Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
C SPOR EURO 2008 24 HAZIRAN 2008 SALI TERİM HEP ZORU SEVMİŞTİR << urnuva öncesi yazımın başlığı ‘Fatih hoca zoru sever’ şeklindeydi. Portekiz maçıyla kötü bir başlangıç yaptık. Bu, dünyanın sonu değildi. Maçtan sonra ‘Hemen değişmeliyiz’ başlığı altında ikinci yazımı yazdım. Galibiyetler serisi başladı. İsviçre, Çek Cumhuriyeti, ve Hırvatistan... Var mı bizden büyüğü... Kim şans veriyordu, kaç kişi düşünüyordu Türkiye’nin buralara kadar geleceğini. Daha ilk maçta bir yenilgiyle hemen başlamıştık teknik direktörü, futbolcuları yerden yere vurmaya. Ya şimdi? Zaman ayarlamasını hiç de iyi yapamıyoruz, başlıyoruz karşı tarafı eleştirmeye. Sabırsızız, beklemeye hiç tahammülümüz yok. Ama sonuçta teknik direktör de futbolcular da bizim çocuklarımız değil mi?.. Futbolda şerefli galibiyetler, şerefli yenilgiler vardır. Fatih Terim ilk maçında onbirini sahaya sürerken hata yapmış olabilir, normaldir, herkes yanılabilir. Her hatanın bir bedeli vardır. Fatih Terim hatasının bedelini bugün fazlasıyla ödemiştir. Süreç içinde medya mensuplarıyla karşılıklı bazı tatsız atışmalar olsa da Fatih hoca her zamanki gibi büyüklüğünü göstermiştir. Terim’e karşı çıkanların hayli fazla olduğunu biliyorum. Ay Yıldızlılar turnuvaya veda edip dönseydi en başta Terim’in ipini çekeceklerdi. Ama Fatih hoca buna izin vermeyecekti ve dönmeden istifasını sunacaktı. Ben hiçbir zaman Fatih hocanın karşısında durmadım. Başarılı olsun olmasın her zaman kendisine destek verenlerdenim. Terim zor günlerin insanıdır. Hiçbir zaman kolay pes edenlerden olmamıştır. Terinin son damlasına kadar çabalar durur. Bugün belki de ülkenin yarısından fazlası bu başarımızı ‘şans’ olarak yorumluyor. Olsun; böyle yorumlasınlar. Hep başkalarının yanında olacak değil ya bu şans. Birazcık da bizimle olsun. Bir örnek vereyim hemen yeri gelmişken; Hırvatistan maçından bir gün sonra gazeteme giderken bizim Kuzguncuk’taki gazete bayisinin sahibi Ahmet arkadaş yolumu çevirdi ve şöyle dedi: “Abi bu nasıl bir şanstır. Bu şans biz de olsa (Koyu bir Fenerbahçelidir) Şampiyonlar Ligi’nde kupayı kaldırırdık.” Şans faktörü futbolda önemli bir unsurdur. Her zaman yanınızda olmaz. Ama şansı yakaladığınızda da değerlendirmesini bileceksiniz. İşte bizimkiler de bunu yaptılar. Terim ve öğrencileri Türkiye’yi ayağa kaldırdılar. İnsanlar sokaklara döküldü. Ama her şey T yolunda giderken yine zayıf yönümüz çıkıyor ortaya. Neden o silahları hemen elimize geçiriyoruz bir türlü anlamıyorum. TV’ler yoğun bir şekilde silah kullanılmaması için uyarı yapıyor. Fatih Terim “Sevinirken acı yaşamayalım” diyor. Ama kim anlıyor ki. ‘Magandalar’ yine iş başındaydı. Yine büyük zarar verdiler. Yazık değil mi masum insanlara... Doğrusunu söylemek gerekirse biz eğlenmesini bilmiyoruz. Yarı final çok önemli. Buralara kadar gelmek büyük başarı. Ancak sakat ve cezalı oyuncumuz çok. Ne olacak bilemiyorum. Ama yine ümitliyim. Bunu söylerken Fatih hocaya inanıyorum. Olur veya olmaz. Bu takımı alkışlamalıyız, çocuklara sahip çıkmalıyız. Hele hele bir de final yolu açılırsa... İşte o zaman keyfimize diyecek olmaz. Ama bazı ‘kalemşörlerden’ eminim ki üzülenler olacaktır!.. Hırvatistan maçına döneyim. Servis olarak TV başındayız. Karşılaşmanın her anı heyecan doluydu. İlk dakikalarda iyiydik, yani etkili başlamıştık oyuna. Tuncay‘ı farklı görüyordum diğerlerinden. Önceki maçlara göre daha diri ve istekliydi. Hücum organizasyonunda eksiklerimizin olduğunu gözlemliyordum. Çoğumuzda kazanacağımız görüşü hakimdi. Rakibin kaçırdığı önemli bir gol pozisyonu sonrası derin nefes alırken Fatih hocanın kafasından geçenleri tahmin edebiliyordum. Statta maç izler gibiydik. Yerimizde hop oturup hop kalkıyorduk. Sabri aksıyordu, Nihat ile Arda iştahsızdı. Bir de Rüştü oyunda değildi sanki. Toplara çıkışlarda affedilmez hatalar yaptı. Hırvatistan’ı biraz fazla büyütmüşüz gözümüzde sanki. Bana öyle geldi. Bizim ayarımızdaydılar, hatta onlardan üstün olduğumuz bölüm daha fazlaydı denilebilir. Normal süre golsüz geçildi. Peki ya uzatma dakikaları... İşte burasını sormayın gitsin. Sayfayı verme süremiz azalıyordu, hem maçın heyecanı hem iş stresi... Buna can mı dayanır? Uzatmanın ilk bölümü, yine skor tabelası aynı. İkinci bölüm... Böyle bir tabloyu acaba yaşayabiliriz miyiz diye soruyorum kendi kendime. Maçın bitimine ikiüç dakika kalmış. Hırvatlar Rüştü’nün hatasıyla öne geçiyorlar. Yıkılan yıkılana. Artık turnuva bizim için sona erdi. Ama böyle bitmemeliydi... Yazık... İşte böyle düşünüyordu milyonlarca insanımız. Semih de nereden çıktı? Gerçekten anlamadım. İşte bu çocuk ölüyü diriltti. Sonra penaltılar... Rakip iki penaltıyı dışarı attı, birini de Rüştü kurtardı. Sonuç: yarı finaldeyiz. Helal olsun. Ama bizleri bu kadar strese sokmanıza hiç mi hiç hakkınız yok ‘Çılgın çocuklar’!... Hİ LM İ TÜ RK A Y FUTBOL ENGEL TANIMIYOR UEFA, Euro 2008 boyunca her çeyrek final maçı öncesi engelli futbol oyuncularının yeteneklerini göstermesi için önemli bir proje hazırladı. Bu çalışma kapsamında engelli oyuncular maç başlamadan önce sahaya çıkıp, hünerlerini sergiledi. Bu müthiş azim örneği elbette tribünlerden yoğun bir alkış ve sevgi gösterisi aldı. C SPOR S AY I 1 0 0 İMTİYAZ SAHİBİ: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk GENEL YAYIN YÖNETMENİ: İbrahim Yıldız YAYIN YÖNETMENİ: Arif Kızılyalın SORUMLU MÜDÜR: Güray Öz EK KOORDİNASYON: Cumhur Önder Arslan GÖRSEL YÖNETMEN: Ersin Öztekin GRAFİK TASARIM: Süleyman Abay YAYIMLAYAN: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 Şişli 34381 İstanbul BASKI: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu 34580 Esenyurt / İstanbul CUMHURİYET REKLAM: Telefon (0212) 251 98 74. GENEL MÜDÜR: Özlem Ayden. REKLAM MÜDÜRÜ: Onur Çeliköz. REKLAM REZERVASYON: Mete Çolakoğlu. 3