Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Büyük Taarruza hazırlanan birlikler Batı Cephesi yolunda. yönelik kesin emir verdi ve büyük bir sessizlik içinde Ankara’yı terk etti. Ertesi gün öğlene doğru Konya’ya varılmıştı; o ana kadar Mustafa Kemal Paşa’nın Ankara’dan ayrıldığına dair en ufak bir bilgi sahibi olamayan Konyalılar bu ziyareti şaşkınlık içinde karşıladılar. Burada geçirilen iki günün ardından Garp Cephesi’nin Akşehir’deki karargâhına doğru yola çıkıldı. Burada taarruz harekâtına yönelik yapılan toplantılar sonucunda karargâhın Akşehir’den Şuhut nahiye merkezine nakline karar verildi. Bunun ardından, birliklerin, düşman uçaklarını görebilecekleri biçimde yerleştirilmesi, çadırların sık ağaçlıklı yerlerde kurulması ve yerleşim için özellikle dik tepeler arasına gizlenmiş vadilerin tercih edilmesi gibi, tertibata yönelik hazırlıklar tamamlandı. Bütün bu çalışmaların içinde en önemlilerinden biri, Anadolu Ajansı’nın Çankaya’da büyükelçiler ve ileri gelenler şerefine düzenlenen bir çay partisinden söz etmesiydi. Bu haber, Mustafa Kemal Paşa’nın Ankara’da olduğu izlenimini uyandırmak ve kimsenin cephede olup bitenlerle ilgilenmemesi ni sağlamak amacını taşıyordu. Nihayet 20 Ağustos tarihli Hakimiyeti Milliye gazetesinin ilk sayfasına bir ilan verildi. İlanın mahiyeti şöyleydi: “Gazi Paşa Hazretleri, ağustosun 21. Pazartesi günü köşklerinde ricali siyasiyeye (üst düzey siyasilerine) bir çay ziyafeti verecekler.” Nihayet bu uydurma haber amacına ulaşmış, kimse durumdan şüphelenmemişti. Mustafa Kemal, aynı gün sabaha karşı cepheye doğru hareket etti. Bu tedbirin alınmasındaki asli düşünce gerek cephede, gerekse sivil halk arasında giderek yayılan taarruz söylentilerinin önüne geçmekten çok, taarruzun zamanını gizlemekti. Aksi takdirde Yunan güçleri ve buna bağlı olarak İtilaf Devletleri saldırıya karşı tedbir almaya yönelecek, bu da Türk ordusu adına olumsuz sonuçlar doğuracaktı. Türk ordusunun taarruza yönelik hazırlık çalışmalarında seferber edilen bu gizlilik planı cepheyle sınırlı bırakılmamış, İstanbul ve diğer vilayetlerdeki halkın savaş planına dair en ufak bir bilgi edinmesinin önüne geçilmişti. Şüphesiz ki bu da planın bir parçasını teşkil ediyordu. Ancak bir yandan da, cepheden halka savaşın akıbetine dair bilgi gitmediği gibi, ordunun durumu ve gidişata yönelik alınan yalan yanlış duyumlar halkın zafere olan inancını zorluyor, özellikle Yunan ordusu lehinde İstanbul basınında çıkan haberler tüm halkı olumsuz etkiliyordu. Halkın gözünde havadisler pek de iç açıcı değildi. Tüm halk savaştan bitkin düşen ordunun daha fazla direnemeyeceğini düşünüyordu ve şimdi bütün gözler Ankara’ya çevrilmişti. Türk ordusunun gidişatına yönelik şehre ulaşan haberlere bir de yabancı basında duyurulan ve endişe uyandıran haberler ekleniyordu. Özellikle Yunan basınında yer alan bazı havadisler Türk birliklerinin ehemmiyetsiz taarruzlarından söz ediyordu. Bir nebze olsun umutlandırıcı haberlere ise halk itiyatla yaklaşıyor; bunların doğruluğu cephe tarafından onaylanmadıkça kesin hüküm verilmiyordu. Ancak günlerdir devam eden bu belirsiz bekleyiş birkaç gün sonra cepheden gelen ilk haberle yerini bir coşkuya bırakacak, günbegün alınan her yeni haber bu coşkuyu daha da artıracaktı. 277