23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

C SPOR ALTERNATIF 17 HAZIRAN 2008 SALI Futbolda şampiyon yine HACETTEPE S E V İ L A R I N A N SPOR POLİTİKASI Euro 2008 ve Türkiye HİKMET ÇETİNKAYA Türkiye Ulusal Takımı, Çeklerle oynayacak (pazar akşamı) bugün... Ben de yazımı maçın oynanmasından 6 saat önce yazmak zorundayım... Spor Dergi pazar akşamı baskıya giriyor, salı günü okuyucuyla buluşuyor... Belki sonucu yazımın sonuna ekleyebilirim... Bilemiyorum... Fatih Terim’i izledim, maç öncesi dediği şuydu: “Maçı kazanacağız, mutlaka zafere gideceğiz...” İsviçre maçını düşünüyorum... Sağanak halinde yoğun yağmur, sahayı göle dönüştürmüştü... İşimiz çok zordu... Zoru Semih ve Arda’nın iki golüyle başardık... Kalede Volkan çok iyiydi... Volkan, Euro 2008’in en iyi ikinci kalecisi... İsviçre galibiyeti çok sevindirdi hepimizi. Zoru başarmak kolay değildi. Emre Aşık’ın başına atılan 9 dikiş, Hakan’ın durumu, Emre Belözoğlu’nun, Servet’in sakatlıkları... Arda Turan, İsviçre karşısında oynadığı futboluyla bir yıldız gibi parladı. 90+2’de olağanüstü şutuyla İsviçre filelerini havalandırdı. Mutluyduk... Euro 2008’in bir başka yıldızı Semih’ti... Şimdi aynı heyecanı duyuyorum maç öncesi... Çek Cumhuriyeti Teknik Direktörü Karel Brückner, Cenevre’de maçın yapılacağı statta düzenlediği basın toplantısında “Ya hep, ya hiç... ” diye konuştu... Aynen böyle!.. Bizim için de onlar için de... Maç eşit olarak biterse penaltılara gidilecek... İki takım için de karşılaşma zor geçecek... Sanırım iki takımın da orta sahayı tutması onlara avantaj getirecek... İlk golü atan takım moral olarak daha güvenli olacak... Peki yağmur yağarsa? İşte en büyük sorun bu!.. Hafif bir yağmur bizim işimize yarar... Şimdi cumartesi gününe dönüyorum... İspanya, İsveç karşısında uzatma dakikalarında güldü... Rusya karşısında hat trick yapan David Villa, İsveç önünde 90+2’de attığı golle İspanya’yı galibiyete taşıdı... İspanya artık çeyrek finalde. Son Avrupa şampiyonu Yunanistan’a gelince... Yunanistan, Rusya’ya boyun eğdi... Euro 2008’e veda etti... Saatler bir türlü geçmiyor... Türkiye, Çek Cumhuriyeti karşısında ne yapacak? Sorular, sorular, sorular... Turnuvaya futbolsuz bir yenilgiyle başlamıştık. İsviçre maçı moralimizi düzeltti. Bizde iki Mehmet var... Mehmet Topal ve Mehmet Aurelio... İkisine de çok iş düşecek... Onlara güveniyorum... Zor da olsa başardık. İlk yarıyı 20 yenik bitirdik ama ikinci devrede üç gol birden attık. Artık çeyrek finaldeyiz. Ü niversiteler Ligi’nde 11 kez üst üste yenilgisiz şampiyonluk sevinci yaşayan Hacettepe Üniversitesi Amerikan Futbol Takımı, şimdi de Kulüpler Ligi’nde birinci oldu. Finalde Gazi Üniversitesi’yle karşılaşan Hacettepe Üniversitesi, uzatma dakikalarında maçı 2014 kazanarak kupayı havaya kaldırdı. Üniversite takımlarının başı çektiği ligde birincilik kürsüsüne çıkan Hacettepe bu başarıya hiç de yabancı değil. Takım şampiyonluklar almaya, kupaları müzesine götürmeye alışkın. Mühendislikten öğretmenliğe dek okulun çeşitli bölümlerinde okuyan 50 öğrenciden oluşan takıma her yıl yeni sporcular ekleniyor. Takımın antrenörlüğünü ve idari menajerliğini yapan Cenk Gökova ise şampiyonluğun yanında fair play olgusunun da ön planda olduğunu söylüyor. Cenk Gökova’yla başarının öyküsünü konuştuk. Şampiyonluklara alışkın Hacettepe Üniversitesi Amerikan Futbol Takımı bu sezon da geleneği bozmadı... Cenk Gökova: Aslında sezona hem üniversite hem de Kulüpler Ligi’nde şampiyon olmak için başladık. Üniversiteler Ligi’nde final maçını kaybedince hüsrana uğradık ve yönümüzü Kulüpler Ligi’ne çevirdik. Bütün gücümüzü Kulüpler Ligi’ne aktardık. Takımımız maç yaptıkça daha iyi duruma geldi. Daha önce aldığımız şampiyonlukların üzerine bir yenisini eklemek için yola çıktık ve başardık. Bunun yanında sportmenlik ve centilmenlikten de taviz vermedik. Gazi Üniversitesi’yle hem üniversiteler hem de Kulüpler Ligi’nin final maçında karşı karşıya geldiniz. Bu tesadüf sahaya nasıl yansıdı? C.G: Öncelikle takımlar birbirini tanıyor. Üniversiteler Ligi’nde şampiyonluğu kaptırdığımız Gazi Üniversitesi’yle Kulüpler Ligi’nin final maçında da karşı karşıya gelmemiz hoş oldu aslında. Amerikan futbolunu oynayan oyuncuların büyük kısmı üniversite öğrencisi ve mezunu olduğu için sahada sıkıntılı anlar yaşamadık. Herkes spor yaptığının bilincinde...Final maçında da durum aynıydı. Ama bizim takım fazlasıyla hırslıydı. Galibiyeti istedik, uzatma dakikalarında da şampiyonluğu aldık. TÜRK İNSANINA YAKIN BİR SPOR Şampiyon olduğunuzda neler hissettiniz? C.G: O an tarif edilmez bir sevinç yaşadık. Bütün bir yılın yoğunluğu, stresi ve yorgunluğu bir anda uçup gitti. İstediğiniz başarıya ulaşmak çok farklı bir duygu... Kupayı havaya kaldırdığımız an ise her şey bitti. Oyuncuların ve teknik ekibin sevinci görülmeye değerdi. Sporcu bulmakta zorlanmadığınız açıkça görülüyor. Gençlerin bu spor dalına olan katılımını neye bağlıyorsunuz? C.G: Amerikan futbolu Türk insanına yakın bir spor dalı. Yani biz ulusça bu tarz spor dallarını seviyoruz. Amerikan futbolu genç kuşağın yakından takip ettiği, sevdiği bir branş. Kurulduğumuz günden beri hep şampiyon olduğumuz için öğrenciler takımı sahipleniyor ve ellerinden geleni yapıyor. Katılımın yoğun olmasının nedeni de bu. Amerikan futbolu güce dayalı bir spor. Antrenman programının yoğunluğu sporcuların derslerine etki ediyor mu? C.G: Doğru, Amerikan futbolunda başarılı olabilmeniz için yoğun bir çalışma temposuna girmeniz gerekiyor. Takımın başarısı bizim için önemli ama sporcularımızın ders durumuna da son derece önem veriyoruz. Sporcularımızın ders programına göre antrenmanlarımızı yapıyoruz. Çünkü sporcularımızın başarısı her şeyden önce geliyor. O dengeyi sağlamak da teknik ekibe düşüyor. 5
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear