Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Ulusal gelirin önemli denilebilecek miktarı, özellikle örtü altı tarımında tohuma gidiyor. Tohumluk önemli sorun Abdurrahman ÖZCAN (TZD Antalya Şube Başkanı) Ü lkemizde; Cumhuriyetle beraber tarımda teknoloji kullanımı artmaya başlamış olmasına rağmen, gelişmiş ülkeler düzeyine bir türlü çıkamamıştır. Cumhuriyetten önce son derece ilkel şartlarda yapılan tarım Mustafa Kemal ATATÜRK’ün çabaları ile modern tarım teknikleri yıl yıl artmış, yurdumuzun değişik bölgelerinde devlet üretme çiftlikleri kurularak bölge üreticilerine örnek üretim teknikleri aktarılmaya çalışılmıştır. Devlet üretme çiftliklerinde yapılan çalışmalar ile çiftçilerin kaliteli tohumluk ihtiyaçları da sağlanmaya çalışılmıştır. Bu çiftlikler ilk yıllarda örnek tarımsal faaliyetlerde bulunarak ülke ekonomisine de çok büyük katkılar yapmıştır. Fakat ilerleyen yıllarda birtakım politik nedenlerden dolayı, aşırı iş gücü istihdamı ile zarar eder duruma getirilmiş ve bugünlerde özelleştirme kapsamında çözüm aramaya, daha doğrusu satılmaya çalışılmaktadır. Kuruluş amaçlarından bugün için sapmış durumdadır. Halbuki savaş zamanlarında stratejik ürünlerin üretilerek saklanması ve ülke insanının ihtiyaçlarını zor günlerde karşılanması gibi amaçları unutulmuştur. Bugün bile yurdumuz tarımının en önemli sorunlarından birisi tohumluk teminidir. Ulusal gelirimizin önemli denilebilecek miktarı özellikle örtü altı tarımında tohuma gitmektedir. Cumhuriyetin ilk yıllarında, tarıma verilen önemin bugün için verildiğini söylemek olanaksızdır. Son yıllarda uygulanan tarım politikaları iflas etmiş durumdadır. Politikaların uluslararası tekellerin isteği doğrultusunda hareket ederek veya zorlanarak ülkemiz tarımı bir çıkmaza itilmeye çalışılmaktadır. Araştırma ve geliştirmeye yeterli kaynak ayrılmaması da bu politikaların bir devamıdır. Yurdumuz insanı hızla tüketici toplum haline getirilmeye çalışılmaktadır. Bütün bu göstergelerin sonucu olarak da, ülkemiz genelinde ve bölgemizde modern tarım teknolojilerinin kullanımı son derece yetersizdir. Bölgemizde yapılan örtü altı tarımı diğer bölgelere göre tarım teknikleri açısından biraz daha ileride olmasına rağmen çok yetersizdir. Son yıllarda yaşanan ekonomik olumsuzluklar, bölgemiz çiftçisini de etkilemiş, bırakın yeni tarım tekniklerinin kullanımını, hazır var olanları kaybetmekle karşı karşıya kalmışlardır. Bir yanda son yıllarda yurtdışından yabancılar ve yurtdışında yaşayan ülkemiz insanla rı Antalya ve civarında toprak satın alarak ve kiralayarak modern tarım teknikleri ile üretim yapmaya, yetiştirdiği ürünü de doğrudan yurtdışına anlaşmalı olduğu firmalara vermektedir. Bu seralar son teknikler ile Bilgisayarlı kontrol sistemleri ile donatılarak her türlü üretim, yani gübreleme, sulama ve ilaçlama gibi faaliyetler bilinçli yapılmaktadır. Bölgemizin iklim şartları meyve ve sebze üretimi için son derece uygundur. İyi bir planlama ve çiftçilerin örgütlülüğünün sağlanması ve bir takım kredi imkanlarının iyileştirilmesi, eğitim çalışmalarının arttırılması, tarım sigorta sisteminin işletilmesi, toprakların parçalanmasının önlenmesi ve tabii ki en önemlisi pazarlama olanakları. Tarımda ileri teknoloji kullanımının sağlanması, üretim artışını beraberinde getirecektir. Böylece bugün için ülke ekonomisine yük gibi görünen Tarımın ekonomiye katkısı gözle görülür derecede artacaktır. Tarımda istihdam edilen nüfus, gelişmiş ülkelerde yüzde 5’ler civarındadır. Ülkemizde bu oran yüzde 40 olup bu ülkelere göre çok yüksektir. Mutlaka bu sayı yüzde 10’lara düşürülmelidir. Fakat bu iyileştirme bu kesimi tamamen yok ederek değil, sağlıklı bir planlama ile mümkündür. Tarımda çalışan nüfus sayısını azaltarak ileri teknoloji kullanımını sağlamak gerekmektedir. Dünyada öyle zannediyorum ki bu konuda en önemli ülkelerden birisiyiz. Birçok tarım ürünü kalitesinde birinci olduğumuz herkes tarafından bilinmektedir. Bu tür avantajlarımızı kullanarak; birim alandan daha yüksek ve kaliteli ürün elde etme, para kazanan eğitimli ve bilinçli ama mutlaka örgütlü üreticiler yaratma, üretim yerinden pazara kadar öncelikle ambalajlama sorunlarını çözme ve tabii ki fazla üretimin ihracatının yapılması gibi daha sıralayabileceğimiz çözüm yolları bulmak zorundayız. Cumhuriyetin ilk yıllarında; tarım teknolojisini dışardan almış olmamıza rağmen sanayileşme çabalarımızda olmuştur. Fakat genel ekonomik göstergelerin olumsuzluğu tarıma dayalı yerli sanayinin gelişmesini etkilemiş, yeterli sanayi tesisinin doğması ve gelişmesi mümkün olmamıştır. Bir çoğu da; son yıllarda tarımdan desteğin çekilmesi ile işletmesini kapatmak zorunda bırakılmıştır. Yerli sanayinin ayakta kalabilmesi için çiftçinin alım gücünün yüksek olması, Devletin destekleme politikalarının, yerli sanayiyi koruması şarttır. Bölgemiz de yurdumuz genelinden farklı değildir. Burdur’da kurulan traktör fabrikası bile bu politikalar yüzünden kapanmıştır. Traktör sabanı, römork, pülveriza tör imalathaneleri gibi küçük işletmeler bile kapanmak zorunda kalmış, ayakta kalanlar ise can çekişmektedir. Bölgemiz tarımında, yurdumuzda olduğu gibi sulama tekniklerinde değişiklikler olmuş, özellikle seralarda yüzde 90 oranında damlama sulamaya geçilmiştir. Yavaş yavaş meyvecilikte yeni meyve çeşitleri ve yeni dikim teknikleri (Bodur meyvecilik) damlama sistemlerinin kurulmasını sağlamıştır. Isparta ili ve çevre ilçelerinde meyveciliğin yaygın olarak yapıldığı; Eğirdir, Gelendost, Şarki Karaağaç, Senirkent, Yalvaç gibi yerleşimlerde hızla yeni tesisler kurulmakta, damla sulama ve gübrelemede ‘‘Fertigasyon’’ dediğimiz damlama ile gübreleme teknikleri uygulanmaya başlanmıştır. Antalya Elmalı ilçesinde kurulan ‘‘ELMALI FİDANCILIK’’ gibi fidan üretim tesisleri bölgenin bodur fidan ihtiyacını karşılamakta ve bu tür fidancılığın genişlemesinde önemli bir görevi yerine getirmektedir. Kendileri geçen yıl itibariyle talepleri tam olarak karşılayamadıklarından üretim alanlarını genişletmeyi planladıklarını söylemişlerdir. Tarım teşkilatlarının bu tür yeni tekniklerin gelişmesinde ve yaygınlaşmasında çok önemli rolleri vardır, olmalıdır. Bu konuda bu kuruluşlara azami desteği vermek durumundadırlar. Biz Türkiye Ziraatçılar Derneği olarak her zaman kendilerine destek verdiğimizi ve vereceğimizi söyleyebilirim. Antalya, Burdur ve diğer illerde bodur meyveciliğe geçme çalışmaları, çiftçilerin kendi çabalarıyla vardır. Elmalı ilçesinde ve birazda Korkuteli ilçesinde yeni tesisler kurulmuştur. Yine aynı bölgelerde az da olsa meyve suyu tesislerinin olması, bölgemiz meyveciliğine çok büyük katkı yapmıştır. Özellikle damlama sulamaya geçilmesi ile kıt olan su kaynaklarından azami yararlanma olanağı sağlanacaktır. Bu konularda mutlak devlet desteğine ihtiyaç vardır. AB ile müzakerelere hazırlandığımız bu günlerde bu göstergeler bizi korkutmamalı. Doğru politikalar oluşturarak avantajlarımızı iyi kullanmalıyız. Ülkemizin potansiyeli çok yüksektir. Hiçbir Avrupa ülkesinde bizdeki avantajlar yoktur. Moralimizi bozmadan, artılarımızı öne çıkararak özellikle tarımda eğitim ve örgütlenme sorunlarını çözerek, modern tarım tekniklerini kullanarak Avrupa kıtasının yaş meyvesebze ihtiyacını karşılayabiliriz. Bunun için yetişmiş insan ve doğal kaynaklarımız vardır. Yeter ki başaracağımıza inanalım ve doğru politikalar oluşturalım. 14