Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
14 ıııal nadır'den StYASET 84 Elde ne oyunlar var ANAP, özel sermayenin partisi olduğu, özel sermayenin çıkarlarını koruduğu halde kendini sanki halkçı bir parti imişcesine sunmayı becermiştir. Bütün bu zamlar kimin çıkarınadır ve bedelini kim ödemektedir? Zamlar özel sermayenin çıkarınadır ve bedelini halkın çoğunluğu, emekçiler, işçiler, esnaflar, yaygın halk kitleleri ödemektedir. ANAP yönetimi, bunu, halkın çıkarına imiş gibi göstermiştir. 24 Ocak 1980'den bu yana alınan kararlan bir başarı gibi gösteren propaganda, sonunda ANAP'ın işine yaramıştır. Halkın çaresizliği, resmi propagandanın pompaladığı zamları çare gibi göstermiştir. Zam politikası sanki devlet ve rejim politikası haline dönüştürülmüştür. Kısaca devletin ve rejimin çaresizliği, zam politikasını ANAP'ın çaresi imiş gibi halka benimsetmiştir. Halk, ANAP'ın gösterdiği yolculuğu sonuna değin beklemeyi yeğlemiştir. Böyle siyasal yöntemsizliklere ülke çok girmiştir. Çok gerilere gitmeye gerek yok, demokrasiye engel gibi görünen İsmet Paşa, Demokrat Parti'nin büyük yanılgıları karşısında birkaç yıl geçmeden demokrasinin tek kahramanı kesilmemiş midir? Demokrasi gelecekse ancak İsmet Paşa'yla gelir noktasına varılmamış mıdır? Bugün de zammı, enflasyonu, işsizliği, yaygın halk kitlelerinin aleyhine alınan kararları getiren partinin, bütün bunlardan halkı kurtaracağı inancı ile karşı karşıya değil miyiz? özal iktidarının "seçeneksiz" ülkeyi kurtaracağı kanısı egemendir. Sosyal demokrat partilerin uyuşukluğundan, politika yöntemleri üretememesinden ötürü ANAP alternatifsiz, başıboş ve engeli bulunmayan bir iktidar olmuştur. Parlamento ve siyasal partiler bu deli dolu gidişe karşı çıkamıyorlar. Nasıl çıksınlar ki, "yerine ne koyacaksınız" diye sorarlar. özal hiç olmazsa her gün zam koyuyor ve gene zam getireceğinı söylüyor. Bunun karşıtı sanki ucuzlukmuş, zamsızlıkmış gibi gösteriliyor. Birisi çıksa da, "Ben ucuzluğu getireceğim." dese, adamı tımarhaneye koyarlar. öyle bir yere geldik ki hepimizin kafası ütülendı, ucuzluk dıyene deli gözüyle bakıyoruz, öylesi şartlandık. Resmı propaganda doğruları sildi süpürdü, eğrileri baştacı etti. Ucuzluk yok artık, tarihe karıştı. Nasıl da pahalılığı böylesi benimsettiler, ucuzluğu sözlüklerden çıkardılar. Bırakın bir başbakanı, eskıden ekmeğe zam yapan belediye başkanı birkaç hafta kentin sokaklarında görünmekten korkardı. Şimdi ise her gün zam yapan, daha da yapacağını söyleyen Başbakan seçim sonrasında kentin sokaklarında, hem de pahalılığı en çok duyması gereken gecekondu bölgelerinde "teşekkür" turlan atıyor ve alkışlamyor. Türkiye'de büyük bir değişiklik oluyor diyorlar ya, demek doğru. Seçim sonrasında safa turlan atılırken kimsenin sesi çıkmazsa ne denir? Bütün bu ışler nasıl açıklanır? Bu safa turlarının anlamı nedir? Sosyal demokratlar varmış... Bunlardan biri oy alıp Meclise girdi. Öteki, Meclı'se girenlerin oylarını alıp, beledıyelere giremedi. Hâlâ derlenip toparlanalım diye düşünüyorlar. Biri iktidan almış, zamlar yaparak, halkın teşekkürlerini çantasına doldurarak gidiyor, öteki nasıl toparlanırız diye düşünüyor... Mübarek sosyal demokrat değil, Nasrettin Hoca'nın hindisi... Papağanı görmüş de hoca, hlndiyi getirip pazara salmış. Hindi için, "Seninki konuşmuyor" dediklerinde, "Benimki de düşünür" diyesi olmuş... Onlar da düşünüyorlar. Gene boks maçına mı gidiyor?.. Hayır!.. Fınndan ekmek, Yerli Mallar Pazan'ndan kumaş, dağıtma yerinden kömür alacak... Belki tramvaya da biner... 23 OCAK 1945 arsiv konusnyor TTe|llf|f| £ft~f*£lttlVlfl~İ£l demokrat l'arti deyip geçmeyin! Kurulduğundan bu yana tek parti rejimine karşı pençeleşe RİCİ1IVII1 c l l C İ 9 1 1 I U C İ pençeie^e savastı da iktidan ancak öyle alabildL Celal Hayar, başı sıkıştığında Meclis'e kosmaz, halkın kalabahğma karışırdı. Halka dayanarak, yıllardır iktidarda bulunan köklü bir partiyi yenmek kolay otmadu Çoğunluk sistemini koyan Halk IttrtLsi ancak 1950 yümda gördü ki seçim yitirebilirmis. Köklu parti, aşağı yukan, bir milyona yakın oy yitirdi ama, Meclis'e ancak 65 mületvekitt sokabüdL Çoğunluk sisteminln azizlikleri böyle oluyordu. 1950 seçimlerinden hemen sonra Bayar görülüyor.