Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Tarım hiçbir şeye M. Rifat HİSARCIKLIOĞLU TOBB Başkanı ürkiye Cumhuriyeti kurulurken işaret edilen önemli bir hedef var. Muasır medeniyetler seviyesine yükselmek. Bu yükselmeyi bir nokta olarak algılamamak gerekiyor. Eğer nokta olarak algılarsak bir noktada durmamız gerekiyor. Oysa Türkiye’nin durmaya tahammülü yok. Biz AB ülkeleri içinde en özellikli olanız. Nedir özelliklerimiz dersek; 1. Çok genç bir nüfus 2. Eğitimli nüfus 3. Çalışkan nüfus 4. Vefalı nüfus, kadirşinaslık 5. Zorluklar karşısında direnç ve birbirini desteklemek Bu başlıkları düşündüğümüzde bizim toplumumuzun yapısını özetlediğimizi görebiliyoruz. AB ülkeleri her biri ayrı bir kültür olsa da sonuçta ortak bir kültürel ve sosyal zemine sahipler. Her ne kadar genel anlamda kanunlar ve sınırlar ile ülkelerinde işleri tanzim etmeye ve ülkelerini yönetmeye çalışsalar da, kaybettikleri insani değerler nedeniyle bizden oldukça gerideler. Bizim toplum olarak bu anlamda yardımlaşma ve dayanışma ruhumuzu ve zorluklar karşısında direncimizi yükseltme ve başarılı olma tutkumuzu biliyoruz. Bunu her halde ve şartta gördük ve yıllar önce Avrupa’ya giden işçilerimiz aracılığıyla bütün Avrupa’da gördü. Bu tespiti yaptıktan sonra AB sürecinde karşımıza çıkacak olan zorluklara bakalım. Bugün kamuoyunda en çok AB sürecinde tarım konusunun zorluk çıkartacağı düşünülüyor. Belki teknik anlamda söylenen doğru. Yani önümüzde bazı teknik zorluklar var. Ama bu her şeyin imkansız ve çok zorlu olduğu anlamına da gelmiyor. Türkiye’de kendimizi uzun süredir "tarım ülkesiyiz" diye oyaladık, hatta kandırdık. Ama Tarım ülkesi’nin Tarım Kanunu daha yeni çıktı. Sormamız gerekmiyor mu, bu nasıl tarım ülkesi olmak? Sadece tarım kanunu mu, tohumculuk vb. bir çok tarımsal temel konuda kanunlar ve yönetmelikler son yıllarda yürürlüğe kondu. Tarım Sigortası gibi çok önemli bir konu yıllarca gündeme bile gelmedi. O da yeni çıktı. Bütün bunları düşününce önümüze çıkacak AB sürecindeki teknik zorlukların ne kadar da önemli ve gerekli olduğunu keşfediyoruz. Her şeyden önce Türkiye tarıma çok uygun bir ülke ve gerek mevsim gerekse toprağın, suların temizliği açısından T Her şeyden önce Türkiye tarıma çok uygun bir ülke ve gerek mevsim gerekse toprağın, suların temizliği açısından belki birkaç istisna hariç Avrupa’nın en temiz ülkesi. Önümüzde zorluklarımız var ama bu zorluklardan çok daha önemli fırsatlarımız var. belki birkaç istisna hariç Avrupa’nın en temiz ülkesi. Önümüzde zorluklarımız var ama bu zorluklardan çok daha önemli fırsatlarımız var. Bu fırsatların başında topraklarımızın gerek ilaç kullanımı azlığı gerekse suni gübre kullanımı azlığı nedeniyle kimyasal olarak temizliği gelmektedir. Bu toprağı olduğu kadar sularımızı da etkileyen bir unsur. Bugünlerde hepimizin kaygısı bilindiği gibi kuraklık. Dünyanın bozulan dengesi sadece sosyal hayatta değil, aynı zamanda doğal hayatta da büyük tahribat yaptı. Bu nedenle de gelecekte insanların nasıl bir havada yaşayacağı, nelerle beslenecekleri ve suyu nasıl kullanabilecekleri konularında çok ciddi kaygılar var. Bütün bu gelişmelere karşı nemelazımcı davranamayız. Hepimiz sorumluluklarımızı anlamak ve yerine getirmek zorundayız. Yıllar önce siyasetin insanları 40 yaşında emekli ederek başımıza açtığı sosyal güvenlik sorunu bugün çözümsüz. En iyimser haliyle 2070 yılında Sosyal Güvenlik açığının kapanabileceği hesaplanıyor. O gün buna hiç kimse karşı çıkmadı. Ne siyasiler ne de halk olarak biz. Ama bugün gördük ki, sorun büyük bir bela olarak önümüzde duruyor. Tarımsal gelişim ve değişimler konusunda da bugün aynı konumdayız. Hepimiz çok dikkatli olmalıyız, dikkatli davranmalıyız ve tarımsal gelişim konusunda en az 5 – 10 – 20 ve 50 hatta 100 yıllık planlar yapmalıyız. Belki her kuşak bu planlamayı yaparsa ülkemizin geleceğini belli bir yaşam garantisinde hissedebiliriz. Eğer bu planlamayı yapamazsak çok büyük sıkıntılar çekeriz. İnsanlar gerektiğinde az ilaçla veya hiç ilaçsız yaşayabilir ama beslenmeden yaşamak mümkün değil. Bu yüzden topraklarımızın kıymetini bilmeliyiz. Toprakların korunması için elbette siyasi kararlar önemlidir ama bir o kadar da hatta ondan da daha önemlisi halkımızın kararlarıdır. Artık küçük arazilerde tarımsal üretim yapmak bize sadece zarar ve problem olarak geri dönmektedir. Topraklar çok parçalı olduğu için küçük çiftçilikler ticari hale gelememektedir. Bu daha sonra o insanların ihtiyaçlarını karşılayamadıkları için kentlere göçüne neden Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Ticaret Borsaları Konsey toplantısı TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun ev sahipliğinde 13 Şubat günü TOBB merkez binasında gerçekleştirildi. Tarım sektörünün sorunlarının da gözden geçirildiği 16 “ “