Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
NÜKLEER İŞBİRLİĞİ Dünyada enerjiye olan ihtiyaç artarken, hidrokarbon kaynaklara alternatif enerji kaynakları giderek daha fazla ülkenin enerji güvenliğinin sağlanmasında önem kazanıyor. Bunlar içerisinde özellikle nükleer enerji son dönemin en tartışılan konusudur. Dünyadaki gelişmiş ve hızla gelişmekte olan ekonomiler, nükleer enerjiye özel önem gösterirken, son zamanlarda birçok enerji ithalatçısı ülke toplam enerji tüketiminin içerisinde nükleer enerjinin payını artırmaya çalışıyor. Nükleer santrallerden elde edilen enerjinin nispi ucuzluğundan dolayı bugün enerji ihracatçısı ülkeler de (İran, Rusya) nükleer sektörü geliştirme çabaları içerisindedir. Ancak nükleer enerjinin elde edildiği uranyumun dünyadaki dengesiz dağılımı, bu konuda da Orta Asya’nın önemli konumda olmasını belirlemiştir. Dünya uranyum üretiminin yaklaşık olarak yüzde 60’ı bugün sadece üç ülke tarafından gerçekleştiriliyor: Avustralya, Kazakistan ve Kanada. Avrasya’nın gelişen nükleer yakıt pazarında Orta Asya uranyumuna olan ihtiyaç giderek artıyor. Bu durumu dikkate alan Rusya, bir yandan sayısını artırmayı planladığı atom enerjisi istasyonlarına yakıt sağlamak, diğer yandan İran krizinin çözümü olarak ortaya attığı uluslararası nükleer yakıt merkezleri projesini hayata geçirebilmek açısından nükleer alanda Orta Asya ülkeleriyle işbirliğine yöneliyor. 2006’da Rusya, yeni nükleer reaktörlerin yapımı, uranyum üretimi ve zenginleştirilmesi alanlarında Kazakistan ile üç ortak şirket kurulması için anlaştı. Ekim ayının başında ise Kazakistan, İran nükleer krizini çözüme kavuşturmak amacıyla Rusya’nın ortaya attığı uluslararası nükleer yakıt merkezi projesine katıldığını açıkladı. Rusya ayrıca Özbekistan uranyum kaynaklarına ulaşmak için görüşmelerini sürdürüyor. Buna karşılık Kazakistan ve Özbekistan’da uranyum kaynaklarına büyük ümit bağlıyor. Dünyanın belli başlı uranyum üreticilerinin üretimlerinin azalacağı 2010 yılına gelindiğinde Kazakistan dünyanın birinci uranyum üreticisi haline gelmeyi, Özbekistan ise üretimini önemli ölçüde artırmayı planlıyor. Bu çerçevede iki ülke şimdiye kadar üretime açılmamış uranyum yataklarının geliştirilmesi için özel çaba gösteriyor. 2005 yılında 4.300 ton uranyum üreten Kazakistan, önceki yıla göre üretimini yüzde 30 artırmış bulunuyor. Kazakistan’ın tam olarak kanıtlanmış uranyum kaynakları 800 bin tonu bulurken, toplam uranyum kaynaklarının 1,6 milyon ton civarında olduğu tahmin ediliyor. Bu ise dünya uranyum rezervlerinin yüzde 20’sini oluşturuyor. Özbekistan’a gelince dünya uranyum kaynakları açısından yedinci sırada bulunan Özbekistan da son birkaç yıl üretimini önemli ölçüde artırıp dünyanın beşinci uranyum üreticisi haline geldi. Değişik değerlendirmelerde Özbekistan’ın kanıtlanmış uranyum rezervleri 5580 bin ton olarak gösteriliyor. Toplam olarak ise Özbekistan’ın 230 bin ton civarında uranyuma sahip olduğu tahmin ediliyor. 2030 yılına gelindiğinde uranyumun dünyanın temel yakıtı haline geleceği tahmin ediliyor. Bundan yola çıkarak Rusya, Japonya ve Güney Kore gibi ülkeler Orta Asya’da uranyum üretimine girerek, gelecekteki nükleer yakıt ihtiyaçlarını sağlama almaya çalışıyorlar. Özellikle 20052006 dönemi Orta Asya uranyum üreticileri açısından verimli geçti. Kazakistan ve Özbekistan, uranyum kaynaklarının araştırılması, üretilmesi ve işlenmesi konusunda Güney Kore ve Japonya ile bir dizi anlaşma yaptı. 2005 yılında Kazakistan ve Güney Kore arasında kurulan ortaklık uyarınca 2010 yılından başlayarak yılda bin ton uranyum üretilmesi planlanıyor. 2006 yılında Kazakistan ve Japonya arasında imzalanan anlaşmaya göre iki ülke arasında kurulacak ortaklık şirketinin 22 yıl süreyle toplam olarak 18 bin ton uranyum üretmesi bekleniyor. Eylül ayında Özbekistan ve Güney Kore arasında imzalanan anlaşmaya göre Güney Kore Özbekistan’dan doğrudan uranyum ithal etme olanağına kavuştu. Güney Kore ve Özbekistan C S TRATEJİ 11 ekonomik işbirliği konusunda daha aktif faaliyet göstermesine pek sıcak bakmayan Rusya’nın artık kendisi ŞİÖ çerçevesinde yeni ekonomik projeler ortaya atıyor. Eylül ayında Rusya, uluslararası nükleer yakıt merkezini oluşturma projesini ve hidroelektrik enerjisi dahil olmak üzere Orta Asya enerji kaynaklarının geliştirilmesi konusunu ŞİÖ nezdinde seslendirdi. Bu çerçevede ŞİÖ ülkeleri, Enerji Kulübü oluşturmayı planlıyorlar. Rusya’nın Orta Asya’da kazankazan formülünü uygulamaya başladığı söylenebilir, ancak bu yaklaşımın işlediği ülke grubu içerisinde ABD görünmüyor. Bugün ABD, Orta Asya’da bölgesel güçlerin avantajlarını bertaraf edebilmiş değildir. Bunun temel sebeplerinden bir tanesi de Orta Asya ülkelerinin gönüllerini fethetmeye yönelmek yerine, bu ülkelerin iç politikalarını ve yapılarını kendi dış politikası uğruna etkilemeye çalışmasıdır. Amerikan rejimine benzemeyen rejimlerin kendi ülkelerinin ne yönde gitmesi gerektiği konusunda söz sahibi olmadıklarını iddia eden ABD, diğer ülkelerin sosyal gelişimlerini önemli ölçüde etkileyebileceğini zannediyor. Bunun sonucunda demokrasinin savunucusu rolüne soyunan ABD’nin aceleci politikası, bölgede demokratikleşmeyi sekteye uğratan en önemli etkenlerden birisi olarak karşımıza çıkıyor. Bu politikasından kendisi de zarar gören ABD, son dönemde bölgede reformlar yoluyla uzun vadeli istikrar politikasını sürdürdüğünü iddia etmeye, bölge ülkelerinin ve Rusya ile Çin dışındaki bölgesel güçlerin çıkarlarını karşılayacak projeler üretmeye başladı. Sonuç olarak ABD ve Rusya kendi "kazan kazan gruplarını" oluşturmaya çalışırken, şimdilik durumdan en kazançlı çıkan Orta Asya cumhuriyetleri gibi görünüyor. Türkiye’ye gelince, resmi söyleminde ABD, Orta AsyaGüney Asya bütünleştirme projesinin hiç kimsenin çıkarına karşı olmadığını vurguluyor. Haziran ayında İstanbul’da yapılan Orta Asya Enerji Sektörü Forumu’nda konuşan Güney ve Orta Asya işlerinden sorumlu ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Boucher, söz konusu projenin herkes için bir kazankazan durumu olduğunu ifade etmişti. Ancak Türkiye ve Güney Kafkasya’yı ve perspektifte Orta Asya’yı birbirlerine bağlayacak demiryolu hattının finansmanı ABD tarafından engellenmeye devam ederken, ABD’nin çabalarıyla Afganistan’ın Orta Asya’ya bağlayacak ulaştırma altyapısının geliştirilmesi Türkiye açısından oldukça düşündürücü gelişmelerdir. Sonuç olarak Orta Asya’nın dünyanın hangi kısmı üzerinden dünyaya açılacağı ve hangi bölgeyle ekonomik ve kültürel (ABD’nin Büyük Orta Asya projesinde kültürel bütünleşme de öngörülmektedir) olarak bütünleşeceği konusu, Orta Asya’nın gelecek kimliğini etkileyeceği kesindir. Bu durum Orta AsyaTürkiye ilişkileri açısından dikkat edilmesi gereken bir konudur. Esasında Orta Asya cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarının güçlendirilmesi anlamında Güney Asya ülkeleriyle bağlarının geliştirilmesi olumlu etki yapabilir. Ancak konu enerji rekabeti açısından ele alındığında, dünyada enerji kaynakları tükendikçe Orta Asya ülkelerinin enerjiye aç güçler arasında uygulamaya çalıştıkları denge politikasını sürdürmeleri giderek zorlaşacaktır. Rusya, Çin, Hindistan, Japonya, Pakistan ve Güney Kore, kaynaklar üzerinde etkin olabilmek için Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan ile anlaşmalar yapıyorlar. Türkiye ise potansiyeli büyük, ancak pasif bir oyuncu olarak kalmaya devam ediyor. arasında ortaklık kurulurken Japonya da Özbekistan’da uranyum endüstrisinin geliştirilmesi için yatırım yapmaya hazırlanıyor. Enerji güvenliklerini sağlamak açısından nükleer sektörlerini geliştirmeye koyulan Asya devletleri Orta Asya uranyum kaynaklarına yönelirken, aynı hidrokarbonlar konusunda olduğu gibi bu konuda da Çin, öncü konumdadır. Birkaç yıldır Kazakistan'dan uranyum ithal eden Çin, 2004 yılından başlayarak uranyum üretimi konusunda Kazakistan ile işbirliği içerisinde bulunuyor. KAZAN KAZAN FORMÜLÜ Gelinen durumda Rusya, Orta Asya enerji kaynaklarını başka ülkelerle paylaşma konusunda zorlanıyor. Bölgede artık tek başına olmadığının farkında olan Rusya, bundan dolayı Orta AsyaGüney Asya bütünleştirme projesine de ilgi gösteriyor. Ayrıca Rusya, baştan beri bölgede yumuşak güçle ve Rusya ile işbirliği çerçevesinde hareket eden Çin’i daha yoğun işbirliği şemalarına dahil etmek mecburiyetinde. Başlangıçta ŞİÖ’nün