Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ORHAN PAMUK YAŞAR KEMAL’İN ROMANCILIĞINI ANLATIYOR Yaşar Kemal’in iki dünyası cünü bu bütünlüğü aramakla tüketmez hiç. Hikâyelerini kendi duygularının etkisinde hiç kalmadan ve nasıl söylediği üzerinde de hiç durmadan söyleyiverir. İşte tam bu nedenlerden, hikâyesi şeylerin özüne işler. Şehir hayatının, modernliğin karmaşalarıyla huzursuz bizlerin hayranlık ve özlem duyduğumuz bu çocuksuluğun günümüzde bir bedeli, Yaşar Kemal’in romanlarında bir karşılık vermeye çalıştığı sorunları var elbette. Efsanelerin, modern hayatın günlük ayrıntıları içine girdikçe inandırıcılıklarını ve etkileme güçlerini yitirdiklerini bilir Yaşar Kemal. Bu yüzden içten bir sevgiyle bağlandığı önemli kahramanlarını şehirlere hiç uğratmaz. Kır hayatının simgesel yanlarını vurgulayan başka bazı romancılarda, sözgelimi Thomas Hardy’de doğa, şehir hayatı ile zıtlığı ile anlam kazanırken, Yaşar Kemal’in en iyi romanlarında şehir hayatının ya da modernliğin herhangi bir izi hiç gözükmez. Bu da bizi, Yaşar Kemal’in özellikle ilk romanlarında mükemmel bir karşılık bulduğu ve bütün eserinin sordurttuğu asıl soruya getirir: Bütün karmaşasıyla modernliğin bir ürünü olan roman sanatı, modern öncesi hayaisedeyken kitaplarını okumakla tı anlatmaya giriştiğinde antropolojik ya da övünürdüm, şimdiyse arkadaşı olfolklorik olmaktan nasıl kurtulabilir? Daha makla. İnsan kendinden otuz yaş önemli sorun: Romanın seslendiği okur ile, büyük ve bambaşka bir âlemden gelen biriyhikâyesini anlattığı kahramanların bilinçleri le nasıl arkadaş olabilir? Ben Cumhuriyet’in ve manevi dünyaları arasındaki uzaklık nasıl nimetlerinden yararlanmış, Batılılaşmış, İsaşılacaktır? Yazar kimin tarafındadır; motanbullu bir aileden geliyorum. Yaşar Kedern okurun mu, heyecanla anlattığı modern mal ise devletin sert davrandığı, ağaların ve öncesi hayatın mı? doğanın hırpaladığı Güney Anadolu’dan... Yaşar Kemal’in eseri diriliğini, başarısıBizi birbirimize yakınlaştıran şey, benim nı ve sonraki yıllardaki zorluklarını bu ikionun kitaplarına, hayatına duyduğum haylemden alır hep. Bir yandan Stendhal’den ranlık kadar, Türkiye’de yazar olmanın koSteinbeck’e gerçekçi romanın bütün anlaşulları: Yazarlara, kültüre şiddet uygulamayı tım usullerinden yararlanırken, diğer yanYaşar Kemal, asıl başarısını yokluk koşulları alışkanlık edinmiş bir devlet, yoğun ve akıldan hikâyelerinin ruhsal merkezini içlerinsız bir siyasi milliyetçilik ve dinin ve siyaiçerisindeki kahramanların en yalın istekleri, en den çıktığı ve gerçek bir sevgi ve coşkuysetin talepleri arasında soluk almaya çalışan basit insanlık hallerini anlatırken ortaya koyar. la anlattığı Güney Anadolu köylülerinin haküçük bir edebiyat dünyası... yatının tam ortasına yerleştirir. Bu yüzden, Devletin insan haklarına, yazarlara, yabütün o destan tutkusuna, geniş freskler çizyımcılara yönelik acımasız baskılarından En çok sevilen romanı “İnce Memed” birbirlerime, kalın romanlar yazma isteğine rağmen, Yaşar Kebirine karşı çıkmak için, çoğunlukla onun önerisiyni besleyen bu karşıtlıklarla yapılmıştır. Bu sürükleyimal, asıl başarısını yokluk koşulları içerisindeki kahrale, bir araya geldikten, sesimizi duyurmaya çalıştıkci, eğlenceli kitap bir yandan yüzyılın ilk çeyreğinde manların en yalın istekleri, en basit insanlık hallerini antan sonra gittiğimiz bir Kumkapı lokantasında Yaşar Anadolu’nun güneyindeki dağlarda devletin ve ağaların Kemal, romanlarında konu ettiği Çukurova’yı altı saat baskısına ve doğanın çetin şartlarına karşı yaşama savaşı latırken ortaya koyar. Birbirlerini kıskanan yoksul komşular, annesinin öfhiç durmadan anlatabilir. veren köylülerin hayatını, aralarından çıkan bir eşkıyakesiyle karısının sevgisi arasında kalan kırılgan bir erAltı saat boyunca anlattıklarının üzerimde bıraktığı et nın hikâyesiyle birlikte, son derece gerçekçi ayrıntılarla kek, geçmiş güzel anılar gibi düşlenen güzel atlar, anneki, lisede kitaplarını okurken duyduklarımla aynıdır: An verirken, diğer yandan da, dünyanın her yerindeki çaresiyle çatışan çocuk, öfkesini doğaya, böceklere açabilen lattığı hikâyelerin, bütün o yoksul köylülerin, inatçı çosiz köylülüğün ortak düşü kurtarıcı bir eşkıya efsanesini bir ihtiyar, kendi yalanlarına kendileri inananların kırılcukların, öfkeli ağaların, direnen anaların, eşkıyaların ve yeniden başarıyla canlandırır. ganlığı, boynu bükük ve kederli olanların bakışları... katillerin, karşımda duran Yaşar Kemal’in heybetli gövBütün renkleri, ayrıntıları ve topoğrafyasıyla gerçekYaşar Kemal bunları görür ve şaşırtıcı bir hünerle bir desi kadar yakın ve gerçek olduğunu hissederim. çi bir şekilde gözlemlenen doğa, diğer Yaşar Kemal roanda ve kolayca eski efsanelere bağlayıverir. O zaman, Beni yapan şehir kültürünün kişiliğimin ve hayatımın manlarında olduğu gibi, şehirli okur için, insanı arındıbu büyük yazarın sesiyle dile gelenin yalnız Anadolu bir kısmını körelttiği düşüncesi Yaşar Kemal’i dinlerran, romantik hayallere çağıran, vahşi ama saf bir yerken ve okurken içimde bir pişmanlık olarak belirir. Ora dir. İnsan ilişkilerinin şiddeti, ağaların ve devletin baskı köylüsü değil, bütün insanlık olduğunu sezen okur, o eski dünyanın bitmesinin, efsanelerin artık işitilmemesinin da, uzaklarda Yaşar Kemal’in öfkeye yaklaşan bir sevsı, okuru ahlakçı bir başkaldırıya çağırırken, sonraki roacısını duyar. gi ve coşkuyla anlattığı doğanın içinde, benden çok damanlarda psikolojinin inceliklerinin yerini ağır ağır alha “gerçek” insanlar yaşar. Yaşar Kemal’in çok yakınmaya başlayan şiddet, doğadaki yozlaşmaya eşlik eder. Öteki Renkler: Seçme Yazıları ve Bir Hikâye, dan gözlediği, kuşuna, böceğine, bütün renklerine ve ruh Doğa sevgisi, insanın temel çatışmalarını en yalın ha1.baskı, Aralık 1999, İletişim Yayınları; Yapı Kredi hallerine özel ilgi gösterdiği doğanın, kitaplarında bütün liyle yakalama isteği ve şiddeti bir kötülükten çok bir Yayınları’nda 1. baskı, Temmuz 2013. zenginliğiyle ve inançla anlatılması bu gerçeklik duygu mecburiyet olarak görmesiyle Yaşar Kemal sunu kuvvetlendirir. bizlere şehir hayatının efsaneleri öldürdüğünü Yaşar Kemal’in romanlarının okurda yaptığı etsöylemektedir. Bu kayıp destansı hayatın çok ki, geride kalmış vahşi hayat şartlarına, her şeyin dada fazla uzaklarda olmadığını bize hatırlatmak ha “gerçek” gözüktüğü kırsal hayata hem bir özlem için romanlarını yazmaktadır sanki. hem de sertliğinden ve haksızlığından ötürü bir öfkeBu tutumuyla okura Schiller’in “Saf ve dir. Çelişkili bu iki duygunun, özlemin ve öfkenin iki Duygusal Şiir Üzerine” adlı kitabında tarifilemi, Yaşar Kemal’in romanlarını oluşturan bir başka ni yaptığı saf şaire benzer. Saf şair doğayla öyçelişkiye, zamandışı destansılıkla gerçekçi ayrıntıcılıle bir uyum içerisindedir, doğa ile sanki öyğın ikilemine de denk düşer. le bir bütünleşmiştir ki, duygusal şair gibi gü u Yaşar Kemal, romanlarında konu ettiği Çukurova’yı altı saat hiç durmadan anlatabilir. Altı saat boyunca anlattıklarının üzerimde bıraktığı etki, lisede kitaplarını okurken duyduklarımla aynıdır: Anlattığı hikâyelerin, bütün o yoksul köylülerin, inatçı çocukların, öfkeli ağaların, direnen anaların, eşkıyaların ve katillerin, karşımda duran Yaşar Kemal’in heybetli gövdesi kadar yakın ve gerçek olduğunu hissederim. L 10 Orhan Pamuk’la...