Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
14 nıal nadır'den SİVASFT 84 Kütüphanemden ilhamlar 3 OCAK 1945 Çalıp oynama sırası Her şeyin bir adı var ya, Turgut Özal'ın adını da süreklı yaptığı zamlardan ötürü "Zam Baba" koymuşlar. Zam, eskiden beri bilinir ki sevimli bir şey değıldir. Zammın ucu uzaktan göründü mü, ister yerel olsun, ister genel olsun iktidarların eskiden altlarındakı sandalyeler depreme uğramışçasına sallanır dururdu. Bugün değişti, tersi oluyor; zam yaptıkça siyasal iktıdarlar ıskemlelerinde daha kaykılarak oturuyorlar. Bunu bize "Zam Baba" getirdi, bakalım alıp götürme kimin işi olacak? İnsan zamma dayanır da, hani ufukta bir daha zam gelmeyeceğinı belirleyen bir işaret görür. Bızımkı öyle değil ki, zam bir geliyor, sonra bıraz beklıyorsunuz, bir daha geliyor, bır daha geliyor. Bunun nesine dayanabilirsıniz kı! Eskiden zam yapan güçlerin halktan biraz çekinmeleri, kızarmaları vardı. Şimdi zam, nerdeyse düğün bayram edılerek geliyor, kimsenin çekindiği, kızardığt yok. Hatta büyüklerimiz bir de alay eder gibi, "Demek zam geldi, öyle mi ha!.." diye konuşuyorlar. Halkımız dayanıyor, bu zamları bağrına basıyorsa bizim ne diyeceğimiz olur? Madem halkımız istiyor yapılsın, birbiri ardına hiç durmadan yapılsın!... Bizler de zaten yoksul kaldık, biraz daha yoksullaşır sineye çekeriz. Çekmiyoruz desek, bize aldıran var mı kü... Mani eskiden bir şeye zam geldı mi, işçinin memurun, emeklinın maaşlarına, ücretlerıne de biraz bir şeyler damlardı Sus payı verırlerdi. Şimdi hiç, memurdu, işçiydi, emekliydi aldıran, hatırlayan yoktur. Sanki onlar bu ülkenın ıçinde yaşamıyorlarmışçasma bir yerlerde zam kararları alınıyor, güle oynaya uygulanıyor, fakir fukara da ne yer, ne ıçer diye soran, eden yoktur. Dayağı yerken adam yardım için, "Müslüman yok mu?" diye bağırırmış. Daha önce böyle işlere karıştığı için başı derde giren, şerbetlinin biri de aşağıdan bağırırmış" "Var ama gelemez." Bu zamcıların hiçbir şeyden korkuları, çekinmeleri yoktur. Akıl hocaları IMF neyse onun buyruğuna uyup durmadan bastırıyorlar zammı. Birisi çıkacak ve diyecek olsa: "insaf, merhamet yok mu7" "Var ama ortaya çıkamaz." Bakalım bu IMF denılen yolculuk bizi nerelere değin götürecek, merak edenler çok bilıyorum, ama ben de merak ediyorum. Başka yerlerde o ülkelerı nereye götürmüşse bizi de oraya götürecektir. Ama bekleyelim bakalım gerçekten götürecek midir, yoksa yarı yolda mı koyacaktır? Ne demiş adam? "Yolumuz cehenneme olmaya cehenneme de, bakalım gerçekten bu yol oraya mı çıkıyor, onu merak edlyorum." "Bir ölünün evrakı melrukesü..." (Not: Olü, bir yazar, bir çizer veya bır değişmez gelirli olmak şartıyla) arsiv konuşnvor Kodın kolları vardı Gençlik ve kadın kollannı ilk kuran parti CHP'dir. Kadın kolları da, gençlik kolları da partinin örgüt olarak blrer parçası idi. Özellikle seçtmlerde propaganda yönunden çok işe yararlardı. Kadın ve gençlik kolları geleneği CHP'ye Halkevleri döneminden kalmadır. Çok partili sisteme girdiğimizde Halkevleri, ister istemez CHP'nin bir yan örgütü oluvermişti. Daha sonra DPTıler, parti mallarını CHP'nin elinden altrken Halkevleri'nin mallarını da almışlar, bu ö'rgütleri kapatmıslardı. Burada tsntet Pafa'yı 1954 yılında kadın kolları yöneticileriyle Samsun'da görüyoruz. Yükü birine atarız tamam Zam, zam, zam da bakalım bu zamların sonu nereye varacak? Bir inişe mi, bir yokuşa mı, yoksa bir düzlüğe mi? Madem çıktık açık alınla yola, nereye götürecekse oraya değin gidelim. Bir daha, bu da olmadı baştan demeyelim. Çünkü bu işin sonunda çok mızıklayan çıkacaktır. Mızıklayanlar çıkınca da yükü birılerıne yüklemeye kalkarlar. Işte hiçbir suçumuz, günahımız olmadan sırtına suç yüklenenlerden olmayalım. Bizi, bizden daha iyi düşündüğü var sayılan şu IMF'ci dostlarımız ha gayret diye bizleri özendırırken, özenelim özenelim de nereye varacaksak oraya varalım. Bundan sonra deniz gibi, yol da biterse kımın kıme ne diyeceği var? Bütün yükü IMF'nın üstüne atarız, olur biter. Vaktiyle Düyunu Umumiye'nın, kapitülasyonların, ülkeyi borçlandıran maliye nazırlarının üstüne yüklemedik mı? Bunu da yükler geçeriz. Vallahi Adnan Başer Kafaoğlu, bu işin içinden kendini iyi sıyırdı, kurtuldu. Vural Arıkan ne yapacak bakalım? Çok akıllıdır bilirim, gözlerim onda, gemiyi ilk terkeden olursa bu işin içinde bir bit yeniği olduğunu önceden kestirebiliriz. Moğol zulmü derler ya, ellerinde avuçlarında ne varsa hepsini almış, "Şimdi ne yapıyorlar?" diye sorası olmuş: "Şahım, gülüp oynuyorlar." Baksanıza hâlâ yakınıp duruyoruz, daha biz gülüp oynamaya, çalıp oynamaya gelmedik, onun da yeri ve sırası var.