar dolar. Bir başka ekonomi uzmanı Nariman Behraveş, Lübnan’a kıyasla İsrail’in ekonomisinin çok daha güçlü olduğunu belirtiyor: "İsrail’in uzun dönemde böylesi bir çatışmaya karşı ekonomisinin dayanamaması gibi bir durum söz konusu olmaz. İsrail ekonomisi geçmişte de birçok iniş ve çıkışlar yaşadı. Ama gene de ekonomisi, komşu ülkelere kıyasla, bu tarz bir çatışmaya daha iyi dayanabilecek durumda."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear