05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Sİ V \SET 84 II »zgürlük lik kurtaracak" sözüyle bütünleştirip bir nakarat bölumü yaptım. Onun yanına Orhan Veli'nin dünyasını koydum. Bence, Sait Faik'le çelişmeyen bir dünya bu. Sonra Aragon ve Eluard'in şiirlerini aldım; bir de kendi şiirlerimi. Bütün bu şairler aslında akraba şairler. Onların konularını kendi müziğime geçirmek istedim. Müzikteki degişiklik de buradan kaynakladı herhalde... LİVANELİ Bu plaktaki genel tema doğa, insan sevgisi ve aşk. Bütün bu şairler kentli şairler; işledikleri duygular da kentli duygular. Bu kentli şairleri ve kent duygularını halk muziğiyle ifade etmeye kalkışmak anlamsızdı. "Ada" plağında sazın olmayışı ve halk müzığine yer verilmeyişi belki en büyUk değişiklik olarak ortaya çıkıyor. Akustik gitar, on iki telli gitar, bas, davul, flüt, synthesizer ve piyano kullanıldı. "Ada" plagı, sazdan koptugunuz anl'amına gelir mi? LİVANELt Hayır. Sazı bıraktığım, artık sazla muzik yapmayacağım anlamına gelmez. Nitekim şimdi bir an önce yeni plağım için stüdyoya girmek istiyorum. Bu plakta gene saza ve halk müziği motiflerine döneceğim. "Ada" plağında müziksel farklılık nasıl yansıdı? LtVANELİ Besteler değişti. Bizim halk müziğinin duygusunu, yani formlarını değil de duygusunu temel alan bir beste yapmadım. lmkân yoktu buna. Eluard'in şiki, Aragon'un yalnızlığı anlatan şiiri ya meyi amaçladımz? LtVANEÜ Benim sözünü etmek istediğim, bunların tamamen dışında. Batılı kamuoyuna seslenmeyi amaçladım. Ancak Batılı kamuoyu derken, hiçbir zaman Alman işçisini ya da Fransız orta kesimini kastetmiyorum. Onlara seslenmem olanaksız. Onlar kendi Mireille Mathieu'lerini, Udo Jurgens'lerıni dinliyorlar. Ama Avrupa'da azımsanamayacak ölçüde bir aydın ve öğrenci kilesi var. Benim amacım, bu kesimlere seslenebilmekti, bu olanağı buidum. Avrupa'da plağınız yayımlandığı zaman, olay ticari bir sisteme dönuşuyor. Plak firması, ltalyan ya da Amerikah sanatçıya ne uyguluyorsa, size de onu uyguluyor. Diyelim, Ariola şirketi Angelo Branduardi'yi, Lucho Dalla'yı, Leonard Cohen'i Paco tbanez'i yayımlıyor, bir de benim plağımı yayımlıyor. Bütün bunlar aynı sistem içinde yayımlanınca, ister istemez kendi yaptığı plağı ve müzikaliteyi ötekilerle ölçmek zorunda kalıyorsun. O alan içinde düşünmeye başlıyorsun. Sonunda bu, müzikalitede gelişmeye ve işi evrensel düşünmeye yol açıyor. Ya (eknik olanaklar? LİVANELt Kuşkusuz, bir de teknolojik düzey söz konusu. Çünkü müzik, kitap gibi evinde yazılan bir şey değil. Besteyi yapıyorsun ama, sonunda stüdyoya giriyorsun. O zaman, stüdyonun kalitesi, olanakları çok öneın kazanıyor. Benim bu son plağım "digitalcomputer" stüdyolarda gerçekleştirildi. Bunun sağladığı olanak lar, çalışma rahathğı sonsuz. Bir de, Batı'da müziğin böylesine örgütlenmiş olması, bestecinin bütün haklarının korunuyor oluşu, bir çalışma rahatlığı getiriyor tabii. Ama bunun bedelleri de yok değil. ÖrnejUn, Turkiye'den uzak kalmak gibi... Maria Faranduri ile çalışmalarınız epey yankı uyandırdı... LİVANELt Son yıllarda Yunanistan'da müzik bir bunalım içinde. Bu bunalım içinde sanatçılar yeni çıkış yolları arıyorlar. Sözgelimi, Savopulos, bıraz Bob Dylan'vari şarkı sözlerine yöneldi. Haris Aleksiyu yeniden Rebetika'ya döndü; kompaniye denilen tarz, yani eski lzmir tarzı meyhane şarkıları çok gelişti. Bir de, Arabesk gibi, Arabodisko dedikleri tarz gelişme gösterdi. Bu aşamada, Maria Faranduri, benim şarkılarımı söylemek istedi. Yaptığımız plak Yunanistan'da çıktığı aylarda elli bin sattı. Yılın Plağı ödülü'nü aldı. Bir Türk muzikçisinin, Theodorakis'in solistiyle müzik yapması, Batı'mn çok ilgisini çekti. Çünku Maria uluslararası bir sanatçı. John VVİIIiams ile, Londra Senfoni Orkestrası ile plak yapmış, Metropolitan'da konser vermiş. Bu da, benim kim olduğum ve Türk mtıziği konusunda bir ilgi doğurdu. Ancak sanıyorum, Faranduri ile çalışmanıza müzik dışı boyutlar yakıstırılmaya çalışıldı... LİVANELt TürkYunan sorunu güncel olduğu için özellikle yabancı gazeteler bu yönden yaklaşmak istedi. Ancak biz Maria ile ta başından bir ilke oluşturduk: Biz politikacı değildik. MUzik birlikteliğimiz, iki ülkenin geçici süreler dışında daha uzun süreli dostluğuna dayanıyordu. Politik bir amacımız yoktu. Dolayısıyla, provokasyon anlamına gelecek soruları yanıtlamaktan özellikle kaçındık. KAÇ TANE LİVANELt VAR? Zülfü Livaneli'nin Türkiye dışında bulunduğu yıllarda korsan Livaneli kasetleri ortalığı kapladı. tşin tuhafı, bu kasetlerde sunulan fotoğraflardı. Çunkü kasetlerdekl Livaneli fotoğrafları, ybreye göre değişiyordu. liazen kravatlı bir genç , bazen elinde saz bir ozan. Ama hiçbiri Zülfü Livaneli değil Yunanistan'daki çevrelerden nasıl bir tepki geldi? LİVANELİ Bizim sözünü ettiğim tutumumuz, Yunanistan'daki sağcı çevrelerin hoşuna gitmedi. Yunan hukumetinin de çok fazla hoşlanmadığı bir olaya dönüştü. Benim bu konudaki tutumumu anladıktan sonra Yunan hükümetinin olaya çok sempatik bakmadığını söyleyebilirim. Maria ile Paris'te Theatre de la Ville'de verdiğimiz konserler de politik yönden ilgi çekti. Bazı politik baskılar denendi. özellikle Kıbrıslı Rumlar ve onların bUyükelçiliği, Maria Uzerinde baskı uygulamaya çalıştılar. Ama etkisiz kaldı. Bir bakıma, Maria ile birlikte çalıştığımız bütün bu yıllar, müzik çalışmalannın yanı sıra çevreden gelen provokasyonlan, basında çıkabilecek ters yorumları engellemekle geçti. Faranduri ile yaptıgını/ plak konusunda muzik açısından da yanlış yorıımlamalar oldu sanırız... LİVANELİ Bazı yorumlar duydum. Birincisi, şarkılarda Yunan orkestrasyon tarzı olduğu yolunda. Bu tamamen yanlış. Melodik enstrümanları çalanların hiçbiri Yunanlı değildi. Düzenlemeler de bana aitti. Bir Yunan etkisi yoktu. tkincisı, bizim kültürümüzü götürüp Yunanlılar'a veriyor, gibi çok garip bir görüş çıktı ortaya. Theodorakls'in şarkılarını burada bir Türk şarkıcı söylüyor da, niye Yunanlılar bir Turk bestecinin şarkılarını söylcmesin? Tam tersine, sevinilecek bir olay bu. Sizin bir de edebiyatçı yanınız var... LtVANELİ Gerçekten de, benim gelişmemde esas önemli etken, edebiyattır. Hep yazmaktı istediğim. Küçüklüğümden beri sürekli yazı denemeleri yapıyordum. Müzikle de uğraşıyordum ,ama profesyonel müzik yapmaya niyetim yoktu. Bu, raslantıyla ortaya çıktı ve sürüp gidiyor. Aslında edebiyatı yeğliyorum. Çünkü edebiyat yaşadığımız günü, dünyayı, düşunceleri daha iyi anlatabilen bir araç. Eleştirme, anlatabilme niteliği var. Hikâye kitabımdan bonra beş yıldır yazdığını bir rornan söz konusu. O romanı bitirip yayım lamayı düşünüyorum. Bundan sonra Av rupa turnelerını çok azaltıp yılda bire ındirmeyi, yazıya yönelmeyı tasarlıyorum. da Dinliyorum" şiiri Sivas sazıyla dile getirilemezdi. Dolayısıyla, besteler değişti. Besteler, sözgelimi Orhan Veli'nin "istanbul'u Dinliyorum " u gibi parçalarda, derinden, çok hafif bir Türk Klasik Müziği tadı taşımaya başladı. öbürleri de, Eluard'da, Aragon'da olduğu gibi, Batı müziği tarzı taşıdı. Anıa hepsi bir "chanson" tarzı içinde işlendi. Beste ve dü/enleme tarzı böyle olunca ister istemez şarkı söyleme tarzı da değişiyor. Balad tarzından uzaklaşıp "chanson"adoğrugittik buplakta.Bu plağın, öbur plaklanma göre daha müzıkal olduğu söylenebilir. Uzun zamandır yurt dışındaydınız. Yurt dışında ne gibi etkilerle yıız yiize geldiniz, ne gibi olanaklarla karşılaştınız? LİVANELt Yurt dışı deyince, bunun ne olduğunu belirlemek gerekir. Çünkü bizde, özellikle de müzikte, Avrupa'ya gitme olayı çarpıtıldı. Öyle ki, Avrupa'da bir Türkiye var. Avrupa'daki Türkiye'ye gitmek, Avrupa'ya gitmek sayılıyor. Oysa gidip Hannover'deki Türk işçilerine konser vermenin burada Şereflikoçhisar'da konser vermekten bir farkı yok. Almanya'daki kitlenin daha tutucu bir yanı var. Kültürel benliğini koruyabilmek için gittikçe daha tutucu hale geliyor. Sonunda, tedirgin olmuş insanların tedirgın müziği çıkıyor ortaya. Bunun dışında, Avrupa'da Fransız televizyonunun Mozaik programı, Alman radyo ve televizyonunun işçi programı gibi radyotelevİ7yon programları vaı. Ayrıca, Turk kaset firmaları sö7 konusu. Kuşkusuz bunlar biı media'dır, bu bir olaydır; büyük bir kitleye hitap eder, ama bu işin bir yanı. lkmcisi, etnik müzik çerçevesinde kalınabilir. Buna bazı Avrupa kurumları ilgi gösterebilir. Türk müziği konusunda araştırma yapan bir üniversitenin bir bölümü ya da Fransız radyosunun otantik müzik yayını yapan bölümü gibi. Siz Avrupa'da hangi kesime seslen Orhan Veli'nin "tstanbul'u TÜRKtYE'DEN V/.AK KALMAK Zülfü Livaneli, Avrupa'daki müzik dunyasında teknik olanaklarm çok geniş olduğunu vurguluyor. Bestecinin tum haklarının korunuyor olmasınm, bir çalışma rahatlığı sağladığını belirtiyor. "Ama" diyor, "bunun bedeli de yok değil. Örneğin, Turkiye'den uzak kalmak." "Ada" plagı dışında bugunlerde Türkiye'de başka bir mımk çalışmanız olacak mı? Z.L. Kasım ayı içinde bir dizi konser vermek istiyorum.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear