Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
16 Siyaset salı ııosiııcloıı ekrana nayi olduğu için, sincnıa açısından kaçınılrnazdı. Bunıın ilk ftrneğini, sinema sanatının atası sayılan Fıansız Georges Melies'te görüyoruz. Melies, Fransa tarihinin efsaneleşmiş adlarından Jeanne d'Arc'ı 2Ü. yüzyıl başlarında 250 metrelik bir filmde canlandırdı ve 5(X) kişiyi bir araya getiren bu film bıiyük ilgi gördu. Ardından özellikle "Guise Diikü'niin Öldürulmesi" Fransa dışında da büyük ilgi gördü ve ünlü adların ekrana yansıtılmasında öncü oldu. 1910'larda lsveç sinemasının öncülerinden Brıınius, "VII. Charles" ilc bir kralın yaşamını bcyaz perdeye getirdi. Aşağı yukarı aynı yıllarda (1910'lar) Pasquali, Roma cgemenliğine başkaldıran kölelerin öncüsü Spartakııs'ün yaşanıını çeviriyordu. Gua/zoni'nin "Jiil Sezar'ı da yine aynı yıllarda ortaya çıkacak vc sincmanın en çok" ekrana gelen tarihi kahramanlarından birinin öncü filmi sayılacaktı. Aynı yönetmen Marcus Antonius ve Kleopalra'ya da el alacuk, sonru sıra "Kutsul Kitap"m yağmalanmasına gelecekti. "Kutsal Kitap" yayın hakkı için bir para ödemeyi gerektirmediğinden, sinemacılar uzun süre bu çok kahranıanlı yapıtı yağnıalamakla yetindiler. ABD'de Sluart Blackton'un Musa, Napolyon, Abraham Lincoln gibi ünlü adlara el alması o sıralara rastlar. Bunlardan "Napolyon" filmi binlerce dolara mal olmuştu. O sıralara rastlayan Fransız yönetmen Mercanlon'un "Kraliçe Elisabe(h"i ise (başrolünde ünlü tiyatro oyuncusu Sarah Bernhardl vardı) ABD'de bilc büyük iş yaptı. Genç sinema sanatının atalarından ABD'li Griffith ise, 1915'ten başlayarak ilk tarihi filmlerini veriyor. 1930'larda sinemanın en çok gündeme gelen "liplcrinden" Abraham Lincolıt'e el atıyor ama başarılı olamıyordu. Alman yönetmen Lubitsch'in "Madame du Barry"si, "Anne Boleyn"i, Polonya kökenli Buchowetski''nin "DanloıT'u, "Büyük Petro"su, Arsen von Csercpy'nin "Büyük Katerina"sı, Olto Gebühr'ün "Kral Frederic'M aynı dönemlerde Alman sinemasının, siyaset adanılarının perdede canlandırılmalarına katkısıydı. " Ik günlerinden siyasetçilere, I ınen olmuş kişilcrc yönclmck, tarihe cgcbir dev saB. de Mille, Isa'nın yaşamını gündeme gctirirkcn, Danımarkalı Carl Dreyrr, Fransız oyuncu FalconeJIi'ye Jeanne d'Arc'ı oynatıyor ve sinemanın başyapıtlarından birini gerçekleştiriyordu. Jaek Conway, "Viva Villa" ile Günty Amerika tarihine damgasını basan Pancho Villa'yı yaşattı. Ünlü kişilerin yaşam öyküsü artık Hollyvvood'un yeni modasıydı. Jııarez., Abraham Lincoln, VV'ilson, filmlere konu oldular. Ama bunlar başarılı yapıtlar değildi. Yönelmenlerin bu alanda başarı kazanmaları için sesli sinemanın epey yol alması vc 2. Dünya Savaşı sonrasına gelinmesi gerekecekti. Aleaxdre Korda, yine ekrana çokça gelen larihi kiiilerden "VIII Henry" ilc tarihi kişileri eanlandırmada önemli adımlardan birini atacak. Charles Loughton da başarılı bir kompozisyon gerçekleştirecekti. 1937 tarihli olan film, aynı zamanda da tngiliz sinemasının ilk büyük atılımıydı. StYASET 84 Diktatör llalya'da Alessandro Blasclli vc Mario Camerini, tarihi yağmalayarak yığınların ilgisini çekebiliyor. Bu arada da Mııssolini ülkeyi boyunduruğu altında eziyordu. " N e r o n " , Etiyopya'nın işgalinden sonra yapılan "Scipion Africanus" bu tür örneklerdendi. Charlie Chaplin'in doğrudan Hitler'i hcdct'alan "l)iktalör"ü, türünün en başarılı ftrneklerinden sayılacaktı. Artık yol açılmıştı. Günumüze kadar birçok unlü ad beyaz perdede canlandırılacaktı. Bunların çoğunun başarılı olduğu söylcncmezdi ama, Marlon Brando'nun yaşattığı Sezar ve Emiliano Zapata, Kirk Douglas'ın Spartacus'iı, James Mason'un Rommel'i, Grela Garbo'nun Kraliçe Kristin'i ve Mala Hari'si, Kichard Burton'un Trocki'si, Laurence Olivier'nin III. Richard'ı, V.Henry'si, daha da yakınlarda Yves Montand'ın "Ölümsüz" filmindeki l.ambrakis'i, Wajda'nın yapıtında Gerard Depardieıı'nün Danlon'u ve Psoniak'ın Robespierre'i, Allcnborough'nun Bcn Kingslcy tarafından canlandırılan vc geçtiğinüz yıl ödül yağmuruna tutulan Gandi'si, İngrid Bergman'ın Golda Meir'i, son olaıak da Mısırlıların büyük tepkisiyle kaışılanan Enver Sedat'ı türlerinin en başaıılı örnekleri sayılabilir. Her ülke, sinemanın geliştnesine koşut olarak en ünlü dcvlet adamını yaşatma peşine düşüyordu doğal olarak. Meksikalılar .Iııare/, Villa ve Maximilien'i, Arnavutlar İskender Bey'i, Çekler Jan Hus'u hatta Küba'da diktatör Batista bile Castro'dan önce devrimci lider Josc Marli'yi yaşatmaya çalışırkcn, Türk sineması da 2. Dünya Sâvaşı'ndan sonra tarihine el attı. Yavuz Sultan Selim vc Fatih, Sami Ayanoğlu'nun çizgileriyle ekrana yansıdı, ama başarılı olunanıadı. Faye Dunavvay'in çizgileriyle canlanan "Eva Peron" ise, yakın tarihin bir kişisini gündeme gctirdiği için ilginçti. Dünya sinemasının son yıllardaki büyük çabası, uzun süre ihmal cdilmiş ama büyük para getirebilecek olan Müslüman dünyayı çekebilmek. Bunıın da ilk adımı Arap kökenli bir yönetmenin, Mııslafa Akkad'ın " Ç a ğ n " adlı filmiyle atıldı. Filmde Anthony Quinn, ilginç bir Hazreti Ömer kompozisyonuyla dikkati çekmeyi başardı. Ancak belirtilınesi zorunlu olan gerçek, sinemanın tarihscl kişileri yaşatmakta büyük başarı elde edemediği. Yukarda adı sayılan ünlülerden pek azı bcyaz perdede başarıyla canlandırıldı. özellikle televizyon sayesinde dizi filmlerin yaygınlaşması, bu yönde belki yeni girişimlere yol açacak, daha başarılı sonuçlar elde edilebilecek. (Kültür Servisi) Ingrid Rergmaru Golda Meir Gregory Reck: Şu anda TV'de de gösteriten "Mavi ve GrV'de Abraham Lincoln. l Gerard Dipardieu: Danton, Patrice Chereau: Camille Desmoullins. Abel Gance ve Napolyon Ama Fransız yönetmen Abel Gance'ın (1889 1981) "Napolyon"u, hem her yönüyle ınükeınmel bir " d e v " film oldu hem de Sinema Sanatı'nın o gune kadarki en büyük yapımıydı. 1927 tarihli "Napolyon", Fransa, Almanya ve ABD'de ınilyonlarca lira toplanmasını gerektirdi. Dört yıl süren çalışmalar sonunda 15 bin metrelik bir film oldu ve ticari kopyası 5 bin metreye indirildi. Son bölüınü olan Sainte HeleneAdasıda, Gance'ın senaryosuna dayanılarak Bcrlin'de Alman yönetmen Lupu Pick tarafından bitirildi. Bugün filmin tamamı, çağdaş bir sinemacının, l'rancis Ford Coppola'nın çabaları saycsindc pek az kayıp verilerek ilk biçimiyle elc gcçirilmis bulunuyor. Napolyon Bonaparl, güniimüze kadar pek çok l'ilme konu oldu ve sinemanın en çok canlandırdığı devlct adanılarının başında geldi. Özellikle 1917 devriminin bir patlama yapmasına yol açlığı Sovyet Sineması ise, Kisenstein'ııı " E k i m " (Octiyabr) filminde Lenin'i aktör Nikandrov'a oynatmasıyla bir önemli siyasi kişiye can verdi. Yine aynı yönetmen, Rus tarihinin iki büyük adı olan Aleksandr Nevski ile Korkunç Ivan'ı Nikolai Çerkassov'a oynatarak bu kişilerin yasatılmasında çok başarılı oldu. Artık yol açılmıştı. Hollyvvood'da Cecil