Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
‘‘İmtiyazlı üretici ortaklığı’’ öneriliyor Antalya Tarım’ın sahibi Dr. Savaş Titiz’in gündeme getirdiği imtiyazlı üretici ortaklığı, üreticilerin biraraya gelip üretim ve pazarlama işbirliğine, ortaklığına dayalı bir anlayış... Antalya Tarım Şirketi’nin sahibi Dr. Savaş Titiz Gürsu KUNT NTALYA Türkiye’nin önemli tarım işletmelerinden biri olan Antalya Tarım Şirketi’nin sahibi Dr. Savaş Titiz, üreticinin daha fazla zaman kaybetmeden örgütlü bir yapıya kavuşturulması gerektiğini belirtti. Titiz’e göre, hemen ardından ürün pazarlamasında tek kanal olarak kullanılan toptancı hal anlayışı değiştirilmeli, üretici danışmanlığı yaygınlaştırılmalı ve organize tarım bölgelerinin önü açılmalı. Seracılıkta kalite ve verimin arttırılmasını sağlayacak bu 4 ana unsurun hayata geçirilmesi ya da yaygınlaştırılması için şimdilik atılan ciddi adımlar yok. Özellikle, 60 bin dönümlük örtü altı tarım alanıyla seracılığın en önemli merkezlerinden biri olan Kumluca ve çevresinde, sorun çok daha büyük önem taşıyor. İlçede seraların, aile işletmesi şeklinde küçük küçük yapılanması, üretimden pazarlamaya uzanan bir dizi sorunun da temelini oluşturuyor. Küçük işletmelerin, sermaye düşüklüğü, teknoloji kullanımının yetersizliğini beraberinde getirirken, büyük işletmeler dikkate alınarak çıkarılan Üretici Birliği Yasası da bölgenin ihtiyaçlarına yanıt veremiyor ve üretici örgütlülüğü sağlanamıyor. A üretici özellikleriyle ilgili değerlendirmesini de şöyle yapıyor: ‘‘Daha çok aile işletmesi ve ortakçılığa dayalı seracılık yapan üretici, toprağa ve işletmesine bağlılığı, özverili çalışması, tutucu olmamakla birlikte geleneklere bağlı yapısı, belirli konularda yeniliğe açıklığı, örnek olma ve örnek alma çabası, üretim alanını genişletme özellikleriyle olumlu özellikler çiziyor. Ancak sermayesinin yetersizliği, eğitim düzeyinin düşüklüğü, pazar ve fiyat bilincinin olmaması, teknik bilgiyi sağlayacak, teknik danışman bedelini ödemeye hazır olmaması, örgütlenmeyi ve ortak hareket etmeyi benimsememesi gibi olumsuz özellikleri de taşıyor.’’ Yasa ihtiyaca yanıt vermiyor Üretici örgütlülüğünün bir türlü sağlanamadığını belirten Titiz, çıkan yasanın da Kumluca’nın parçalı yapısına uygun olmadığını vurguladı. AB’de (örneğin İspanya’da) 100 bin Euro ciro ve en az 5 7 üreticinin bir araya gelmesinin bu örgütlerin kurulması için yeterli olduğunu belirten Titiz, bunun alt sınır olduğunu ve Avrupa’da örgütlü olmayı cazip hale getiren 3 ana unsur bulunduğunu vurguladı: Küçük işletmelerin pazarlama sorunu, küçük işletmelerin paketleme sorunu ve küçük işletmelere yönelik danışmanlık hizmetleri, Avrupa’da üreticinin örgütlü olmasını cazip kılan 3 ana unsur ve bunlar ülkemiz için de geçerli. Europgap yani iyi tarım uygulamaları çerçevesinde, ürünün tarladan, sofraya kadar uzanan aşamasında kayıt kadar izlenebilirliğin de önemli olduğunu vurgulayan Titiz, ‘‘Üretimden sofraya uzanan zincir içindeki tüm aktörlere sorumluluk yükleyen bir sistem bu. Sistemin sorunsuz işlemesi de danışmanlık hizmetleriyle sağlanabilir. İşte tüm Avrupa ülkelerinde, üretici birlikleri felsefesinin altında yatan ana konular bunlar. Bizim üreticimizin de aynı konulara ihtiyacı var. Ülkemizde de bu üç unsurun hayata geçmesiyle dinamik bir yapı sağlanabilir’’ diye konuştu. lükten endişe ediliyor. Ortaklık bazında bir örgütlenme yerine dernek bazında bir yapılanmayı ön plana çıkaran bu yasa haliyle kar amacını da taşımıyor. Yasanın özünde küçük üreticinin ticari bir yapılanmanın yerine danışmanlığın yol göstericiliğinin esas alındığı edilgen bir yaklaşım sözkonusu. Yasa küçük üreticiye yönelik, yeniden ele alınmalı, belki ek maddelerle, onların ihtiyaçları karşılanabilir hale getirilmeli.’’ Üretici örgütlülüğü konusunda Titiz’in önerisi ise ‘‘imtiyazlı üretici ortaklığı.’’ Üreticilerin biraraya gelip, üretim ve pazarlama işbirliğine, ortaklığına dayalı bir anlayış, imtiyazlı üretici ortaklığı. Üreticiye, düşük faizli kredi verilmesi, teşviklerden yararlandırılması da bu düşüncenin içinde yer alıyor. Türkiye’de insanların örnek olmayı ya da örnek almayı sevdiğini, ancak örgütlenmeyi sevmediğini belirten Titiz, insanları birarada buluşturmanın, cazip hale getirilmesi gerektiğini vurguladı. Titiz, ‘‘İmtiyazlı üretici ortaklığıyla, bu sağlanabilir. Sistem, ürünü satın almak zorunda olmasa da üretici adına satacak bir yapıda olmalı’’ dedi. Hal Yasası’nda değişiklik Türkiye için üretim sonrasında, hem küçük, hem de büyük işletmeler için tek pazarlama kanalının toptancı haller olduğunu belirten Titiz, Toptancı Hal Yasası’nın da değiştirilmesi gerektiğini vurguladı. Rayiç fiyat için halin vazgeçilmez olduğunu, ancak tüm ürünün pazarlamasında tek kanal olarak halin kullanılmasının doğru olmadığını ifade eden Titiz, ‘‘Sistemi zenginleştirmek, bu yapıyla mümkün değil. Elçiye zeval olmaz anlayışıyla, komisyonculara sorumluluk yüklenemiyor. Avrupa’da yaş meyve ve sebze pazarlamasında süper marketlerin payı giderek artarken toptancı halleri önemini yitirmektedir. Bizde de öyle olmalı. Toptancı Hal Yasası’ndaki ek düzenlenmelerle bu sağlanabilir’’ dedi. Amiral battı oyunu gibi Kumluca ve çevresinde, üretim anlayışının parçalı bir yapıya dayalı olduğunu belirten Titiz, bölgede işleyen sistemi de şöyle özetliyor: ‘‘Kumluca’da işletmeler ortalama 3 bin metrekarelik küçük seralardan oluşuyor. Bunların yeni teknolojilerden yararlanmaları oldukça güç. Çünkü ellerindeki para, ancak yaşamlarını sürdürmeye yetiyor ve teknoloji yatırımına ayıracak paraları yok. Ayrıca artık ilçede arazi de yok. Mahkemedeki davaların yarıdan fazlasını yol ve arazi davaları oluşturuyor. Herkes kendi sera alanını genişletme çabası içinde. Mevcut alanın neredeyse tamamının sera ile örtülü olduğu Kumluca’ da çocukluğumuzda oynadığımız, amiral battı oyunun bir görüntüsü var. İlçede, işçilik karşılığı ortakçılık sistemi yaygınlaşmış durumda. Kumluca’daki seralarda çalışanlar için fiyat konuşulmaz, ortaklık oranı konuşulur. Ortakçı da bir süre sonra, kendi arazisini edinip yanına işçisini alır ve onunla ortakçılığa başlar. Bir de her kardeş evlendiğinde, toprağın bütününden kendisine düşen payı alarak, kendi aile işletmesini kurar. Bu da toprağın bölünmesine neden olur ki, Kumluca’da sistem böyle işliyor. Ortakçılık nedeniyle, ilçenin kış nüfusu, yaz nüfusunun 3 katı artıyor. Bir anlamda, tarımda istenilen örgütlenmenin ilkel bir görüntüsü var ilçede. Ancak üretici örgütlülüğü yok.’’ Üretim danışmanlığı Tüketici taleplerindeki değişikliğin, ürünün izlenebilirliğini beraberinde getirdiğini ve bu noktada üretim danışmanlarına ihtiyaç duyulduğunu da belirten Titiz, Türkiye’deki ziraat mühendislerinin üretim danışmanlığı aşamasında olmadığını ve bu konuda ayrı bir eğitim almaları gerektiğini ifade etti. Üretim danışmanlarının, sermaye ölçüsünde modern üretim tekniklerini, yeni ürünleri öğretebileceğini, pazar ve pazarlama bilgisi verebileceğini vurgulayan Titiz, kayıtlı ve izlenebilir üretim için de danışmanların gerekliliğine dikkat çekti. Titiz, ‘‘ Örtü altı tarımında toplam üretiminin sadece yüzde 5’ini ihraç edebilen ülkemizde, İspanya örneğinde olduğu gibi ihracatın payının yüzde 50 seviyesine yükselmesi durumunda, sektörde 3 bin deneyimli üretim danışmanına ihtiyaç olacaktır’’ diye konuştu. Titiz, bir çok modern işletmenin kurulabileceği organize tarım bölgelerine gereksinim olduğunun da altını çizdi. Ortaklık bazında örgütlenme Avrupa’daki, üretici birliği yapılanmasına karşılık, ülkemizde yeni çıkan yasanın özellikle seracılığın ve küçük ölçekli açık tarla sebze tarımının hakim olduğu Kumluca, Kale, Finike, Fethiye ve hatta Mersin’in bazı ilçeleri için ihtiyaca yanıt vermekten çok uzak olduğunu vurgulayan Titiz, şunları söyledi: ‘‘Yasa ve yönetmelik, bir ilçede sadece tek bir birlik kurulabileceğini ve o ilçede en az üreticilerin yüzde 15’inin üye olması gerektiğini söylüyor. Birliğin dernek statüsünde çalışacağını ve kar amacı güdemeyeceğini söylüyor. Kumluca Ovası’nda 60 bin dönüm sera alanı ve 20 bin üretici var. Bunların yüzde 15’inin birliğe üyeliğini düşünürsek, karşımıza 3 bin üreticili bir birlik yapısı çıkıyor. Bu kadar kalabılık bir birliğin genel kurulu bile yapılamaz. Son derece hantal bir yapı oluşur. Küçük üniteler halinde örgütlü Üretici, toprağa bağlı Kumluca’daki seraların yapısını özetleyen Titiz, 11