26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Üstte Aylar süren görüşmelerden sonra Lozan’da 24 Temmuz 1923 günü imzalar atıldı. Sağda Hariciye Vekili İsmet Paşa’nın Lozan Konferansı dönüşünde İstanbul’da törenle karşılanışı (10 Ağustos 1923). İtilaf Devletleri ile anlaşmaya varılamayan önemli noktalardan biri, borçlar konusuydu. Osmanlı borçlarının imparatorluktan ayrılmış ülkeler arasında taksim edilmesi büyük tartışmalar yol açmakla birlikte, bu konuda bir çözüme varılamadı. İtilaf Devletleri temsilcilerinin, Osmanlı İmparatorluğu döneminde birçok alanda elde ettikleri imtiyazları bir şekilde devam ettirmeye çalışmaları bir diğer anlaşmazlık noktasıydı. İstanbul ve Boğazların İtilaf Devletleri’nce tahliyesi de yine olumlu bir sonuca bağlanamamıştı. Sonuçta, anlaşmaya varılan noktalar kadar uyuşmazlığın devam ettiği noktaların da önemli meseleler hakkında olması ve İtilaf Devletleri’nin taleplerinin İsmet Paşa tarafından reddedilmesi 4 Şubat 1923’te konferans görüşmelerinin iki aylık bir kesintiye uğramasına yol açtı. İsmet Paşa’nın Ankara’ya dönmesinin hemen ardından Meclis’te yapılan gizli oturumlarda şiddetli tartışmalar yaşanıyor, mebuslar söz konusu kararların tavizler içerdiğini savunuyordu. Sonuçta İtilaf Devletleri yüksek komiserlerine gönderilen bir notayla, görüşmelerin yeniden başlaması talep edildi. 23 Nisan 1923 tarihinde başlayan ikinci aşamada, daha önce çözümlenemeyen sorunlar üzerinde duruluyordu. İtilaf Devletleri’nin Osmanlı İmparatorluğu üzerindeki kapitülasyon haklarını şekil değişiklikleriyle devam ettirmek ve kabotaj haklarından vazgeçmemek konusundaki ısrarlarına karşılık İsmet Paşa’nın dirençli tavrı sonuç verdi ve sonuçta kapitülasyonların küçük şartlar haricinde kaldırılması ve kabotaj hakkının Türk vatandaşlarına tanınması karara bağlandı. Savaş tazminatı ödememekte ısrar eden Yunanistan ise bunun yerine Karaağaç’tan çekilmeyi kabul etti. Aylar süren tartışmalar sonucu şartları hazırlanan Lozan Barış Antlaşması, ekindeki belge ve mektuplarla birlikte 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalandı. Bu antlaşmayla, güney sınırları hariç, Misakı Milli doğrultusunda sınırlar belirginleştirilmiş oluyor, doğuda bir Ermeni devleti ve batıda bir Yunan devleti baskısı geride kalıyor, Türkiye Devleti, bağımsızlığı üzerindeki tehditlerin büyük bölümünden kurtuluyordu. Bu antlaşma, Osmanlı İmparatorluğu’nun sonunu hazırlayan Sevr Antlaşması’nın yerine, Türkiye Cumhuriyeti’nin başlangıcının temellerini kuvvetlendirerek bambaşka bir pencere açıyordu. 318
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear